1. 76.
    -1
    ben de aysun da şok olmuştuk. bu nasıl soru? nalaka?! dün gece o kadar çok şey olmustu ki bu benim bile aklımdan çıkmıştı. erhanın aklında olması saçmalıgın daniskasıydı!

    aysun bana baktı ben aysuna...

    evet dedi. bu yüzden mi buradayım?

    hayır aslında dedi erhan... mevzu başka. zannedersem bi tek ben bilmiyorum konuyu ver herkes susuyo bana karşı! son çarem sensin. bu yüzden çağırdım seni...

    neymiş herkesin bilip senin bilmediğin şey?

    dün gece erdem taneri dövmüş. herkese sordum aralarında geçen şeyi ama kimse söylemedi... ne oldu? sen hep erdemleydin. bilirsin her şey yanında oldu zaten?

    erhan bunları söylerken sesi titriyordu. tedirgindi besbelli alacağı cevaptan mı korkuyordu yoksa aysunla konuşmak onu heyecanlandırmış mıydı bilmiyorum ama ortada bir şeyler döndüğü kesindi.

    aysun bana baktı, kahveden bi yudum daha içti, fincanı bana verdi ve anlatmaya başladı...
    ···
  2. 77.
    -1
    taneri dövdüğünü ben de bilmiyodum deyip bana baktı aysun. başımla erhanı onayladım. öyleyse neden oldugunu bilmiyorum ama tahmin ediyorum...

    neden?

    tanerle erdem...

    ee? aysun adam gibi konuşçak mısın artık?

    erdem taneri daha önceden tanıyormuş.

    nasıl yani? nereden?

    bilmiyorum. ben yanınıza geldiğimde zaten bir şeyler olduğunu tahmin ettim. sordum erdeme ama söylemedi. neler olduğunu merak edip peşlerine takıldım ben de... önce erdemle beraber oturdugumuz yere gittik. konusmaya basladık. erdem sürekli sorular sordu taner de cevapladı...

    ne sordun kardeşim?

    ben hissizdim. bana soru soran erhandı ama ben algılayamadım bile. sadece aysuna bakıyorum. her şeyi anlatıyordu neredeyse ve ben engel olamıyordum. başını öne eğmiş bana sorulan sorunun cevabını vermemi bekliyordu. sustum. kahveden bir yudum içtim ve aysun devam etti...
    ···
  3. 78.
    +1
    işte sizi nereden tanıdıgını falan sordu taner de cevapladı...

    ee sonra?

    sonra bir ara taner abuk subuk konuşmaya başladı pınarla ilgili.

    araya girmem lazımdı. aysun huursu her taku anlatıp her şeyi mahvedecekti! aysun sen git artık diyebildim. ama erhan izin vermedi bile buna. kardeşim arya girme lütfen dedi. aysuna baktı, bekliyordu...

    pınarla düğünden bir önceki gün görüşmüşler...

    nasıl yani?

    görüşmüşler... sonra erdem onları görmüş...

    artık dayanamayıp ayağa kalktım ve aysunu kolundan tutup kaldırdım. saçmalıyo erhan, gibtirsin gitsin buna mı inanıyosun ya aranızı bozmaya çalışıyo işte! erhan dinleme kardeşim ne olur bak yalan hepsi! tamam tanerle aramdaki her şeyi anlatıcam yemin ederim anlatıcam ama bu kaltak gitsin! yemin ederim konuşçaz...

    erhan dinlemedi beni, o kadar yalvarmama rağmen dinlemedi, beni ittirip aysunu yerine oturttu... aysuna bakakaldım. gözlerime anlatmaya çalıştım, yapmamasını, erhanı üzmemesini anlatmaya çalıştım... başını eğip devam etti...
    ···
  4. 79.
    +1 -1
    tanerle pınar. tartışıyorlarmış...

    erhan bana baktı. o bakışı ömrüm boyunca unutamam binler. dün gece burada olmayışımın bi sebebi de o bakıştır... beraber büyüdüğüm, kardeşim diye bildiğim, babasını canımdan çok sevdiğim, amcalıktan çok babalığını gördüğüm adamın oğlu, kardeşim... benim yüzümden ne hale gelmişti. o bakışta her şeyi seziyordum. nefreti, acıyı, sırtından vurulmuşluğu... hiç bir şey diyemedim. başımı öne eğdim. gözlerim dolmuştu. bi damla akmaya başladığında aysun devam etti,

    erdem de onları görmüş. yanlarına gitmek istemiş, ama olayın büyüyp senin kulagına gitmesinden korkmuş. gidememiş. ama bırakamamış da... merak etmiş, sen olsan sen de öyle yapardın erhan!

    erhan da hissizdi artık anlayabiliyordum... aysunu dinlediğinden bile şüpheliydim. aysun artık boş konuşuyordu. erhanın gözlerine bakmaya korkuyordum. aysun yine devam etti

    sonra taner pınarın yanına oturmuş. daha fazla tartışmaya başlamışlar. pınar bağırmış çağırmış ve oradan kalkmış. terk etmiş orayı...

    bi an erhana baktığımda erhanın bütün dikkatini aysuna verdiğini gördüm. sadece aysunu dinliyordu. arada bir bana bakıp br şey deyip demiyeceğimi kontrol ediyordu ama ben sadece dinliyordum. sadece susuyordum...

    aysun da susmuştu.

    erhan ayağa kalktı...
    ···
  5. 80.
    0
    aysuna baktım bi an. dün gece tanışıp seviştiğim kız mıydı bu düşündüm. nasıl her şeyi birden bire erhana anlatır, nasıl beni yok sayar nasıl erhanın üzüleceğini düşünemez diye düşündüm. göz göze geldik. gözlerinin içi gülüyordu. kötü bir şey yapmamış da, bi yerlerde gizli olan bir şeyi bulup sahibine vermiş gibiydi... üzgün değildi, mutsuz da... sadece memnundu. rahattı...

    derken erhan yanına oturdu aysunun...

    bunları biliyorum zaten pınar anlattı! erdemle nalakası var onu anlat bana erdem neden dövsün bu yüzden taneri?!

    ben bu sözleri duyduktan sonra artık o anda can vermeye meylettim binler... o an ki stresim sıkıntım ne varsa üstümden çıktı gitti... şaşırdım, ne diyeceğimi ne yapacağmı bilemedim... demek pınar bir şeylerden daha fazla kaçamayacağını anlamış erhanın eline sus payı vererek bu işten sıyrılmıştı... erhan bu kadarını biliyordu ve bu ona yetiyordu... ama benim anlayamadığım aysunla pınar nasıl aynı şeyleri söyleyebiliyordu?

    aysuna baktım tekrar, gülümsedi, beni de rahatlatmak istiyordu bu sefer anlamıştım. arkama yaslandım. bir sigara yaktım. ve dinlemeye devam ettim... artık mevzunun devdıbını ben de merak ediyordum...
    ···
  6. 81.
    +1
    aysun devam etti anlatmaya.

    erdem yanlış anlamış onları. kavga ettiklerini görünce aralarında bir şeyler var sanmış. dün gece de kafası güzeldi... bu yüzden biraz fazla agresif davrandı tanere. taner de ona ters cevaplar verince, bir de senin hakkında yorumlar yapmaya başlayınca...

    nasıl yani? taner benim hakkımda ne demiş ki? deyip bana baktı erhan. artık benden cevap bekliyordu...

    kafamı sallayıp önüme bakmaya devam ettim. aysun kadar iyi olamadım hiç bi zaman sallama konusunda, işi ehline bıraktım...

    aysun devam etti;

    ya işte abuk subuk erhan da evlendi ya ona şaşırıyorum. üstelik pınar erhandan fazlasını hak ediyor... erhan parasal açıdan pınara yetebilir mi gibisinden konuşunca erdem de tutamadı kendisini... tutup kolundan zütürdü gerisini ben de bilmiyodum yeni öğrendim...

    erhan bana baktı. ben aysundan gözlerimi ayıramıyordum. öyle bir anlatmıştı ki neredeyse ben bile inanmıştım... erhana çevirdim bakışlarımı. ayağa kalktı. yanıma geldi. ben de kalktım ayağa...

    neden anlatmadın bunları bu kadar sıkıntıya soktun bizi? diye sordu.

    başımı önüme eğdim tekrar. hala bir şey hissedemiyordum. hala kandırıyordum çünkü kardeşimi, farkındaydım. o değildi ama ben farkındaydım... üstelik herkes kandırıyordu onu, ve o saf... inanıyordu. o kadar temizdi ki konduramıyordu etrafındakilere bu kadar yalancılığı. sarıldım ona. sadece sarılabildim. o kadar dolmuştum ki gözümden yaşlar akmaya başladı. engel olamadım... o kadar sıkı sarıldım ki... kardeşim inanma demek istedim. diyemedim... sadece ağladım.

    neyse beyler şimdilik bu kadar yeter diyorum zaten kötü oldum şimdi anlatırken bile... hem diğer binler yok piyasada onlar da dinlesinler yarın büyük ihtimal burada olurum. kaldığım yerden devam ederim... ve bu kadar geç başlamam söz veriyorum sizlere panpalarım...

    kusura bakmayın. iyi geceler herkese. dinlediğiniz için sağolun...
    ···
  7. 82.
    0
    dün gece söz verdiğim halde gelemediğim için herkesten özür dilerim panpalar. bu gece sanırım bu taktan hikayeyi bitircez çünkü artık kendime zarar verdiğimi düşünüyorum burada yazarak. bir yandan iyi oluyor diyorum anlatıp içimdekileri döküyorum... ama işin aslı böyle değil. yazdıkça daha da kötü oluyorum, çünkü bu taktan mevzu sanki yazdıkça uzuyo. hayatım boyunca yaşamadığım kadar takluğu 4 gün içerisinde yaşadım. bunları da sizlere anlatıp bir daha bu taklara karışmamak üzere mevzuyu kapatıp rahat uyku uyumak istiyorum. umarım anlarsınız beni. başlıyoruz...
    ···
  8. 83.
    0
    erhan bana sarıldığında onu koruduğumu onun üzülmemesi için tüm bu olup bitenleri ondan sakladığımı düşünüyordu. bunu bana sımsıkı sarılışından anlayabiliyordum. o da içten içe dua ediyordu daha fazla şeyin ortaya çıkmaması için. o pınarla mutluydu ve aralarına en ufak bir karanlığın girmesini istemiyordu. bu kadarı bile ona fazla gelmişti.

    diğer taraftan ben garip bir rahatlık seziyordum içimde. hem de hiç rahat olmamam gereken bir durumdayken... hala erhana söylediğim yalanları -aslında ona yalan söylediğimi kendime bile itiraf edemiyorum hala o yüzden sakladığım gerçekleri desek daha mutlu olurum- içimde tutuyordum. bir taraftan da aysun'a güvenimi boşa çıkarmadığı için daha farklı bir gözle bakmaya başlamıştım. erhanla sarılırken aysun'un gözlerine baktığımda gözlerinin içindeki gururu ve mutluluğu sezmiştim. o da mutluydu olayın kötü sonlanmadığı için. benim ona duyduklarımı bilmediği için sırf erhan mutlu olduğu için mutluydu belki de...

    şu duygu seli dakikaları bittiyse bana biriniz kahve koycak mısınız? diyerek araya girdi aysun. elinde benim kahvemi içtiğim kupa fincanını sallıyordu...

    gülerek bıraktık birbirimizi erhanla. ev sahibi sensin amcaoğlu ben de şimdi bir mutluluk kahvesi içerim diye kitledi bana sonra erhan.

    aysunun elinden kupayı almak için erhanın yanından geçerken erhan da benim kalktıgım koltuga oturdu. aysun kupayı verirken göz kırptı bana her şey yolunda der gibi, ben de gülümsedim. ben mutfakta kahveleri hazırlarken erhanla aysun bir şeyler konuşmaya başladılar. bir şey duyamıyordum ama adımın geçtiğini anlayabiliyordum. içeri girdiğimde aysun;

    erhan bizi yakıştırmış ne dersin bi düğün daha mı? diyerek gülmeye başladı
    ···
  9. 84.
    0
    ben şaşırmamıştım. erhanın dalga geçtiğinin farkındaydım, aysunun da... her taku geçmiştik, bir makaramız kalmıştı onu da yapıyorduk işte. bir pınar ekgibti. ve eminim orada olsaydı bizden 10 kat daha iyi rol yapabilirdi. etrafa gülücükler saçarak konuyu hemen değiştirebilir işin bu kadar büyümesine bile izin vermezdi. ve aysun, bu konuda pınardan kalır bir yanı yoktu...

    yok artık benim evlenmeyeceğimi erhan iyi bilir di mi amcaoğlu?

    öyle deme olum bak ben de evlenmem diyodum ama...

    hadi lan sen mi evlenmem diyodun? pınarı ilk gördüğünde evlenirim ben bunla demiştin lan denyo hahaha?!

    aysun girdi araya, hadi yaa, erhan? evliliğe bu kadar sıcak baktığını bilmiyodum?!

    bunu söyledikten sonra ikimiz de birden susup ciddileştik. aysun erhanın eski sevgilisiydi sonuçta ve o an anladığıma göre hiç evlilik konusu aralarında geçmemişti. aysun da şakayla karışık bu konu üzerinden erhana saldırmayı seçmişti. ama o da uzatmayıp şaka yaptım saçmalamayın diyerek havayı tekrar değiştirmeyi başardı.

    erhan, evden erken çıktığını ve gitmesi gerektiğini, pınarın onu babasıyla olduğunu sandığını söyleyerek kalktı. biz de ısrar etmedik. gerçi erhan pınarın neler karıştırdığını bilse adını bir daha ağzına alır mı bilinmez ama, şu durumda haklıydı. ona yalan söylememeliydi. çünkü o anda erhana göre pınar, erhana yalan söylememişti...
    ···
  10. 85.
    +5
    erhan gitti. içi rahat bir şekilde gitti. bu hem beni hem aysunu rahatlatmıştı. içeri geçtiğimizde aysunla başbaşa kalmıştık ama ben hala duş almak istiyordum. hatta buz gibi soğuk bir duş beni ancak kendime getirirdi. incin halimden aysun da bunu anlamış olacak ki hemen kalkmak istedi ben de onayladım.

    kapıda bir kaç dakika konuşup telefon numaralarımızı aldıktan sonra aysunu da gönderdim ve sabahtan beri beklediğim hayatımın en kral duşunu almak için banyoya girdim.

    suyu hiç ısıtmadım. buz gibi akan suyun altına girdim. kaslı vücudum sırılsıklam olmuştu (şaka lan muallakler o kadar da değil hahaha)...

    üzerimi değiştirip evden çıkmaya karar verdim. tanerin iş yerine gidip onunla adam akıllı konuşmak istiyordum ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. korkuyordum. düğün gecesi bana söyledikleri zaten yeterince kafamı karıştırmıştı. bir daha aynı cümleleri kurmaya kalkarsa ne yaparım diye düşünüyordum. ama kafamda kalan bir kaç soru vardı ve bunları ancak taner çözebilirdi. ve sanırım artık erhana yalan söylemek istemiyordum... her ne geçtiyse taner ve pınarın arasında artık gün yüzüne çıkmalıydı ancak benim yüzümden değil. taner itiraf etmeliydi...

    gittim...
    ···
  11. 86.
    0
    iş yerinden çıkmalarını beklerken bir sigara yaktım ve kaldırıma oturdum. 1-2 fırt çektikten sonra insanlar tek tük çıkmaya başlayınca sigarayı elimden attım, ve beklemeye devam ettim. derken taner göründü, yanında bir kızla...

    kızı tanımıyordum ama pınara benziyordu. gözleri yeşildi, saçları pınarın saçları gibi. boyatmıştı o da aynı renge. tesadüftür deyip fazla üzerinde durmadım. taner beni gördü, yanındaki kızla beraber yanıma geldi.

    hayırdır pınarı mı bekliyosun? onlar izinli...

    pınarı? hayır seni bekliyordum...

    dün gece gibi bi konuşma olacaksa işim gücüm var bu saçmalıklarla uğraşmak istemiyorum!

    dün geceki gibi derken neyi kastettin bilmiyorum. ama sadece konuşçaz. istersen kız arkadaşın da gelsin?

    yo yo ona gerek yok deyip kıza döndü. bir taksi çağırdı ve kızın soruları arasında sonra anlatırım deyip kızı gönderdi...

    ee ne konuşçaz?

    istersen benim eve geçelim? hem çaya çorbaya para vermeyiz?

    o kadar da değil ben ısmarlarım. şurada bir kafe var oraya gidelim...

    tamam dedim ve yürümeye başladık. yol boyunca ikimiz de konuşmadık. ben bir sigara yaktım, sigara bitene kadar da yolumuz bitmişti zaten.

    kafedeydik.
    ···
  12. 87.
    0
    pınar nasıl? diye sordu.

    daha sabah görmüştüm pınarı. iyiydi, gayet iyiydi. "senden benden daha iyi emin ol" demek istedim ama bilmiyorum diyebildim. aslında bilmek istemiyordum.

    görüşmediniz mi düğünden sonra?

    hayır deyip geçiştirdim.

    ee konu ne neymiş konuşacağımız şey?

    konu... derken garson geldi siparişleri verdik gitti. o su almıştı, ben çay.

    konu, pınarla aranızda geçenler...

    dün anlattım her şeyi. daha fazla uzatma! o azönce yanımda gördüğün kız nişanlımdı ve hiç bir şeyden haberi yok! yoksa bunları kullanıp... ?

    kes lan! adam oldun da benim adamlığımı mı sorguluyosun, sorularıma cevap ver sonra gibtir git napıyosan yap! umrumda mısınız nişanlın sen bana ne!? sadece şu pınarla aranızda geçenleri adam gibi anlat dedim. şaşırdığından mıdır yoksa korktu mu bilmiyorum hemen anlatmaya başladı. ama dün gecede farklı şeyler değildi. oysa pınar sabah bana anlatırken öncesinin olmadığını, sadece tanerin ona aşık olduğunu söylemişti. büyütülecek bir konu değil ama sanırım ben artık pınardan ve yalanlarından kurtulmak istiyordum.

    işin rengi değişmişti. pınardan kurtulmamın tek yolu erhana tüm bu olanları anlatmaktı. ben bunları erhana anlatırsam erhan beni de gibtir edebilirdi. ama taner anlatırsa bana bir şey olmazdı. adım geçse bile erhanın sabah ki hali beni umutlandırıyordu.
    ···
  13. 88.
    0
    onun üzülmesini istemediğim için bunları ondan sakladığımı düşünürdü erhan. pınardan kurtulurduk, ben de rahatlardım sonra, konu kapanır giderdi... şimdi iş taneri buna ikna etmeye gelmişti... erhana her şeyi o açıklamalıydı!

    peki, nişanlının haberi yok bunlardan eyvallah... erhan? ya erhana anlatırsam? o zaman ne yapacaksın?

    söyleyemezsin! söylersen senin de işin biter çünkü bunları ondan sakladın!

    yeni öğrenmişimdir belki? bak şimdi anlattın daha yeni?

    erhanı üzemezsin! eğer üzmek isteseydin o gece anlatırdın her şeyi!

    erhanı ben üzemem doğru, ama sen yapabilirsin bunu! ne sanıyosun taner?! erhanın bu kızla hala evli kalmasına ses çıkarmicağmı falan mı?! bu iş biter sen bitirirsin...

    saçmalama! ne dicem "pınarla birbirimizi seviyoruz boşan ondan" falan mı?

    bilmem, en az hasarla nasıl kurtulabilirsin onu düşünüp öyle karar verirsin...

    ben ağzımı açmam! en kısa zamanda gibtir olup gidiyorum zaten buradan! eğer senin de aklın varsa daha fazla kurcalamazsın konu kapanır gider, erhan pınarı seviyor bunu anlayabilmek zor değil! daha fazla aralarına girip kendi pisliklerimize bulaştırmayalım erhanı! biraz akıllı davran...

    benim onu ikna edeceğim yerde o beni ikna etmişti. ve bu sefer tanerin ikna yeteneğine hayran kalmıştım. önceki gece beni tak gibi bi hale sokup yanından gönderen adam yine aynı şeyi yapıyordu. yine ağzıma lafı tıkayıp benim ne kadar pislik, erhanınsa ne kadar temiz olduğunu anlatıyordu. ve yine haklıydı...
    ···
  14. 89.
    0
    çayım geldiğinde taner başka sorup olup olmadığını sordu. yoktu... kalkıp gitmek istedi sesimi çıkarmadım. bir sigara daha yaktım ve ne yapmam gerektiğini düşündüm. kafam o kadar karışıktı ki bir türlü işin içinden çıkamıyordum. bu mevzuda tek suçsuz erhandı ama bütün acıyı çekecek olan da erhandı. bütün her şeyden habersiz bir şekilde etrafındakilerin ne kadar yalancı olduğunu bilmeden yaşayan yine erhandı... ama bu haliyle mutlu olan da erhandı... ne yapacağımı düşünürken aysun geldi aklıma...

    aradım, nerede oldugumu tarif ettim, zaten erhanla beraber çok kere geldikleri bir yermiş, 10 dakika içerisinde yanımda olacağını söyledi. beklemeye devam ettim, tabi düşünmeye de...
    ···
  15. 90.
    0
    aysun kapıda göründüğünde saçma bir tribe girdim kendi kendime... üstüme başıma baktım, düzelttim, sigaramı söndürdüm, o sırada beni görmüş olacak ki bana doğru yürümeye başladı. yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. daha bir gece önce tanışmamıza rağmen şaşkın halimi ilk kez görmüyordu ama heyecanlı halime ilk kez denk gelmişti. o halini görünce ben de gülümsedim.

    yanıma geldi, sol yanağımdan bir kez öpüp karşımdaki sandalyeye değil yanımdaki sandalyeye oturdu. çantasını masanın üzerine koydu, sonra vazgeçip karşıdaki sandalyenin üzerine attı. bana döndü, naber? dedi... güldüm. boş bardağı gördü, baya olmuş sen geleli diye sordu...

    baya olmuştu. yarım saat kadar... ama ona söylemek istemedim buraya tanerle geldiğimi. öğrenirse tepki verebilirdi, ve görünüşüne bakılırsa o konuları kapatmıştı kendi içinde. benle de flört etmek için buluşmuştu.

    çayın bitmiş yenisini söyleyelim?

    evet ya baya oldu, bi 15 dakika kadar...

    hadi ya özür dilerim aslında hemen çıktım evden...

    koşarak gelmedin ama?

    nereden biliyosun?

    saçların bozulmamış bi de 10 dakika dedin 15 dakika geçti... demek ki pek sallamadın...

    güzelleşmek için 5 dakika kullanmış olamaz mıyım?

    bak sen, güzelleşmek için sadece 5 dakikaya mı ihtiyacın var?

    yok 5 değil aslında, 2 dakika yeter de artar bile deyip gülümsedi. güzel gülüyordu. hatta çok güzel gülüyordu... sağ yanağındaki gamze o güldüğü zaman ortaya çıkıyordu ve işte bu onu çok güzel bir kıza çevirebiliyordu bir anda...

    ne oldu? diye sordu. gamzesine baktığımı fark etmişti...
    ···
  16. 91.
    0
    gülünce, dedim... sadece burada gamzen çıkıyo?

    evet dedi sol taraf biraz ekgib kalmış, idare et...

    bir tanesi bile seni bi anda güzelleştiriyo. dakikalara gerek yok... gözleri kocamandı. ben hayatımda bu kadar büyük gözler görmemiştim. parlıyorlardı, güldüğünde onlar da gülüyordu. samimiydi...

    bu gecenin konusu belli oldu desene... her şeyi öğrenen haşin gencimiz, tesadüfen tanıştığı kıza aşık olur...

    aşık? zütümüz de hemen kalkıyomuş aysun hanım?

    zütümüz? deyip kahkahayı bastı. ben de gülüyordum ama bu kadar gülmesine şaşırmıştım.

    kaldırmayınız efendim deyip gülmeye devam etti...

    kalkmasın efendim biz hakim oluyoruz siz de olunuz bir zahmet...

    yavaş yavaş kendisini kontrol etmeyi başardıktan sonra burada mı oturcaz diye sordu... hava kararmıştı. ne yapmak istediğini sordum

    bilmem ne yaparsın akşamları dedi...

    içerim dedim.

    o zaman, içelim diye karşılık verdi...
    ···
  17. 92.
    0
    mekan belirlememiştik kalkmadan önce. öylece kalktık. hesabı ödedikten sonra sokağın bir tarafını seçip yürümeye başladık.

    ee nereye gidiyoruz? diye sordu

    bilmem nasıl bi yer istersin?

    sessiz olsun, bi de seni öpebileceğim bi yer olsun

    öpmek... güzel bir düşünce, şurada ergenlerin yiyiştiği bi kafe biliyorum ama?

    güldü. binlik yapmayacaksak evine gidebiliriz? dedi arkasından...

    ev olmaz. beni yanlış tanımanı istemem, ilk buluşmada beni eve atmaya kalkıştı falan diye adımı çıkarırsın sonra... iyisi mi seni güzel, manzaralı bir yere zütüriyim... hem dün geceki manzara borcumu ödemiş olurum? diye cevap verdim

    yine o meşhur gülüşünü ağzının tam ortasına kondurdu ve yürümeye devam ettik.

    mekana geldiğimizde elimdeki poşetleri orada duran masalı bankın üzerine bıraktım. o da elindeki cips poşetini ve çantasını...

    deniz... dedi. aslında pek sevmem.

    tamam kalkıyoruz o zaman? deyip poşetleri tekrar aldım...

    hayır dedi, kalalım. sevdirirsin belki...

    deniz bu kadar güzel haliyle kendini sevdiremediyse?...

    denize bakmaya devam edip; şimdi güzelleşti bi anda işte dedi.

    artık bana bakıyordu...
    ···
  18. 93.
    0
    bana bakmasını seviyordum. ama daha yeni gelmiştik buraya ve bana bakması için daha çok zaman vardı. içmek lazımdı. kafam ayıkken daha fazla soru işareti oluşuyordu ve ben artık soru istemiyordum...

    önce aldığımız kırmızı şarabı açmak lazımdı. tirbişon olmadığı için yanımızda bu epey zorlicaktı bizi farkındaydık... sonra saçından bir toka çıkardı, onu şarabın tıpasına soktuk, işe yaramadı. sonra arabadan çakımı aldım ve bıçağıyla tıpanın dışarıda kalan kısmını kestim. içeride kalan kısmını da şarabın içine ittirirken şaşırdı

    gülerek napıyosun sen yaa dedi

    şarabımızı açıyorum diyerek daha hızlı ittirdim. tıpa şişenin içine girmişti. daha fazla gülmeye başladı. bir tane plastik bardak alıp bana uzattı, doldurdum, sonra benim bardağımı uzattı. onu da doldurup şişenin ağzına kalan tıpayı soktum. başarılı deyip gülümsedi...

    bardağını uzattı, neyin şerefine içiyoruz dedi

    sağ yanağındaki gamzenin deyip tokuşturduk.
    ···
  19. 94.
    0
    plastik bardak alırken de baya bi eğlenmiştik. kadehsiz ekgib olacağından dem vurmuştuk ama şarabı içerken aklımıza bile gelmedi bu. sarhoş olmak istiyorduk. sarhoş olduğumuzda ne olacağını ikimiz de biliyorduk.

    3. bardaklardan ilk yudumu aldıktan sonra sordu; taner... sence doğru mu söyledi?

    şaşırmıştım. hem aniden sormasına hem de tanerin ne söylediğini biliyormuş gibi konuşmasına...

    taner ne söylemişti ki? diye sordum

    pınarla ilgili... ya yalan söylüyorsa? ya pınarla aralarında bir şey varsa?

    ne olabilir ki deyip fikrini almak istedim

    hala beraber olabilirler? ve bunu sana söylemek istemezlerdi di mi?

    orası öyle, ama sanmıyorum. o anda yalan söyleyecek durumda değildi

    neden dayak yediği için mi?

    bilmem olabilir...

    sanmıyorum, asıl tam da o anda yalan söyleyebilir insan...
    ···
  20. 95.
    0
    ne demek istiyorsun?

    bi şey demek istemiyorum. sadece merak ediyorum, ben olsam vazgeçmezdim aşkımdan...

    vazgeçtiğini sanıyordum? erhanı rahat bırakan sensin?

    zor oldu ama evet, bırakmam gerekiyordu. hem ben tanerin söylediği gibi ona aşığım diye dolaşmıyorum ortalıkta...

    pınarla aralarında hala bir şeyler var diyelim... neden erhanla evlendi pınar peki?

    bilmiyorum. aslında en çok da onu merak ediyorum...

    nasıl yani?

    pınar erhanı sevmezdi. yani severdi de bu kadar sevmezdi. evlencem ben dediğini hiç duymamıştım...

    demek ki seviyormuş...

    peki neden tanerle görüştü o zaman?!

    taner ısrar etmiş... ?

    çok salaksın erdem! eğer dediğin gibi pınar erhanı seviyor olsaydı ne olursa olsun eski sevgilisiyle görüşmezdi!

    son defa görüşmek istemiş olabilir...

    son mu? daha dün gece telefonla konuşmuşlar!
    ···