beyler california la den yeni geldim

devam istiyoruuuuum

nerde kaldın bin yazsana

yavaş yavaş gibimi dudaklarında gezdirip yavaşça zevkten genişleyen ıslak dıbına doğru usulca soktum akabinde "ohhhhh sonunda içimdeee" dedi ve inlemeye başladı. yavaşça bel hareketlerimle gidip geliyor ellerimle arada kalçalarını tokatlıyordum. tokadı bastığım her anda çıldırıyor " aahhhhhh evet vur bana gib beni, düz beni" diye bağrıyordu. konsantrasyonumu tam sağladıktan sonra hızlanarak sert bir şekilde darbeler vurmaya başladım. her birleşmede şap şap sesleri eşliğinde kasıklarımdan poposuna doğru yayılan darbe dalgalanmaları işliyordu tüm vücuduna. artık inlemeyi bir kenara bırakmış artık bağırıyordu. gibi başına kadar çıkartıp tekrar sokuyordum sonuna kadar giden kısımda acıdığını hissediyordum o yüzden başı ve gövdesinin yarısına kadar sokuyordum

yaklaşık 15 dk böyle devam ettikten sonra "çıkar aletini ikinci hediyeme sıra geldi" dedi. oh iştah içerisinde hasgibtir noluyor dedim içimden sıkılmışmıydı yoksa? "ımmmm neymiş o ikinci hediyen" dedim o da domalır pozisyonunu hiç bölmeden kafasını döndürüp bana bakarak "hemen onun üstündeki daracık deliği görüyor musunun, işte o senin ikinci hediyen tadını çıkar" dedi. bir anda gözlerim faltaşı gibi açıldı hiç beklemiyordum ama bu kadar erken olacağını da tahmin etmiyordum. allahtan sulak bir yerdeydik ve önceden ona çalışarak hafiften gevşetmiştim. tabi biraz daha yalanmayı ihityacı yok değildi. tekrar eğildim ve züt deliğini yalamaya başladım. hafif hafif parmağımı da içine sokuyor dilimle beraber double shot çekiyordum. gene ufak inlemeler başlamış, keyifle sallanan göğüslerine dokunuyor, kendi kendine uçlarını sıkıyordu. parmağımı birinci boğumuna kadar almıştı ama yetmezdi ve ikinci boğuma kadar soktum. çok fazla zorlamak istemedim malum malibu portta cesar salata yemişti ve belki de domates kılçığına rastlayabilirdim.

yavaşça parmağımı züt deliğinden çıkardım. kötü bir görüntüyle karşılaşcağımı düşünürken aman allahım tertemiz en ufak bir parça bir renk farkı bile yoktu. acaba bu abd'li karılar sıçmıyor muydu?

binler arada ses verin bakalım sizin için burada işi gücü bıraktım neyse

gibi bir suya daldırıp çıkardıktan sonra onun da zütünü ufak bir su serptim ve başını deliğie dayadım. ilk baştım ufff yaptı ardından sanki girmişçesine bel hareketlerimi kapıya dayanmış alacaklı gibi ısrarlı bir şekilde gidip gelmeye başladım. bir yandan gibimin gövdesini tutuyor destek alıyor bir yadan başını içine almasına çalışıyordum.
evet zorlancağa benziyorduk ama pes etmek yok çığlıklarını arttırırken usulca başı zütünden içeri sızdı.
offffffff diye inledi ve alttan klitorisine dokunarak hızlı bir şekilde titreşim vermeye başladı. başı tamamen küçük deliğinin içindeydi. hafif hafif gidip geliyordum. çokta acısın istemiyordum. içimdeki insani duygular hala keybetmemiştim.

liza "offf işte en sevdiğim tarz bu hadi gib tüm gövdesini sok" diye bağrıyordu. ben bunu duydukça gibimin başınıda geçtim ve gövdesinin yarısına kadar sokmaya başladım. adeta çıldırmıştı. yavaş yavaş hızlanmıştım. bir eliyle sol zütünün lopunu kenara ayırıyordu. bir yandan ise klitorisini parmaklamay devam ediyordu. arada gibi çıkartıp tekrar sokuyordum. inanın tertemiz bir züttü hiç bir şekilde kötü bir durumla karşılaşmadım. bu bana daha çok zevk vermeye başlamıştı ve bende hafiften inlemeye "oohhhhhhhh evettttt zütün sıcacık" diyordum.

ben hızlanırken birden çıkartıp dıbına giriyor ordan tekrar zütüne giriyordum ama artık dayanacak halim kalmamıştı. boşalmamak için kendimi zor tutuyordum. o yüzden ama çalışıp onu boşaltıp ardında bir züt ile altın vuruşu yapmak istiyordum. tekrar dıbına girip alttan klitorisine bastırmaya başladım bu deli gibi bağırmaya başladı. "ohhhhh jesus. fuck me baby, fuck me harderrr" diye inliyordu.

devam et lan devam et

@1 http://inciswf.com/1299341839.swf

dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt...
!!!
rüyamdayım
!!!

ama iyide alarmı kurmamıştımki bu öten ne ???

dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt...

offf telefon sanırsam! amannn çalar çalar susar. önemli bir şeyse zaten bi daha arar. değilse uyumaya devam ederim.
hiç göz kapaklarımı açıp gün ışığı ile birden ufalan göz bebeklerimin acısına katlanmaya niyetim yoktu. bozma istifini uykuya devam! ah bak gördün mü sustu telefon demek ki önemli bir şey de değilmiş hala aranmadığımı göre...

dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt dıdıdıtttttt...

hasgibtir!

süpersin pic devam et

alo!
hafif bir hıçkırık sesi...
alo, kimsinizzzz?
ke ke, ken. ben johnn. (ağlama sesleri) ken, liza, liza dün gece
evet liza allahın cezası evet liza!!
dün gece öldürülmüş
!!!

liza ölmüşmü vay amk beyler :(

verdim şukunu güzel kardeşim

o anda kendi kimliğimi bile unuttum. ben kimim, neyim, nerdeyim, arayan kim, liza kim, burası neresi, napıyorum ben?
allahım rüyadamıyım. herhalde rüya. ama bu kadar gerçekçisinide ilk defa yaşıyordum. çizgi filmlerde gerçekle hayali ayırt etmek için hep bir cimcik atarlar. gerçekten bunu yapmalı mıydım? gerçekten bu yaşadığım sendrom bir çimcik ile herşeyin bir rüya olduğunu bana müjdeleyecek miydi?
anı gerçekten yaşadığıma inanmak için ayak parmaklarımı hızlıca hareket ettirmeye başladım. daha sonrasında tüm vücuduma kalkma komutu verdim. ve yataktan doğruldum. hala kulağımda telefon ve ağlama sesleri. sanırsam gerçekti. kötü bir kabus olmasını dilediğim o an tamamen gerçekti. hem de liza'nın öldüğü gerçek kadar acı, keskin ve yıkıcı...

--spoiler--
bu kadersiz ölüm başıma ne işler açacaktı, büyük bir acıyı yaşarken aynı anda kimlerle savaş verecektim, kendimle hesaplaşmam gereken ufak bir detayı mı atlamıştım ???

tüm bu soruların cevabı macera dolu anılarımda. benden ayrılmayın.
geri döndüğümü anlamanız için hepinize birer şuku vereceğim...
--spoiler--

arkadaşlar uplayalım büyük bir anı dizisi olacak zira.
aramızda bu keyifli yazı dizisini okumak isteyen arkadaşlar olacaktır. ilgiyi toplayalım ki ben de anılarımı sizinle daha keyifle paylaşayım. yalnız olduğu mu hissettirmeyin

hepinizi seviyorum

yaklaşık 1.5 saat sonra evime vardım. evim evim canım evim. her ne kadar keyifli bir ortam olsa da inssanın kendi evi gibisi yoktu. kendimi çok yorgun hissediyordum. yaşadığım o pgibolojik gel git ciddi anlamda zihnimi yormuştu. hiç banyo yapacak halim bile yoktu. direk odama geçtim ve kendimi kuş tüyü nevresimlerin üzerine bıraktım. her gece yatarken o günün muhasebesini yapar, yptığım yanlışlar veya hatalar varsa bunları değerlendirir bu konuda dikkatli olmak adına kendime yol göstermeye çalışırdım. aslında bunu dünyadaki her insan yapsa eminim biraz daha düzgün bir ahlaki toplumda yaşardık diye düşünüyorum. bende bu kadar insanın içinde tek doğru birey değildim ama kendime saygımdan dolayı yanlışlarımı söyleyenler hiç bir zaman kızmadım kızamadım.
göz kapaklarım yavaş yavaş düşüyor sanki iç muhasebem bana tatlı bir ninniymişçesine beni gevşetiyordu. ilk defa böyle oluyordum. ilk defa kötü şeyler uykumu getirmişti ilk defa algılarımı sakinleştirmişti. okyanustan gelen dalga sesleri ve evime vuran ayın ışığı panjurlarını kapatan gözlerimle derin bir uyku için beni bu sefer 3. hayatıma yani ruhumu hayaller dünyasına taşıyordu...

rahatlamış bir şekilde kapıyı kapattık birbirimize sarılıp verandaya doğru ilerledik. o gece liza'da kalmak istemiyordum çünkü ertesi gün biliyorsunuz george clooney'nin partisine davetliydim, ayrıca gündüz halletmem gereken türkiye bağlantılı işlerimde olduğu için napsam da buradan kaçabilsem die düşünüyorudm.
hayır biliyorum burada kalırsam iki posta ve içki dsefası uzayacak belki de öğleden önce kalkamayacaktım. hazır saat 2'ye geliyorken yavaştan topuk yapmalıydım. liza veranda daki çok şık bir sallanan koltuğa uzanmış çapkın çapkın bakıyordu. ben ise tam onun dibinde dizlerimin üzerine çöktüm bacaklarına iki buse kondurdum ve "benim gitmem lazım" dedim. o da bana "oooooo işini bitirdin ve gidiyorsun diğerleri en azından gece burada beni yalnız bırakmıyordu" dedi. bende sabah toplantılarımın olduğunu ve türkiye ile bağlantılı olduğu için erkenden telekonferans amaçlı bilgisayarımın karşısında olmam gerektiğini söyledim. akabinde teselli olsun diye "ertesi gün bir şeyler yabileceğimizi kimseye söz vermemesini istedim" o da bana "e yarın akşamı es geçtin dedi" offff sanırsam kadınlar dünyanın her yerinde aynıydı.
türkü'de abd'liside aklı sıra yok kıskanmıyorum diyor ama merak etmeden de duramıyordu. akşamda türk cemiyetinde yemek var zaten adamları ekip duruyorum bu sefer kaçamam dedim.

"eh peki madem bu kez böyle olsun, ertesi gün benimsin ona göre" dedi. tamam diyip dudağına ateşli bir öpücük kondurdum.
ohhhh bu detaydan da kurtulmuştum. ohh mis gibi gibişimi yapmış şimdi evime doğru yol alacaktım. yaşadığım heyecan da işin tatlı macerası oldu artık deyip evden çıktım

arkadaşlar bugün gerçekten doğru dürüst iş yapamadım. abd'deki müşterilerle papara oldum.
şimdi işime kaldığım yerden geri dönmeliyim yarın gene uygun bir zamanda sol frame de anılarıma kaldığımız yerden devam edeceğiz. bakalım kapının ardından kim çıkacak. eski karısını unutamayan kıskanç koca, ya da pan cake yapacağdıkta şekerimiz bitmiş komşu sizde fazla alabilir miyim diyen tipik bir abd'li komşu tiplemesimi çıkacak ya da ummadğımız bir durumla mı muhattap olacağız hepsi yarın bu yazı dizisinde

sakın benden ayrılmayın...

california love yi dinledin mi orada