beyler az önce bir düğüne katıldım

yeni biralarımızı söylediğimizde kapıdan birilerinin içeri girdiklerini gördüm. aysun başını kaldırdı. gelenleri tanıyormuş hissine kapılmıştı. uzakta oldugumuz için pek seçemiyorduk gelenlerin yüzlerini... bir kadın ve bir erkekti gelen, ama kim oldukları hala belli değildi...

ortamın loşluğundan kaynaklıydı bu durum. ben fazla üzerinde durmadım ama sordum...

tanıyo musun?

sanki... bi belli olsa yüzleri...

boşver. deyip bardağımı bir kez daha kaldırdım... bana baktı yukarıdan, gülümsedi... bu kez sen söyle, neyin şerefine içiyoruz?

gözlerinin.

gülümsedi, içmeden önce yanağıma bir öpücük kondurdu. içtik.

sigara almak için masaya uzandığımda yeni gelenlerin yerlerine oturduklarını fark ettim. ben de bir yerden tanıyordum ama uzaktı... kadının yüzü bana doğru dönüktü. bir yerden tanır gibi oldum. o da bize doğru bakıyordu... dikkatli baktığımda kim olduklarını anlamıştım.

gelenler hiç de yabancı değillerdi.

karşımdaki tanerin nişanlısıydı. muhtemelen karşısında oturan da taner... kadına biraz daha dikkatli bakınca o da anladı kim olduğumu ve tanere bir şeyler söyledi...

taner arkasını döndü ama onun yüzüne ışık vurmadığı için o olduğundan emin olamadım...

şu karşıdakiler. tanerler mi? diye sordum aysuna...

ben de onlara benzettim diye cevapladı...

niye gelmişler ki buraya?

ne bileyim eğlenmeye olabilir? bizim gibi?

biz eğleniyor muyuz?

bilmem... belki onlar bizim gibi değillerdir...

ne dersin yanlarına gidelim mi? diye sordum. şaşırmıştı aysun...

niye? ne dicez ki?

bilmem diyecek bir şey buluruz? gidelim mi?

başını sallayarak onayladı.

işte şimdi eğlencez deyip kalktım yerimden...

biralarımızı alıp masalarına doğru ilerledik. kız kalktıgımızı görünce toparlandı. onların yanına gittiklerini anlamıştı. onun toparlandıgını gören taner arkasına baktı. bizi gördü ve ayaga kalktı. masanın yanına geldiğimizde biraları masaya bıraktık. taner hala ayaktaydı. oturabiliriz di mi? diyerek kızdan izin aldım o da tabii ki dedi ve oturduk. kızla tanıştık. ismi gamzeydi. sevimli bir kıza benziyordu. güzel sayılabilirdi. taner rahatsız olmuş gibi gözükse de nişanlısına belli etmemek için sesini çıkarmamıştı.

yerimize oturduk, taner de arkamızdan oturdu. ona selam vermemiştik ikimiz de... sanki gamzeyle tanışıyormuşçasına sadece onunla konuşmuştuk. tanere döndüm.

naber taner?

iyi diyelim... siz nasılsınız?

aysun iyiyiz dedi.

bölmedik di mi diye devam ettim...

yoo zaten birazdan kalkacaktık. bir bira içip öyle eve gideriz diye düşünmüştük diye cevap verdi gamze.

tanere baktım... onaylayarak kafasını salladı... biraları geldi. ama onları bu gece o kadar çabuk bırakmaya niyetli değildim...

dün... dedim tanerin suratına bakarak... planınızı bölmemiştim di mi? diye sordum gamzeye...

tanere bakarak cevapladı, hayır zaten eve gidiyorduk. işimiz vardı...

taner gerginleşmeye başlamıştı. bunu kullanmalıydım.

aysun gamzeyle konuşmaya başladı, ne zaman tanıştınız ilişkiniz nasıl başladı falan gibisinden kız sohbetine girdiler. bu iyi de oldu. biraz olsun tanere niyetimi belli edecek fırsat yakalamıştım. tanere doğru eğilip;

bu gece her şeyin bitmesini ister misin? diye sordum...

beni kızlara belli etmeden kendisine doğru çekti sinirlenmişti...

sakın! gamzenin haberi olmayacak hiç bir şeyden! onu da katmayalım bu işin içine!

elini ittirdim, kızlara bakarak... bence onun da bilmekte hakkı var... nişanlısının, evleneceği adamın ne kadar pislik birisi oldugunu bilmeli... dedim.

daha da kızmıştı. kurtulmak için bir yol aradı, o sırada aysunun gamzeyi iyice kafaladığını fark ettik. aysun her ne anlatıyorsa gamze birden kahkaha atmıştı...

güzel bir gece olacak dedim tanere bakarak...

birasından uzun bir yudum aldı, ardından masaya bakarak sordu;

ne istiyorsun?

ne istediğimi o da biliyordu. artık bu olayı sonlandırmak istiyordum. bunu da bir şekilde yapacaktım. ve şimdi her şey benim istediğim gibi gidiyordu. taner karşımda pes etmiş bir şekilde duruyordu...

istersen dışarı çıkalım? burada da konuşabiliriz? diye sordum

çıkalım diyerek kalktı yerinden hemen... o kalkar kalkmaz kızlar hemen bize doğru baktı. ben de kalktım

birazdan döneriz bi hava alalım deyip aysunu öptüm yanağından. tamam sevgilim diyerek uğurladı beni o da... dışarı çıktık taner hemen bir sigara yaktı. bana uzatmadan cebine koydu paketi. ben yanıma almayarak salaklık yaptıgımı düşünürken konusmaya basladı...

evet pınarı seviyorum, hala seviyorum! başka bir şey bilmek istiyor musun?

hala neden görüşüyorsunuz?! evlendi lan o huur çocugu! amcamın ogluyla evlendi! neden rahat bırakmıyosun kızı! neden hala arıyosun! görüşüyosun!

o aradı beni... bir kere...

ver telefonunu! telefonunu ver giberim zütünü burada! yeter lan kaç gündür sizin takunuzu pisliğinizi temizlicem diye hayatım gibildi lan! veriyo musun?!

çıkardı telefonunu uzattı. son aramalara baktım, pınar bir kez de bu sabah aramıştı...

bu ne diye sordum...

cevap vermedi. içeriye doğru yöneldim elimde telefonumla... ne yapıyorsun dursana lan dedi... umursamadım. içeri girmek üzereydim ki kolumdan tuttu...

ne istersen yaparım! yeter ki...

arkamı döndüm elini ittirdim. pınarla bir kez daha görüşeceksin... dedim.

şaşırmıştı. neden? diye sordu...

görüşeceksiniz. nedeni sana kalmış umurumda bile değil artık. sadece bir kez daha görüşeceksiniz...

saçmalama benimle görüşmez!

lan gibtir git yeter kandırmaya çalışma hala! görüşeceksiniz yoksa?...

anlamıyo musun pınar benimle görüşmez! sabah da seninle görüşmeye gittiğini yine ne taklar yediğimi sana ne anlattıgımı sordu, bir şey bilmiyorum dedim suratıma kapattı... cidden görüşmez...

peki, gamze de bunları duysun bakalım benim seni dinlediğim gibi dinleyecek mi...

tamam dur! ayarlamaya çalışırım... ama emin ol benle görüşmek istemeyecektir...

tamam ara ve görüşmeyi ayarla...

şimdi mi? saçmalama!

ara dedim yoksa ben ararım!

tamam... deyip numarayı aramaya başladı...

her şeyi bitirmeye çok yaklaşmıştım...

ilk aradığında pınar açmadı, meşgule attı. sonra bir kere daha aradı taner, pınar yine açmadı...

gördün mü açmıyor işte! erhan yanındadır...

erhanın adını ağzına alınca yumruğumu sıktım, içimden vurmak geldi ama vurmadım...

devam et, açar...

bir kez daha aradı ve bu kez pınar açtı telefonu... duyabilmek için kulağına yapıştım... net duyabiliyordum...

ne oldu taner! gecenin bu saati erhan yanımda salak mısın sen ya?! diye açtı telefonu...

şey... ya ben son kez görüşebilir miyiz diye soracaktım... biliyosun bu hafta sonu gidiyorum...

gibtir git taner! bana mı soruyosun sanki giderken! görüşemem işim var... deyip kapattı pınar telefonu...

şaşırmıştım. bi daha aramasını söyledim.

gördün işte görüşmek istemiyo diye cevap verdi

telefonu aldım elinden numarayı çevirdim, telefonu tekrar eline verdim... ikna et! diye de üsteledim...

pınar yine aynı ses tonuyla açtı telefonu...

beyler son biram da bitmek üzere, bu kez bira almaya gitmicem merak etmeyin ama arada yorumlarınızı iyi de olsa kötü de olsa paylaşırsanız kendimi yalnız hissetmemiş olurum... böyle giblenmiyomuşum gibi oluyo ama orada olduğunuzu birilerine anlatıp dertleşiyomuşum gibi düşünmek istiyorum...

devam ediyorum.

taner yeter! erhanı veriyim istersen o konuşsun?! gece gece sıktın artık!

pınarın ses tonunu duyunca tanerin haline acıdım, bir de erhanla tehdit edince pınar gülmemek için kendimi zor tuttum... çocuk iki arada bir derede kalmıştı. mecburen ben ne desem yapıyordu ama bu sefer de erhan riski vardı... kekeleyerek devam etti...

pınar ne olur, eski günlerimizin hatırına beni biraz olsun sevdiysen son kez görüşelim... ne olur?!..

azıma sıçtın ulan benim ne sevmesi?! ne haldeyiz görmüyo musun?! bir de son kez diyo ya!!! gibtir git artık hayatımdan! görmek istemiyorum seni...

pınarın bu kadar tepki vermesine ben de çok şaşırmıştım. artık gerçekten eski hayatına bir son vermek istediğini düşünmeye başlamıştım. ona inanmaya başlamıştım neredeyse... ama taner ısrarına devam etti... etmek zorundaydı...

pınar yalvarıyorum... son kez buluşalım 5 dakika da olsa seni göriyim sonra hemen gidicem söz... üstelik bi daha çıkmicam karşına... söz veriyorum ne olur?...

tamam allahın belası! ama son kez ve o görüşmeden sonra bi daha beni aramıyosun! bu sefer yemin ederim azına sıçarım taner çok ciddiyim!

tamam. ne zaman nerede?

yarın, her zaman ki kafede... zamanı ben sana haber veririm...

kaş göz yaparak saati almasını istedim. anladı...

hayır hayır saati de söyle, ona göre bilet alıcam...

demek bu kadar meraklısın gitmeye... tamam 2 gibi orada olurum. biletini de 3e al.

peki deyip kapattılar telefonu...

her şey yolundaydı benim için ve son günlerde aysundan sonra beni mutlu eden tek olay bu olmustu...

adamsınız eyvallah. mantık hatası diyen panpam, bu içinde oldugum olay tamamıyla mantık hatası... diğerleri de aklımda kalmayan kısımlarıdır. keşke yanımda olsaydınız da o şekil de anlatabilseydim... o zaman daha iyi olurdu ama elimizde bu kadarı var... buna da şükür.

neyse devam ediyorum...

içeri girdiğimizde gamzeyle aysun hala konuşuyorlardı. taner yerine oturdu. ben aysunu elinden tutup kalkalım artık, gençleri de yalnız bırakalım dedim. aysun gülümseyerek kalktı yerinden. gamzeye iyi akşamlar deyip yerimize geçtik.

aysun meraktan çıldırıyordu...

ne konuştunuz?!

anlatırım deyip gülümsedim...

bu gece ilk defa güldün erdem ne konuştunuz anlatsana!

yüzüne baktım, dudaklarından öptüm. eve gidelim mi? diye sordum... tamam deyip birasını hemen bitirmek için içmeye başladı. meraktan ne desem yapacak gibiydi. bir ara bu gece daha güzel olacak diye geçirdim içimden... karşımda her dediğimi yapabilecek bir hatun vardı. (bunu hayal etmeyin binler : )

kalktık, tanerler de bizden sonra oturmamışlardı zaten. muhtemelen gamze de sormuştu tanere o da haliyle anlatamayacağından kalkmayı tercih etmişti. hesabı ödedik ve eve doğru yürümeye başladık...

@639 arada kaçırdıgım şeyler olmuştur haliyle. o gece eve yakın bi yerde oldugumuzdan yürüdük. içkili kullanmak istemedim. sonra arabayı aldım yerinden rahat ol : ) zaten açıklıyor arkadaşlar. o kadar ayrıntıyı anlatırsam uzun sürer... farkındaysan hemen eve gidip uyuduğum kısmı anlattım gün içinde. kendi hayatımı değil olayı anlatıyorum.

ve unutma kardeşim, deniz pis değil, denizin içinde pislikler olması denizi pisletmez. o denizin içinde deniz yıldızı balıklar inciler de mevcut. sen umarım o güzellikleri keşfetmişsindir. kız arkadaşın da umarım inci gibidir. her pislik kendisini ilgilendirir. umarım bunları kimse yaşamaz...

neyse devam ediyorum

eve gitmek için taksiye bindik. aysun bir kaç defa sormuştu, anlatmayınca şirinlik yapmaya başladı ama yine anlatmadım. taksici abinin verdiği kart aklıma geldi sonra sallamadım. taksi taksidir dedim ama şerefsiz baya bi dolandırdı "abi şimdi şu yolda trafik vardır bu yol şöyledir" falan diye. keşke arasaydım o taksiciyi diye geçirdim içimden ama parayı bayılacaktık mecburen.

eve geldik. aysunla buluşmaya giderken bindiğim taksiye ödediğim paranın iki katı kadarını ödemiştim. taksiden indikten sonra aysun elimden tutup koşmaya çalıştı.

dur sakin ol falan desem de dinlemedi, koşa koşa merdivenleri çıktık. kapıyı açtım. içeri girdik. kapının karşısındaki duvara ittirdi beni, kapıyı kapattı ve öpüşmeye başladık.

dur mevzuyu anlatıcaktım dedim, anlatırsın deyip öpmeye devam etti. kucağıma zıpladı, bacaklarını belime doladı, öpüşerek salona girdik. koltuğa oturdum, aysun kucağımdaydı. kalçalarını okşamaya başladım o da boynumdan öpmeye başladı.

gece umduğumdan daha da güzel devam ediyordu... koltuka seviştikten sonra duşa girdi. ben de bir sigara yaktım, biramız var mı evde diye bağırdı banyodayken.. yok dedim. gidip alsana? dedi. çıktım evden...

sorgu sual eve geri döndükten sonra başlayacaktı. hazırlık yapılması gerekiyordu... çıktım evden bira almak için.

@644 bitmesini ummuştum. buraya da o şekil anlattım panpa. o gün anlattım ve o gün için ben de bitti sanıyodum ama sonra ki günlerde olaylar yaşandı ben de onları anlatmaya devam ediyorum. her gün bitmesi için dua ederek uyanıyodum zaten. neyse dinle biter yakında az kaldı...

@643 allah sana bağışlasın panpa.

geri döndüğümde aysun duştan çıkmış etraftaki eşyaları toparlamış oturuyordu. ben kapıyı açınca yerinden kalkıp bana baktı. elimdeki poşetleri alıp biraları dolaba koydu. kendimize de birer tane açıp getirdi. ben üzerimi değiştirdim... duşa girebilir miyim diye sordum. hayır anlat artık şunu dedi, eve girince dudaklarıma yapışmasaydın anlatıcaktım deyip güldüm.

duş alma daha gece uzun diyerek o da gülmeye başladı... öyle olsun deyip yanına oturdum ve anlatmaya başladım;

yarın tanerle pınar şu kafede görüşecekler yine...

hadi ya? huurya bak! nasıl oldu?

taneri tehdit ettim. pınarı aramasını onunla görüşmesini söyledim...

o da aradı görüşmek için söz aldı?

aynen öyle...

ee şimdi ne olacak?

erhan her şeyi gözleriyle görecek...

ciddi misin?

sen değil misin?

içelim o zaman...

içelim deyip şişeleri tokuşturduk... uzun zamandır ilk defa keyifle içki içmeye başlamıştım... mutluyduk...

beyler olayın sonucunu ne zaman yaşandıgını falan daha sonra anlatacaklarım bittikten sonra söylesem daha iyi olur diye düşünüyorum. şimdiden konuşursak sürprizi kaçar... siz en iyisi merak ederek okuyun. böylesi daha iyi...

bir kahve yapıp devam ediyorum. uykum hiç yok, şanslısınız bu gece : )

ilk biralarımız biterken aysunla tekrar sevişmeye başladık. bittiğinde ben duşa girdim, sonra yatağa geçip konusmaya basladık... aysun her zamanki gibi başını göğsüme koymuş uzanmıştı... ben de elimde sigara onu dinliyordum... bir şeyler anlatıyordu kendisiyle ilgili, pek dinlememiştim. sabah olacakları düşünüyordum... erhana nasıl haber vereceğimi, ne diyeceğimi, sonra bana "sen nereden biliyorsun" diye sorarsa nasıl toparlayacağımı... ona daha önce hayatım boyunca hiç yalan söylememiştim bu yüzden zor olacaktı ama yapmam gerekliydi. onu bu pislikten kurtarmanın tek yolu buydu...

buradan gitsek... her şeyi geride bıraksak?... diyerek bitirdi konuşmasını aysun...

gitmek mi? diyebildim. dinlemediğim için anlattıklarını duyduğum tek şeyi tekrarladım...

evet... nasıl olur? atlayalım gidelim canımızın istediği yere... pisliklerden kurtulabiliriz o zaman? burada kalanlar da ne tak yerlerse yesinler... bıktım artık!

yarından sonra gideriz... deyip saçlarından öptüm...

yarından sonra... gider miyiz?

nereye gitmek istiyorsun?

ne biliyim, deniz olmalı... ama bi de sadece biz olmalıyız... tertemiz deniz, bir de biz... o kadar...

ya gittiğimiz tertemiz denizi de kirletirsek pisliğimizle?

susmuştu... bu soruyu sorduktan sonra da konuşmaya devam etmedi zaten... üzmüştüm onu farkındaydım ama gönlünü almak için uğraşacak halim yoktu.

iyi geceler deyip uykuya daldım...

sabah uyandıgımda aysun yoktu yanımda. saate baktım 10a geliyordu. yataktan kalkıp üzerime tişört giydim bir tane. odadan çıktım, elimi yüzümü yıkadım. banyodan çıktım mutfaktan sesler geliyordu. elimdeki havluyu bırakmadan mutfağa girdim. aysun kahvaltı hazırlamaya çalışıyordu ama kahvaltılık bir şey bulamıyordu... gülümsedim o haline... güleceğine git bi şeyler al dedi... biraz daha güldüm, yanına gittim boynundan öptüm bir kaç kere... hadiii karnım aç diyerek ittirdi beni.

kahvaltılık bir şeyler ve ekmek alıp eve döndüm. aysun çayı demlemişti bile. hatta odamı bile toparlamıştı ben bakkaldayken... hamaratız aynı zamanda dedim... evlenilcek kızım olum ben deyip gülümsedi... dudaklarından öptüm bir kaç kere, açım erdem dedi... ben de deyip tekrar öpmeye başladım... öpüşerek mutfağa girdik... beni sandalyeye oturttu, poşetten kahvaltılıkları çıkarıp masaya koydu. yanıma oturup yemeye başladı. ilk defa bu kadar çok yemek yediğini görüyordum ve iştahlı... onu seyrederken bana bakıp gülümsedi...

yesene?

yerim, biraz izliyim de...

izle izle komik di mi? çay koy hadi...

evlenilcek kıza bakar mısın işleri bana yaptırıyo!

hadii çok konuşma... o kadar hazırladım...

ben de ekmek almaya gittim diye söylene söylene kalktım çay koymak için...

açık olsun benim kisi...

emredersiniz!

kahvaltımızı bitirdik. aysun duşa girip çıktı evden. ben erhanı arayacaktım, sonra görüşmeye aysunla beraber gidecektik. plan hazırdı.

duş aldım. üzerime uzun zamandır giymediğim beyaz bir gömlek ve altıma da siyah bir pantalon giydim. klagib giyinmiştim uzun zamandır ilk kez... güne yakışır bir şekilde giyinmek istemiştim. güzel bir gün olacaktı...

aysun evden çıkmadan önce kahvaltıyı bitirdikten sonra beni öpücük yağmuruna tutmuştu. o kadar çok öpmüştü ki... uzun zamandır ilk kez görüşen sevgililer gibi... askerden gelen evladını karşılayan anne gibi... defalarca... dudaklarımdan boynumdan yanağımdan... sarılmıştı bir de... gerçekten çok değişik bir vedalaşmaydı... 2 saat sonra görüşmek için sözleşmiştik ama o bir daha hiç görüşmeyecekmişiz gibiydi... kapıdan çıkmadan önce boynuma uzun uzun sarıldı... seni çok sevdim ben unutma olur mu? dedi... unutturmazsan unutmam dedim... dudaklarımdan uzun uzun öpmeye devam etti. hadi git geç kalıcaz büyük buluşmaya dedim. güldü... büyük buluşma diye tekrarlayıp çıktı kapıdan... merdivenlerdeyken dönüp arkasını el salladı ve gözden kayboldu...

giyindikten sonra aynada kendime bakarken uzun zamandır ilk defa gururluydum. yakışıklı hissediyordum kendimi... kravat taksam mı diye düşündüm bi an ama fazla abartmış olurum diye vazgeçtim... düğünde giydiğim ayakkabılarımı çıkardım, boyamaya başladım. üstüme boya değmemesi için baya bi uğraştım... sonunda pırıl pırıl olmuşlardı... onları da giydim. bir kez daha baktım aynada kendime...

her şey tamamdı... büyük buluşmaya hazırdım...

önce aysunu mu erhanı mı arasam diye karar veremedim. aysunu arasam erhanı aradın mı diye soracaktı eminim. o yüzden önce erhanı aramaya karar verdim. saate baktım 12yi geçiyordu... aradım.

kardeşim neredesin?

iş yerindeyim kardeşim biraz işim var, hayırdır?

hadi ya ne zaman çıkıcaksın?

birazdan çıkarım. taner gidiyormuş bugün... onunla vedalaşmaya gelmiştim... ne oldu?

taner mi? pınar dün konuştugumuzda erhanın artık tanerle görüşmediğini söylemişti ama tanerle vedalaşmak için iş yerine gitmişti erhan... şaşırmıştım ama belli etmemeye çalıştım.

tamam 2 gibi görüşelim o zaman?

tamam görüşürüz. sen bugün de işe gitmiceksin anlaşılan?

kovulmayı göze aldım ben kardeşim... o zaman ararım seni 2ye doğru...

tamam görüşürüz.

görüşürüz deyip kapattım.

sıra aysunu aramaya gelmişti...