-
26.
+2Biraz da olsa rahatlıyorum. Çünkü bana kendi verdiği isimle sesleniyor. Eğer kızgın olsaydı böyle seslenmezdi diyorum kendi kendime. Sımsıkı sarıyor beni. Biliyorum, şimdi biri gelse, Zühre'nin gitmesi gerek, dese beni vermez.
Hıçkırarak devam ediyorum.
Ben... Ben ne yapacağım orada?Eğeer sen bir daha olmayacaksan...
Sesim yine kırılıyor. O da beni daha çok bastırıyor kendi vücuduna.
O nasıl söz? Ben her zaman yanındayım. Ben.. Sevim, Reşat Amca... '' -
27.
+1Korkuyorum. Ya bir daha göremezsem seni? Ya da daha kötüsü, bir gün geldiğimde sen artık beni sevmiyorsan, unutmuşsan?
Yavaşça saçlarımı okşamaya başlıyor. Bu ruh senin ruhun Manolya. Bu beden, bu zihin, bu kalp senin. Eğer ben gün gelir de bir eşeklik edip inkar edersem inanma. Sakın. Ne olursa olsun ben seninim. Gerekirse bana hatırlatmaktan da kaçınma, dedi sert bir sesle. Sonra sesi yumuşadı, dalgalarla yarışır hale geldi. -
28.
+1''Sen benim kitabımdaki ilk sayfamsın Manolya'm. Nasıl unuturum, nasıl sevmem seni?
Sözleri daha on iki yaşındaki benin içine işlerken, kulağıma sessizce fısıldadı.
Ama gel olur mu? 5 yıl sonra 10 yıl sonra... Yine de gel. Gel Manolya'm. Gel ki ilk sayfam sen olduğun gibi, son sayfam da sen olasın.''
Şimdi de korkuyordum işte. Ya söyledikleri geleceğimizden bir kesitse? Ya o beni unutmuşsa? Ya hatırlatmam gerekirse?
Ya da en kötüsü, ya çok geç kaldıysam ve onun çoktan bir son sayfası yazıldıysa? -
29.
+2Of Zühre! içim şişti içim! Bir an önce in aşağı da gidelim artık!
Annemin sinirlendiğinde korkutucu olduğunu söylemiş miydim?
Bir elimle çorabı giymeye çalışırken, diğer taraftan elime dolanan kulaklıktan kurtulmaya çalışıyordum.
Ve sonuç belliydi.
Pat!
AAAAH!
Yere düşmüş, kuyruk sokumumu incitmiştim. Ama hala ne çorabı giymiş ne de kulaklıktan kurtulmuştum.
Annem oflayarak yanıma geldi, birkaç saniye inceledikten sonra halime gülmeye başladı.
Ya anne ya! -
30.
+2Tamam tamam. diye mırıldandı ve beni kolumdan tutup çekti. Kulaklığı elimden çıkarıp çantama koydu, bende oturup çorabı giydim.
Birkaç saniye boyunca boş boş annemi inceledim. Annem artık sabrının son sınırlarındaydı. Yine ne oldu? diye sordu burnundan soluyarak.
Ben sensiz orada ne yapacağım? diye homurdandım burnumu çekerken.
Başını yana eğdi, birkaç saniye sonra konuştu. Adamı dellendirmeden in aşağı, dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı.
Ne?
Efendiiim?
Bana dönmeye gerek duymadı. Beni duydun. -
31.
+2Bu ince ruhlu kadın nasıl bir anda cezaevinden yeni çıkmış ağalara benziyor anlamıyordum doğrusu.
Oflayarak sırt çantamı aldım ve iki bavulumu çekerek, sürünerek aşağı indim.
Yardım edeydin...
Tabii yine cevap vermeden dışarı çıktı. Allah razı olsun.
Çantaları bagaja yerleştirdim ve arabaya bindim.
Şimdi bir adım daha yakındım... -
32.
+1Of anne... Ağlama artık.
Bir saat önce bana dayılık taslayan kadın şimdi ağlıyordu inanabiliyor musunuz?
Hayır bir de utanç verici yani. Gelmişim on sekizime...
Anne-
Bana anne deme! Sarı saçları sanki tımarhaneden kaçmış gibi dağılmış, kahve gözleri umutsuzlukla kararmıştı.
Yani... Bu biraz korkunçtu. Şaka yapıyordu değil mi?
Şaka?
Oflayarak yüzümü ellerimin arasına aldım. Annem, gitmem lazım ama.
Omuz silkti. Tamam git.
Ay anne bir de trip mi atıyorsun? Yani ben onun kocası felan da değildim ki tribini çekeyim.
Bir kez daha denedim şansımı. Annem söz seni günde beş kez arayacağım.
Arkadan kıkırdamalar duyunca sinirle arkama döndüm. Bir grup bronz tenli, Frech'li kız benimle dalga geçiyordu. -
33.
0beyler okuyan var mı
-
34.
+2Harika!
Gidip 'selfie' çekinsenize siz?
Son çağrı anonsunu duyunca anneme döndüm. Bu sefer o konuştu. Ay tamam tamam, git hadi.
Hemen sıkıca sarıldım, yanaklarını öptüm, bir kez daha yapacaklarım hakkında söz verdikten sonra çantamı alıp koşarak uçağımın girişine doğru ilerledim.
Bir adım daha... -
35.
+2Gözlerim ve telefonum son yarım saattir adeta yarışarak dayımı arıyordu. Vallahi ben Antalya sıcağını unutmuştum. Göz kapaklarım bile terler haldeydiler.
Bir de etraftan geçen kızlar yok muydu?
Tabii tabii Giray seni unutmadı devam et sen kızım.
Giray adı aklımda bir şimşek gibi yandı.
Başımı eğdim. Kim bilir nasıldı şimdi? Onu en son gördüğümde on dörttü.
internette hesabı da yoktu ki...
Onunla ilgili haberlerin hepsini Sevim'den alıyordum. Ama bir süre sonra sorularıma baştan savma cevaplar vermeye başlamıştı.
Nedendi ki?
Bir şey mi olmuştu? -
36.
0REZ devam
-
37.
+2içim korkuyla titredi, ellerim bir kez daha dayımın numarasını tuşladı. Yine kapatacakken üçüncü çalışta cevap verdi telefon.
Geldik kız geldik kaçıncı araman bu?
Kaç saat oldu dayı ya!
Saat mi? El insan , ayıp ayıp. Geldik işte. Leyla kafacığını kaldır da karşına bak. -
38.
+2Karşıma bakınca yolun çift tarafından çığlıklar yükseldi.
Ben bavulları boşvermiş, yolun karşısına uçup kendimi Sevim'in üstüne fırlatmıştım resmen. Dayımın ofladığını duydum, göz ucuyla bavullar için yolun karşısına geçtiğini gördüm.
Sevim benden uzaklaştı. Ay inanmıyorum! Kuş, yuvasına geri döndü demek.
Oha Sevim, dedim gözlerimi sapık adamlar gibi pörtleterek.
Bayağı bayağı yaz havasına girmiş, bronzlaşmıştı. Karamel renkli saçları güneşten açılmış, boyanın veremeyeceği bir hava katmıştı. Boyu hemen hemen benim kadar olmuş, vücudu fitness reklamlarındaki kadınlarınki gibi kıvrımlanmıştı.
Giray kesin bununla beraberdi! -
39.
+2Arabada tutulduğum soru yağmurundan sonra klimanın verdiği rahatlamayla eve gelene kadar uyumuştum. Ev şehrin biraz dışında, tatil beldelerine yakın bir yerdeydi. Sevim bana orada yazlıkların olduğunu, bu yüzden sanki bir sitede yaşadıklarını söylemişti.
Bir ara benzinlikte durup dondurma aldığımızda, Benim geleceğimi diğerleri biliyor mu? diye sordum.
Sevim gülümsedi.Hayır, bu akşam bizim evde yemek vereceğiz, senin geldiğini orada görecekler.
Yol boyunca yaptığım son konuşma da bu olmuştu. Ve şimdi evin kapısının önünde biz; yani kendi evinin şifresini unutmuş dayım, arkadaşlarıyla yazışan kuzenim ve sıcaktan apışan ben, dayımın bahçıvanını bekliyorduk
Çiçekçi bir adamın bahçıvanının olması garip değil miydi? -
40.
+2Her yer demir kapı ve tonlarca telle çevriliydi. Annemler zengindi. Bunu zaten her yerde olan sera ve tarlalarından, çiçek işleme fabrikalarından biliyordum. Ama ben böyle büyümemiştim.
Sanki bu soy ikiye ayrılıyordu;
1-Ben ve annem
2- Diğerleri,
Annem meçhul bir sebepten dolayı artık dedemin bir çocuğu değilmiş gibi sadece dükkandan para alıyor, diğer işleri de yapıyordu ama para almıyordu. Bir ara acaba aralarında bir husumet mi var diye düşünmüştüm ama hayır, bir baba-kız nasıl olurda o kadar yakındılar.
Burada aklıma bir soru takılıyordu
Acaba konu babam mıydı? -
41.
+2işte bu konu hakkında hiçbir bilgim yoktu. Çünkü daha babamı tanımıyordum. Babam, orta halli bir adamın oğlu, bir avukatmış. Annemle üniversitede tanışmış, aşık olmuşlar, genç yaşta evlenmişler. Vesaire vesaire... Ben bir yaşındayken de trafik kazasında ölmüş.
Bunları pek umursamıyordum. Çünkü anlatılanlar fazlasıyla klişeydi. Sanki hepsi bir yalandı ama doğruyu bulmak için bir şansım yoktu. Bu yüzden bu seçenek için açık bir kapı bırakıyordum. -
42.
+2Uzun bir bekleyişten sonra bahçıvan geldi kapıyı açtı. Sevim beni heyecanla eve doğru çekerken, dayım arabasını park etmek için geride kaldı.
Zil çaldıktan sonra kapıyı Asiye Teyzem açtı. Sarıldık. Sevimle ilerledik evin içinde. Spiral merdivenlerden çıkarken soruyu sormak aklıma gelmişti. Biz nereye gidiyoruz Sevim?
Cevap netti. Odama.
Sonunda koridorun sonuna geldiğimizde beyaz bir kapıyı açtı, rüzgar hızında içeri girdik.
işte benim odam. -
43.
+2Sevim hemen dolaba girdi. Baktığımda bir sürü kıyafet alıp gelmişti. Bir sürü denemeden sonra bulduk. Eteği karından başlıyordu. Dalgalıydı, kumaşın sertliğinden pileli gibi kıvrılıyordu. Dizimden bir karış üstte bitiyordu.
Üst kısmı müthişti. Bel kısmı diğerleri gibi dardı. Hatta öyle bir dardı ki nefes alır mıydım bilmiyordum ama olsun, güzel duruyordu.
Bayıldın değil mi? dedi kendinden emin bir şekilde gülümseyerek.
Kafamı salladım.
O da bayılacak! -
44.
+2Ana kapı çalınca heyecanla saate baktım. Hangi ara geçti beş saat?
Koşarak banyodan çıktık, bana ve kendisine siyah topuklular çıkardı. Hızla giydik , aynı hızla kapıdan çıktıktan sonra bir anda durdu. Nefes alıp verme çalışmaları yapmaya başladı.
Nefes nefese karşılarına çıkmamak için yapıyordu. Bende derin bir iç çektim, yavaş yavaş merdivene doğru yürüdüm ve inmeye başladım. Bir süre sonra Sevim ' in de ayak seslerini duyunca derin bir nefes aldım. -
45.
+2Korkuyordum işte. Sürekli korkmaktan da sıkılmıştım ama bu da bir şeyi değiştirmiyordu. Çok korkuyordum. Neyle karşılaşacaktım? Neler olacaktı? Her şeyi dakikalar sonra öğrenecektim ama o kadar heyecanlıydım ki, şimdi geri dönüp kendimi Sevim'in odasına kitleyebilirdim.
Alt katın parlak ışıklandırması başımı eğmeme neden olmuştu. Merdivenin sonunda Sevim'in elini omzumda hissedince başımı kaldırdım.
Tekrar iç çektim .
iŞTE BAŞLIYORUZ.
...