beyler 40 yaşındayım gelin muhabbete

kadınlar bir çok şeyden etkilenebilirler. yakışıklılığınız, sevecenliğiniz, paranız, fedakarlığınız gibi. ancak onlar duygularıyla hareket eden varlıklar olduklarından, duygusal yaklaşımlarınızda topu onların sahasında oynarsınız. yani onların çok iyi bildiği yerlerde çok da hükmünüz geçmez. ipleri onlara verirsiniz. buna mukabil doğuştan bir-sıfır önde olduğunuz zeka kısmı sizin sahanızdadır. oraya çekerseniz oyuna önde başlayan siz olursunuz. zeka kadın erkek ayrımı yapmaksızın herkestedir yalnış anlaşılmasın ama kadınlar duygularıyla, erkekler zekalarıyla hareket ettiğinden sizin için zeka önemli bir silahtır. diğer bütün noktalarda ipler kadınların elindeyken, iş zekaya gelince ipler size geçer. duygusala bağlayıp kendinizi kadınlaştırırsanız karşınızdakinin tahakkümü altına girersiniz. bilmediğiniz sularda yüzmeyin. kadınlaşmayın. romantiğe bağlamayın, senin için ölürüm moduna hiç girmeyin. kafanızı kullanırsanız kadınınıza hükmedersiniz. başka türlü de bunu yapamazsınız.

yetiştim sonunda saygılar abi

Arslan Abi büyüksün..Ben de 30 yaşındayım biz de kendimizce bir şeyler yaşadık ama senin tecrübelerin çok daha fazla abi.
Bu başlık sözlükteki genç arkadaşlar için yaşam kullanma klavuzu niteliğinde.
Bıkmadan yaz abi takipçinim.

sigara hakkında birşeyler yazmam lazım. 18 yaşımdan beri sigara içiyorum. 30-34 yaşları arasında bıraktım içmedim. nasıl bırakabildin diye soracaksınız. aklınızda bırakma fikri varsa ve bırakamıyorsanız bir dinleyin.

sigaranın bir matematiği var panpalar. bıraktın diyelim. ertesi günü uyandın. o gün en az otuz kere canın çekecek. sonraki gün 20, sonraki gün 10, sonra 5 sonra günde 1 kere ve sonra 3 günde bir, sonra haftada bir, ayda bir, yılda bir diye gider.

o ilk bir haftadan sonra gayet de rahatlarsın ve canın çekmemeye başlar. ancak aradan on yıl da geçse bir yerde canın çekecektir. öyle lanet birşeydir.

işte canın çektiği o ilk zamanları atlatırsan meseleyi yokuş aşşağı gider gibi bitirirsin.
" o ilk sigarayı yakma!"
işin özü budur.

ilk birkaç gün rahatsız olursun ve hep böyle devam edecek sanırsın ama öyle değildir. azalarak biter.

bıraktıktan sonra gördüğüm faydaları anlatayım:
hayatta herşeyden iki kat daha zevk alacaksın. yemek, ciks vb.
kokuları daha iyi alacaksın. paran cebinde kalacak. işin daha iyi gidecek. gücün artacak.

dişlerin sararmayacak, pis pis kokmayacaksın. cebindeki paran bütün kalacak, bir türlü bozulmayacak. sigara aslında insanı boşluğa düşürüp bir şeyler yapmalıyım pgibolojisine zütüren bir pgibolojik deneyimdir. yarım saatte bir beyniniz mesaj gönderir. eğer meşgul değilsen bir şeyle, boşlukta hissedersin ve elin sigaraya gider. bunu atlatmak aslında çok kolaydır da yapmayız.

en kolayı etrafında sigara içenlerin olmadığı bir ortamda bir hafta kadar kalma pozisyonunda bırakıvermektir. mesela tatile gittiğinde. çevrende sürekli sigara yakanlar varsa ilk süreci atlatamazsın, bir yerde yakıverirsin. bunlar önemli.

canın çektiğinde de meşguliyetin olursa ilk günlerde rahat edersin. ben bol bol çekirdek yemiştim mesela. o da öyle bir illettir ki zaten bırakıp da gidip sigara yakmazsın. bazıları tespih çeker.

kullanmadım ama nikotin bantları oldukça faydalıymış. vücudun nikotin isteğine cevap verdiği için yardımcı olur.

içkiye gelirsek eğer, nedense hiç aramadım özellikle. bana has birşey. muhabbet varsa ortam varsa içerim. yoksa kendi kendime gidip de içeyim dediğim olmadı.

bukowski'ye göre "her gün tekrarlanan bir intihar girişimidir"

bana göre muhabbet yoksa yoktur. varsa ortama neşe katar.

kadınlaşmayın. romantiğe bağlamayın, senin için ölürüm moduna hiç girmeyin.

tamam bunları ben de öğrendim sözlükte zamanla kız meseleleri okuya okuya ama kıza sevdiğini ya da değer verdiğini belli etmen gerekir mi gerekirse ne kadar ikinci sorunun cevabının çok olmadığı anlaşılıyor zaten

@2547 Hayır cevabı yalnış anladın. ne kadar belli edeceğin karşındakinin pgibolojisine bağlıdır. bu ilişkiler aynı siyaset gibidir. kendini teslim edersen ipi karşındakine verirsin. hükmün geçmez.

Erkek gibi duracaksın. eğilmeyeceksin öncelikle. yumuşarsan kaybedersin. kadın sende yumuşaklık görmek istemez. kalkıp da kolunu kesip versen onu ne kadar çok sevdiğini değil, acziyetini kanıtlamış olursun.

ilişki de siyaset gibi yürütülür. karşındakinin zaaflarını değerlendirirsin. onun ne istediğini çözer ve belirlediğin dozajda verirsin. ama asla hepsini, her istediğini vermezsin ki bağımlılık yaratan sen olasın. ipler senin elinde olsun. tam tersine sen bir takım isteklerle karşısına geçersen bunu sana o yapar, ipleri de alır.

zaaflarını belli etmemelisin. çok özlesen de belli etmemelisin. çok sevsen de ağzının içine düşmemelisin. sıkça görüşmek istesen de zorlamamalısın. bunları anlatmaya çalışıyorum.

dediklerimi yaparsan hükmedersin. yapmazsan onun insafına kalırsın. sonuçta ben senin için yazdığıma göre seni kayırmak durumundayım. daha doğrusu beni okuyanlar genelde erkek ve ben de erkek olduğuma göre erkekleri kayırmak durumundayım. tabi yazdıklarım iki taraf için de yararlı olabilir. alabilen değerlendirir. anlamak istemeyen zamanla zaten öğrenecektir.

bu genç(!) yaşımda yaşanabilecek en güzel haz nedir diye sorarsanız oğlumun bana sarılması, baba demesi derim. geriye kalan herşey için de s.ktiri çekerim. bunun bir nebze ileri olanı da kız babası olmaktır. onu da arkadaşlarımdan biliyorum. daha da ilerisi oğlan annesi olmaktır. sonuçta içinde 9 ay taşıdığı, etinden, kanından bir canlıya sahip olmak baba olmaktan çok daha üstün bir duygudur. kimseyi çocuğunuz kadar sevemezsiniz. başka kimseye kıymık batsa kalbinizden vurulmuşa dönmezsiniz. bu ebeveynlik böyle yüce bir duygudur. yaşamayana tarif edilemez.

bundan çıkarmanız gereken ilk sonuç da ana babanıza bakışınızı buna göre çek etmeniz gerektiği. hele de annenize sevginizi belli etmekten çekinmeyin. kapıdan sizi uğurlarken belli belirsiz bir el sırtınıza dokunur. işte o anne yüreğinin temasıdır. siz pek sallamasanız da yüreğinde sizi sevmektedir. sizin için canını verecektir. bunu dünyada başka kimse yapamaz.

savaşlarda can çekişenler olur. bu askerler ölürken ne karısını, ne çocuğunu, ne babasını haykırır. tamamı sadece annesini sayıklar. bunu bir yerde okumuştum. anne çok önemlidir. ne kadar sıkça sarılıp, hal hatır soruyorsanız iki katına çıkarın. sevginizi belli edin. çok önemli.

rezerved

ben biraz ukalayımdır. burada ahkam kesiyor gibiyim. ama bilin ki bilmediğim konuda ahkam kesmem. şurada yazdığım herşeyin bir altyapısı, bir yaşanmışlığı, sayısız örneği vardır.

acemiliklerimden yaptığım hatalar vardır. her 40 yaşındaki adam bunları bilmeyebilir. ama iyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum. ayrıca mesleğimin verdiği bir analitik düşünme yeteneği de var. inkar edemem. araba kullanırken bile kaç km hızla gidersem kaç dakikada varırım onu hesaplarım. ya da kaç saatte kaçla gittim, kaç km gittim gibi şeyleri düşünürüm.

bu sosyal hayatımın diğer alanlarında da neden-sonuç ilişkilerini değerlendirmeme yol açar. matemetiğe az çok kafası basmayan kimseler bu nedden -sonuç ilişkilerini kuramadıkları için belli yargılara varamayabilir. ben öyle olmadığımı düşünüyorum. anlamlı bir şeyler veriyorum ki beni okuyorsunuz. iki aydır yazıyorum. mesaj kutum 500 kadar. herkese de cevap verdim. kimi problemlerine çözüm üretmeye çalıştım. demek ki birşeyler biliyorum. o anlamda içim rahat.

bende konsatrasyon bozukluğu var sanırım abi. ders çalışırken vs. çok çabuk dikkatim dağılıyor adapte olamıyorum napmak gerek sence yaşadınmı bu gibi şeyleri. finallere çalışamıyorum bu yüzden sigaraya vuruyorum ha bire

@2553 panpa. sigaranın dikkat toplayıcı etkisi olduğunu okumuştum. faydalı demiyorum ama öyle olabilir de. dikkat kaybı olur. sürekli ders çalışmaktan insan sıkılır ve kaçış bahaneleri arar. bunun yerine sistemli çalışmalı ve öğrenmeyi sevmelisin. mesela 45 dakika çalışıp 15 dakika dinlenmelisin. düzenli gitmelisin. 45 dakikadan sonra zaten dikkatin dağılır. sınıflarda dersler o yüzden teneffis aralarıyla konulur.

çalışacağın şeyi en önce bütün olarak görmelisin. sonra onu parçalara ayırmalı ve program yapmalısın. yani sonunu göremediğin bir ders çalışma işine girersen kendini orada kötü hissedersin. kaybedersin. neyi bilmediğini bilmek çok önemlidir. hatta bilgi esasen neyi bilmediğini bilebilmektir.

açtın kitabı, pata küte giriştin. fakat ne zaman bitieceğine, ne kadarını öğreneceğine dair bir fikrin yok. kitabın yarısında aklın pes eder. halbuki başını ve sonunu görebiliyorsan bu sıkıntıyı yaşamazsın.

mühendislikte iş daha farklıdır. sadece ezber yetmez. çözümlemen de gerekir. anlamadığın konuda hiçsindir. istediğin kadar oku. zordur. zevk alırsan öğrenmekten, işte o zaman kolay olur herşey.

gazın başımda duman, ilk tomam ilk heyecan, tomaladıkça kaçan ateş böceğim misin:))

lan züt. akil adam rollerine çıkma bu sözlükte. Başkasınınkini görmeyen kendininkini piyade tüfeği sanarmış.
not:yarrağam 61 yaşındayım. tevellüt 1952.

@2557 saygılar dede. o zaman engin tecrübelerini paylaş da feyz alalım:)) ahah.

panpa sen bişey demiştin mesela bir kadın soruyor sacım makyajım vs nasıl olmus diye orda beklediği cvp iyi, güzel yakısmıs dememiz degıl mı ? tam tersini dersek geri mi teper + puan mı olur