çok geç olmadan yarı çakır keyif halde otele döndüm. girdiğimde annayla selvi abla tartışıyordu. yarı içkili yarı ciddi bir şekilde kafamı yerden kaldırmadan selvi ablaya hadi hazırlan dedim. ne hazırlanması nereye diye çıkıştı bana. hazırlan bugün işe çıkacaksın dedim. bu bana bağırmaya falan başladı. kafamı kaldırıp bunun boynundan tutup duvara dayadım. bak selvi senin dıbını yolunu giberim yeter artık , yüz verdik tepemize çıktı. hazırlan ciksi bişeyler giy bugün huurluk sırası sende. eğer beni biraz daha sinirlendirirsen senin dıbına dinamit sokar patlatırım dedim. bunun üzerine selvi abla sadece kafa salladı korkarak. bunun boynunu bıraktım. gidip hazırlanmaya başladı.

anna gelip bana aşkım diye sarıldı. masmavi gözlerine bakarak dudaklarına bir buse kondurdum. sarıldık doyasıya sarıldık. sarılırken belini kırdığım rehineyi merak ettim. abana ona ne olmuştu. annaya sordum. çıkarken karnına sapladığım çatal yüzünden kan kaybından ölmüş. bütün cesetler odada kokuşmaya başlamıştı. tek bir seçeneğim vardı. selvi ablayı bugün satmalıydım. artık otelin kokusundan rahatsız olan mahalle sakinleri foyamızı oraya çıkarabilirdi. selvi abla hazırlanmıştı. taş gibi olmuştu. altına dar bir etek, siyah içini gösteren bir kilotlu çorap giymiş. taş gibi olmuştu. selvi ablayı öyle görünce benim 22 santimlik orak sapı kadar damarlı yannanım kalkmaya başladı.

beyler dinleyen panpalarıma teşekkür ederim. benimde sosyal bir hayatım var binler. boşluk buldukça yazıyorum.

kendimi pantolonumun kemerini çıkartırken buldum. pantolonumu indirdim. selvi ablanın yanına gidip yala dedim. gözlerimin içine baktı bi 10 sn kadar. sonra hiçbirşey demeden diz çöküp saksoya başladı. çok fazla uzatmadım. bunu ellerinden tutup ayağa kaldırdım. sonra zütürüm duvara dayadım. eteğini indirmeden eteğinin altında tangasını hafif yana sıyırıp devasa yannanımı arkadan dıbına sürtmeye başladım. çok heyecanlıydım. sonunda selvi ablanın dıbını gibebilecektim. sonra bu biraz ah oh demeye başlayınca bir anda sonuna kadar kökledim. bu ahhh diye bağırdı. yannanımı ucuna kadar dışarı çıkartıp , sonuna kadar içine sokuyordum. selvi ablanın ellerinden tutup duvara dayadım ellerimizi. kulağına eğilip artık sende benim girdiğim bir amsın dedim. bu devam et dedi. ellerimini bırakıp kalçasından tuttum. öyle sert vuruyordum ki gibim alev alacaktı neredeyse. sonra geliyor artık dedim. elimi kafasının üstüne atıp yere doğru bastırdım. gibimi suratına suratına vuruyordum. bu dilini çıkarmış yannan darbelerimi diliyle savuşturuyordu. en son dayanamadım artık kafasını iki elimle kavrayıp dalgayı soktum. deep throat yapıyordu şimdide. ve yannanım gırtlağındayken ağzının içine hunharca boşaldım.

bu bütün dölleri yuttu. elinden tutup ayağa kaldırdım. çok iyiydin tatlım deyip zütüne bi şaplak vurdum. ben aşağı iniyorum 5 dkda kendine çeki düzen ver seni kamyonette bekliyorum dedim. altın rengi parlak takım elbisemi giydim ve kapıdan çıkarken annanın dudaklarına bir buse kondurarak aşağıya indim. resepsiyonistin çekmecesinde duran silahı alıp belime taktım. ne olacağı hiç belli olmazdı. sakata gelmek istemiyordum. bi 5-10 dk bekleyişten sonra selvi abla aşağıya indi. artık yola çıkmıştık. yol boyunca hiç konuşmadık. iş yerimize gelmiştik sessiz bir yolculuktan sonra. ben buna bi hareket çaktım sen bekle ben arabayı park edip geliyorum dedim. bu kafa salladı. arabayı park edip selvi ablanın 4-5 metre ilerisinde selvi ablayı izlemeye koyuldum. bi kaç laf atan bi kaç ufak sohbet eden oldu. hiçbirinden iş çıkmadı. birden uzaktan tanıdık yüzler belirdi.

beyler şukulayın ki hikaye başlara çıksın. böyle dinleyen yok diye anlatasım gelmiyor amk.

geçen gece annaya gurup teklif eden gençler. müşteriyi kaçırmamak için yanlarına ben gittim bu sefer. nasılsınız gençler dedim. oo iyiyiz abi nerelerdesin ne zamandır yoksun dediler. böyle biraz sohbet ettik. sonra bunlar annayı sordu. anna işi bırakıp memleketi odessaya döndü dedim. bunlar bi hadi ya çektiler. sonra elimde ev hanımı yeni işe başlamış biri var denemek ister misiniz dedim. kaç para geceliği diye sordular. 700e olur dedim. bunlar pazarlığa başladılar yok abi annaya 800 verdik bu 700 etmez falan. elimi çok konuşan barzonun omzuna attım. bak koçum siz alın bunu gibin eğer bu paraya değmezse gelin ben size 2 günlük bedava rus ayarlıcam dedim. bunlar ikna olmuş bir şekilde ceplerinden parayı çıkartıp denkleştirdiler. ben selvi ablaya gidip. abla bu ikisi sana grup yapacak bu gece yarın sabahtan otele gelirsin dedim. bu cevap bile vermeden gençlerin yanına gitti.

700 tl paramız vardı artık. ama yetmezdi "bu para anca benim arabamın mazotuna yeterdi." selvi ablayı daha çok çalıştırmalıydım. otele annanın yanına döndüm. anna beni görünce çok sevindi. selvi nerde diye sordu. o bu gece bizle değil deyince daha çok sevindi. bu sahne bana çok tanıdık gelmişti. aynı durumu ben annayı pazarlarken selvi ablaylada yaşamıştık. ne garipti dünya amk. sonra annayla o gece kırmızı şarabımızı içtik ve gibişip uyuduk.

sabah olmuştu ve büyük bir sürprizle gözümü açmıştım. anna bana sakso çekerek beni uyandırdı. bu sefer boşalmadım. etraftaki cesetlerin kokusu beni iyice rahatsız etmişti. artık dayanılmaz bir haldeydi. annaya planımdan bahsettim. bak anna bak aşkım. bugün selvi ablayı son kez çalıştırıp parasıyla burdan başka bir sahil şehrine doğru yol alıyoruz. yeni bir hayat kuralım. evlenip çoluk çocuğa karışalım. anna bunu duyunca duygularına yenik düştü ve boynuma sarıldı. telefonumun çalmasıyla saadetimiz bölündü. arayan selvi ablaydı. gel beni dün bıraktığın yerden al huur çocuğu çok kötüyüm dedi ve telefonu kapattı. olayın şokuyla annayı bırakıp hemen kamyonete atlayıp selvi ablanın yanına gittim.

gördüğüm manzara kanımı dondurmuştu. selvi abla ağzı burnu mosmor ve kanlar içindeydi. hemen gidip bunu kucağıma alıp kamyonetin arkasına attım. biraz sert fırlatmışım kafasını kamyonetin demirine vurdu. bu küfür ederken atladım kamyonete son gaz otele geldik. kucağımda odamıza çıkarttım bunu. kapıyı anna açınca o da şaşırdı. bunu yatağa yatırdım. anna git sıcak su pansuman hazırla dedim. selvi ablaya dönerek : ne oldu selvi abla sana böyle dedim.

dün beni pazarladığın iki elemanla ilk önce gidip birşeyler içtik. ardından beni lüks bir otele zütürdüler. orda da içmeye devam ettik. bunlar iyice kafayı bulunca beni dövmeye başladılar. bi anda türk filimlerindeki gibi tokatı yedikçe diğerinin üstüne düştüm. böyle böyle anamı gibtiler. sonra acımadan amdan zütten gibtiler. hatta sonradan bir arkadaşları daha geldi. 3 kişi mahvettiler beni. amım zütüm yırtıldı. zütüm yara. ağzımın kenarı yırtıldı. 3ü birlikte ağzıma yannanlarını soktular. aynı anda zütüme girmeyi denediler. senin yüzünden bu haldeyim halidakisperm, senin yüzünden... bu duyduklarım beni şok etmişti. derhal bir sigara yaktım.

anna pansuman malzemelerini getirdi. çok zorlu bir operasyon beni bekliyordu. bu kadar derdin içinde ameliyatta yapmak başa düşmüştü. annaya git iğne iplik bul dedim. bu gidip getirdi. selvi ablanın bacaklarını kaldırdım. annaya bu şekilde tut dedim, kafasını salladı. ayakkabılarımı ve çoraplarımı çıkarttım. bağırmasın diye çoraplarımı selvi ablanın ağzına tıktım. geçecek abla hepsi geçecek diye teselli edip alnına bir öpücük kondurdum. ardından dıbına ve zütüne tentürdiyot döktüm. ağzında çorapları var gücüyle ısırmaya ve sesler çıkartmaya başladı. keyfi yerine gelsin diye zütüne bir şaplak vurdum. yüzüne bakıp gülümsedim.

elime aldığım iğne iplikle selvi ablanın zütünden dikmeye başladım. o ara selvi abla bayıldı. artık işim biraz daha kolaydı. dikmeye başlarken her taraf kan oldu. becerememiştim. selvi ablanın mikrop kapıp ölmesini istemiyordum. annaya git içerden küçük tüpü ve bir tane yemek kaşığı bul getir dedim. bu tüpü ve kaşığı getirdi. izlediğim filmlerde derin yaraların mikrop kapmasını engellemek ve yaranın kapanmasını sağlamak için yarayı dağlıyorlardı. bende kaşığı bir güzel küçük tüpte ısıtıp selvi ablanın dıbını zütünü bir güzel dağladım. baygın olduğu için bir sorun yaşamamıştık.

buraya kadar herşey normal devam ediyordu. ta ki selvi abla uyanana kadar. narin gül gibi dıbını uyandığında genpa torbası gibi görünce sinir krizi geçirdi. sanırım dağlamayı biraz fazla yapmışım ki üretrası ve züt deliği tamamen kapanmış. sinir krizi geçince tuvalete gitmek istedi fakat işeyip sıçamadı. yine iş başa düşmüştü. selvi ablayı domaltıp tornavidayı dıbına ve zütüne sokarak dağlanan yarayı tekrar açtım. acılar içinde bağırarak bayıldı. anna dehşetle bakıyordu bana.

artık kendimi tanıyamıyordum. annaya hazırla gidiyoruz dedim. selvi ablayı sırtıma aldım ve aşağıya kamyonete indirdim. anna pılını pırtını toplamış o da aşağıya inmişti. selvi ablayı kamyonetin arkasındaki çadıra yatırdım ve üzerini kapattım. annaya sen bekle ben geliyorum dedim. otele girip sırt çantasına lazım olabilecek bir kaç eşya biraz erzak ve otelin kasasındaki paraları aldım. arkamda iz bırakamazdım. her tarafa benzin dökmeye başladım. elimdeki zippoyu yakıp yere fırlattım. arkama bile bakmadan otelin merdivenlerinden yanan tahtaların çıtırtıları eşliğinde indim.

kamyonetime binip gaza bastım ve nereye gittiğimizi bilmeden ilerlemeye başladık. ben arabayı sürerken anna benim omzuma yattı iki birer aşık gibiydik. sonra ben bunun kafasına bi tane şaplak attım vites değiştiremiyorum dıbına koduğum diye. bu peki aşkım diye kalktı. yol tabelalarından gördüğüm kadarıyla bodruma doğru ilerliyorduk. yeni aşkım annayla güzel bir hayat belkide bodrumda bizim için sunulmuştur diye düşündüm. biraz yol aldıktan sonra anna benim tuvalete gitmem lazım dedi. etrafta benzinlik falan olmadığı için ormanlık bir yerde kamyoneti durdurup annaya sıçması için zaman verdim. bu arada bende bir sigara yaktım ve selvi ablanın durumuna bakmak için kamyonetin arka tarafına geçtim. selvi abla çok acı çekiyordu. titriyordu ve zütündeki kanlar çadırı doldurmaya başlamıştı. nazikçe yaklaşıp selvi abla senin için yapabileceğim bir şey var mı dedim.

defol git dıbına koduğumun yaratığı dedi bana kısık bir sesle. bunu duyar duymaz sinirlerim tepeme çıktı. dalgayı çıkartıp selvi ablanın üzerine işemeye başladım. annada bağırarak yanıma geldi. selvi abla için üzüldüğünü sanmıştım ama sıçarken zütünü yılan sokmuş. derhal annayı oracıkta domalttım yarasına bakmak için. her taraf tak içindeydi. ama bunu yapmazsam annayıda kaybedebilirdim. elimle takun kabasını alıp annanın zütüne bıçakla bir çizik attım sonra dudaklarımı dayadım ve zehiri emmeye başladım. ağzıma zehir, tak,kan karışımı şeyler geliyordu. her emdiğimde yere tükürüyordum. ve sonunda bütün zehri zütünden emmeyi başardım. anna yorgun bir şekilde araba oturdu. bende cep telefonumu selvi ablaya verdim. birşey olursa beni çaldır abla dedim. tamam dedi. ağzımı suyla çalkalayıp annanın yanına oturdum ve yolumuza devam ettik.

sonunda bodruma varmıştık. burada annayla dünya evine girip mutlu bir yuva kuracaktım. arabayı durdurup selvi ablanın yanına gittim. gördüğüm manzara beni derinden etkilemişti. selvi abla benim telefondan gökçe abiyi aramış onla gittiğimiz yeri tarif etmişti. bir anda gözüm karardı. çok fazla sinirlenmiştim. direk pantolonumun kemerini çözüp 22 cmlik balta sapı gibi olan damarlı yannanımı çıkarttım. öfkeden yannanım çok sertleşmişti. selvi ablanın saçlarından tutup arabanın demirlerine başladım selvi ablayı domaltıp parçalanmış dıbını gibmeye başladım. acımadan sinirle vuruyordum. ben her git gel yaptığım selvi kafasını arabanın demirine vuruyordu. saçlarından bağladığım için kaçamıyordu. yannanımı çıkartıp dıbının dudaklarından birini ısırarak koparttım. her taraf kan revan içindeydi. bunu giberken kafasını vurmaktan kafası kanlar içinde kalmıştı. en son dalgayı çıkartıp sırtına boşaldım. selvi ablayı kafası bağlı ve domalmış şekilde bırakıp kamyonetten indim. annanın elinden tutup koşmaya başladım.

gökçe abi beni bulup gibebilirdi ki birden düşündüğüm şey başıma geldi. telefonum çalmaya başladı. arayan gökçe abiydi. ilk önce bir tereddüt ettim, korktum, açmasam mı amk diye düşündüm fakat açarsam ondan haberdar olabilirdim. nerede olduğundan ağzını arayarak bulabilirdim. bir cesaretle telefonu açtım. buyur gökçe abi dedim. ulan seni yakaladığım yerde gibicem dıbına koduğum seni yakaladığım yerde gibicem. sen benim hayatımı gibtin bende senin hayatını gibicem dedi. sakin ol gökçe abi konuşarak anlaşabiliriz dedim. ne konuşcaz lan ne anlaşcaz seni gibicem bekle bodruma geliyorum dedi. gökçe abi sana reddedemeyeceğin bir teklifte bulunacağım. eğer teklifimi beğenmezsen beni oracıkta öldürürsün dedim. bu tamam dedi telefonu yüzüme kapattı.

kafamda yine planlar kurmaya başladım. gökçe abiyi öldüremezdim , zaten yeterince insanı telef etmiştim. aklıma sevdiğim kadınımı annayı gökçe abiye vermek geldi. ben onun karısı giberken öldürmüştüm. böylece ödeşmiş olacaktık. ama bu durumu annaya söylersem kabul etmezdi. kafamda deli sorularla annayla bir kafeye yemek yemeye gittik. gökçe abiyi beklerken en iyi zamanı geçirme yöntemi buydu.