benimkisi garip bir aşk hikayesi

reserved

beyler başlıyorum ufaktan ufaktan. doluşun.

anlatsana bin

yah bi sitirin gidin

chapter eyt: pink floyd

girdik tükkana. tükkanda baya büyük bilgisayarcıya göre. bu bin kendıne ayrı bi yer yapmış, bütün işlerini orda yapıyor. neyse ben aldım bilgisayarın tekini, açtım biramıda. kasada kı kızı faceden aratmaya karar verdım. yaka kartından ismine bakmıştım. kızın adına ezgi diyelim. siz isterseniz başka bir şey diyin. neyse ben bunun adını soy adını yazdım aramalarda çıkmadı. birden dostum altın yarağın sevgilisinin bi dönem kingde çalıştığı aklıma geldi. girdim bunun arkadaş listesine buldum kızın profilini girdim. kızın müzik zevki benimkinden bi kaç gömlek düşüktü gene de didim gibi bi yerde iyi sayılırdı. pink floyd, jeff buckler falan dinliyor. ben bunları gördükten sonra artık kendimi iyice kaptırdım kıza. burası turistik belde olduğu için kızların yüzden yetmişi falan serdar ortaç, kutsi, lady gaga falan dinler kevaşeler. hatta burda medusa dıye bir bar var. duyanlar vardır aranızda mutlaka. egenin en iyi barı derler bu bar için. gel gör katamaran, halikarnas ayakta giber bunu. onlardan iyi olan tek yönü içerde travesti olmaması. neyse beyler bu medusa her sene 19 mayısta açılır, bu kevaşeler daha barın açılmasına 3 ay kala ileti girmeye başlarlar son 90 gün, medusa açılsa da kopsak tarzında iletiler yazmaya. böyle bi öngörülen kız popilasyonun olduğu yer de kendime hem okuyan, hem çalışan, hem de müzik zevki gayet iyi olan bir kız bulmuştum. kız 92'li bu arada, lise son sınıf öğrencisi..

not:beyler olaylar çok çarpıcı şekilde gelişecek. hikaye böyle monoton değil. bütünlüğü yakalamanız amacıyla ayrıntılara giriyorum. kipintaç

dıbınakoyucam sitenin bi müsade etmiyor yazmaya. neyse beyler el verdiği kadar devam ediyorum.

devam panpa

hadi bin bekliyom.

lan hikaye güzel ama diğerleri gibi zütün kalkarsa keserim o zütünü anlatmaya devam et rezerved..

anlatsana bin

beyler malum sitenin zütü başı oynuyor. devamlılığı sağlıyamadım o yüzden bir türlü. neyse başlıyorum. öpüyorum alt dudaklarınızdan.

@1 kardeşim çok yavaş yazıyosun be. bu hikayeye ömürlük reserved lazım.ben reserved ı çakıyım da belki torunlarım okur

chapter nine: 4.5 lira

beyler ertesi gün; sabah uyandım. günlük ritualime başladım. girdim duşa, akşam kinge gidecem gene içimde mutluluk var. şarkılar söyliye söyliye duşumu yaptım. duş yaparken banyonun terliklerini gene ıslatmışım. babamın da en nefret ettıği olaydır. desem ki baba ben muallakyim, züt veriyorum adam o kadar sinirlenmez. neyse beyler babam ıslak terliği gördü gene bağrış çağrış derken konu ıslak terlikten benim geleceğime kadar gitti. dıbınakoyim babam da aklı başında gayet makul bir adamdır genelde dinlerim babamı bu sefer ama dünya gibime minare zütünde modundaydım. kasiyer kızdan başka bir şeyi düşünmüyorum, geri kalan herşey anlamsız. neyse beyler akşam saatleri geldi. ben gene çıkmadan 1 saat önce duşumu aldım. çıktıp odada saçımın gerekli kabaraklığı almasını bekliyorum. saçımda tamam olduktan sonra gittim kinge. kasiyer de ki kız bana dün kü havuclu keki beğenip beğenmediği mi sordu. bende çok güzeldi dedim. sonrası ise şu şekilde;

-4 tane big king extra alabilirmiyim
-tabi ki. büyük secim istermisin
-evet iyi olur.
-başka bi isteğiniz varmı
-şu dolapta duran portakal suyundan(exotic)2 tane alabilirmiyim?
-gerek yok bence alma hiç çok pahalı
-bir tane alıyım o zaman
-cidden gerek yok. 4.5 lıra tanesi(etrafına bakıyor şefi varmı ve gülümsüyor) carrefurdan alırsın, bildiğin portakal suyu
-peki o zaman(gülümsüyorum)
-bunlar paket olucak galiba?
-eveet
-(gülümsüyor) siparisiniz hazır olunca ben size seslenirim.
-taam

evet beyler daha sonra siparişi alıyorum. bana iyi akşamlar, görüşmek üzere, afiyet olsun tarzında telkinlerde bulunuyor. bunu yaparken sürekli suratında bir gülümseme ama. daha sonra ben çıkıyorum zıplayan ceylanlar gibi sallana sallana altın yannanın yanına gidiyorum..

beyler yavaşlık sitenin amı zütü dağıtmasından dolayı oluyor. yazdığım yazıyı 30 sefer gönder demek zorunda kalıyorum. copy etmeyi de unutuyorum. hikayenin gidişatı da sitenin gidişatı gibi hızlanacak. nema problema.

beyler chapter eleven bir kaç dakika içinde sizlerle. kipintaç

chapter ten ten: kahve bahane

altın yannanın yanına varıyorum. bunun yanında hasan diye bizim bi arkadaş var. ankara dan geldi bunlarda kalıyor. neyse altın yannan ps3ü 32 ekran tüplü tv ye bağlamış black ops oynama çalışıyor gerizekalı. oturduk yiyoruz hamburgerleri ben sürekli gülüyorum, gidiyorum altın yannanın annesine halını hatrını soruyorum. yaşadım anı, aşkımı anlatmak istiyorum. yavşakların rahat durmıyacağını bildiğim için güvenemiyorumda. en sonunda dayanamıyorum anlatıyorum. diyorum kasiyer kız ile aramızda böyle dialoglar geçti. bu binler giblemiyor beni hiç. öyle bi olaya itimat vermiyo zütoğlanları. neyse restorantta ve emlakcıda çalışan 2 arkadaş daha geliyor. zaten gib kadar oda, içerde 5 kişi olduk. 5. kişi de altın yannanın komşuşu. dedik çıkalım dışarı. çıkıyoruz dışarı. hafta sonları takıldığımız pub var oraya gidiyoruz. genelde ingilizler ve irlandalılar takılır. türklerden de bi kaç tane skinhead oğlanlar var. acayip keyifli bir mekan. flogging molly, dropkick murphys eşliğinde içiyoruz. saat 9 falan oldu. çıktık biz kinge kahve içmeye. girdik içeri bu binler tutturdu yemek yiyelim. dedim ben yemem. bunların hepsi söyledi siparişleri. hasan bana diyor kanka sende söyliceksin, sen yemessen olmaz. lan diyorum yedim ben ya. bu dıyo yok bıdaha yıceksin. bu sırada kasiyer kız diyor; ohoo o siz gelmeden önce geldi paket yaptırdı(sırıtıyor). buna diyorum oldu mu şimdi ama? bu böyle ağzını tutuyor eliyle agzını kapatarak a-attchaa gibisinden sesler çıkartıyor. beni bi gülme tutuyor. neyse diyorum kahve ıle havuclu kek alayım ben o zaman. oturuyoruz bekliyoruz siparişleri. benim havuclu kek ıle kahvem en son hazır oluyor. gidiyor kasaya almaya kekimi. bu sefer diyor ki daha demin pot mu kırdım. yok yeaa diyorum zaten bunlar ıcın yaptırmıstım paketi diyorum. kız oh diyor. dönüyorum yerime. bu binler doğru söylediğimi anlıyorlar. kızı da bana bi kaç kere bakarken yakalıyorlar. mekandan ayrılıyoruz..

lezerved

chapter eleven: gerçekler acıtır sen bana yalan söyle

beyler evde gene akşam olmasını bekliyorum kinge gitmek için. vakit geçirmek için wow oynıyayım dıyorum giriyorum oyuna 10 dakika sonra tekrar çıkıyorum aklımda sürekli kasiyer kız var. neyse beyler ben tüm raidleri kaçırıyorum en sonunda beni guildten atıyolar. yavaş yavaş benliğimi oluşturan gündelik aktivitilerimden vazgeciyordum. ilerde daha bir çok şeyden vazgeciceğimin farkında olmadan yaşamaya devam ediyordum.
akşam oldu. kinge gitmeden 1 saat önce girdim gene duşumu aldım. dışarda altın yarak ve mehmet ile ozcan ıle buluştum. ozcan ıle mehmet emlakda ve restorantta çalısan elamanlar. bunlar da aynı zamanda liseden arkadaşlarım. neyse beyler girdik içeri ben siparişi verdim. kasiyer kız ile aramda bu sefer normal müşteri- çalışan muhabbeti oldu. benim moral yannanlarda. oturuyorum kasiyer kıza bakıyorum sürekli. bu binler bir şeyler anlatıyor, anlamıyorum. anlıyamıyorum. neyse beyler kalkıyoruz. king ile carrefour yanyana. ben giriyorum carrefoura kendime 2 tane bu binlere birer tane bira alıyorum. oturuyoruz carreforun onundeki durağa, içiyoruz. ben böyle kendimden geçmiş bir şekilde oturuyorum. altın yannan anlıyor bana neler olduğunu. ezgi meselesi(kasiyer kız) mi diyor.lan he diyorum. olum ben o kız hakkında araştırma yaptım diyor. hiç sandığın biri gibi değil diyor. lan nerden tanıyorsunda araştırma yaptın diyorum. olum benim hatunda çalıştı ya kingde diyor. kızın ne mal olduğunu anlattı bana diyor. o zamanlar inanmadığım, inanmak istemediğim, yalan olduğuna emin olduğum lafların uzun bir süre sonra gerçek olduğunu anlıyorum..

beyler buzlu çay alıp geliyorum.

dursun şöyle