beyler california la den yeni geldim

çok keyifli bir 8 ay geçirdim.Bir gün memleket özlemimi gidermek için türkiye'den bana eşlik eden hizmetçim rana'ya türk yemekleri yaptırdım. Sarma dolma, Kuru üstü pilav, orman kebabı vs. memleketimin yemeklerinin enfes kokuları iyi yayılmış olacak ki yarım saat sonra kapı çaldı. kapıyı açtığımda bir de karşımda kimi görüyim?.. George Clooney. Türkçe hasgibtirin ardından şok olmuş bir şekilde ona bakıyordum. Bana "nefis kokular geliyor evinizden gerçekten yabancısı olduğum bir mutfak, nerelisiniz" dedi. Bende "misafirperverliğiyle ün salmış bir türküm" falan fişman diyerek içeri buyur ettim. hemen rana'ya masayı donattım ve bütün yemeklerden tadımlık birer tabak hazırlattım. tabi sohbet sohbeti açtı, kendimden bahsettim tüm samimiyetimle. tabi yemekler üzerine de sohbet ettik. ona türk mutfağıyla ilgili bir kitap ve çinili bir tabak hediye ettim. adam şaşırdı, bozardı, kızardı. dedim bizde adettir olmaz.

tamam dedi o zaman yarın akşam evimde bir parti vericem. dostlar, üstadlar gelecek. seni de aramızda görmek isteriz. hazır bir türk dost edindik herkes seni bir tanısın dedi. Tabi memnuniyetle "rakı mı alıp gelicem" dedim. OOOOO "turkish rakı, turkish rakı" deyip uğurladım kapıdan

kapıyı kapattığımda derin bir şaşkınlık içerisindeydim. noluyor lan dedim kendi kendime. düşünsenize bir anda Hollywood sosyetisinin içine girecektim. bir anda sıcak bastı, su gibi terlemeye başladım. delim damağım kurumuştu. çığlık atasım geliyor ama garip kaçabilirdi. rana'da bu duruma çok sevindi. hemen bir sek rakıyı yuvarlayıp doğal taşlardan yapılmış mini şelalesi olan havuzuma atladım. vay anasını gibiyimmmmmmmmmm lannnnnn.

jakuzinin o rahatlatıcı masajı içerisinde geceyi düşünmeye başladım. acaba kimler gelecekti. ünlü yönetmenler, yapımcılar hatta dünyaca ünlü bayan oyuncular. kalbim küt küt atıyordu. içlerinden bir tanesini düşersem ohaaaaa ohaaaaaaaa hayale bak anasını gibiyim. hemen rana'dan telsiz telefonumu istedim ve annemgilleri aradım. kadın başta inanmadı. ama ona eğer fotoğraf çektirebilirsem caps'leri yollayabileceğimi söyledim. "anne lütfe teyzemlere söyleme zira çok kıskançlar hani nazarları değer falan sonra orada madara olurum" demeyide ihmal etmedim.

hemen bu şaşkınlığı üzerimden atıp 2.kattaki giysi odama çıktım. bu akşama yakışır bir şeyler giymem gerekiyordu. ama neeee? bu amerikalılar biraz rahattır şimdi kasıp kumaş pantolon gömlek gidersem şortla tişörtle çıkma ihtimalleri var, e, şort tişört gitsem ay ne özensiz adam diyecekler. o zaman casual bir şıklık ile ülkemi temsil ediyim dedim ve koyu bir canvas pantolon şık bir beyaz v yaka tişört ve üstüne mavi bir gömlek ile farklı bir tarz yaratıyım dedim. fakat buna göre bir ayakkabı bulamıyordum ne sportif olmalı nede klagib. hemen mustang gt'me atlayıp downtown'daki rodeo drive'a geçtim. o kadar mutlu ve keyifliydim ki ilk defa bir vale'ye 100 dolar bahşiş atıp filmlerdeki gibi "ona gözün gibi bak" dedim. Neyse ünlü markalar arasında gezerken vitrinde çok güzel bir ayakkabı gördüm.

markası paul smith'di yanılmıyorsam. siyah, ince, şık bir lastik ayakkabıydı. hemen dükkana daldım ve ayak numarama göre getirttim. ayağıma tam olmuştu. görevi kız da çok yakıştığını ve mutlaka almam gerektiğini söyledi. kah kötü olsa bile bunu diyecekti ama ben zaten kararımı vermiştim. kasaya gittim ve peşin alımda indirim yapıyorsunuz herhalde dedim gülerek. kadın biraz bozulrak burası outlet değil beyfendi dedi aaaa nolcak o zaman çek şu bonus'tan taksitle ödiyelim dedim. tabi muhabbete yabancı olduğu için pek anlam veremedi ama olsun. alışveriş sonrası bankayı arayarak 3 taksit yaptırdım. bir de kadın demez mi yurt dışı harcamalarınızda artı 3 taksitte bizde vayyyy anasını zevke bak kardeşim. tam araba yönelirken oradaki samimi dostlarımda john ve liza beni gördüler. "kennnn" şeklinde bağırıp beni durdurdular. normalde adım kemal ama bana usa'de ken diye seslenirler.

naptın ne ettin muhabbetinin ardından bişiler yemeye gidiyoruz gelsene falan dediler

george ile tanışmamızı anlatmak istemedim çünkü biraz kem gözlüler. geçen geldiklerinde evde beğendikleri vazo durup duruken çatlayıp kırılmıştı. o yüzden ser verip sır vermedim ve keyfim yerinde de olduğu için teklifi kabul ettim ve hemen orada ki çok popüler bir mekan olan "malibu port"'a geçtik. kendime güzelll bir okyanus lagosu söyledim yanında da Screaming Eagle'dan nefis bir beyaz şarap açtırdım. karşımızda nefis bir okyanus manzarası eşliğinde müthiş bir lezzetin damaklardaki nayhoş yolculuğuna çıktım.

arkadaşlarım benim tam bir gurme olduğumu ve ağzımın tadını iyi bildiğimi söylerler. liza gene seçimimden dolayı beni taktir etti ve tadına bakmak istedi. allahım her yaptığımda bir şekilde gözleri vardı. neyse gene tüm kibarlığımla yemeğimi onlarla paylaştım

liza'nın kafası hafiften güzel olmuş kahkahalarıyla masayı inletiyordu. john bu durumu biraz içerlese de ilgi ondan uzaklaşsa da yapacak bişey yoktu. bazı desteklerimle john'u da muhabbete sokmaya çalışıyor ona attığım paslarla olayı renklendirmeye çalışıyordum. aslında keyifli bir gece geçirdiğimiz aşikardı. her ne kadar kem gözlü olsalarda eğlence için keyifli tiplerdi. neyse konu konuyu açarken birden ayağıma bir sürtünme hissettim. bir an irkildim ama çaktırmak istemedim.

o sırada liza ile göz göze geldik hafif bin bir gülüş attı ben de bakışlarımla hafif bir mesaj yolladım sanırsam bir baktım ayak yukarlara çıkmaya başladı. liza işte herşeyi ortdıbına bakmadan abartırdı. şuh kahkahalarla mekanı inleten liza dikkatlerin üzerimizine odaklanmasına neden olmuştu. etraftaki bayanlarda bu keyifli masa sohbetini merak edercesine kıskanç gözlerle bizi iziliyordu. düşünsenize güzel ve hoş bir bayan karşısında iki erkek ve eğlence. açıkçası ben başka masada oturan bir kadın olsam ciddin bu duruma gıpta ederdim. neyse garson tüm sevimliliğiyle bize tatlı menüsünü getirdi. açıkçası çok şişmiştim ve o aralar sporuda çok aksatıyordum.

ben pek bir niyetsizdim ama liza sofra'da öyle bir laf ettiki bir anda soluklarımız kesildi. "bence ona ihtiyacın olabilir" ohaaaaaaa. john ve ben dumur. alkolü fazla kaçıran kadın çok açık sözlü olabiliyordu. öhömmm eheheheheheh tabi spor yapacağım için tarzında doldurma laflarla olayı geçiştirip çok lezzetli bir magmabrownie söyledim.

neyse tatlı keyfinin ardından hesabı istedik ve ben tabiki de ne yaptım alman hesabı yapacağız deyip benim yediklerimi orada hesapladım ve gelen garsona buradan 100 dolar çek dedim. hahahhaah salakmıyım ben bütün hesabı neden ödiyim. hem bu yabancılar böle şeylere alışık garipsemez. hesabı ödedikten sonra arabalara doğru yöneldik. vale beni görür görmez arabamı getirdi. john'la öpüştükten sonra liza'ya yöneldim ve ondan şok edici ikinci lafı duydum "ben biraz alkollüyüm john annesine gidecek beni eve zütürür müsün" dedi. eh peki madem deyip mustan gt'imize atladık ve yola koyulduk

bu gecenin sonunda ne oldu? liza ve ben geceyi sadece bir ayılma kahvesiyle mi yoksa şampanya eşliğinde benzersiz bir gibişle mi sonlandırdık? bir anda eve gelen polisin amacı neydi ve ne için gelmişti?
evet arkadaşlar tüm merak ettikleriniz yarın bu entry'de devam edecek
benden ayrılmayın...

evet beyler herkese günaydın kaldığımız yerden keyifli la anılarıma devam ediyorum.
özet intro için @10 entry'e bakabilirsiniz

bir de ufak bir upppppppp

evim huntington beach'deydi ve liza'yla aramızda yaklaşık 1 saatlik yol vardı. şarap bende direk uyku yaptığı için biraz suskunlaşmış ve durulmuştum. alkol kimi insanlarda müthiş bir mutluluk etkisi yaratır kimi insan da ise yorgunluğu açığa çıkarır. liza tam benim zıttım olmuş; çenesi açılmış hayatındaki sorunlardan bahseder olmuştu.
benimse tek yaptığım şey hııı hımmmmm aaaaa gibi tepkiler vermekti. bilen bilir LA'in kuzeyine doğru ilerlediğiniz de nefis bir manzaraya sahip tepe yollarında özenli yapılmış muhteşem malikaneler görürsünüz. Liza'da o şanslı insanlardandı çünkü boşandığı kocası bir petrol zenginiydi. arkadaşlardan duyduğum kadarıyla adam evi ona bırakmış ve aylık yaklaşık 200 bin dolar nafaka ödüyordu. anlayacağınız hatun zengin bir milf'ti. ay'ın aydınlattığı dolambaçlı yollarda sadece biz vardık. bazen tek tük arabalar geçsede yolun yarısı karanlığın içinde ve liza'nın hafif yavşak tavırlarındaki gizli gülüşmelerle geçiyordu.

benim suskunluğumun farkına varan liza " noldu sana birden durgunlaştın yemekteki senden eser yok" dedi. bende gayri ihtiyarı "tüm enerjimi orada kullanmışım herhalde" dedim gülerek. liza sürekli bana dönerek konuştuğundan rüzgarın sesinden çok onu duyuyordum. "offff çok sıkıcıymışın hiçte düşündüğüm gibi olmayacak sanırım bu gece" dedi ve benim o türk damarıma bastı. vay demek öyle. bende ona "belki sorun sensindir, yaptığın tek şey konuşmak belki biraz çılgınlığın dozajını artırabiliriz" dedim.

aman allahımmmmm liza'ya belkide söylenecek en son laf buydu. karı birden delirdi. çünkü gaza geldi mi herşeyin takunu çıkaran bir karaktere sahipti. hafif bıyık altı gülerek (benzetme arkadaşlar travesti çıkmadı) "hımmm bak sen bunu sen istedin o zaman" dedi ve hafifi latin tarzındaki poposunu ceylan derisi koltuktan kaldırarak doğrulmaya çalıştı. "hadi o zaman oyuna başlayalım". arabanın üstü açıldığı için saçları rüzgarla dans ediyordu. bir anda ciksi bir havaya bürünmüş bakışlarıyla beni deli etmeye başlamıştı

bende biraz eğlenmek maksadıyla rockfm açtım ve şansımıza havaya uygun müzikler yakaladım. "hadi bebek göster hünerlerini" dedim. liza tam bir binti. ortamda hatunlar onu deli gibi kıskanırdı. çünkü hem güzel, hem zengin ve hem de erkekleri çok çabuk etkileyebilen bir havası vardı. hele fırlamalıkları aman allahım bir ara örneklemelerle anlatırım. neyse liza'nın gene fırlamalığı tuttu ve bana "tadını çıkaracaksın ama sadece duyarak" dedi ben ne nasıl yani falan derken "sana başlardaki tavrından dolayı ceza veriyorum ve kalan yolumuzda ne yaparsam yapiyim kesinlikle bana bakmamanı, dokunmamanı istiyorum" dedi. ben hafif itiraz eder gibi olsam da gaza gelip "tamam lan" dedim. harbi aynen böle dedim (ok lan a.q huursu) bu "anşlaştık o zaman diyip ufak bir çığlığın ardından" üstünü çıkarmaya başladı. yani öle zannediyorum çünkü straplez bluzunu kucağıma atmıştı

ananı gibiyim o göğüsleri görmem gerekiyordu ama nasıllllll. liza çığlıklar atarak şarkıya eşlik ediyor bir yandan da araba da soyunuyordu. lan ne oluyordu hemen yan koltuğumda neler bitiyordu çıldıracağımmm.

bu manyaklar ne yapıyor diye madara olmamak için sürekli aynadan arkayı kolluyordum. sonra birden benim sol yan ayna ile bir görüş açısı yakalayabilir miyim fikri geldi. evet evet aynayı tam kapatacak kenardan da olsa liza ne huurluklar yapıyor görebilecektim. hemen "oooooo evet hadiiiiii bebeğim" naraları arasında gazı verirken hemen aynanın düğmesine uzanıp kapattım. vay ananı gibyim az da olsa bişeyler görünüyordu. hiç fena değil. liza kendi dalgasında takılıyor bende sözde hiç ona bakmadan araba kullanıyordum.

liza bir ara yanağımdan öpüp "aferim dayanıklı çıktın" dedi. aslında bu durumda son sürat eve ulaşmaya çalışmak gerekiyorken bir yandan da allah korusun düşer falan diye oldukça tedirgin bir şekilde ilerliyordum

aslında değişik bir gece geçirmiyor da değildim. güne güzel başlamış ünlü bir aktör ile tanışmış keyifli bir yemeğin ardından belki de hepinizin salyalarını akıtacak bir hatun ile zevklerle donatılmış bilinmeyen bir gecenin içinde ilerliyordum. biliyorum yerimde olmak için zütünüzü verirdiniz. neyse biz aynı makara kukarada ilerlerken liza "düşündüğümden zorladın beni bakalım şimdi ki yapacaklarım karşısında durumun ne olacak" dedi. hasgibtir lan ne olacaktı. karı zaten sarhoş bir manyaklık yapmasın, kendini arabadan atmasın, başım belaya girmesin. düşünmek bile istemiyorum. neyse pozitif düşünceyi çağrışım yaparak iyi şeylerin olmasını diliyorum. liza'ya bakmadan "o zaman çok zorlu bu mücadelenin ardından bir ödülüm olmalı" dedim. liza'da akabinde bu lafı bekler gibi koydu cevabı "ödülün az sonra evde" dedi. ananııııııı gibiyim. her ne kadar istediğim çoğu kadınla beraber olsam her güzelin tadına baksamda bu tür olaylar beni hep heyecanlandırır şevkimi kaybetmem. sanki ilk kez yapacakmış gibi heyecanlı olur ama yatakta işin uzmanı edasında tam bir profesyone gibiş üstadı olurum. neyse "hadi başla o zaman hünerlerini görelim dedim ve müziğin sesini iyicene açtım. ama ilginç olan bir şey vardı...

evetttt beyler biliyorum okuyanınız var arada ses verin de yalnız olmadığımı biliyim.
bir su molası veriyorum

ufakkk bir upppppp dahaaa

evet. liza ayağa kalmak için henüz doğrulmamıştı, peki bu kız ne yapıyordu. cidden merak etmiştim. aynadan da tam kestiremiyordum sadece geriye doğru koltuğu almış bir şeyler açmaya çalışıyordu. kendi kendine çekiştiriyor kolu bana çarpıyordu. "hey napıyorsun güzelim" dedim. "güzel bir sürprizim var" dedi ve radyo ya uzanarak kapattı. sadece rüzgarın ve arabanın şaha kalkmış bir at gibi kükreyen motorunun sesi duyuluyordu. ama bilmiyordum ki birazdan bu seslere bambaşka bir şey daha karışacaktı. biraz cebelleşmenin ardında kucağıma pantolon düştü.

o oneeee anasını gibiyim karı soyunuyor dedim. "evet zorlu an başladı ken" dedi ve bir anda ımmmmmmm, aaaaaaaa ooohhhhhh yeeeee diye sesler duymaya başladım. karı yanımda kendini tatmin etmeye başlamıştı. benim gibi bu sesleri duymaya başladığı an hafifçe doğrulmaya başladı. liza'ya "benim için daha acılı olmasını istiyorsan ne yaptıklarını da anlat" dedim. "vayyyy çok güzel bir fikir eğer dayanırsan ikinci bir ödülü bile hak edersin" dedi

ve bi yandan vücudunu elleyip bir yandan da anlatmya başladı. "şu an ıslanmış amımın üzerinde orta parmağımı gezdiriyorum ohhhhhhhh dudaklarına dokunuyor diğer parmaklarımla hafifçe ufak deliğime dokunuyorum evettttt şu an iri bir yarrağa ihtiyacım var bebeğim ohhhhhhhh"

"sırılsıklam oldum ken ımmmmmmmm parmağımı içime soktum ve gezdiriyorum evettttttt evetttttt çıldıracağım rüzgar göğüs uçlarımı şişirdi kennn emmek ve onları ısırmak ister misin" diyordu ben de hay gibiyim bu fikir nerden çıktı ya dertsiz başıma dert aldım dedim içimden ve ona katılmak istedim "evet bebeğim onları dişlerimin arasında gezdirmek isterim memelerini ağzıma tıkamanı istiyorum tatlım" dedim o bu lafları duydukça "oohhhhhhh işte bu hadi tatlım bana ne yapacaklarını anlat" dedi. "ayak parmaklarını yalamak istiyorum bebebim gibimle ağzına vurmak sadece damarlarını yalamanı istiyorum" "ohhhh evet" dedi sonra dıbını yalamak dilimle içinde gidip gelmek istiyorum, arka deliğini dilimle genişletmek ve hafifçe parmağımla zorlamak istiyorum onu" dedim

ahhhhhhhhhhh evet diye bir çığlık attı