-
51.
+2Morpheus beni kafa kilidine almıştı. Napıyordu yine bu dıbınakoduğumun oğlu. "morpheus giberim belanı hea yavşak" dedim. Kolunu gevşetti sırtını döndü ve ileri doğru 1-2 adım attı. Eş zamanlı olarak "hiç adab-ı muhaşeret kalmamış... " "zamane gençlik şakadan da anlamıyor... " diyerek söylendi. Tam karşımda oluşan koltuğa oturdu ve hafif öne eğildi. "Bu senin son şansın. Bundan sonra artık geri dönüş olmayacak." dedi ve cebinden biri mavi biri kırmızı olmak üzere iki hap çıkardı. "mavi hapı alırsan hikaye sona erer, yatağında uyanırsın ve istediğin her neyse ona inanırsın. Kırmızı hapı alırsan harikalar diyarında kalırsın. Ben de tavşan deliğinin gittiği yerleri gösteririm." diye ekledi.
-
-
1.
0Delik deyince azdın demi bin
-
1.
-
52.
+1Rezervasyon
-
53.
+1rezzzzzz
-
54.
+1rezerve
-
55.
+2Tam kırmızı hapa uzanıyordum ki yanımda Ezel belirdi. Yavaşca dizime oturdu ve kollarını boynuma doladı. "Morphy tavşan deliği dediğin bu muydu lan yoksa ehehe" dedim fakat pek giblediği de söylenemezdi. Replik okuyordu sanki ruhsuz oç. Tekrar elimi kırmızı hapa doğru zütürdüm ve brutal vokal yaparcasına "unutma! sana vaat ettiğim tek şey gerçek fazlası değil... " dedi. Viagra olduğundan şüphelendiğim hapı aldım ve yuttum.
-
-
1.
0Aferin iyi tak yedin
-
1.
-
56.
+1Rezerve
-
57.
+1istemsizce sukuladim bin
-
58.
+1Rez aceyip sardı
-
59.
+2Uyandığımda saat 12 civarıydı. Rüyanın şokunu atlatmak için başında sızdığım bilgisayardan "bir kız bana emmi dedi nörüyüm " açarak günlük dozumu aldım. Ardından mutfağa gidip 2 dilim antep usulü acılı tostçu erol tostumu yapıp midemin fiziksel gereksinimlerini karşıladım. Aklımda dün gördüğüm rüya ile Ezelin doğum günü eş zamanlı olarak geldi. Tamam da bunun ülke ekonomisiyle ne alakası var dedim kendi kendime. Gugılda bulamadığım mekanın adresini öğrenmek için Ezele ulaşmalıydım. Aşırı üşengeç bedenim üst kata çıkmaya erindiği için rehberden "O" harfine gelip huur ezele bastım. Cenırıl mobayl telefonumu böyle anlarda çok seviyorum. Onunla gurur duyuyorum. Çaldı fakat açmadı. Tekrar aradım. Bu sefer kendi çalarken dinlet servisimi yapıp "tarkan - kuzu kuzu" şarkısınının nakaratını 1 buçuk kere söyledim fakat bu da işe yaramadı. El mahkumdu artık. Açtım kapıyı ve eyirmeks ayakkabılarımın topuklarına basarak Ezellerin katına çıktım. Kapıyı tık tık çalarken içimden "tıık tık atıyor kalbiim" şarkısını mırıldandım. huur ezelin ayak sesleri gelmeye başlayınca şarkıyı uzun havaya çevirdim. Kapıyı açtığında karşımda afet-i devran bir şey vardı. Kapıyı iç çamaşırlarıyla açması beni yaz aylarının güzide günlerine zütürdü. Boynumu hafif yana yatırdım ve "Naaaağber kız" dedim. Her zamanki yayvan ağzıyla "iyilikk senden naaaber?? Geliyorsun dimi bugün??" dedi. "Ben de onun için geldim ama bilim her şeyi açıklamaz." dedim. "Sen bilime laf mı ediyosunn" diyerek boş muhabbetin devamlılığını sürdürdü. Ben de "Sen sevgilinin çayına arsenik atsan ve sevgilin ölse... Hakim sana sorsa 'sevgilinin çayına neden arsenik attın?' diye. Sen de desen ki "vücudumda bulunan enerji sayesinde elektronlarım harekete geçti ve nöronlarımın karar mekanizması çalıştı. Bunun sonucunda beynim kas hücrelerime emir verdi, kas hücrelerim iskeletimi harekete geçirerek kolumu kaldırdı ve arseniği çaya bıraktı." "Bilimin yaptığı tam olarak budur ama hakimin istediği cevap bu değildir." diyerek susturdum.
-
60.
+2Bir gibim anlamayarak yüzüme mamut gibi baktı."nerde şu silim şeydi kafe bulamadım dıbına koyim" dedim. "üff boşver sen onuu saat 6 buçuk gibi hazır ol ben giderken seni alırım" dedi. "Tamam." demekle yetinerek eyırmekslerimi çıplak ayaklarımla eve kadar sürüdüm. Eve geldiğimde ezelin bu adresi bana neden söylemediğini düşünmeye başladım. Sonra gibtir edip Günah Benim'in yayınlanma sırasına göre sondan 8. coverını dinledim. 4 görüntülenmesi vardı ama bu onların müzik kariyerine bir engel olamazdı. Ardından biraz ptt 1.lig haberleri okuyup makale arayışına girdim. Bir makalede gerçekliğin sesinden bahsediyordu. Okumaya başladığımda düşüncelerimle paralel ilerleyen bir makale olduğunu fark ettim. Bir bilgiden bahsediyordu. Anlatılamayan yalnızca deneyimlenebilen bir bilgiden. Bunu söyleyerek anlatmış oluyordu dıbınakoduğumun oğlu da her neyse. Saat de bayağı ilerlemişti. Hemen altıma siyah renkte bir kot pantolon ve üzerime vücuduma yapışan beyaz bir tişört giydim. Tamam da bunun benim kaslarımla ne alakası var dedim kendi kendime. Üç fıs parfüm de sıktıktan sonra kendimi trabzonsporun olağanüstü kongresine hazır hissettim.
-
61.
+1rezerve
-
62.
+1Rezervasyon
-
63.
0Yaz panpa seri amcık
-
64.
+1Çocuklar duymasın dizi müziği açıp kalan vaktimi yüksek verimlilikle geçirdim. Kısa bir sürenin ardından kapı çaldı murat gilin damından at- derken kapıyı açtım. Karşımda bir afet görünce layamaadım... diye devam ettim. " Hazır mısın? çıkıyoruz." dedi. "Sen kime emir veriyosun dıbınakoduğumun huursu" diyecektim ki kendimi frenledim. " Hazırım babuşş" dedim ve eyırmekslerimi ayağıma geçirip takıldım bizim beyaz tavşan dövmeli ezelin peşine...
-
65.
+1Bu dıbınakoduğumun pgibolojik sorunu yüzünden hayatın gerçekliğini tam olarak algılayamıyordum. Yakın bir tarihte dışarıya çıkmamanın verdiği gafletten olacak ki yarı karıncalı görüyordum çevremi. Bu sorunu gibtir edip ezele biraz ramiz dayı taklidi yaptım ve "gerçi sen daha iyi bilirsin ehehe" dedim. Güldü amk huursu. Akşam olduğundan hava kararmıştı lakin akşamın tonları biraz alacalıydı. Beni nereye zütürüyordu bu kevaşe anlamış değildim. Dışarı çıkmıyor olmam semtimi bilmiyor olacağım anldıbına gelmiyor beyler. Fakat sanki zihnim evrenin bu kompleks yapısı içinde kaybolmuş. Bir tek sıradanlığa sürüklenen bedenim kalmıştı. "Kızım gelmedik mi lan hala?" " beynim gibildi dıbınakoyim" dedim. "Sen de amma sabırsızsın bee " dedi. " Bee mee hayırdır dıbınakoyim" demeye kalmadan " heh geldik işte burası " dedi. Mekana baktığımda kafe mafe yazmıyordu. Silim şeydi hiç yazmıyordu dıbınakoyim. Karanlık ve gizemli bir yapısı olsa da içerden pavyonvari pembe led ışıkları geliyordu. Tabelasında playboy sembolüne benzeyen kocaman bir beyaz tavşan vardı. Ve altında eğik bir puntoyla "gerçek dünyaya hoşgeldiniz... " yazıyordu.
-
66.
0eee pampa devamı nerde
-
67.
+1Olayın akışına kapılıp kendimi Polat Alemdar gibi hissettim. Ezel " beni takip et" dedi. Kollarımı aça aça yürüyerek Ezelin hafif araladığı kapıdan içeri girdim. içerisi lağım gibi kokuyordu. Etrafı gözlemlemeye başladım. Mekanın kapıya göre sağ tarafında mini bir bar ve iki üç bar taburesi vardı. Tam karşımda iki büyük koltuk karşılıklı olarak yerleştirilmişti. Sol tarafta ise minik bir sahne vardı. Sahnede de bir sandalye ve ona dayanmış bir gitar vardı. "dıbınakoyayım ezel nereye getirdin biz-" diyecektim ki ezelin yanımda olmadığını fark ettim. " ezelll! ezel nerdesin dıbınakoduğumun huursu!" Mekanda benden başka çıt çıkmıyordu. "ismini gibtiğimin kızı nerdesin lan" dedim "huur eyşan!"...
-
68.
+1Umarım ben etrafı incelerken dışarı çıkmıştı ve biraz sonra gelecekti. Farklı bir senaryo düşünmek nöronlarıma darbe niteliğindeydi. Fırsattan istifade gitarı aldım elime ve J.S.Bach ın air on the G String parçasını çaldım. Bu parçaya da fetişim olduğunu inkar edemem. Gitarın tellerine dokunurken kendimi evrenin bir parçası gibi hissetmeye başladım . Mekan kararmaya başladı. Sol çaprazımda duran iki koltuk ve elimdeki gitardan başka bir şey göremez oldum. Gitarın tellerine de son birkaç parmak darbesi daha indirdim. Kollarım karıncalanmaya başladı. Sahneden düşecek gibi olduğumu hissedince sahneden indim koltuğa oturdum. Kafamı geriye yatırıp gözlerimi kapattım. Bir şeyler ters gidiyordu. Bir şeyler her zamankinden daha fazla ters gidiyordu. Ardından bir gıcırtı sesi duydum. Ezelin geldiğini ve beni bu durumdan kurtarıp evime zütüreceğini düşünerek ümitlendim. Adımlar yaklaşıyordu. Gözümü güçlükle de olsa araladım fakat kimseyi göremedim. Sonrasında laaaps diye bir ses ve alnımda yanma hissi... Parmaklarını ağzımın önünde birleştirip üfle dedi. Arkama geçmiş gavat... Çocukluğumda dnama işlenen yüksek üfleme güdüsü yüzünden üflemek mecburiyetinde kaldım. Bu nöronlarımı harekete geçirmiş ve vücuduma enerji vermişti. Gözlerimi açtım ve doğruldum. "Kimsin sen?" dedim. Birkaç adım attı önümdeki koltuğa oturdu. Rüyalarımdaki tecrübeyle onun morpheus olduğundan şüphelendim. Fakat karıncalanmış beynim ve karanlık mekan yüzünden seçemiyordum. "Benim kim olduğumu çok iyi biliyorsun... Asıl sen kendini tanıyor musun?" dedi bana. Bu lafın ardından sinirlendim "offff manyaaak lafff gizemini gibtiğimin oğlanı" dedim ve sinirimin verdiği gazla " Ben ki sultanlar sultanı hakanlar hakanı... odasının ve cenırıl mobayl telefonunun sahibi... Evinin tostcusu Ezelin komşusu... " derken içimden takunu çıkarma sesleri yankılanıyordu. Ardından yineledim "sen kimsin?" "bense fransa vilayetinin kralı fransuvayım" dedi . Espriden de anlıyordu züt. "neden burda olduğunu biliyor musun neo?" dedi.
-
69.
0Bilmiyordum. Sahi neden buradaydım ben. Doğum günü için sürüklenmiştim ezelin peşine ama ortalıkta ezel mezel yoktu. Ayrıca etrafın zifiriliği fiziksel olarak geldiğim mekanda olmadığımı gösteriyordu. Nerdeydim ben? "Bilmiyorum. Nerdeyim ben?" dedim. " Burada olmayı sen seçtin neo. Kırmızı hapı almasaydın bunların hiçbiri olmayacaktı." dedi. "Bana gerçeği göstereceğini söyledin gerçek nedir?" dedim. " insanlar yüzyıllardır bu gerçeği aradılar neo. Bunlardan birkaçı bu gerçeğe ulaştı. insanlara anlatmaya çalıştılar lakin başaramadılar. Çünkü bunu yaparken kendi benliklerinin süzgeçinden geçirmiş, kendi yorumlarıyla gerçeği aktarmışlardı. Bu yorumların peşinden giden milyonlarca insan oldu. Bu yüzden tarihe iz bırakmış önemli insanlar ortaya çıktı. Bu yorumlar uğruna can verenler , kendi düşüncesinin üstünlüğü için birbirleriye mücadele edenler oldu. Aslında gerçek hiçbir şekilde anlatılamayacaktı. Fakat insanlar kendi işlerini başkalarına bıraktı ve düşünmemeyi seçti... "
Uyandığımda etrafımda onlarca insan vardı. Başıma çöküşmüş ayıltmaya çalışırcasına hareketler yapıyorlardı. Sanırım ezelin zütürdüğü kafedeydim ve sırtımdaki ağrıdan anladığım kadarıyla yerde yatıyordum. Uyandığımı belli etmemek için gözlerimi açmadım. Pgibolojik sorunlarım yüzünden gerçekle rüyayı ayırt edemediğimi ve bu gördüklerimin zihnimin bana yaptığı oyunlar olduğumu düşündüm. Belki yalnız hayatım ve içsel çatışmalarım bedenime fazla gelmişti. Morpheusun söylediklerini tekrar düşündüm. Sanırım bu düşündüğüm son şey olacaktı. Bundan sonraki hayatımı sadece mutlu olmak için yaşama kararı aldım. Hayat mutsuz olmak için fazla kısaydı.
Niğdeli Ramazan Yıldızın sesinden bi kız bana emmi dedi nörüyümün nakaratını bir kez daha mırıldandım içimden.
Ve hiç olmadığı kadar gerçekçi açtım gözlerimi.
5 metrekare odamda , yanımda cenırıl mobayl telefonumla...
20.12.16
Enes