beyler başım büyük dertte moralim çok bozuk

hikaye inspector gadget'a dondu amk, uzaktan kumanda falan...

ayran

figen niye ağlıyor. çok azmış demekki 40 kere aramış.

vngvngcvnv

reserve

hadi lan

figenin sesini duyunca birden iyi hissettim kendimi. ama ona olanları anlatmalı mıydım? onun beni bu kadar aciz bilmesine izin mi vermeliydim? onun karşısında eski kocasının daha güçlü olduğunu kabul edecek şekilde davranarak her şeyi ona söylemeli miydim? birden içime karamsar düşünceler çöktü. figen "bitanem neden konuşmuyorsun" diyordu. ben "canım dün ufak bir kaza geçirdim. hastanedeydim. başımı çarptım. merak etme diye sana söylemedim" diyerek olayı geçiştirdim. ona söyleyemezdim. bu şekilde güçsüz olduğumu bilmesine müsade edemezdim. "hemen sana geliyorum" diyerek telefonu kapattı. aklıma figenin eski kocasının "onu mutlu et, bedel ödedin" sözleri geldi. ya bu aslında ondan uzak dur demek idiyse. ya onu görmemi söylediyse ve işin kötüsü ya figenle o evliyken benim eski öğrenci evinde öpüştüğümüzü öğrenirse... işte o an gerçekten tedirgin oldum. hayatım pamuk ipliğine bağlıydı. kendimden nefret ettim!

pamuk ipliğine başlattırma

şimdi yetiştim beyler son durum nedir? adam sicilyalı mıymış

kapı çaldı. gelenin figen olduğunu bilsem de açmak konusunda epey isteksizdim. kapıyı açtığımda hala bornozlaydım. koşup boynuma sarıldı. biraz isteksizce vücudunu kavradım. gözleri gerçekten endişeli, ağlamış ve yorgundu. beni gerçekten seviyordu. bu gözlerinden görünüyordu tamamen. bir an onu sevdiğimi tekrar anımsadım. aşk için ölünmezdi belki. ama en azından aşkı yaşatmaya çalışabilirdim. birden tekrar cesur hissettim kendimi. yüzüme bakıp elleri ile yüzümü tuttu. "aslında kaza geçirmedin ve bu onun işi değil mi?" dedi. şaşırdım. "bunu bekliyordum zaten, ama lütfen kendini kötü hissetme, bu ancak bir acizin davranış biçimidir. bana söylememiş olman bile senin aslında ne kadar güçlü bir erkek olduğunu gösterir" dedi. işte o benim kadınımdı. ben de onun erkeği olacak kadar güçlüydüm evet. onlar parayla beni yenmişlerdi. yürekleriyle değil. sımsıkı sarıldık birbirimze. sen üzülme figen dedim. sen üzülme..

tabi bornoz olunca ohhhyyyyşşşşşşşşşş

benim anlamadıım şey, bedeli nerde ödedin lan??

o gece birlikte uyuduk. hiçbir şey konuşmadan saatlerce seviştik. bu olay beni figenden koparmak yerine ona daha da aşık etmişti. o da sadece gözlerimin içine bakıyordu. çok aşıktım. bunu hissediyordum. figen için ölebilirdim evet. değil eski kocasından, hiçbir şeyden korkmuyordum. o gün ada babasında kalacaktı. tüm gün birlikte olabilirdik. muazzam bir gün geçirmenin, severek, paylaşarak, dokunarak geçirmenin tadı ikimizin de ağzındaydı. güzel bir kahvaltıdan sonra sahil kenarına indik. piknik masalarında gazeteye sarılı şarap içtik. tüm istanbul bizimdi, biz istanbul kadar aşıktık. ben ateşle oynuyordum. yüreğim ellerimden daha fazla yanıyordu...

way way way

laaaaayn,tam türk dizisi oldu amk.

adam 7 hececilerden beyler

eve geldiğimizde ikimiz de sarhoştuk. ağzımızdaki şaraba terlerimiz karışırcasına seviştik. kaç kere doruklara çıktık bilmiyorum. sarı saçları, yeşil gözleri, bembeyaz teni ve muhteşem vücuduyla figen benimdi. içinden çıkmadan dudak dudağa uyuduk. öyle derin, öyle güzel ve öyle ıslak bir uykudaydım ki, telefonun derinden derinden çaldığını bir zaman sonra farkettim. figene baktım. uyuyordu. çıplaktı ve çok güzeldi. sonra kafamı çevirdiğimde çalanın onun telefonu olduğunu duydum. sırtından öperek uyandırdım. sanki dünyadaki ilk sabahına uyanır gibi gerindi mutlulukla. gözleri ilk beni gördü. sevinerek öpücük kondurdu dudağıma. telefona doğru uzanınca, yüzündeki tebessüm yerini korkuya bıraktı. tereddüt etti açıp açmamak için. bir kaç saniye sesini düzeltmek için bekledikten sonra açtı telefonu. arayanın eski kocası olduğu her halinden belliydi...

ya gibtir git ya

bayram sonrası olduğu için harçlığım da iyiydi.
liseli beyler hala harçlık alıyo dağılın

hadi yaaaa bak seenn eeee