1. 1.
    +7 -1
    beyler yıllardır süren çalışmalarıma az önce son verdim.
    ve başkentlik ünvanının ankara'dan alınıp bayburt'a ya da karaman'a verilmesi yönünde kararımı açıklıyorum.
    çünkü karaman ve bayburt bildiğiniz gibi şehir olan ama henüz kimsenin gidip de görmediği şehirlerimizden.
    neresi dıbına koyim bayburt? neresi dıbına koyim karaman?
    allah aşkına bri bana haritada göstersin yıllardan beri bahsedilen bayburt neresi?
    giberim ananızı ha.
    muallakler ben kırk yıllık türküm ben bile bilmiyorum dıbına koyim bu şehirler nerde.
    düşman gibse bulamaz.
    bu yüzden güvenliğimiz için
    bayburt ya da karaman başkent olmalı.

    kararımı destekleyenler "evet"

    desteklemeyenler "hayır" yazsın.
    ···
  1. 2.
    0
    mantığını yediğim
    ···
  2. 3.
    0
    bayburt giber yarraaaammm
    ···
  3. 4.
    0
    Mr.burt
    ···
  4. 5.
    0
    düşündüm de adam haklı amk + güldüm şuku
    ···
  5. 6.
    0
    yozgat da olabilir panpa
    ···
  6. 7.
    0
    upupupupupupup
    ···
  7. 8.
    0
    karaman diye bi il mi vardılan ilk defa senden duyuyom amk
    ···
  8. 9.
    0
    ben de evet diyorum ve 3 evetle uğurluyoruz seni
    ···
  9. 10.
    0
    Bartın da olabilir haritada daha yeni gördüm 81 ili say desen 95 te falan sayardım heralde
    ···
  10. 11.
    0
    @1 bop un gerçek eşbaşkanı adam çok tehlikeli
    ···
  11. 12.
    0
    mevcut kaynaklara göre bayburt şehrinin tarihi m.ö. 3000’ li yıllara kadar uzanmaktadır.

    şehir azziler tarafından kurulmuştur. bayburt m.ö. 770-665 yılları arasında kimmer ve i̇skitlerin akınlarına uğramıştır. daha sonra bölgeye haldiler hakim olmuştur. kısa bir süre med’lerin eline geçen bölge daha sonra pers hakimiyetine girmiştir.

    xenophan, anabasis adlı eserinde bayburt’tan büyük, kalabalık ve zengin bir şehir olarak bahsetmektedir. o zamanki adı gymnias olan bayburt bir i̇skit şehridir. i̇skitler bizim saka olarak tanımladığımız türklerdir. bayburt yaklaşık olarak 5000 yıllık bir türk şehridir.

    m.ö.2 y.y. dan itibaren pontus krallığına bağlı olan bayburt m.ö. 40’lı yıllarda roma hakimiyetine girmiştir. urartular tarafından yapılan bayburt kalesi roma i̇mparatoru justinianus döneminde onarım görmüştür. m.s. 705 yılında emevilerin eline geçen bayburt 715 yılında bizanslılar tarafından geri alınmıştır.850

    yılından sonra türklerle bizanslılar arasında sürekli savaşlara sahne olan bayburt, artık müslüman türklerin yerleşmeye başladıkları bir yer olmuştur.1048 yılına gelindiğinde bölge artık yoğun türk nüfusuyla meskundur. 1054 yılında bayburt selçuklular tarafından fethedilmiştir. 1081 yılında bayburt selçuklu devletine bağlı olan saltuk oğullarının ve ardından mengücek oğullarının

    egemenliğine girmiştir. daha sonra danişmentlilerin , ondan sonra da bizanslıların eline geçen bayburt’u trabzon valisi teodor gabras geri alarak kendi egemenliğini ilan etmiştir. bayburt moğol istilasıyla büyük bir yıkıma uğramıştır. 60.000 kadar türkmen kitlesinin yerleştiği bayburt bölgesinden , 1000 kadar türkmen bölgeye zarar veriyor gerekçesiyle denizli taraflarına gönderilmişlerdir. anadolu selçuklu sultanı süleyman şah’ ın kardeşi mugusiddin tuğrul şah 1200 – 1230 yılları arasında bayburt kalesini yeniden yaptırırcasına tahkim ettirmiştir.

    bayburt kalesine çin-ü maçün kalesi de denilmektedir. bunun sebebi kalenin batı ve güney dış yüzeylerinde tezyinat olarak mor firüze çinilerin kullanılmış olmasıdır.

    bayburt 14. y.y. da akkoyunlu devletinin kuruluş ve tarih sahnesine çıkış yeri olmuştur. akkoyunlu i̇daresi 17 ekim 1514’ te yavuz sultan selim’ in veziri bıyıklı mehmet paşa’nın bayburt’ un fethiyle görevlendirilmesine ve fethin gerçekleşmesine kadar sürmüştür. fetihten sonra osmanlılarca sancak merkezi yapılmış erzurum, tekman ve i̇spir bayburt’a bağlanmıştır. bayburt’ ziyaret eden evliya çelebi fatih’in 3000 tireliyi bayburt’ta iskana mecbur ettiğini yazmaktadır.

    1828 yılında ruslarca işgal edilen bayburt serasker osman paşanın topladığı kuvvetlerle rusları aydıntepe’ de büyük bir bozguna uğratmıştır. ancak daha sonra takviye kuvvetlerle geri dönen ruslar , serasker osman paşayı kelkite kadar geri çekilmek zorunda bırakmışlardır. ruslar aydıntepe’ de yenilmenin etkisiyle bayburt’u yakıp yıkmışlardır. fransız

    gezgin texie rusların bu tahribatını anlatmaktadır. bu işgalin acısı bayburt’lu zihni’ nin ünlü koşmasında dile getirilmektedir.

    vardım ki yurdumdan ayağ göçürmüş,
    yavru gitmiş ıssız kalmış otağı,
    camlar gibeşt olmuş, meyler dökülmüş,
    sakiler meclisten çekmiş ayağı.

    rus işgali ekim 1829 yılına kadar devam etmiştir. kale içindeki mahalle bir daha onarılamayacak ve içinde yaşanamayacak şekilde tahrip edilmiştir. 1. dünya savaşında rus kuvvetleri 2 mart 1916 tarihinde kop’ a varmışlar, burada türk askeri ve bayburt halkı büyük bir direnme göstermiş ve bu savunma tarihe “2.plevne savunması” olarak geçmiştir.

    16 temmuz 1916 da bayburt’a giren rus kuvvetleri ve onların işbirlikçisi ermeniler halka pek çok zulüm yapmışlardır. ermeniler 1918 yılının şubat ayında yüzlerce bayburtluyu taş mağazalara doldurmuşlar ve diri , diri yakmışlardır. bayburt bu işgalden 21 şubat 1918 tarihinde kurtulmuştur. bu işgal esnasında muhacir olarak anadolu’nun iç kesimlerine giden bayburtlular kurtuluşla birlikte yurtlarına geri dönmüşlerdir.

    çorumdan dönenler çorumda gördükleri saat kulesinin bir örneğini de bayburt’ta yaparak türkiye cumhuriyetinin 1. kuruluş yıl dönümü olan 29 ekim 1924 yılında hizmete sokmuşlardır. 1927’ ye kadar erzurum’ a bağlı olan bayburt bu tarihte gümüşhane’ye bağlandı. 21.06.1989 tarihinden itibaren 3578 sayılı yasa ile il statüsüne kavuştu
    Tümünü Göster
    ···
  12. 13.
    0
    bu karaman oyunla koyun filan çıkan yer değil miydi lan ?
    ···
  13. 14.
    0
    @14 ahmet mete ışıkara
    ···
  14. 15.
    0
    @1 bak güzel kardeşim belki sen bayburt'un inci sözlük açıksından önemini bilmiyorsun 3 cümleyle yazacağım ve bu başlığı kapatıp gibtirip gideceksin kabulmü ?

    bayburt kelimesini öncelikle açalım
    bay-burt=bay ını alıyoruz
    bay-burt=burt'u bird'e çeviriyoruz
    bay-burt=ortaya çıkan ne oluyor tabiki baykuş şimdi bu başlıktan utanarak gibtir git
    ···
  15. 16.
    0
    been hayır diyorum
    ···
  16. 17.
    0
    sen ne diyon yarram
    ···
  17. 18.
    0
    anan diyorum
    ···
  18. 19.
    0
    bayburt üzerinde anlaşmaya vardık sanırım.
    ···
  19. 20.
    0
    Günümüzde dahi; Karadeniz halkı, sahil boyunda yerleşenlerine (tamamen olmasa bile) Laz, iç ve dağlık kesimlerde yerleşenlerine Halt demektedir. Doğu Karadeniz'in iç kesimlerinde Yusufeli ile Şebinkarahisar arasında ki dağlık hat boyunca uzanan bölge; Urartu'nun Baş Tanrı'sı olan Khalt'ın izinden gidenlerin yurdu anldıbına Khaldia olarak tarih boyunca adlandırılmıştır.

    Bölge MÖ.VII.yy.'da ilkin Kimmer, ardından iskit akınlarına uğrar. Urartu yıkılır ve bölgeye gelen Kraliyet iskitler'i o döneme göre Anadolu'nun en büyük kenti olan Gymnias'ı kurarlar. Gymnias kentinin bugün kü Bayburt ilinin sınırları içinde ve kuzeyinde olduğu tahmin edilmektedir.

    Konuyla ilgili olarak daha detaylı bilgi için Anabasis'in "Onbinlerin dönüşü" adlı kitabına bakılabilir.

    iskit egemenliği Ortadoğu'da sona erdikten sonra, bir dönem Ermeni ve daha sonra bölgemizin ünlü tarihçisi Mahmut Goloğlu'nun deyişiyle "Anadolu'nun ilk milli devleti:Pontos" devleti sınırları içinde kalan Bayburt, Pontos devletinin Helen etkisiyle kimlik değiştirmesi ve ardından da Pontos'un Roma tarafından yıkılmasıyla yeni bir döneme geçmiştir.

    Bayburt'un bir müddet Roma imparatorluğu hakimiyetine girdiği ve bu imparatorluğun ikiye ayrılması üzerine Doğu Roma toprakları içinde kaldığı bilinmektedir. Bizans imparatorluğu teşkilatına göre ülke, bugünkü eyaletlere benzer bir takım temalara ayrılmıştı. Bayburt Heldia temasına bağlıydı ve bu eyaleti meydana getiren yedi piskoposluğun dördüncüsünü meydana getiriyordu. imparator Justinianus tarafından kalesinin tahkim ve tamir edildiği bilinen Bayburt, Arap fetihleri sırasında Bagrat sülalesinin hakimiyeti altında bulunmaktaydı.

    Bayburt ve yöresi, Türkmenlerinin Anadolu'da ilk yerleştikleri bölgelerdendir. Tuğrul Bey'in Anadolu seferi (1054) sırasında Bayburt, Çoruh nehri ve Karadeniz dağlarına (Parhar) uzanan sahalara akınlarda bulunan Selçuklu kuvvetlerinin hücumlarına maruz kaldı ise de fethedilemedi. Kesin Türk hakimiyeti Malazgirt Meydan Savaşı'ndan sonra gerçekleşti. Şehir 1072'den 1202'ye kadar bazen Erzurum yöresinde hüküm süren Saltuklu Beyligi'nin bazen de Danişmentliler'in hakimiyetinde kaldı. Bir ara Trabzon imparatoru I.Alexis Comnen'in kumandanı Theodore Gabras tarafından işgal edildiyse de, kısa süre sonra yeniden Danişmentliler'in hakimiyetine girdi. (1098) Selçuklular 1202'de Saltuklu Devletine son verince Bayburt'u da ele geçirdiler.

    Bayburt'un asıl gelişmesi, Türkmen Şahı Süleyman Şah'ın kardeşi Erzurum Meliki Mugisuddin Tuğrul Şah ve oğlu Cihan Şah (1020-1230) döneminde oldu. Tuğrul Şah Bayburt kalesini yeniden inşa ve tahkim ettirdi. I:Alaeddin Keykubad tarafından Moğollara karşı sınırlar kuvvetlendirilirken Bayburt da Erzurum ile birlikte Konya'ya bağlandı. 1243 Kösedağ savaşının ardından Moğolların Anadolu'yu istilası esnasında yapılan anlaşma gereği Bayburt Selçukluların kontrolünde kaldı. Bu durum 1291'de burada Giyaseddin Mesud tarafından para bastırılmasından anlaşılmaktadır.

    Türkmen olan ve Türkçe konuşan, ilhanlılar ve Safaviler devrinde Tebriz-Trabzon yolu üzerinde bulunması sebebiyle daha da gelişen Bayburt, Ceneviz ve Venedik kervanlarının konakladığı bir yerdi. Moğolistan'a giderken buraya uğrayan Marko Polo şehirde zengin Gümüş madenlerinin bulunduğunu belirtir. Hatta ilhanlılar buradan yüklü bir vergi geliri temin ediyorlardı. Bu dönemde Darül Celal adı ile anılan ve iktisadi bakımdan canlılık kazanan şehir aynı zamanda bir kültür merkezi durumundaydı. Burada Mahmudiye ve Yakutiye medreseleri kurulmuş, Mevlevilik gelişme göstermiş, ayrıca ahilik teşkilatı da yayılmıştı.

    Son ilhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han'ın ölümünden sonra (1334) Bayburt, Eretnaoğulları'nın eline geçti. Zaman zaman Erzincan Beylerinin hücumlarına uğrayan şehir, bir ara Mutahharten'in idaresine girdi. Fakat çok geçmeden Kadı Burhaneddin zamanında Kızılbaş, Akkoyunlu beylerinden Kutlu Bey oğlu Ahmet Bey'in yardımı ile alındı ve Ahmet Bey'e ikta olarak verildi. Bir ara Karakoyunluların da eline geçen şehir sonra tekrar Akkoyunluların eline geçti ve uzun süre öyle kaldı.

    Bayburt yöresi 1501'de bir ara Türkmen, Safeviler tarafından alındı. Bu dönemde Trabzon valisi olan Yavuz tarafından bu bölgeye akınlar yapıldı (1507). Yavuz tahta çıktıktan sonra da çıktığı iran seferinde bir kısım kuvvetlerini Bayburt üzerine gönderdi. Ekim 1514'te Bayburt Şah ismail'in elinden alındı. Bundan sonra Bayburt Erzincan ile birlikte Trabzon Beyi Bıyıklı Mehmet Paşa'ya verildi ve Sancak merkezi ilan edildi.

    Kanuni'nin iran seferi sırasında önemi daha da artan Bayburt kalesi 1541'de esaslı bir tamir gördü. 1553'te Türkmen,Şah ismail'in oğlu Şah Tahmasb'ın akınlarına şahit olunduysa da, bundan sonra XIX. Yüzyıla kadar önemli bir olay yaşanmadı. 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşı esnasında Rus birliklerinin işgaline uğradı. 1878 ve 1916'da Ruslar tarafından yeniden işgal edilen Bayburt bu işgaller sırasında önemli oranda tahrip edildi.

    1927'ye kadar Erzurum'a bağlı olan Bayburt bu tarihte Gümüşhane'ye bağlandı. 21.06.1989 tarihinde 3578 sayılı yasa ile il statüsüne kavuştu. Bayburt ili 40 derece 37 dakika kuzey enlemi ile 40 derece 45 dakika doğu boylamı, 39 derece 52 dakika güney enlemi ile 39 derece 37 dakika batı boylamı arasında yer alır. Doğu ve Güneydoğusunda Erzurum, batısında Gümüşhane, kuzeyinde Trabzon ve Rize, güneyinde Erzincan illeri ile çevrili Anadolu'nun kuzey-doğusunda Çoruh nehri kenarında ve denizden 1550 metre yükseklikte kurulmuş 3652 km2 yüzölçümü olan bir ildir.

    Bayburt ve çevresi yeryüzü şekilleri bakımından genel olarak üç bölümden oluşmaktadır. Birincisi sahanın batı yarısını oluşturan Bayburt ovası, ikincisi akarsuların oluşturduğu vadiler ve üçüncüsü de yörenin etrafını çevreleyen ve doğu yarısında yer tutan dağlık alanlardır.

    Yaklaşık 900 km2'yi bulan Bayburt ovası 1450-1750 metre arasında değişen yüksekliktedir.

    Arazinin %45'ini oluşturan dağlık alanda; Pulur (2300 m), Otlukbeli (2520 m), Saruhan (2400 m), Çoşan (2963m), Kop (2600 m), ve Çavuşkıran (2850 m) dağları güney kesimde batıda doğuya doğru sıralanır. Kuzey kesimde ise; Zülfe (2750 m), Kemer (2856 m), Soğanlı (2750 m), Haldize (3000 m), Kırklar (3350 m) dağları mevcuttur. Çoruh nehrinin çizmiş bulunduğu yayın orta bölümündeki sahanın doğusunda ise; Kaledere tepesi (2500 m) ve Ziyaret tepesi (2400 m) yer alır.

    ildeki Kop ve Soğanlı dağlarında çok sayıda yaylalar mevcuttur. Çoruh nehri ise 3239 metre yükseklikteki Mescit dağından doğarak güneydoğudan il sınırlarına girmekte ve Çoruh vadisine girerek ili terk etmektedir. ilin Soğanlı dağları üzerinde Haldizen (Balıklı Göl) ve Göloba (Atlı Göl) gibi bazı krater gölleri de mevcuttur. Ekonomik hayat, tarihi gelişim içinde temel değiştirmemiştir. Ticaret ve sanayiin gelişmediği ilde tarım ve hayvancılık başlangıçtan beri ekonomiyi sürükleyici bir rol oynamıştır. Tarım ürünü olarak ilde hububat çeşitleri, yem bitkileri, şeker pancarı ve az da olsa meyve sebze üretimi yapılmakta, genelde ilin sebze ihtiyacı diğer illerden karşılanmaktadır. Arazinin büyük bir kısmı kıraç olup Çoruh vadisinde; Aydıntepe ve Sünür ovalarında sulu tarım yapılmaktadır.

    Hayvancılık ilin geçim kaynaklarından en önemlisidir. Arazi hayvancılık yapmaya çok elverişlidir. Mera hayvancılığı yapılmaktadır. Son yıllarda besi hayvancılığına doğru bir gelişme gözlenmektedir. Süt inekçiliği ıslah çalışmaları da devam etmektedir. ilimiz ilçe ve köylerinde arıcılık yapan aile sayısında büyük artış gözlenmekte, il sathında çok nefis kokulu bal üretimi yapılmaktadır.

    Bayburt ili çok eski transit ticaret yolu olan Trabzon-iran arasındaki "ipek ve baharat yolu"nun bir durağıdır. Ekonomisi tarım, hayvancılık ve ticaret ağırlıklıdır. Tarım dışında kalan ekonomik yapısı, üretim yolu ile satışa arz şeklinde değil, dışarıdan getirip satışa sunma şeklinde gelişmiştir. Osmanlı döneminde bu kaleye Çinimaçin Kalesi ismi verilmiştir. Bunun da nedeni kalenin dış yüzeylerinde mor, yeşil ve firuze renkli çinilerin kullanılmış olmasıdır.

    Kalenin doğu kesiminde XVIII.-XIV. yüzyılda yapıldığı sanılan bir de kilise kalıntısı bulunmaktadır. kalenin batı tarafında yağlı mağarası bulunmakta dırilin güney doğusunda merkeze 39 km mesafedeki Masat Köyü yakınında bulunan, yapılış şekli ve mimarisi ile çok eskilere dayandığı anlaşılan ve halk arasında Ali Baba diye geçen Türkmen türbesinin, Dede Korkut'a ait olduğu tezi Şair Orhan Şaik Gökyay tarafından ortaya atılmıştır.. Güvenç Abdal hazretlerinin talbi ,Ali Baba veya Büyük Baba adıyla anılan türbeyi inceleyen Gökyay 1986 baskılı "Dede Korkut Hikayeleri" adlı kitabında türbenin resimlerini de vererek Dede Korkut'a ait olduğunu ifade etmiştir. Türbe üzerinde eski Türkçe ile 718 tarihi okunmaktadır.
    Tümünü Göster
    ···