evet beyler, öncelikle belirteyim yazı biraz uzun olabilir ama %100 gerçek ve polis kayıtlarında da bulunmaktadır, belgeleri caps ile paylaşırım ama zütüme girebilir. çünkü başkaları ile alakalı devam eden mahkeme süreci var olaya binaen.. o yüzden kullandığım isimler de takma olacak. istemeyen inanmayabilir, sadece içimden atmak için yazıyorum.
şimdi okuyacak panpalar gelsin, okumayanlar gibtirsin gitsin..
yıl:
2006
o sene üniversiteyi yeni kazanmışım, eş dost falan hepsi tebrik ediyor beni. özellikle anne tarafımdan olan dedem sene içinde de konu ile oldukça ilgiliydi, iyi bir yeri kazanırsam bana ödül verecekmiş öyle diyordu.. neyse iyi bir yeri kazandık, o da beni köye davet etti. gel hediyen burada ayakları falan yapıyor.. dede tabi kıramadık, gittik. ama o dönem başka bir akrabamızın sağlık sorunları olduğundan, ben tek başıma gittim.
erzurum'un ıssız sayılabilecek bir köyünde oturuyorlar. yaz mevsımı oldugu için hava soguk degıl hatta bazen asırı sıcak falan oluyo. neyse zor bela ulastım köye. köye girişte beni yavşak yeğen karşıladı. o da normalde şehir bini ama yaz olunca köy de alıyor soluğu. dede ile sarılmalar, bi sürü abuk sabuk akraba ile tanısmalar vs falan.. bizim yeğen erol (takma isim kullanıyorum) benden 1 hafta önce geldiği için kendince ortam yapmış, kendi gibi 3-5 arkadaş ayarlamışlar ben de bunlara iştirak ediyorum falan amk yoksa zaman geçmiyor. ha bu arada dedem bana 3 tane inek almış amk
* ama inek deyip geçme, her ay bunlardan çıkan süt parasını sana yollayacağım dedi, sağolsun hala da yollar..
zaman geçmiyor amk yerinde.. dönüşüme de daha 5 gün var. büyükler saat 8 dedi mi yatakta amk, biz de öyle 3-5 eleman işte top oynuyoruz, saçma saçma hareketler yapıyoruz.. o sırada da köy de alay konusu bi eleman var, bu eleman nerdeyse sabahlara kadar hiç uyumuyor. öyle mal gibi dolaşıyor köyde. bir akşam gene saat 10.30 gibi falan, köyün iyi rüzgar halan hafif çayırlık ve tepelik bi alana çöküp karı-kız muhabbeti çeviriyoruz bizim tayfa ile.. derken bir ağlama sesi geliyor kulağıma, çok önemsemiyorum başta.. malum her evde bir velet var, biri ağlıyodur işte amk diyorum içimden. ama ses gittikçe yaklaşıyor. olayı ilk fark eden mithat oluyor. geldi gene bizim deli mehmet diyor..
harbiden de mehmet ağlayarak geliyor karşıdan.. ne oldu falan diyorum buna. bi yandan da hızlı hızlı yürüyor. 'annemin ile babamın mezarına gidiyorum' diyor. lan olm manyak mısın her yer zifiri karanlık, etrafta köpekler yılanlar cirit atıyor amk diyorum buna, aldırış etmıyor.. bizim fırlama diğer bi elemanda dur ulan bizde gidek heycan olur amk diyor. o anki gazla, takılıyoruz mehmetin peşine.. aramızda 10 metre var yok, o önde biz arkada gidiyoruz. tabi biz hala işin binliğindeyiz orası ayrı.. aklımı gibeyim.
köyün iyice dışarısındayız.. telefonlarımızın ışığı olmasa birbirimizi göremicez. yanımda duran mithat da ise o dönem moda olan fenerli telefonlardan var, şu nokia'nın gibindirik bir modeli işte amk.. mezarlığın girişine geliyoruz, ha mezarlığa gelmeden ben bu mehmete sesleniyorum bir iki ama hiç giblemiyor hala ısrarla hızlıca yuruyor. mezarlıgın gırısıne gelınce bır anda arkasını dönuyor bıze. 'dönün gidin artık, bakın köpek falan da yok burada bana bırsey olmaz' dıyor. yanımda bulunan elemanlardan alper,'olm manyak mısın gece gece mezarlıga mı gırılır, gunah hem, gel derdın neyse konusalım acılırsın' falan dıyor buna. ama bu mehmet cevap bıle vermeden, mezarlıgın kapısından gırıyor ıceri.. bız de kapının yaklasık bı 20 metre dısarısında duruyoruz..
hadı lan yuruyun dönek köye, saatte gec oldu dıyorum elemanlara. hafıften de tırsıyorum amk.. saat olmus 12 bız zıfırı karanlıkta bi köy mezarlıgın kapısın da duruyoruz. bırak olm nolcak zaten bırazdan da döner, hem bunun bı amcası var.. sımdı dönmezse falan merak eder bunu, işin mi var amk zaten köyde diyolar bunlar. neyse bı agacın altında oturup sıgaramızı yakıyoruz. ulan dıyorum herıf delı melı ama ıyı cesaret var falan dıye muhabbet ediyoruz bızım grupla..
15 dak gecıyor, 20 dak gecıyor, 30 dak gecıyor.. mehmetten ne bı ses var ne baska bısı amk.. tam ayaga kalkıp dönecekken, cok yuksek bı aglama sesı duyuyoruz, öyle böyle değil.. inanın hepimizin kulakları cınladı o anda, mıthat hemen fırlıyor. aha köpekler saldırdı beyler ben gördum gölgelerını gelın gelın dıye hareketlenıyor.. olm delı mı sıktı dıyorum buna. sıksen gırmem ben oraya dıyorum.. derken ıkıncı bı aglama sesı ama bu sefer daha dusuk seslı ve gıderek mezarlıgın ıcınden bıze dogru yaklasıyor.. ben topuk modundayım tabı
ve o an aklımın bugun bıle ermedıgı bı olay oluyor.. geldıgımız yola dogru bız yönelınde, yolun orada olmadıgını goruyoruz. şimdi şöyle dusunun beyler, buyuk bı cınar agacı yanından mezarlıga gelen tek bı yol var, hafıf patıka tarzı. agacı göruyoruz ama yanında yol yok amk.. tasvir etmem gerekırse yarım bı cember dusunun, cemberın merkezınde mezarlık kapısı var. yarım cember yayı ıcerısınde kı her yer de otluk ama nası ot anlatamam, ıcınden gecmeye calısıyoruz, ebemız sıkılıyor, o derece.. o an bızım yegen dıyorku, lan toprak falan kaydı herhalde demın kı ses te o yuzden dı. çare yok mezarlıga gırecegız, karşı kapıdan cıkacagız..
sigaralar ardı ardına yakılıyor, soğuk terler.. bı yandan da amk yolunu bulmaya calısıyorum, 6600 telefonumun ısıgı ıle. köye gelen aklıma sıcayım neyse.. (ha bu arada neden cakmak kullanmadınız dıyenler olabılır, bı tek bende cakmak var o da su ruzgar cakmaklarından bı sıkım ısık vermıyor amk) yegenın dedıgı o an ıcın aklıma yatıyor, hangı kafaya ulasmısım korkudan bellı degıl ama böyle mal gıbı duracak degılız burda hem yaz da olsa saat olmus 12.30 erzurumun gecesı yaz da olsa sıker ebemızı..olm bakın dıyorum, eger bu bır saka falan ıse arkadas akraba dınlemem tokatlarım dıyorum bunlara.. yanımda duran arkadas 'abı aglıyacagım sımdı ne sakası ya' dıyor.. bız böyle bırbırımıze cesaret verırken, bırden karsımızda mehmetı goruyoruz.. ananııııı skkkkkkkimmmmmmmmmmm
ustunde sıyah bı palto (gıderken bu ustunde yoktu), donuk bakış ve kıpırdamadan karsımızda duruyor.. ılk laf atan ben oluyorum, mehmet dıyorum burada neler oluyor. korkma dıyor.. bana ıyılık yaptıgınızın farkındayım, köpeklerden korudunuz benı ama köpeklerden daha cok korktugum seyler var benım dıyor.. ağlayacam artık amk inanın o anda.. bızım 3 elemanı kollarından tutuyorum, mehmetın yanına goturuyorum.. bak dıyorum, hepimizin az da çok da olsa ınancı var, lutfen buradan cıkalım ve artık gıdelım, bu yol neden kapalı 2 saattır burda kapalıyız, köye haber verıcem. panık yaptırmak ıstemıyorum hem bu saatte mezarlıkta olmamızı anlayıs ıle karsılamazlar dıyorum buna.. tekrar bana korkma dıyor. mezarlıgın karsı kapısından cıkacagız benı takıp edın dıyor, ve dalıyor ıcerıye..
artık korkudan, sınırlerım bozulmus.. dıyorum bızım elemanlara, care yok gırecegız amk..3 yasındakı bebeler gıbı 4 kısı kol kola gırıyoruz ve dalıyoruz mezarlıgın zıfırı karanlıgına. yanımda kı arkadas kendını kaybedıyor, ağlıyor korkudan. bı de anasından babasından ogrendıgı arapca dualar fısıldıyor.. mıthat mehmete bagırıyor, 'mehmet ondesın dı mı arkandayız bız'.. cevap yok.. sağa sola mumkun oldugunca bakmıyorum. sadece telefonun ısıgını yere dogru tuttum, dusmemek ıcın yere bakıyorum.. kufur edıcem, edemıyorum da, saygısızlık olur dıye.. ama o an bırılerırının benı ızledıgı hıssıne kapılıyorum. hanı bazen bırısı sıze baktıgında o hıssı hıssedersınız ya aynı o hısten.. dıger 3 kısı sadece yere bakıolar, artık yegen de hafıften aglıyor gıbı..