1. 126.
    0
    kadın milleti hic bir zaman ellerindekinin kıymetini bilmiyor. yeni oluşumları bir heyecan olarak gördükleri icin asla eskiye gecmişe saygıları yoktur ama ne zaman bunları biri giber atar o zaman anlarlar bazı şeyleri bnm yaşadığımdan çıkardığım budur gibip ortada bıraksaydım içim sızlamazdı daha da değerli olurdum adam oldum değersiz oldum neyse ...
    ···
  2. 127.
    0
    Dalgalıı saçlarınnn soLmuşşş yakan gözlerinn sogumuşşş ellerr sebebinn olmuşşş kıymışlarrr sanaaa ... ben kıyabilirmiydim sanaa söylee ,,, ecelim olsandaa bileee başımaa taçç etmezmiydimmm ... hiç üzermiydim ??
    sarılmışlarrdıı sevdiğimmm eyyyy gülümeee ... gidiyordum o an sankii ölümee .. sürselerde inan beni zulümeee ... kıymasalardı nazlı gülümee ... ne babam anlar şimdi beni ne canım ! yaralar içindee sızlarrr bir yanımmm ...
    ···
  3. 128.
    0
    gurur uğruna sevgililerinizi terk etmeyin panpalar.
    gurur uğruna sevgililerinizi terk etmeyin panpalar.
    gurur uğruna sevgililerinizi terk etmeyin panpalar.
    gurur uğruna sevgililerinizi terk etmeyin panpalar.
    gurur uğruna sevgililerinizi terk etmeyin panpalar.
    gurur uğruna sevgililerinizi terk etmeyin panpalar.
    ···
  4. 129.
    0
    hiçbi kız sizin onu düşndüğünüz kadar sizi düşünmüyor özellikle de güzelse zaten hemen biri yapışıyor olan ciddi ilişki yaşayan erkeklere oluyor her ne kadar gibiş erkeğe kolay görünse de duygusal çöküntü çok daha geç kapanıyor kız milletine göre belki de hiç kapanmıyor
    ···
  5. 130.
    +1
    @100 özet geçmemişsin ama özet geç bin demicem al şuku
    ···
  6. 131.
    0
    @109 eyv reyiz.
    ···
  7. 132.
    +2 -1
    " aşkın yaşı olmaz geç bunları. yaş yaşanmışlıklara şans tanır sadece.

    sen üzülmeyi baştan kabullenmişsin, ki bu da bir erdemdir, acı olgunlaştırır insanı. olgunlaşmanın ilk adımı kabullenmektir, bulunduğun durumu her haliyle kabulleneceksin önce, sonra sadece çıkışına yoğunlaşacaksın.

    yıkıntıya uğradıysan istediğin tek şey, bulunduğun durumun acısını kederini ve yıkılmışlığını yaşamaktır, dipte olduğunu kabullenir ve sürünmeyi kendine layık görürsün, bunu kim engelleyebilir ki?

    sen!
    sen bencil olackasın ve ne kazandığını düşüneceksin.i
    ne kazanıyorsun bu halde?
    sen benden daha iyi biliyorsun.
    peki ne kazanabilirsin bundan sonra düşüncelerini pozitifleştirerek?
    mutluluğu...
    mutluluk yanlızca onu isteyenin ve arayanın ve ona koşanın olur. bunu unutma dostum. mutluluğu takip etmekten yılma, yüzünü asla yere dönme hep yukarı kaldır ve istemesen de zor olsa da gül.

    mesela şimdi istemesen de zor gelse de, yapay olsa da gül bakalım bir? dudaklarının kenarını kulaklarına yakşaltır bin.
    işte şimdi biraz daha mutlusun...

    tek sır burda... "
    ···
  8. 133.
    0
    @111 verdim şukunu lan.
    ···
  9. 134.
    0
    içim yanıyor bazen gelen gideni aratıyor anasını avradını gibim.

    bi jilet verde çiğneyelim yiğen.
    ···
  10. 135.
    0
    zütünüzle içmeyin sizde ozaman binler
    ···
  11. 136.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=WIVh8Mu1a4Q benden size gelsin
    ···
  12. 137.
    0
    @108 kapanmasın zaten o gönül yarası mümkünse. son nefesini saçımın teline hasret versin.
    ···
  13. 138.
    0
    Üstinsan [değiştir]

    Ana madde: Üst-insan

    Üstinsan sözcüğünü ilk olarak teolog ve yazar Heinrich Miller, 17. yy'da yazdığı Geistlichen Erquickstunden adlı eserinde kullanmıştır.[20] Nietzsche, üstüninsanın tüm evrenin amacı ve sebebi olduğunu ileri sürmektedir. Ona göre Üstüninsan insanlığın da amacıdır.

    Nietzsche, üstüninsan kavramıyla, soylu bir insan eylemliliği kavrdıbını yeniden kurmaya çalışır. Son insan, yalnızca maddi teselli peşindeyken, üstinsan yaşdıbını büyük eylemler uğruna harcamaya hazırdır. Üstün olmak, isteyerek iyinin ve kötünün ötesinde durmaktır.[21]

    Nietzsche kendisini, üstüninsanın habercisi olarak tanıtır. Bu konuda eserinde şöyle yazmıştır[22]:
    “ insan bir iptir ki hayvanla üstinsan arasına gerilmiştir. Uçurumun üstünde bir ip. Tehlikeli bir geçiş, tehlikeli bir yolculuk, tehlikeli bir geriye bakış, tehlikeli bir ürperiş ve duraksayış. ”

    Ayrıca eşitliğe de inanmayan filozof, bunu şöyle belirtir[23]:
    “ Çünkü insanlar eşit değildirler. Gerçek budur. Ve benim istediğim şeyi onlar istemezler. ”

    insanların üstinsanı karalayacaklarını şu ifadelerle bildirir[24]:
    “ iddia ederim ki benim üstinsan dediğime, siz şeytan diyeceksiniz. ”

    Ona göre üstinsan sert olmalıdır[25].
    “ Sert olunuz! ”

    Halk tabakasını küçümser ve eşitliğe inanmadığını tekrar vurgular[26]:
    “ Panayırda kimse üstinsanlara inanmaz. Orada konuşmak isterseniz halk tabakası göz kırpar ve "Biz hep eşitiz" der. ”

    Ayrıca üstinsan hakkında şöyle der[27]:
    “ Haydi haydi, ey üstinsanlar! Ancak şimdi insan, geleceğin doğum sancısındadır. Tanrı öldü, şimdi dileriz ki üstinsan yaşasın.[28]
    Ey üstinsanlar, içten adamlar, açık kalpliler; güvensiz olun! Derinliklerinizi gizli tutun; çünkü bugün halk tabakasının günüdür. ”

    Nietzsche'nin üstün insanı, belli bir evrim sürecinin ardından, insanlar arasından çıkıp, bütün insanlığı yönetecek, tüm insanlara tahakküm edecek bir diktatör değildir. O, her ne kadar on dokuzuncu yüz­yılda kapitalizmin yarattığı fabrika köleleri­ne, kapitalizmin Hıristiyanlıktan miras alıp koruduğu köle ahlâkına, burjuva demokrasi­siyle onun eşitlik idealine karşı çıkarken, bu düzenin veya Avrupa'daki demokratikleş­menin bir yandan da zorbalık, acımasız bir diktatörün ortaya çıkışı için gerekli altyapı­yı hazırladığını söylemiş olmakla birlikte, onun üstün insanı, sanıldığının tersine, Hitler değildir.[29]
    "Tanrı Öldü" iddiası [değiştir]

    Ana madde: Tanrı öldü

    "Tanrı öldü", Nietzsche'nin en popüler sözüdür.[30] Bu düşünceyi Nietzsche, ilk kez Şen Bilim adlı eserinde dile getirmiştir. O dönemin koşullarına göre yorumlanması gereken "Tanrı'nın Ölümü" düşüncesini, kendi tabiriyle bir kaçığın ağzından duyurur. Gündüz vakti elinde fenerle dolaşıp "Tanrı öldü! Tanrı öldü!" diye bağıran bir delinin ağzından, Tanrı'nın ölümünü ilan eder.
    Friedrich Nietzsche, Basel, yaklaşık olarak 1875.

    Nietzsche "Hiçbir adalete sığmayan, sayısız çatışma ve acılar iyi bir Tanrı'ya nasıl mal edilebilir?" düşüncesinden yola çıkarak, Tanrı'nın ölümünün insanın anlaşılmaz olan doğasını yenmesi için ve üst insan'a ulaşılabilmesi için bir mecburiyet olduğunu savunmuştur.

    Tanrı'nın, insanı yeryüzüne acı çekmesi için yolladığına inanır. Nietzsche bunu Empedokles adlı eserinde de vurgulamıştır. Nietzsche'ye göre "Sanatçı Tanrı" kendisini Yunanlıya bir model olarak sunar. Onun kendisine bir şekil vermesini, mermerin ya da taşın içinde gizli kalan heykeli çıkarıp, sonra da gerçekleştirilen bu sanat yapıtının tadına varmasını önerir. "Hristiyan Tanrı" ise emredicidir. insanın dünya nimetlerinden faydalanması yerine, çile çekmesini ister. "Tanrı'yı yadsıyoruz, Tanrı'nın sorumluluğunu yadsıyoruz ve böylece, yalnızca dünyayı biliyoruz." Nietzsche olaylar sonrası insanların Tanrı'yı suçlamayarak suçu dünyaya bulmalarının yanlış olduğunu düşünmüştür. Nietzsche'ye göre geliştirmiş olduğumuz tüm değerler, dünyanın gerçek doğasını görmemizi engellemek amacıyla geliştirilmiş araçlardan başka hiçbir şey değildirler.

    Bununla beraber, bu araçlar bizim için dayanılması zor bir dünyayı dayanılabilir kılabilmeye hizmet ederler. Bu hizmet yıllardır dinlerin varoluşu ile de desteklenmektedir. Dinler bize öbür dünya gibi güzel vaatler sunarak, bize bu dünyada yapmamız gerekenleri buyururlar. Bu buyruklar, insanların özgür ve başkaldıran doğasını yoketmeye onları birer sürü parçası haline getirmeye yöneliktir.

    Nietzsche Tanrı anlayışına ve hayatı katlanılabilir kılan araçlara karşı çıkar. Öte yandan, bunlar varolmadan yaşamanın ne kadar zor olduğunu ve ne kadar yüksek düzeyde hayat ve birey bilinci gerektirdiğini söyler. işte onun istediği de budur. Bilime ve dine hizmet edenler bu noktada birbirinden farklı değillerdir. ikisi de bu araçların ve vaatlerin tekrar tekrar insan hayatına girmesine ve insanların bunlara körü körüne bağlanmasına neden olurlar.

    insanlar bu araçlardan kurtulup zorla bir gereklilik kazandırılmış dünyadan sıyrılmalıdırlar. Tanrı ölmüştür; çünkü insan kendi hareketlerini yönlendirebilecek düzeydedir. Fakat tahmin edildiği gibi Nietzsche bu durumdan tam bir çıkış önermez. Bu çıkışı insanların başarabileceğini söyler.[31]

    Tanrı'nın ölümünü büyük bir reddedişe ve kendi üzerimizde sürekli bir zafere dönüştüremezsek, bu kaybın bedelini ödemek zorunda kalırız.[32]
    Bengi dönüş [değiştir]

    Ana madde: Bengi dönüş

    Nietzsche'nin bengi dönüş ve üstinsan görüşleri birbirinin tamamlayıcısı durumundadır. Nietzsche ebedi dönüş görüşü ile insanın dünyaya tekrar tekrar geleceğini savunur. Nietzsche'ye göre; "insan tüm yaşamı durmadan döndürülen bir kum saatidir". Sonsuz dönüşteki tehlike, insanın üstinsan olmak için üstesinden geldiği bütün sorunların yeniden ortaya çıkmaları ve yeniden üstesinden gelme zorunluluğudur. Üstinsana ulaşmada insanın önündeki en büyük engeli Tanrı olarak görmektedir.
    Hristiyanlık ve deccal [değiştir]
    Hans Olde'nin Nietzsche çizimi

    Nietzsche, "Hristiyanlığa düşmanız, nefretle bakıyoruz, tüm romantizm ve anavatana tapınma biçimlerine de... "[33] diyerek Batı Kültürü'nün çöküşünü (decadence), ahlak değerlerine sökülüp atılamazcasına kök salmış olduğunu saptadığı, "çileci ülkü"ye yönelik olarak sunduğu soykütükçü çözümlemelerle açıklama yoluna gitmiştir.[34]

    Nietzsche'nin din konusunda sert düşünceleri vardır. Hristiyan öğretisine karşı takındığı tutum, başkaldırışı ve bu öğretiye lanetler yağdırması, 19. yüzyılda çok ses getirmese de, Nietzsche'nin tanınmasıyla ve üne kavuşmasıyla beraber büyük yankı uyandırmıştır. Çünkü Nietzsche, Deccal adlı eserinde Hristiyanlığa lanetler yağdırmış, onu küçümsemiş ve kökeni konusunda çeşitli araştırmalarda bulunmuştur[35]. Ona göre "ilk ve son Hristiyan çarmıhta ölmüştür."

    Nietzsche, Deccal adlı eserinin hemen başında şu sert yorumu yapar[36]":
    “ Zayıf ve hasta yapılı olanlar yok olmalıdırlar.Bu, bizim insan sevgimizin ilk kuralıdır. Onlara bu konuda yardım edilmelidir. Bir günahtan daha zararlı ne olabilir? Zayıf ve hasta yapılı olanlar için bir anlayış: "Hristiyanlık!" ”

    Nietzsche'nin dine başkaldırışı, özelde Hristiyanlığa olmakla birlikte, genelde tüm nihilistik özellik gösteren dinleredir. Nietzsche'nin başkaldırışı, tüm dinlere değildir. Çünkü Nietzsche, doğrudan dine değil, nihilizme başkaldırır ve dolaylı olarak bu başkıldırışını nihilistik ögeler taşıyan dinlere de yöneltir.

    Nietzsche'ye göre Hıristiyanlık, köle ahlakını taşıyan ve hayatı yadsıyan bir öğretidir. Bu sebeple sürü pgibolojisinin temeli, bu öğretiye dayanır. Bir tür çilecilik olarak adlandırılabilinecek Hristiyanlık, Nietzsche'ye göre yok edilmelidir. Çünkü Nietzsche'ye göre Hristiyanlık, insan neslinin sonunu getirebilecek nitelikte yanlış bir anlayışın sonucudur.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 139.
    0
    @101 okuyorum panpa umarım gözüme toz kaçmaz
    ···
  15. 140.
    0
    lan olm sevdiğim bir kız var lan :(
    ···
  16. 141.
    0
    Eskiden içebiliyordum tabi.O zamanlar bayağı kafam incin ciddi bir ilişkiden çıkmışım çakmak için bir kızla çıktım her neyse kızla gittik bir puba oturduk içiyoruz falan.Ben kıza eski sevgilimin adıyla nasılsın dedim. Kız bana o kim ya dedi pardon ya annem geldi aklıma dedim inandı sonra çaktım ayrıldım hala unutamam lan o kızı.
    ···
  17. 142.
    0
    @1 olm bin fatih giberim seni gibtir git yat dıbına kodum
    ···
  18. 143.
    0
    @1 ananı gibeyim...
    ···
  19. 144.
    0
    am züt meme giber
    nargile var lan, izmit merkez de olanlar gelebilir, acısuya 3sn
    tütün çeşitimiz çoktur
    ···
  20. 145.
    0
    olm 12.5 falandım ben
    ···