beyler bi sex hikayesi okudum 4 posta

attım nerdeyse amk isteyen varsa yazmaya başliyim ?

bu yazılan hikaye bir kızın ağzından yazılmıştır ona göre.

edit: şukuları ekgib etmeyin beyler

edit2: bu hikayeyi yazan huur ~ yaprak_24@yahoo.com

bir treking grubundayız. yola çıktığımız an beni farkediyorsun. bir penye şort ve penye atlet içinde ateşli bakışlarım dikkatini çekiyor. o andan itibaren beni o gün bir fırsatına getirip gibmeyi kafaya koyuyorsun. kalabalık bir grupla yola çıkıyoruz. sürekli arkamda kalmaya çalıştığını fark ediyorum, ama önemsemiyorum. derelerden, dar patikalardan geçiyoruz. arkamdasın ve gözlerin ince penye şortumdan belli olan beyaz küloduma takılı. yokuş ve dar bir yerden geçerken birden geriye doğru kayıyorum. düşmemem için bana arkadan sarılıyorusun. kalçalarım kucağına oturuyor. tümüyle sertleşmiş gibini fark ediyorum. sert bir bakış atıyorum. yola devam ediyoruz. grubun en arkasında kaldığımızı farkediyorum. dik bir yerden çıkarken bana yardım etme bahanesiyle kalçalarımın arasını avuçluyorsun. dönüp vahşi bir hayvan gibi bakıyorum. her yerimizden ter damlıyor. bir ırmak kenarında durup yüzümü yıkıyorum, su içiyorum. doğrulup ilerlemek üzere adım atarken, bana “aslında sen de istiyorsun” diyorsun. “anlamadım ne istiyormuşum” diye sert bir cevap veriyorum. i̇yice sertleşip büyümüş ve şortundan taşan koca gibini çıkarıyorsun ve “işte bunu yavrum” diyorsun. şaşkınlıkla öylece kalıyorum. gözlerimi gibinden ayıramıyorum. gördüğüm en büyük giblerden birisi. dönüp hızla koşmaya kalkıyorum ama fırlayıp beni belimden yakalıyorsun.

“kaltak istemesen arkada kalmazdın” diyorsun. kucağından kurtulmaya çalışıyorum, ama beni ağaçların altında kuytu bir yere doğru sürüklüyorsun. loş bir kuytuluğa yatırıyorsun ve altına alıyorsun. hızlı hızlı nefes alıyorum. yanaklarım pembeleşmiş. “gördüğün yannan diğer yediklerine benzemiyor değil mi yavrum” diyorsun. “şimdi o yannanı doya doya yiyeceksin”. seni üstümden itmeye çalşıyorum ama ağırlığının altında kıpırdayamıyorum bile. elimi şortumun içine, amıma uzatıyor ve sertçe avuçluyorsun. ve ıslak olduğunu farkediyorsun. “seni kaltak, bir de numaradan direniyorsun, dıbının suyu akmış kol gibi gibi görünce” diyorsun. başımı yana doğru çeviriyorum. beni yüzüstü çeviriyorsun.

“kaltak istemesen arkada kalmazdın” diyorsun. kucağından kurtulmaya çalışıyorum, ama beni ağaçların altında kuytu bir yere doğru sürüklüyorsun. loş bir kuytuluğa yatırıyorsun ve altına alıyorsun. hızlı hızlı nefes alıyorum. yanaklarım pembeleşmiş. “gördüğün yannan diğer yediklerine benzemiyor değil mi yavrum” diyorsun. “şimdi o yannanı doya doya yiyeceksin”. seni üstümden itmeye çalşıyorum ama ağırlığının altında kıpırdayamıyorum bile. elimi şortumun içine, amıma uzatıyor ve sertçe avuçluyorsun. ve ıslak olduğunu farkediyorsun. “seni kaltak, bir de numaradan direniyorsun, dıbının suyu akmış kol gibi gibi görünce” diyorsun. başımı yana doğru çeviriyorum. beni yüzüstü çeviriyorsun. şortumu sıyırıp alıyorsun. gördüğüm en diri, en yuvarlak, en kalkık kalçalar. hafiçe aralık, arası pembeleşmiş. gibini çıkarıp kalçalarıma vuruyorsun onunla. gibinin başı ile kalçalarımın pembeleşmiş yarığını okşuyorsun. o an beni hiç ıslatmadan zütüme sokmak için dayıyorsun. “lütfen yapma, arkam parçalanır” diye inliyorum. “kol gibi yarağı kuru kuru yemek istemiyorsan birşeyler yap o zaman kaltak” diyorsun.

öyle büyük bir yarağı içimde hissetmek düşüncesi bile beni deli ediyor. ama arkamın ne hale geleceğini düşündükçe de korkuyorum. gözlerindeki ifadeden vazgeçmeye niyetin olmadığını anlıyorum. hiç değilse acıyı azaltmak için çaresiz birşeyler yapmam gerektiğini biliyorum. sana dönüyor, dizlerimin üzerinde durarak yarağını elime alıyorum. i̇ki elimle dahi tümünü kavrayamıyorum. onu elimde hissetmek daha da korkutuyor beni, çünkü bu alet birazdan içime girecek...

dudaklarımı aralıyor ve gibinin üzerine kapatıyorum. başını bile zor sığdırıyorum ağzıma. bir yandan ellerimle sıvazlarken başımı ileri geri hareket ettirerek emmeye, yalamaya başlıyorum. sen sadistçe başımı kendine çekiyor, gibinin daha çoğunu ağzıma sokmaya uğraşıyorsun. dudaklarım yırtılırcasına açılıyor, gibin milim milim ilerliyor ağzımda boğazıma doğru...



nefesim kesiliyor. kendimi geriye çekmeye çalışıyorum. i̇zin vermiyorsun... zorlukla burnumdan nefes almaya çalışıyorum. gibinin ucu gırtağımı deliyor neredeyse, ama hala itmeye çalışıyorsun. kurtulmak için çırpınıyorum, başaramıyorum. kalçalarını ileri geri oynatarak gibiyorsun ağzımı... i̇yice teslim oluyor, gibinin dışarıda kalan kısmını ellerimle okşuyorum. bir elimle de taşaklarını avuçluyor, sıvazlıyorum.

nefesim kesiliyor. kendimi geriye çekmeye çalışıyorum. i̇zin vermiyorsun... zorlukla burnumdan nefes almaya çalışıyorum. gibinin ucu gırtağımı deliyor neredeyse, ama hala itmeye çalışıyorsun. kurtulmak için çırpınıyorum, başaramıyorum. kalçalarını ileri geri oynatarak gibiyorsun ağzımı... i̇yice teslim oluyor, gibinin dışarıda kalan kısmını ellerimle okşuyorum. bir elimle de taşaklarını avuçluyor, sıvazlıyorum.

“i̇yice azdın değil mi huur?” diyor ve gülüyorsun. üzerime eğilip, kolunu uzatarak parmaklarınla zütümü zorluyorsun. “o ağzına sığmayan yarağı birazdan zütüne yiyeceksin kaltak” diyorsun, “bakalım hoşuna gidecek mi?”

ben bunu duyunca seni boşaltmak için gibini daha da hızlı emmeye başlıyorum. belki boşalırsan beni zütümden gibemezsin, zütümü kurtarırım diye düşünüyorum. ama sen de bir kez ağzıma boşalınca zütümü giberken çok daha geç boşalırsın diye düşünerek önce ağzıma boşaltmak istiyorsun. ben başıma gelecekten habersiz emiyorum koca yarağını. daha fazla beklemek istemiyorsun, çünkü gibini boğazıma dayamışken bile aklın zütümde. hızla boğazıma doğru sokuyorsun ve fışkırtmaya başlıyorsun. son damlasını boğazıma akıtana kadar çekmiyorsun gibini. nefes almaya çalışıyor ve yutkunuyorum. bir süre sonra gibin hafifçe gevşedikten sonra tekrar kazık gibi oluyor. “em kaltak em, birazdan zütünü parçalayacam senin”. diyorsun ve gibini ağzımdan çekiyorsun. “ne olur yapma” diye yalvarıyorum. bir tokat çakıp beni yüzüstü toprağa yatırıyorsun. i̇ki elimi arkada birleştiriyorsun ve diğer elinle kalçalarımın arasını ve züt deliğimi sertçe okşuyorsun. üstüme abanıyorsun. ellerimi bırakıyorsun. bir elinle saçlarımdan yakalayıp başımı geriye çekiyorsun. diğer elinle de belime basıyorsun. kalçalarım havaya kalkıyor. gibinin başını minik züt deliğime dayıyorsun. aklımdan bana sokarken çığlığımın vadide yankılanacağı geçiyor.

eğer gruptakiler vadiden henüz çıkmamışlarsa mutlaka çığlıklarımın yankısını duyacaklar. belki de geri dönerler ve beni senim altında acıyla bağırırken görecekler. feryadımı duymak istercesine züt deliğime gibinin topuzunu basmaya başlıyorsun. acıyla bağırmaya başlıyorum. kalçama çok sert bir tokat indiriyorsun ve belime basıyorsun. o anda züt deliğim gevşiyor ve ani bir darbeyle gibinin topuzunu sokuveriyorsun. öyle bir çığlık atıyorum ki vadi çınlıyor. can havliyle kendimi sağa sola atmaya başlıyorum. zütümden bacaklarıma kan süzüldüğünü hissediyorum. sanki artık sesimi kesmek isyiromuşsun gibi gibini bir seferde köküne kadar sokuyorsun. kalçalarımı iki yandan sıkıca kavrıyorsun ve bütün gücünle gibinin üçte ikisini filan sokuyorsun. boğazım parçalanırcasına bağırıyorum. zütüm iyice yırtılıyor. bir an duruyorsun ve “şimdi sesini kesecem senin yavrum” diyorsun ve gibinin geri kalan asıl kalın yerini de köklüyorsun. o an nefesim kesiliyor.

tam bir panik yasiyorum. bütün düsüncelerim, hislerim sanki züt deligimde toplanmis gibi. korkudan ve acidan titriyorum
altinda. elimden geldigince çirpinmaya, kurtulmaya çalisiyorum. ama çaresizim. benim bu halim seni daha da keyiflendiriyor. saçlarima asilip çekiyor, sertçe sokuyorsun gibini zütüme. köpekler gibi uluyorum altinda. çiglik çigliga bagiriyorum ve terden sirilgiblamim. sanki içimi dagliyorlar gibi bir aci hissediyorum. yavas yavas kendini geriye çekiyor, sonra büyük bir hirsla ve hizla itiyorsun gibini içime. gibinin her girisinde inliyorum. durman için yalvariyorum, ama o sadece nefes nefese küfrederek gidip gelmeye devam ediyorsun. caresizce agliyorum altinda. daracik deligimin çeperinde hissedebiliyorum gibinin kasilmalarini. içimi dolduran gib titriyor, kasiliyor sürekli.

gibinin ucu neredeyse mideme ulasiyor. zütümün yirtilmasina, giderek uyusmasina ragmen icimdeki dev yaragi, her santimini hissediyorum hala. geriye cekildikce baski hafifliyor, bir an icin de olsa rahatliyorum, ama sertçe icime itince yeniden aciyla inliyorum.

aci icinde zorla gibiliyor olmak mi, yoksa cigliklarimi duyan birilerinin gelip beni senin altinda ezilerek gibilirken görme ihtimali mi daha korkutucu bilemiyorum.

hic temponu düsürmeden gidip geliyorsun gotumde hala...

gibin zütümde gittikçe kazık gibi oluyor. gibinin kalın kökü züt deliğime dayanana kadar basıyorsun. gerilen ve yırtılan minik zütümden bacaklarıma kan süzülüyor. her seferinde daha sertçe köklüyorsun. kökledikten sonra kanırtıyorsun. zütüm daha da yırtılıyor ve feryat ediyorum. her kanırtışında kalçalarım havaya kalkıyor. sen de önce sert tokatlar indiriyorusun kalçalarıma. sonra çekip bir daha köklüyorsun. acıyla bağırırken tırnaklarımla toprağı kazıyorum. saçlarımdan sertçe çekip boynumu, yanaklarımı ve dudaklarımı emip ısırıyorsun. gibini çekip köklediğinde, ben tam çığlık atarken dudaklarımı ısırıyorsun. “gururla salladığın kalçalarını salla hadi kaltak” diyorsun. havalı havalı savurduğum saçlarımı dolayıp başımı iyice kendine çekiyorsun. “hadi kaltak etrafındaki erkeklerı kudurtmak için çalkaladığın zütünü çalkalasana”. ama köklediğinde kıpırdayamıyorum bile. sokarken bağırıyorum, ama gibinin kalın kökü züt deliğime dayandığında boğuk sesler çıkarıyorum, gözümden yaşlar geliyor, ağzımdan sular akıyor.

“bundan sonra zütünü nasıl sallayacaksın kaltak” diyerek zütümü tokatlıyorsun. altımda köpek gibi inliyorum. “sabahki kibirli güzel nerede kaltak? bu sabah bu kıyafetleri giyerken herkesi kudurtmayı düşünüyodun değil mi? kudurttun. hadi şimdi sen kudur kaltak. bu yannantan sonra kudurmuş köpek gibi dolanacaksın artık. beni gördüğünde zütün titreyecek. yanına yaklaştığımda zütün kalkacak bana. çektiğin acıya rağmen zütün bu yannanı hep isteyecek. dayanamaz olunca beni bulup köpek gibi sürtüneceksin bana. bu kamp boyunca seni her köşede köpekler gibi gibecem. züt deliğin artık kapanmayacak. seni yannanımın delisi yapacam” .

gözlerim kararıyor artık. gücüm iyice tükeniyor.

tam bayılmak üzereyken sesler duyuyorum. gruptan bazı erkekler çığlıklarımı duyarak geri dönmüşler. beni senin altında gibilirken görünce bir an şaşkınlık geçiriyorlar.

sen hiç istifini bozmadan köklemeye devam ediyorsun...

hiç beklemediğim bir şey oluyor.

son bir darbeyle gömüyorsun gibini içime. sarsılarak boşalmaya başlıyorsun zütüme...

ama hemen çıkmıyorsun. bekletiyorsun gibini içimde kanırtarak.

diğerleri ise sadece seyrediyorlar şaşkınca gülümseyerek. kendilerinin de kamp boyunca benim gibi bir huuryla keyifli günler geçireceklerinin hesabını yapıyorlar muhtemelen.

içimden çıkıyorsun.

yığılıp kalıyorum yere.

gelenlerden birisi hareketleniyor. göğsümün üzerine oturup gibini çıkarıyor, yanaklarımı sıkıp ağzımı açıyor ve gibini sokuyor. seninki kadar değilse de iri bir gibi var. gibinin ağzımda büyüdüğünü hissediyorum. sertleşince çıkarıyor, bacaklarımı aralıyor ve amıma sokuveriyor. hafif bir inilti çıkıyor dudaklarımdan. tüm hislerim hala acısı geçmemiş olan zütümde çünkü. adam bir yandan amımı pompalarken diğer taraftan memelerimi ısırıyor. senin baş tarafımdan üzerime eğildiğini görüyorum. kanla kaplı gibini uzatıyorsun. “yala da temizle şunu kaltak” diyorsun. zorla gibini yalatıyorsun bana. zütümden akan kanlarını temizliyorum yalayarak. “arkadaşların keyfi olsun da, dıbını da genişleteyim senin” diyorsun gülerek...

beni amımdan giben sırtüstü yatarak üzerine çekiyor ve amıma geçiriyor. kalçalarım havada sallanıyor. arasından süzülen kan bacaklarıma kadar akmış. bunu gören bir başkası gelip zütüme dayıyor. ama zütüm öyle dağılmış ki, dayar dayamaz giriyor. girdiğini hissetmiyorum bile. buna çok kızıyor ve sana “kaltak, bu kiraz zütünü parçalatmadan, daha daracık iken gibmeliymişim seni” diye bağırıyor. öylece gidip geliyor zütümde. sonra bırakıyorlar beni. diğerleri de sırayla amıma zütüme boşaltıyorlar. sonra beni öylece bırakıyorlar. sana “bu karının hakkından sen gelirsin ancak” deyip bırakıp gidiyorlar.

çantandan ip çıkartıp ellerimden bağlıyorsun ve ayaklarım yerde, bir ağaç dalına asıyorsun. ayakta duramıyorum bile. gibin yine kazık gibi oluyor. kalçalarıma ve amıma sürtüyorsun. memelerimi ve kalçalarımı tokatlıyorsun.

acıyla inliyorum. bileklerimdeki ipler etimi kesiyor, çünkü ayakta duracak halim yok. bacaklarım beni taşımıyor.

“lütfen” diyorum sana, “bırak, biraz dinleneyim. sonra ne istersen yaparım.”

“zaten yapacaksın kaltak” diyorsun bir mememi sertçe sıkarken. arkama dolanıyor, bir bacağımı kavrayıp iyice havaya dikiyor, omzunun üzerine alıyosun. kasıklarım iyice gerilimiş ve açılmış bir halde, çaresizce inliyorum. ellerinle sarılıp memelerimi avuçluyorsun. kalkmış gibinin ucu amıma değiyor. memelerimi sıkıyor ve beni bağırtıyorsun. “hoşlandın değil mi huur?” diyorsun. sadece inliyorum. bu kez meme uçlarımı parmaklarının arasına alıp sıkıyorsun “sana bir soru sordum kaltak, cevap versene”...

uppppppppppp

“evet” diye inliyorum acıyla.

“gibimi istiyor musun içinde?” diyorsun bu kez...

“evet” diyorum fısıldarcasına.

bir elinle saçıma asılıp çekiyor, başımı geriye kıvırıyorsun. “doğru dürüst cevap ver pis fahişe, sesini duymuyorum” diyorsun.

bağırarak “evet” diyorum, “gibini içimde istiyorum”. bir yandan da titreyerek ağlıyorum.

gibini amıma sokmaya başlıyorsun. ucunu yavaşça sokuyor ve duruyorsun.

“yalvar bana seni gibmem için” diyorsun.

bir yandan ağlıyor bir yandan da istediğini yapıyorum: “lütfen erkeğim, lütfen... gib beni... gibini içimde hissetmek istiyorum. sok bana ne olursun”

aniden, sertçe giriyorsun amıma. acıyla inliyorum. bir bacağım iyice havaya dikilmiş, omzunun üzerinde olduğundan iyice açılmış amıma gibinin tümü giriyor. amımın tüm çeperinde hissediyorum o kazık gibi aleti. ucu neredeyse mideme değecek kadar giriyor içime. hem acı duyuyor, hem de garip bir şekilde zevk alıyorum bundan.

bir elinle saçıma asılıp çekiyor, diğer elinle mememi yoğuruyor ve gibini sertçe sokup çıkarıyorsun amıma.

dakikalarca gibiyorsun beni bağırarak...