beyler 40 yaşındayım gelin muhabbete

bizim beşiktaşdaki ev çok bereketliydi panpalar. ne kadar kız tanıyorsak cuma, cumartesi gece bize kalmaya gelirdi. kızlar haftasonu takılırlar bir yerlere, gece geç saatte de ya otobüs bulamazlar, ya yurtta kalanlar o saatten sonra yurda gidemezler hoop gece bizdeler amk. zaten genelde ev boş olmuyor, mütemadiyen yakaladığımıza çakıyorduk, üstüne de piyango gibi bunlar çıkardı. tabiri caizse aç yatıp tok kalkardık bazen:)

birgün benim maltepedeki kuzenim -ki hiç görüşmezdik- ben yokken beşiktaşta işi çıkmış, bizim eve uğramış, semihle takılmışlar evde biraz. sabah da yakın yere gidecekmiş. ben kalayım sabah giderim demiş yatmış benim yatağa, uyumuş. gece altı tane kız gelmiş eve amk. ikisi semihin yanına ikisi salona ikisi de bunun yanına yatmış. başka yatacak yer yok zaten. semih devirmiş zütü uyumuş, alışkınız biz nasılsa. kuzen sabaha kadar yanında iki kızla uyuyamamış. kafasında fanteziler, planlar amk:) birşey de yapamamış. sonraki üç hafta bizim evde kaldı. hergün de kalmak için bir bahane uydurdu. kasa kasa bira getiriyor eve, semihle takılıyorlar. maksat semih'ten yüz bulmak.
amcam telefon açıyordu artık:
--neden eve gelmiyorsun oğlum? ne yaptık biz sana?
ne desin amk? "denk getirirsem bu sefer s.kecem baba" mı desin?

elbistan'lı bir arkadaşımız vardı. koca kafa, koca gö-t. yurtta kalıyor. istanbul'da ikinci senesiydi, henüz okula gidip yurda dönmekten başka bir şey yaptığı görülmemişti. metallica konseri var inönü stadında. bütün yurttaki arkadaşlar gidecek. bizim elbistanlıya da çok ısrar etmişler, illaki geleceksin! adam hiç olmazsa boğazı bir görsün. hiç istememiş ama zorla yanlarına almışlar. buna ayrıca siyah metalci tişörtlerinden kurukafalı bir tişört giydirmişler. harbiyeden inönü stadına yürüyorlar. otobüsün birinden muavin atlamış, gelmiş bunun suratına bir tokat atmış " pis metalci!" demiş binmiş gitmiş otobüse... onbinlerce adamın içinde amk, şansa bak:)

erhan vardı. minik bir maganda adam. sizin tabirle apaçi. kısacık boy ama kalın bir sesi vardı. hiç kız arkadaşı olmadı. zaten tip de müsait değil pek. taksim ortamlarında bir kızla tanışmış bu. kız punk takılıyormuş. saçlar diken, pembeye boyalı, dudakta, burunda piercing, kotunun kenarında zincir. kızla bardan çıkmışlar, eve gidecekler. kız da razı. " oh yeah, sabaha kadar ciks" diyormuş kız. gelirlerken kalabalık bir bara uğramak istemiş bu kız. girmişler dediği bara. kızı orada kaybetmiş amk. bulamamış!

iş hayatı:
dandik bir firmada işe başlamıştım askerden sonra. benzinliklerde tesisatları, tadilatları yapıyorlar. küçük bir firma. altunizadede bir benzinlikte iş yapıyoruz. işe almışlar sürüyle adam. ama hepsi kalifiye adamların. kaynakçı, tesisatçı, elektrikçi ustası hepsi. ama bir sorun var. adamları amele gibi çalıştırıyorlar. kaynak ustası balyozla beton kırıyor, tesisat ustası toprak taşıyor, molozları atıyor.

o gün de o tesisatçı ile kaynakçı ustasının ilk iş günü. adamlar kazma kürek amele gibi uğraşıyor. sabah 7:00'de başlamışlar işe. normalde usta adam o işlerde çalıştırılmaz. zaten çalışmaz da. ama ilk gün diye herhalde ses etmemiş bunlar amk.

kaynakçı niyazi, öğleyin soruyor tesisatçıya:
--ustacığım, özür dilerim bana adını bağışlar mısın?
--halimden belli olmuyor mu? şaban a.mınakoyım, hem de şabanoğlu şaban! (adı sahiden şabandı:))

devam ediyorlar. bu şaban usta çok süper bir tesisat ustası, evi de yenibosna tarafındaymış. çalıştığımız yerden çok, çok uzakta oturuyor bu. uzun boylu, biraz matrak bir adam. pos bıyıklı, kel birisi. cem yılmaz gibi tipi aynı.

akşam saat 10:00 civarı. bunlar çalışıyor halen. kimse de durun demiyor. mesai bitti demiyor. başlarında şefleri var. devam ediyorlar kan ter içinde.

niyazi tekrar yanına yaklaşıyor şaban usta'nın, diyor:
--ustacığım, gece saat ikiye üçe kadar çalışılacakmış, öyle diyorlar. ne diyorsun sen bu işe?
--ne ikisi üçü a.mınakoyim yaa! saat onbir-oniki dedimi kaçar giderim ben!

ahahaha:))))

adamsın abi yaz takipçinim.

up up up up up

biraz daha upppp

rezerved

iki arkadaş kadıköy'e bir kızın doğumgünü partisine gitmişler. dönüşte vapura binmişler karşıya geçecekler. vapur yolcusu az olduğu saatlerde salonların birisi kapatılırdı. bakmışlar sağ taraftaki salon kilitli, diğer salonda da yer yok. kilitli salonun kapı önüne oturalım hem sigara da içeriz demişler.

orada başlamışlar karı kız muhabbetine.
--ben gamze'den hoşlandım!
--sen onu s.kemezsin!
--ayşe'nin gotü çok güzel!
--bizim kerem geçen s.kmiş damla'yı! tarzında bağıra çağıra konuşuyorlarmış.

aradan 10 dakika geçmiş. arkalarındaki kilitli kapı açılmış! yaşlıca bir amca:
--çocuklar biraz sakin olun, herkes sizi dinliyor! demiş sertçe.

bakmışlar ki kapısında oturdukları, kilitli zannettikleri salon meğerse full doluymuş.
adamlar, kadınlar, çocuklar hepsi kıpkırmızı, öfkeyle bakıyorlar bunlara!
rezil olmuşlar amk.

tuzlada tersane işçilerinden bir gurup hergün öğle yemeğinden sonra kayboluyormuş ortadan. şefin dikkatini çekmiş. nereye gidiyor acaba bunlar? merak etmiş.

takip etmiş. adamlar boş bir arsada eşşek s.kiyorlarmış. yere çelik saç koymuşlar. eşşek kımıldamasın diye nallarından saca kaynaklamışlarmış! eşşeğin önünde ot, su kovası. tesis kurmuş adamlar amk:)

pendik şantiyesinde bizim harita ekibi 3 harita mühendisi, 1 topoğraf, 1 topoğraf yardımcısıydı. cuma günü bütün şantiye işçileri namaza giderdi. bunların başı ise secdeye değmemiş hiç. alayı sol görüşlü.

topoğraf yardımcısı köyden yeni gelmiş olan şenol.
şenol'u döve döve cuma namazına yollarlardı. o gitmek istemez, bizimkiler atardı bunu konteynerden dışarıya:
--s.ktir git lan. bari sen namaz kıl. senin yüzünden adımız allahsızlara çıktı amk!

pendik'te her yerde inşaatlar var o dönem. yollar, köprüler vs. yapılıyor. bizim şantiyede haritacıların başında erzincanlı harita mühendisi hasan bey var.

başka şantiyelerin ölçüm ekiplerini görüyoruz yollarda. hasan beyle diyoruz ki; şunlara gidip bir şaka yapalım:

---buralarda erzincanlılardan başkası haritacılık yapamaz looooo!
---ekmeğimizlen oynatmayız loooo!
---toplayın o aletleri loo!

haritacı mafyası amk:)

buggs bunny çizgi filmini bilirsiniz. tavşan, elinde havuç, peşinde avcı.

buggs bunny bir gün 100 metre engelli yarışına katılıyor. koşmaya başlıyor. engele geliyor.
bir bakıyor engel 100 metre yüksekliğinde amk.

yalçın'ın ilk senesi istanbul'da. bizim semih'e takılmış bir gece. metalcilerin kalabalık ortamında herkesin s.ktiği bir kız o gece buna kalmış. adı yasemin.
ertesi sene bizim evde konuşuyoruz yalçın'la. dedim yasemin'i s.kmişsin sen.
yalçın: -- yasemiiin? yasemiinn? diyerek düşünüyor. hatırlayamıyor, hatırlamaya çalışıyor hesapta. görsen, yalçın yüz tane karı s.kti de yasemin aklına gelmiyor sanırsın.

semih duydu konuşulanları, geldi bunun kafaya patlattı tokatı:
--ulen hayatında zaten bir tane karı s.tin, onu da mı hatırlamıyon? kime şekil yapıyon amk?

okul kantininde sabah erkenden çay içiyoruz. ben, semih, börek.
yalçın çıkageldi yanımıza. bunun bacak arasına semih patlattı elinin tersiyle. yalçın:
--ahhh!ahh! istikbalim. istikbalim! diyor. gülüyor.
börek de :
--hep istikbalim, hep istikbalim! geçmişte birşey yok ki a.ınakoyim! naapsın yazık! dedi. gülüyoruz. rezil oldu yalçın. hemen derse çıktı.

90'lı yılların başları. o dönemler beşiktaş her maçta fener'e üstün geliyor. senelerce yenilmiyor. maç kadıköy'de. ilk yarı 0-0. ikinci yarının ortalarında fener golü atıyor. fener seyircisi yakıyor meşaleleri yüzlerce, seviniyor, tezahüratlar, coşku! derken bütün stadı sis kaplıyor. meşale ve sis bombalarından saha tribünlerden gözükmüyor.

sis dağılıyor iki-üç dakika sonra.
bakıyorlar skorbord: 1-1.
maç öyle bitiyor.

amk sözlğün ipi kaçtı sirkan gurtar bizi sirkan

riserved

@1327 yemişinci nesil yımırta bize laf söylüyor amık.

takır takır muhabbetini hep duyardım takır takır sıktım diye. takır takır gibeni ilk seni duyuyorum amk :D