benimkisi garip bir aşk hikayesi

chapter sixteen: renkli rüyalar oteli

gece 3 gibi döndüm evi. girer girmez yattım. sabah acaip bir baş ağrısıyla uyandım. dünkü yaptıklarım aklıma geldikçe kendimden utanmaya başladım. neyse beyler akşam üstüne doğru aylin ile çiğdem diye arkadaşlar var. bunlar akbükte ki öğrenci evinde çekildimiz fotoları yüklemişler. benide etiketlemişler. bende bi kaç resmi aldım bunlardan yükledim profil fotoraflarıma. akşam üstüne doğru nuray bu resimleri görüyor. bana diyor ki sil o resimler. silmem diyorum. diyo ki sileceksin. dedim silmem. bu bana dedi gibtir git o zaman. nuray olayı da böyle kapandı gibi. neyse beyler akşam ben çıktım kinge gittim. tendercrips söyledim. kasiyer kız ile olan dialogumuz gene çok sıradan geçti. bi an olsun gülümsemedi bana. bende hamburgeri yedikten sonra çıktım. pattese dokunmadım bile. carrefoura uğraım aldım bitane bira. içiyorum. aklıma dün gece nurayı nasıl gibtiğim geldi. çok fena azdım gene. aklıma geldikce çıldırıyorum. benim telefonda eda adında bi huurnun numarası kayıtlıydı. aradım ben bunu. konuştuk ücreti. bu dedi fiyat 120 lira. ters ilişki de istersen 200 lira. dedim çok değil mi? 150 olur o zaman dedi. iyi tamam dedim. bu bana bi otel adı söyledi. bu otelin önüne gelince ara beni dedi. gittim beyler otelin önüne. otelin önünde kızlar voleybol oynuyor. büyük ihtimal huurlar. ben bunu arıyorum açmıyor telefonu. 10 kez falan aradım bunu açmadı. dedim otele gireyim, odayı tutayım ben. girdim beyler otele tuttum odayı. kimse bir şey demedi bayan istermisin falan diye. çıktım odaya. arıyorum bunu cevap yok. mesaj atıyorum oda numarasını cevap yok. neyse beyler yarım saat bekledim. daha sonra çıkışımı yaptım otelden. turizmde çalışan bi arkadaşı aldım. ondan başka bi huurnun numarasını aldım. aradım bunu. bu dedi şu otele git, oda numarasını söyle. gittim kiraladım odayı. aradım söyledim. yarım saat içinde 20 yaşında rus geldi. başladık bununla gibişmeye aradan 20 dakika falan geçti o esnada yatak kırıldı. diğer yatağa geçtik. kız sanki zorla gibişiyor böyle. sürekli bana soruyor sigaran var mı, sigara ver. neyse beyler 40 dakika olmadan bu dedi ben gidiyorum. tamam dedim git. bu huur çıktı gitti. bende indim aşağıya, ehliyetimi alıp cıkıcam. bu kevaşe otelden çıkarken herife söylemiş galiba yatağın kırıldığını, herif dedi bana kardeşim yatağı gümletmişin. dedim abi öyle oldu ya. ne kadar borcum dedim. kardeşim sunta valla 30 lira dedi. attım elimi cebime 5 lira param kalmış. dedim abi insallah kart çekiyosundur, çekeriz dedi. verdim kartı çekti 30 lirayı. bende gene nasıl bir pişmanlık var, kendimden imreniyorum artık. adamdan özür diledim. abi dedim şu düştüğüm durum hakkında sen ne düşünüyosun dedim. olur böyle şeyler kardeşim dedi. ayrıldım otelden. ertesi sabah;
öğlen saatlerinde bu eda aradı beni. dedi ki kusura bakma dün geliyordum, telefonu takside unuttum. takside hava alanına gitmiş. telefonu anca bugun alabildim. e dedim dediğin otele niye gelmedin. dedi ben sana o otelin önüne gel dedim. o otelden oda tut demedim dedi. onun yanında ki ufak otelde görüşceştik dedi. tamam dedim ben seni arıcam..

chapter seventeen: renkli rüyalar oteli part 2

eda aradıktan sonra. giberim dedim yeter artık yapmıyacam diye. sonra üzerinden 1 saat geçiyo, gideyim gibeyim diyorum ne olacak. her saat fikrim değişiyo. gidiyorum asılıyorum sonra oh tamam gitmem artık diyorum. yarım saat sonra tekrar gidip gibeyim en güzeli diyorum. bu kısır döngü akşam 10'a eda beni arayana kadar sürdü.
-gelmicekmisin. gece 12 de başka bir müşterim var gecelik gidicem ona göre
-geliyorum. birazdan çıkıyorum
-kaç gibi gelirsin
-11 gibi ordayım
-tamam şu otele gel. odayı tut beni ara.

çıktım beyler. altınkum'a inmek için taksi bekliyorum. o ara bitane araba durdu. dedi ki aşagıya mı? evet dayı dedim. iyi tamam atla dedi. bindim arabaya. arabaya biner binmez, genç seni zütürürüm ama dolmuş parası alırım senden dedi. canın sağolsun dayı dedim. dayı demiceksin bana ali baba diceksin dedi. ali babayım ben dedi. peki baba dedim. ali baba dedi. herifte robinson da ki cuma gibi. saç sakal girmiş birbirine. t shirtünü makasla kesmis. herifin kafa da kıyak. bu yolda bi bayan ile oğlunu görüyor. bunlara sürekli korna çalıyor. bayanda baya irkindi bundan. görmemezlikten geliyo. bu bağırmaya başladı kadına. dedim ali baba napıyorsun. bu nasıl toplum genç diyor. neyse beyler vardık altınkuma. ali baba burda indir beni dedim. cebimde de bozuk para yok. ali baba ya uzattım 20 lırayı. bu bana cam kavonoz uzattı ben alamam parayı, kavanozun içine koy dedi. ali baba hani para üstüm dedim. ali baba da para üstü yok dedi. indim arabadan. her tarafıma sinirden ağrı girdi. gittim marketten kırmızı tuborg aldım. alel acele içtim birayı. gittim otele. tuttum odayı. eda beni merdvenlerde karşıladı. 1 saat boyunca çatır çatır gibtim edayı. bu zamana kadar ki yaşadığımız en güzel sexti. bende bunu giberken biraz utangaç davranıyodum. bu dedi ki ne oldu beni mi beğenmedin. yok dedim çok güzelsin. çok suskunsun dedi. yapım öyle dedim. kız arkadaşın var mı dedi. yok ama sevdiğim var dedi. çok şanşlı kız dedi. hayırlısı olsun hakkınızda dedi. hayırlısı dedim bende. duş aldıktan sonra eve doğru yürümeye başladım. inanılmaz bir sex deneyimi yaşamama rağmen bunun son olduğunu biliyordum. kendimden emindim. kasiyer kızı sevdiğimden emindim. eve doğru çıkarken king in önünde ki durağa geldim. bunlar kapatmışlardı. bu yerleri siliyordu. 5 dakika boyunca bunu izledim. sonra evin yolunu tuttum, mutlu bir biçimde.

chapter düveni: çaraler çaresiz

akbükte ki öğrenci evinden ayrıldıktan sonra okulu tamamen bırakmış durumdayım. ailemin haberi yok tabi. haftada 3 gün öğlen 12 de kampüse gidiyorum sanıyorlar. altın yannanın annesi de ankara' da. bu evde tek kalıyor. genelde bunun yanına gidiyorum okula gittim diyerek. neyse beyler gene bunun yanındayım. vakit öğlen vakti. ps3 oyunu takas yapmaya gidicez. buna anlatıyorum durumları olum cesaret edipte kıza açılmaya gittim, ondada polis paket etti beni diyorum. nasıl halledicez bu işi diyorum bir hal çaresini bul. dayı diyor selma ile konusayım o halletsin. olum öyle liseli gibi olmasın diyorum. tamam telefon numarasını öğrensin, o zaman sen mesaj atarsın bi yerde buluşursun diyor. tamam lan diyorum. selma face den buna mesaj atıyo beyler, ezgi naber, senin çıktığın oguzhan vardı görüşüyomusunuz, ezgi hayır görüşmüyorum demiş selma bu sefer ömer ile noldu demiş. ezgi ayrıldım canım demiş. bu mesajlaşmalar faceden oluyor. ezgi buna mesaj atmış canım işe gidiyorum bu yenı numaram ekle ordan mesaj atarsın. sonra selma dönüyor bize. böyle böyle numarası bu diye. altın yannan veriyor bana numarayı. lan diyorum selma direk söylesemi. en güzeli diyor. selma buna söylüyor bundan hoşlandığımı. selma ilk buna kim olduğumu söylememiş. ezgi demiş hayır istemiyorum. sevgilim var demiş benim. selma bunu bildiriyo bize. bende ezgi nin face hesabını her gün takip ediyorum, fake hesap açtım hatta ekledım bunu ordan bakıyorum neler yapıyor diye. bu son günlerde turan adında biriyle flört tarzı yorumlaşmaları var. bende diyorum selma ya söyle bakayım turanmıymıs sevdiği kişi. selma diyor yok turan değil. cem diye birisi. lan diyorum nasıl oluyor bu ya. benim moral bu arada sıfır sıfır sıfır. hayatta küsmüş vaziyetteyim. bu bin bana teselli veriyor zaten huurydu diye. ben ağlıyacam neredeyse. inanamıyorum. neyse bu yavşak iddaa oynıyacak 4-5-6 sistem yapıcak. benden 20 lira istiyor. bende çıkarttım veriyorum buna 20 lira. cebimde de 240 küsür falan daha var. al dıbınakoyım diyip tüm paramı veriyorum. bu bin giriyor iddaya kanka gel mac söyle, gel olum ya diye yavşıyor bana. bende dışarda yağmurun altında direğe yaslanmış bekliyorum. neyse akşam üstü oldu gittik bize. ben kendimi attım yatağa, uyumaya çalışıyorum. bu binte oturdu metro 2033 oynuyor. yarım saat sonra kalktım değer mi lan dedim bi kız için. girdim duşa kendimi toparlarım diye. neyse çıktım duştan. bu bine diyorum ki kardeşime 10 lira ver kola ile cips alıp gelsin. bu bin yok olmaz diyor. lan diyorum 240 lıra para verdim, olum versene 10 lira. ya dayı adsl faturam var, kredi kartı asgarisi var para lazım diyor. çıldırıyorum dıbınakoyım. tutamayıp dalıcam bine. gibtir et diyorum. kendi evimden çıkıyorum dışarı. bu bine de çekiyorum gibtiri..

chapter düveni du: bir inerin bir çıkarım bu yokuşu

evde kamp planlaması yaparken beyler, babam arıyor beni. olum dekontu zütürmessin okula bugun zütürmessen kaydını silecekler diyor. bende 2. dönem kaydımı yaptıktan sonra obisden ders kaydımı yaptım dekontu okula zütürmedım gerekmez diye. neyse benim danışma hocam benim okulda ki dosyamı öğrenci işlerine sevk ediyo işlem yapılsın diye. öğrenci işlerınde ki komşumuzda arıyor babamı söylüyor işte blowjoe dekontunu getirsin. babam da arıyor beni. bende dekontu arıyorum yok hiç bi yerde. gidiyorum garantiye. anlatıyorum durumumu diyor ki ne zaman yatırdın nerden. şubede ki atmlerden birinde yatırdım dıyorum, ama tarihini hatırlamıyorum dıyorum. diyo ki atm ile tarihi hatırlaman lazım. aklımada gelmiyor dıbınakoyım. yav tamam diyorum kıza sınırlı bıcımde. arıyorum babamı. baba böyle böyle. babam 10 dakika sonra arıyor üst katta elif hanım ın yanına çık. çıkıyorum yanına 1 saat sonra gel diyor. 1 saat sonra gidiyorum alıyorum dekontu. zütürüyorum danışma hocasının yanına. bu başlıyor benı azarlamaya. diyorum ben ders kaydımı yapmışım, dekontu niye getireyım. sistemde zate çıkıyor benım harcı yatırdıgım dıyorum. diyor ki getireceksin, sistem böyle işliyor. ya bırak kim bilir ne işler dönüyor diyorum. sen ne demek istiyosun diyor. eylül efendi bilmeyen mi var diyorum burdaki düzeni. beyler öyle bir yer ki hocaların çoğu birbirleriyle evli. neler dönüyor kampuste. hocalar ders saatleriyle sürekli oynuyor. gibine göre değiştiriyor falan. neyse danışman hocası bana iyice sinirlenıyor, sen diyor neyi ima ediyosun. eylül efendi bizleri aptal yerıne koymaktan vazgeçin diyorum. gastronomi dersleri için size her yıl ayrılan ödenek olmasına rağmen, gastronomi öğrencilerinden her ay para alıyorsunuz. tam konuşacak, ya hiç bana anlatma devletten kuruş yardım almıyoruz laflarını diyorum. bu iyice çıldırıyor. devam edeyim mi diyor, et et diyor. geçen sene seyehat bölümünün düzenlediği istanbul gezisi vardı. gexiye katılcaklardan 130 lira aldılar. 2 otobüs gitti. otobus başına maliyeti 900 lira göstermişler. halbü ki belediye den 2 tane 403 ayarlanmış. ücretsiz. sonra ticaret odası falanda sponsor olmuş geziye. ben bunları anlatıyorum teker teker. diyorim ki nerde peki ya bu paralar? bu diyor ki ne saçmalıyorsun. boş konuşuyorsun. şikayetin varsa erdal bey'in yanına çıkarsın diyor. yav he he he diyorum. diyor ki ben yoklama almıyorum, bundan sonra benim derslerime girmeni istemiyorum. nasıl isterseniz eylül efendi diyorum çıkıyorum..

chapter 27: yalnız orman 2

beyler girdim alana. ormanın iyice uç köşelerine gidiyorum. neyse beyler oturdum ben. sırt çantımı falan koydum. sprite ile pringles'ı çıkardım çantadan denize nazaran yiyorum. o ara telefona mesaj geldi. öyle sıradan naber, nabıosun xD mesajlarından. bütün hevesimi kaçırdı mesaj. aylin adında salağın teki gödermiş. neyse beyler giblemedim ben bunu. 10 dakika sonra nie cevap atmıosun :S diye mesaj göndermiş. gene giblemedim bunu kapattım telefonu. havanın iyice kararmasını bekliyorum, salviayı çekmek için. zaman geçsin diye aldım elime bir değnek ormanı geziyorum. bu kanlı gelin'in sözde yaşadığı tuvalete doğru gittim. tuvaletın arka duvarınada soluk kırmızı boyayla böyle hafif hafif fırça darbeler vurulmuş. en son ilkokul 4. sınıfta okul gezisinde gitmiştim. o zamandan bu zamana hala aynı şekilde duruyor dıbınakodum yeri. neyse hava iyice çökmeye başladı. ben geziye devam ediyorum. ormanın bi bölümünde tek klubelik evler var. orada bi tane fransız çift gördüm. bunlar hi ya there dedi. bende hello dedim gittim yanlarına. konuşmaya başladık. bunlar her sene farklı maceralar yaşıyolarmış. bunlar ateş yakmışlar. üstüne de ızgara koymuşlar balık pişiriyolar. balıkları da herif yakalamış. neyse kadın bana fotoraflarını göstermeye başladı. grand canyon da, amazon da, mısırda her yere gitmişler dıbınakoyım. ben bunlara nasıl özendim. aklıma gene kasiyer kız geldi. başladım bunlara i wish li cümleler kurmaya. adam da hope lu cümleler kuruyor bana. dude i hope you will find true love gibilerinden. huur çoçukları hayatımda gördüğüm en güzel çiftlerdendi. bende ezgi le böyle aile kurmanın hayallerini kurmaya başladım kendi kendime. neyse beyler ayrıldım bunların yanından. geldim kendi mekanıma. ateş yakmaya çalışıyorum. yakıyorum 3-4 dakika sonra sönüyor. tekrar yakıyorum tekrar sönüyor. sıkıldım bende iyice. ışığı yüzüme tutup kapatıyorum, tutup kapatıyorum, leeeooooooorey jenkins şeklinde bağırıyorum aptal aptal. sonra dedim lan ne yapıyorsun. neyse beyler ateşi ben en sonunda yakmayı başardım. etrafını taşlarla çevirdim. çıkardım çantadan salviayı. sardım buna. içine birazda tütün ilave ettim. çekiyorum kafaya girdiği yok amk. hafif kafayı kırıyor. etkisini göstermiyor ama. açtım telefonu. aradım torbacı arkadaşı. dedim lan bu kafaya girmiyor, nasıl ot. kanka dedi sen onu sardın mı. evet dedim. kanka dedi girmez öyle bong yapman lazım. hay amk dedim kapattım telefonu. anasını gibeyim nerden bulucam bongu. neyse beyler ben kalktım 0.5 lik pet şire aramaya başladım. bong olarak kullanmak için..