/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +7 -4
    "Boşver bee oğlum sana kız mı yok?
    Unut gitsin artık şu duygusuzu!
    Hâlen kızların sevmeyi beceremediğini anlamadın mı?".

    Birazcık düşündüm.
    Karşımda gününün yarısını sosyal medya sitelerinde geçiren, hergün farklı bir kızla gezen ve hiçbir zaman ciddi olamayan arkadaşımın dediklerine kulak astım.
    "Sâhi kızlar sevmeyi beceremiyor muydu?"
    Haklıydı sanırım.
    "Seven insan terk eder miydi? Haber bile vermeden sessiz bir şekilde çekip gider miydi? Evet evet, kesinlikle haklıydı" diye kendimle konuşuyordum. Gözüm bir anda masanın üzerinde duran telefonuma ilişti.

    "Ne diye halen o kızın fotoğraflarını saklıyordum ki?".
    ···
  1. 2.
    +2 -1
    Okumayın kızı gibmemiş
    ···
    1. 1.
      -2
      Seni gibmekten fırsat bulamadim..
      ···
  2. 3.
    +2
    Yavaş yavaş tedirgin adımlarla galeriye doğru yöneldim. Derin bir nefes alıp iç çektim. Bir kaç fotoğrafımıza baktığımda içimden
    "ne güzel gözleri vardı, kocaman gözleri vardı bee" diye mırıldandım. Elim defalarca fotoğrafları silmeye gitse bile bir türlü başaramadım.
    "Galeriden sildiğim fotoğrafı kalbimden silebilecek miydim?".
    Ben fotoğraflara göz gezdirirken garsonun;
    "Pardon, ne alırdınız?"
    sesiyle irkildim. Gözüm karşımda oturan arkadaşıma gitti.

    "Ben meyveli soda alayım" dedi.

    "Bende aynısından alayım".

    Tekrar telefonumu elime aldım ve fotoğraflarımıza baktım.
    Gözlerinin akı yalan kokan bu kıza defalarca bakıyordum..
    ···
  3. 4.
    +2
    Tekrar telefonumu elime aldım ve fotoğraflarımıza baktım.
    Gözlerinin akı yalan kokan bu kıza defalarca bakıyordum.
    Arkadaşımın

    "yeter artık! Ver şu telefonu"

    "Sen yapmazsan ben yaparım!"
    dedi
    ve telefonumu yere fırlattı.

    "Sana yenisini alacağım dostum, unut artık şu duygusuzu!"

    Para onun için sorun değildi.
    Babası öldükten sonra tüm mal varlığı ona geçmişti.
    Annesi bakım evinde, koskoca istanbul'da kimsesiz yaşıyordu.
    Kimsesiz dediysem tek gecelik kız arkadaşlarını saymıyorum bile. Sanırım son zamanlar da pgibolojik sorunları vardı.
    Şaşkın bir şekilde ona baktım..
    ···
  4. 5.
    +1
    "Sen az önce sevdiğim kıza hakaret mi ettin?"
    diyerekten sert bir şekilde tepkimi gösterdim.

    "Selim, öyle demek istemedim biliyorsun"
    diyerekten açıklamasını yaptı.

    Bunun hiç bir açıklaması olamazdı. Benim değer verdiğim, sevdiğim, her gece hırkasına sarılarak ağladığım kıza öyle bir kelimeyi yakıştıramazdı.

    Mekânda ki herkes bize bakıyordu.
    Sinirden ellerim titriyordu ve ekin bunu fark edebiliyordu. Son zamanlar bu tür fevri hareketlerini sıklıkla sergiliyordu. Aslında benim içinde bir bahane olmuştu.
    "Neden bu duygusuz insan ile yollarımı ayırmıyorum ki" diye içimden düşünüyordum.
    Sakin bir ses tonu ile,
    "Senin kadar duygusuz, sevgisiz bir insan görmedim. Sen bu saatten sonra değil benim dostum, sokakta gördüğümde zorla elini sıktığım insan kadar bile değerli olamazsın"
    diye ekledim.
    ···
  5. 6.
    0
    Sen seversin elin oğlu duvara vura vura giber
    ···
  6. 7.
    +2
    Yüzü limon gibi ekşimişti ve çenesini kaşıyordu.

    "Benden bu kadar hadi eyvallah" diyerek mekandan çıkmaya yöneldiğim vakit ise arkamdan;

    "Bir kız için en yakın arkadaşını satıyorsun, pişman olacaksın!" diyerekten içini döktü.

    Bu sözcüğü tekrar etmesi ile kan beynime gitmişti. Yavaşça arkama döndüğümde onu ayakta, mekandakileri ise hayretle bizi izliyor şekilde gördüm. Yumruğumu sıkıyordum ve derin derin nefes alıyordum. Mekandakiler ise "hadi bi kavga çıksada izlesek bee" dermişçesine meraklı gözlerle seyir ediyorlardı.
    O an tarif edilmez bir şekilde gaza gelmiştim. Burası Ekin'in çöplüğüydü. Genelde kız arkadaşları ile burada takılırdı. Her ne olursa olsun sevdiğim kıza ikinci bir kez ağır hakaret etmişti. Tepkimi koymak zorundaydım, gururum ayaklar altına alınmıştı. Yavaş yavaş Ekin'in üzerine doğru yürüdüm..
    ···
  7. 8.
    0
    Rezzzzzzzzz
    ···
  8. 9.
    +5
    oruspu çocuğunun girişine bak sanki orhan kemal amk
    ···
    1. 1.
      0
      Ulan aynen kxjxjsbde
      ···
  9. 10.
    0
    Fotoya geldim postamı attım rezevenkimi aldım gidiyorum
    ···
  10. 11.
    0
    ko züte gitsin yeğen kız kesin başkasını bulmuştur bile
    ···
  11. 12.
    0
    Devam pnp
    ···
  12. 13.
    0
    Vay amk be yak yak
    ···
  13. 14.
    0
    "Sende birazcık karakter olsa kardeşim dediğin insanın sevdiğine laf etmezdin!"

    diyerek sert bir dil ile açık açık belirttim. Ağzını bile açmasına izin vermeden yumruğu vurmam bir oldu. Herkesin bize bakıyor olması bana ayrı bir özgüven veriyordu. Defalarca yumrukladım, taa ki omzumda iki tane kocaman el hissedene kadar.
    ···
  14. 15.
    0
    Arkamı döndüğümde takım elbiseli, en az boyları 1.80 olan kas yığınları ile karşılaştım. Omzumda hâlen oluşan baskıyı hissedebiliyordum.
    Soğuk bir bakışma sonrası hızlı ve öfkeli adımlarla mekândan uzaklaştım. Işıklarda geçiyor, sağıma soluma bile bakmadan küfrederek evin yolunu tutuyordum.
    Aklım hâlen ondaydı. Aklım çıkıyor fakat o benim aklımdan çıkmıyordu.
    Caddeler el ele tutuşan çiftler, aynı tişörtleri giymiş romantik sevgililer ve mutluluğu sadece elini tutabileceği birilerinde aramaya çalışan insanlarla doluydu.
    Tam caddeyi döndüğümde;
    kafasında kulaklık, bir eli telefonda diğer eli ise saçlarında olan, orta boylarda, sarı saçlı bir kız ile çarpıştım. Daha doğrusu resmen omuz attım. Tüm suç küçük hanımdaydı. Kulaklığı çıkarması ile

    "Önüne baksana odun" demesi bir oldu.
    ···
  15. 16.
    0
    Rezzolas
    ···
  16. 17.
    0
    Kızlar her zaman kendini haklı gören varlıklar idi. Haksız oldukları konuyu evire çevire uzatır, mutlaka bir çıkış yolu bulurlardı.

    "Pardon küçük hanım, siz bana çarptınız. Hem işlek bir cadde de kulaklık ile geziyorsunuz, hemde gözleriniz telefonda"
    diyerek kendimi savundum.

    Gözlerini devirerek uzun süre baktı. Aman Allahım! Gözlerinde makyaj yoktu ve tam bir ceylanı anımsatıyordu. Sessiz bakışları birden soğuk bir hava aldı ve

    "iyi günler, özür dilerim"
    diyerek yanımdan hızlıca geçti. istemsiz bir şekilde saçlarının kokusunu içime çektim. Bu koku bana Arya'yı hatırlatıyordu.
    Bu koku Arya'nın olmalıydı peki Arya neredeydi ?
    ···
  17. 18.
    0
    O kokuyu tekrar teneffüs etmek için her şeyimi verirdim. Bir insanı takip etmenin ne kadar yanlış bir davranış olduğunun farkındaydım. Fakat bu sefer şartlar farklıydı. Arya'mı seneler sonra tekrar koklamıştım.
    Ağır ağır adımlar ile mesafeli bir şekilde peşine koyulmuştum. Kafasında kulaklık yavaş yavaş ilerliyordu. Güneş saçlarına vuruyordu ve ışıl ışıl parlatıyordu.
    Sanırım evi epey bir uzaktı. Karşıdan karşıya geçerken sağına ve soluna bile bakmıyordu. Hemen arkasındaydım ve kafasını çevirdiği an beni oracıkta kıpkırmızı yapabilirdi.
    Karşından süratli bir şekilde araba geliyordu ve onun haberi bile yoktu.
    Son adımı atmadan onu kolundan tutup geri çektim. Korkmuştu, korkmuştum.
    Kolunu fazla sıktığımı fark bile edemiyordum. Ciddi bir ses tonu ile

    "Canimi yakiyosun" dedi.
    ···
  18. 19.
    0
    Rezerved
    ···
  19. 20.
    +1
    Biraz önce belki de onun hayatını kurtartmıştım fakat hâlen beni azarlıyordu. Ekin'in de dediği gibi "kızlar gerçekten nankördü ve değer bilmiyordu".

    Onu kendime doğru çektiğimde bir kez daha kokusunu hissetmiştim.
    "Senin burada ne işin var? Beni mi

    takip ediyordun ? Hem odunsun hemde sapık!" dedi ve gözlerini tekrar devirdi.

    "Öncelikle sapık değilim küçük hanım. Az önce sizi büyük bir beladan kurtardım ve teşekkür etmek yerine arka arkaya çıkıştınız" diyerek ekledim.

    "Teşekkür ederim, hayatımı kurtardın! Dile benden ne dilersen"

    gibi imâlı imâlı konuştu. Tam bir şımarıktı.
    Sessizliğime cevapsız kalamadı ve

    "Sanırım sende buralarda
    Oturuyosun" dedi ve merakli gozlerle bakti.
    ···