/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 26.
    +3
    Çözüldüm; “ bu ana sıkışıp kalsak olmaz mı? Zaman dursa.. beni öptüğün anda takılsak, dudaklarını hep yanağımda hissetsem, kalbim hep deli gibi atsa, hep kokunu içime çeksem, hep saçların tenime değse, hep böyle kalsak olmaz mı?” dedim. Sadece sarıldı. “ beni hep sev” dedi ve gitti. Yine kaldım olduğum yerde. Aşk bambaşka bir şeydi. Bütün duyguların birleşimi bir şey.
    bir cumartesi günü kararlaştırdık. 13 kasım. hafta sonu. ikimizde birer termos çay aldık, birkaç simit, üçgen peynir. havada rüzgar yoktu ama soğuktu. kasımın ortası sabahın yedisi başladığımız parka, bizim bankımıza gittik. masa falan da eklenmişti. poşetleri masaya koyduk o oturdu bende karşısına geçtim. " karşıma değil yanıma otur" dedi. " neden hayatım" dedim. "e beni izliyorsun sen bir şey yemiyorsun, gel yanıma" dedi. karşı çıkabilir miyim sanki. geçtim yanıma saçları biraz daha uzamıştı. beresinin altından omuzlarına düşüyordu. ben onu izlerken o zorla bir kaç lokma sıkıştırıyordu ağzıma. o an aklıma milyonlarca şey geldi, yazdığım şiirler cebimdeydi ama çıkarmadım hiçbirini " seni seviyorum"dan daha anlamlı bir şey gelmedi aklıma. neden sürekli zamanın durmasını istiyordum ki. hiçbir sorun yokken bile onu kaybedeceğimden korkuyordum çünkü."hiç bırakma" dedim. "simidi mi?" dedi. güldük. "anladın kastettiğim şeyi" dedim. "biliyorum sevgilim, ve kolay kolay benden kurtulamazsın" dedi. simit, peynir, çay bitti. birbirimize kaldık. parkın bir manzarası yoktu, benim tek manzaram vardı. ben sustum, o başını omzuma koydu. ben susmayı tercih ettim o konuşmayı, ömrümün sonuna kadar dinlerdim onu. "lise 1deki halimi hatırlıyor musun? peki neden değiştiğimi biliyor musun? senin için. senin için değiştim, seninle olmak istedim. aynı kalırsam onlar gibi olacağını düşündüm değiştim. yapabileceğim şey buydu senin için, bende yaptım. bırakma beni olur mu?" dedi. cevap olarak açıkta kalan alnını öptüm. sonra cebimdeki kağıtları çıkardım. "onlar ne" dedi. 4 numaralı kağıdı verdim "eve gittiğinde oku ama şimdi okuma" dedim. kaç saat kaldık orada bilmiyorum. bildiğim şey sevdiğin biri yanındaysa sessizlik en güzel müzik olabilir. biz sessizliği dinledik, birbirimizi dinledik. uzun bir şekilde devam ettik böyle. sonra doğum günü geldi. 9 ocak.
    ···
  2. 27.
    0
    Rezervasyon
    ···
  3. 28.
    -1
    Okuyanı gibsinler
    ···
  4. 29.
    0
    rez devam
    ···
  5. 30.
    0
    Rez devam panpa
    ···
  6. 31.
    +4
    baba mesleği esnaflık. pastane işletiyoruz. içli dışlıyım bu konularla. peki o biliyor mu? hayır. hayatımda ilk defa kendim dışında biri için bir şeyler hazırladım. pasta yaptım. çikolatalı frambuazlı. aile üç günlüğüne yok evde. bizde kutlayalım mı dedim kabul etti. ilk defa böyle bir şeye kalkıştım pasta yaptım, film, müzik ayarladım. alkol arada sırada alırdım ama o hiç almazdı o yüzden gerek duymadım alkole. hayatta gömlek giymeyi sevmem. bunu bilmediği için bana doğum günümde gömlek almıştı sevgili olmadan önce. onu giydim. saçlarım hep kısaydı o öyle seviyordu. akşam saat 6da kapı çaldı. kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki ayak seslerimi duymuyordum. her şeyin güzel gitmesini istiyordum. ilk defa bir şeyler umurumdaydı. normalde çok vurdumduymaz biriydim. gittim beklemeden açtım kapıyı. karşımda olan şey melekti. cennetten düşmüş bir melek değil, cenneti peşinden sürüklemiş bir melek. diz seviyesine gelen beyaz bir elbise giymiş, saçları açık omzuna dökülmüş, üstünde siyah bir hırka, yanakları kızarmış, bana doğru geliyor ve yanağımdan öpüyor. içeri geçti. oturduk biraz. sonra gözlerini kapatmasını istedim. pastayı getirdim. ilk defa yaptığım bir şey için birinin gözlerinin içi gülüyordu. sarıldı. tabi ortam müziksiz olmazdı. çok iyi hatırlıyorum;
    normalde benim dansa kaldırmam lazımdı ama o dans edelim dedi. ellerimi beline koydum, başımı omzuna koydu. belki de şarkı sonuna kadar birbirimize "seni seviyorum" dedik. o akşamı hayatımdaki hiç bir şeye değişmem. gece boyu oturduk. konuştuk, gülüştük.. sonunda gitmesi gerekti kalamazdı. onunla beraber bende çıktım evden. kapılarının önüne geldik. aslında filmlerdeki gibi bir hava beklerdim, yağmurlu falan. hava olabildiğince açık, patlak olan sokak lambası yerine ay ışığı egemen. tekrar sarıldı. "seni seviyorum, çok güzel bir hediyeydi" dedi. "daha hediyemi vermedim ki" dedim. yüzüme baktı şaşkın bir biçimde. gömleğin cebinden kolyeyi çıkardım. ellerimi omzunun üstünden geçirip taktım boynuna, ucunda melek kanadı olan gümüş bir kolye, kanatların arka yüzünde adı yazılıydı. ya mutluluktan parlıyordu ya da gözü dolmuştu. bir şey demedi. bende demedim. alnından öptüm. iyi geceler deyip içeri girdi, evime döndüm. Her şey güzeldi. Mutluyduk, aşıktık. Beraber vakit geçiriyorduk saatlerce. Bir gün kötü bir haber vermesi gerekti. Babasının çalıştığı yerin lojmanlarına taşınacaklarını söyledi. santral lojmanı. O da bulunduğumuz ilçeye bir saat uzaklıkta. Deniz kenarında bir yerde. Ören’i bilen varsa işte. Artık gün içinde sürekli vakit geçirme yoktu. sorun muydu? Değildi. Her neyse taşındılar oraya. Okul çıkışlarında en fazla 2-3 saat beraber takılıyorduk, sabah durakta bekliyor gideceği zaman durağa bırakıyordum. Güzel gidiyordu yine her şey.Bir gün ailem yine şehir dışına çıktı. Şubat ayındayız. Dışarıda soğukta dolaşmak yerine eve gidip sıcakta kahvelerimizi içip oturuyoruz. Bir gün eve erken gitmesi gerekti. Okuldan çıktıktan sonra direkt durağa koştuk. Bende birkaç yere uğrayıp eve gittim. Kapı önünde bir kız vardı. o diye heyecanlandım ama çanta falan vardı. sonra gördüm zaten halamın kızı sena. Napıyorsun falan konuştuk. içeri geldi tabi. Adanaya gidecekmiş öncesinde gelip hem birkaç gün kalıp hem bizimkileri görecekmiş. Bizimkiler yok iki üç gün dedim. “Hadi ya bilet almıştım bende şimdi nasıl olacak” dedi. “Kalabilirsin istersen içerde iki tane boş oda var.” dedim ki zaten demesem bile kalacaktı. Özge kesin kıskanırdı. Sena benden iki yaş büyük güzel bir kız. O yüzden bilmesini istemiyordum. Ertesi gün sena da erken kalktı eski arkadaşlarıyla buluşacak. Beraber çıktık evden, durağın oradan ayrıldık. Tam o gitti sevdiğimin servisi geldi. iner inmez ben günaydın dedim. O “ o kız kim?” dedi. “Halamın kızı tanıştırayım istersen” dedim. “Tamam gerek yok” dedi. Kıskandı lan. Çok sevindim, havalara girdim gülüyorum falan. Bana baktı “çok salaksın” dedi. Bende “çok güzelsin” dedim. O kızgın ben mutlu girdik okula. Derste konuşmadı yüzüme bakmadı, teneffüste çıktı hemen durmadı. Gitmedim arkasından. Defterine “ bir melek buldum, beni cennetine aldı, şimdi başka bir şeyler aradığımı sanıyor. Sor bakalım kendine sensiz cennetim bir işe yarar mı diye.” Yazdım. iyi hatırlıyorum bu notu. Anlık yazdığım ilk dizeydi diyebilirim. içeri girdi yüzüme bakmadan oturdu yine yanıma. Açtı defteri. ilk önce yazıyı okudu. Sonra biraz gülümsedi. Sonra kulağıma; “kalbim bu kadar hızlı atarsa kalp krizi geçirebilirim. Görürsün o zaman sen cenneti” dedi. Bende “tamam o zaman bundan sonra güzel söz, iltifat, şiir yok.” Dedim. “ öküz” dedi. Yine iyiydik. Devam ettik. Çıkışta yine direkt gitti eve. Akşam konuşuruz dedi. O akşamı iyi hatırlıyorum. 12 şubat gecesi. Telefonla konuşuyoruz. Ben odamda sena içerde kendi halinde takılıyor. “ annemler yok iki gün. Bak selçukta bizim sitede gel onlarda kalırsın. Akşamları da beraber takılmış oluruz sahile falan gideriz “ dedi.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    0
    Sonunda kız ölmesin oruclu oruclu yaktirtma sigarayi
    ···
  8. 33.
    0
    Rezerve
    ···
  9. 34.
    0
    rez amk
    ···
  10. 35.
    0
    Rezerve
    ···
  11. 36.
    +1
    Trend koktu buralar
    ···
  12. 37.
    0
    Rezervullah
    ···
  13. 38.
    0
    Rez panpa devdıbını bekliyorum
    ···
  14. 39.
    +5
    Sena var gidemem ki . Ama o senanın bizde kaldığını bilmiyor. Sadece birbirimize görüşürüz derken görüp öyle davrandıysa bizde kaldığını bilse neler olur acaba. Belki çok büyük bir şey değildi sabah yaptığı ama sevdiğiniz birinin tek bir hareketi canınızı feci yakabilirim. Ben mutlu olmuştum beni kıskanmasına. Her neyse biz konuşurken sena bana seslendi. Dondum kaldım. Senaya dedim ki ben telefonla konuşuyorum bir şey olursa kapıya tıklat bakarım. Ama içerden haykırıyor ismimi resmen. Ben dondum özge dondu. Sonra sinirli bir şekilde ”o kim” dedi. “kim kim” dedim. “ ya saçmalama kim o söyle. “ dedi. “halamın kızı sena” dedim. “ya bir tek sabah gördüm, ilk defa adını orada duydum bir şey demedim. Ailen yok ama kız sende mi kalıyor?” dedi. “ ya hayatım bizimkilerin evde olmadığını bilmiyordu adanaya gitmeden uğramış bizimkileri görmek için gelmiş biletini de iki gün sonraya almış. O yüzde…” lafım yarım kaldı tabi. Sena ben cevap vermeyince odama gelip “ canım çağırıyorum neden cevap vermiyorsun” dedi. Telefon suratıma kapandı. Tekrar Aradığımda operatör bana “aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor” diyor ben sena ya canını gibim diyorum. “ ne küfür ediyorsun be” diyor bi de. “ yav bi sus ! Sana dedim ki telefonla konuşuyorum seslenme bağırma dedim senin yaptığın ne ” diye bağırdım. Zaten o an ne yapacağımı bilmiyordum. Bi an senaya tekme tokat dalmak geldi içimden. “ ne bilim unuttum.” Dedi. Arıyorum telefon kapalı, ordaki evin telefonunu da bilmiyorum. Ne yapacam diye düşünürken aklıma Selçuk geldi. Aradım. “ Selçuk benim sizin siteye gitmem lazım, nerdesin” dedim. “pubtayız da noluyor lan” dedi. “ ya boşver anlatırım nasıl gidecem sizin siteye?” bir saat sonra personel servisi var onla gidecem ben beraber gideriz” dedi. “ tamam oraya geliyorum” deyip kapattım telefonu. Sena kapı önünde bana bakıyor. “görüşürüz” deyip çıktım. Yanıma hiçbir şey almadım. Zaten eşofman t shirt hırka var üstümde, yürüyerek Selçukların olduğu pub’a geldim. Yanına gittim direkt. “ noldu oğlum anlat” dedi. Anlattım olan biteni. “ eve kız atmadın değil mi lan” dedi. Küfür edince sustu. “hadi gidelim gelir servis birazdan” dedi. Çıktık durağa kadar yürüdük. Çok beklemeden servis geldi. Bindik çıktık yola. Koca otobüs, yollar virajlı ve karanlık yavaş yavaş gidiyor servis. Yoldayken de aradım ama kapalı hala telefon. Siteye vardık girişte indik zaten. Gecenin üçü. “evleri nerde” dedim. Sıra sıra evleri geçtik. iki katlı evler 4 daire, apartman gibi değil müstakil evleri birleştirmişler gibi. “şurası işte, alt kat” dedi. 4 daireden ışık yanan tek yer. Koştum kapıya kadar, apartman girişi değil zaten ufak bir veranda var. Durdum kapının önünde, nefes alışımı, kalp atışlarımı kontrol etmeye çalıştım başaramadım. Çaldım kapıyı. Kapıyı açtı sanki arkasında ışık huzmesi vardı. saçlar açık, üzerinde polar eşofman, bluz, hırka üçlüsünü tamamlayan donuk bir bakış, ama şaşkın çünkü beklemiyordu beni. Ağzını açtı ilk önce diyemedi bir şey. “Ne arıyorsun burada” dedi. “ seni.” Dedim. “ yüzünü bile görmek istemiyorum.” Dedi bu sefer. “ ya açıklamama biri izin versen her şeyi anlata…” sözümü kesip “defol” diye haykırdı. Sonra kapıyı suratıma çarptı. Sen bilirsin dedim. Olduğum yerde dönüp etrafa baktım; karanlık, ağaçlar, uzaklardan gelen dalga sesi. Oturdum kapının yanına yere. Gecenin kaçı olduğu, havanın ne kadar soğuk olduğu ya da burada ölmek beni ilgilendirmiyordu. Bekleyecektim. Ya ailesi gelene kadar evden çıkmayacaktı, ailesi geldiğinde babası benimle ilgilenecekti ya da dışarı çıkıp benimle konuşacaktı. Ne olursa olsun bekleyecektim. Saat ilerledikçe soğuk arttı, karanlık arttı. Üşüdüğümü ilk o zaman fark ettim. Devam ettim oturmaya, bir yandan üşüyor bir yandan uyumamaya çalışıyordum. Sonuç güneş doğmasına yakın uyudum. Her yerim tutulmuş, titriyorum büyük ihtimal. Üşüyorum bunu hissediyorum, kemiklerime kadar soğuğu hissediyorum, donmuşum, kışın deniz kenarı bir yerde dışarıda uyumak. işte aşkın mantığı bu. Her yerim soğuk ama yüzümde bir sıcaklık var. Yanağımdan alnıma doğru. Sonra öbür yanağımda hissediyorum sıcaklığı. Sanki biri yüzüme sıcak bir şey bastırıp ısıtmaya çalışıyor beni, sanki biri kalbime dokunmaya çalışıyor. Sonra sesini duyuyorum; uykulu, korkmuş, kızmış bir ses.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 40.
    +1
    iyi çalmışsın kardeş helal
    ···
  16. 41.
    0
    Ins hikayenin sonunda 3 lu yapmiyosundur
    ···
  17. 42.
    0
    Rezervasyon
    ···
  18. 43.
    +4
    “ ya kalksana” diyor. Gözümü açmak istiyorum ama kirpiklerim birbirine yapışmış. Zorla açıyorum gözlerimi bulanık görüyorum ama tanıyorum bu yüzü. “kalk hadi içeri geç.” Deyip kaldırdı kollarımdan beri. Anneler derler ya kalk yerine yat diye, sevgi ve şiddet karışımı bir sesle. Bunu sevgilinizin dediğini düşünün. ister istemez gülümsedim. “geri zekalı aptal bir de gülüyor musun” diyor ama oda sırıtıyor hafiften. içeri girdim onun yardımıyla. Direkt kaloriferin yanına oturttu beni. Bekle burada deyip içeri gitti. Tekrar kapattım gözlerimi. Tekrar açtığımda o gelmiş üstüme battaniye örtmüş sıcak su torbası koymuş. Ben yerde cenin pozisyonunda yatıyorum o başımda bir minder üstünde oturmış bekliyor. “ aptalsın, malsın, geri zekalısın, beyinsizsin, öküzsün, embesilsin” dedi. “hayır aşığım” dedim. “ bak gerçekten sandığın gibi değil sena bi..” “ biliyorum sena seni aradı açtım anlattı durumu. Ben özür dilerim” dedi. Bir şey diyemedim. Toparlandım oturdum. Şimdi tam karşımdaydı. Bağdaş kurmuş, saçları omuzlarından dökülmüş, ela gözlerini bana dikmiş beni izliyor. Sonra sehpayı gösterip “ye bunları” dedi. Çay ve bisküvi var. “bunlar ne?” dedim. Ayağa kalkıp kusura bakma beyefendi bugünlük bu kadar hamaratım.” Dedi ellerini beline koyarak. Olsun dedim. Kalkıp oturdum koltuğa yanıma oturdu. Bu sefer ben onun ağzına zorla bisküvi tıkıştırdım aynı bardaktan çay içtik. Yine mutluyduk. O kadar mutluydum ki başımı dizine koyup uyumuşum. Saçlarını yüzümde gezdirmese uyanmazdım aslında. “ bir daha bunu yapma olur mu? Ben sana kızarım ama vazgeçmem senden, git derim ama ciddi söylemem. Sen benim en değerlimsin. Kızdıysam biraz zaman ver bana düzelir zaten her şey.” Dedi. Bir kız size bunu diyorsa ve o bunu derken siz onun dizine başınızı koyma ayrıcalığına sahipseniz bir şey demeyin. Susun. Ben öyle yaptım. Sustum ve sadece tuttuğum elinin avuç içini öptüm.
    ···
    1. 1.
      0
      :ddddddd
      ···
  19. 44.
    0
    O resim ne öyle kardeş ayıp
    ···
  20. 45.
    +2
    Fotoğraka geldim 3 posta attım gittim
    ···