0
yazdıklarımı beğenenler oluyo ama ben kendimi o kadar iyi görmüyorum bu konuda ama siz gibiklerde şimdi okumazsınız ya neyse bi tanesini paylaşıyım okuyan iyi kötü fikrini söylesin panpalar
Hepimiz çirkiniz biraz. Kendi içimizde kimseye söyleyemediğimiz çirkinlikler taşıyoruz. Bir Medusa başı kadar büyük çirkinlikler. Yalnızlığına alıştığımız çirkinlikler. iyi bir estetik cerraha ihtiyacımız var. Aslında iyi denecek kadar iyi bir duruşumuz var. Sabah mahmurluklarını saymazsak hepimiz dimdik bireyleriz. Bazılarımız her sabah dimdik uyanıyor. Cinsiyet ayrımı yapmak gereksiz anladınız.
Tanrı erkeklere kadın cesareti versin. O zaman daha iyi anlaşabiliriz. Çok cesur kadınlar tanıdım. Tanıdığım kadınların çoğu benden daha cesurdu. Ben yürürken hep onlar beni durdurdu. Ellerini göğsüme koyup “Dur!” diyebildiler. Gözleri kararlıydı birçoğunun ve ne istediklerini biliyorlardı.
Kişilik gelişirken ve değişirken bakışlarda değişir. Yüzünüzün çizgileri, avuç içleriniz, kahkahalarınız, ağlamalarınız, gözyaşlarınızın tadı, alın kırışıklıklarınız… Etinize batan şeytan tırnağının anlamı da elbette.
Aynada asılı kalan bir sima ne kadarı tanıdık ne kadarı yabancı “Bakışların değişmiş” diyorum. Hafif tebessümle “Evet” diyor. “Ne zaman oldu?” diyorum, hatırlamıyor. Bazen çoğu olayı hatırlayamıyorum. Ben mi yaşamıştım, yoksa televizyonda mı izlemiştim, yoksa bir romanın içinde miydi? Hatırlamıyorum...
Aklımdan geçenlerle dilime düşenler farklılaşıyor. O kısacık mesafede neler değişiyor. Süzgeçten geçiyor. Sanırım o süzgeç çirkinlik süzgeci… O süzüyor biz süzülüyoruz. Kuşlarda özgürce süzülür ama süzülürken en çok ezilen mercimek taneleridir.