benimkisi garip bir aşk hikayesi

@358 di mi lan?

yemek molası hehehehe

bu olaylar ne zaman yaşandı lan gow3 diyosun 1-2 sene oldu çıkalı bu oyun amk.

oyun çıkalı oluyor o kadar kanka, ben anca alıyorum oyunu. bin bahane oluyor işte oyunu almama.

olayların başlangıç tarihi de eylül ekım ayları. eve çıktımız tarih 3 kişi.

@354 hocam o çükümüz yerine gibimiz diyeydin kafiyenin gözüne vururdun.

ayraç

takiptesin panpa sardı iş yerinde yardır..

reserved chapter 65.

basla pampa hadi bekliyozzz ya

beyler döndüm. devam ediyorum.

hikayenın diğer dönüm noktasına geldik, ona göre. açın gözlerinizi.

anlat gelsin panpa işi gücü bıraktım yazmanı bekliyom.

ilk günden beri okuyorum hikayeni süper panpa devam et bekliyoruz

chapter 89: karşılıksız sevgi, hamilelik testi ve harry kewell

bütün bu olan biten hadiseler bende strese yol açıyor, burnumda bu yüzden 2-3 tane siyah nokta çıkıyor. eczaneci bi tanıdğımız var uzun yıllardır onun yanına gidiyorum. anlatıyorum eczacı ablama, bu da bakımlı genç güzel bir bayan. kaç yıldır orda çalışıyo. anneme sürekli zaten yannan yannan avon ürünleri satar. canım ablams böyle böyle diyorum bana nveanın yara bandı gibi bir şeyinden veriyor. sonra gel otur buzlu çay söyliyim sana diyor. biliyor sürekli icetea içtiğimi. olur dedim ablams. oturduk bununla konuşuyoruz yarım saat falan. o esna içeriye ezgi ve iki tane arkadaşı giriyor. bu ezgi biraz arka tarafta duruyor. diğer kızlardan teki laz. bu ikisi yanaşıyor iyice diğer kız hamilelik testi çubuklarından istiyor. bunlar böyle söylerken gülüyorlar ezgi arkada sessiz duruyor. dıbınakoyım o an neler hissetiğimi yazıcak kelimeler bulamıyorum sevgili dostlarım. ayak tırnağımı bir yere çarpsam o denli acı hissedemem. kalkıyorum ayağa yazar kasadan tutuyorum iki elimle. diyorum bu laz kız bırak hamileyi daha bakiredir. diğeri de güldüğüne göre kesin diyorum ezgi huursunun işi. bunlar çıkıyor eczaneden abla diyorum bana xanax ver, valium ver. sen onları nerden öğrendin bakim diyor. yav diyorum ben gidiyorum. olum gel anlat daha buzluçayını içmedin diyori çekiyorum kapıyı gidiyorum..

beyler akbankdan geldi genç bi hatun sicil puanıma bakıcakmış dönüyorum baktırıp dönüyorum hemen

chapter 90: karşılıksız sevgi, hamilelik testi ve harry kewell part 2

ellerim sarkık kafam bükük düşünceli düşünceli şekilde yürüyorum. çıkartıyorum sigara mı bitane kuyumcunun önünde bank var oturuyorum. yakıcam sigarayı çakmak yok cebimde. arıyorum arıyorum bulamıyorum. giriyorum kuyumcuya diyorum çakmak var mı benim yaşlarımda bir kıza. ordan herif yok kardeşim el kol yapıyor. çıkıyorum oturuyorum tekrar banka. bu kuyumcu da bedava araba verıyo arabayı koymuş. arabanın önün de ki bankta oturuyorum bende. bin sürekli camdan bana bakıyor. bekliyorum allah vere dışarı çıkar tek bir laf daha söyler de anasını giberim diye. çıkmıyor bin. ben bütün bu ezgi ile yaşadıklarımı düşünmeye başlıyorum. bu uzun düşünceler beni ezgiyi karşılıksız sevdiğim kanısına zütürüyor. kewell'ı nasıl seviyorsam ezgiyi de öyle seviyordum. kewell'ın kronik sakat olması, bir maç oynayıp iki maç oynamaması nasıl gibimde değilse, kewell'a olan sevgimi gram engellemiyosa bu ezginin de mal mal hareketlerinin önemli olmadığı kanısına varıyorum. onu olduğu için seviyordum. yaptığı mal mal davranışlar umrumda değildi bunu hep bahane olarak kullandığımın farkına varıyorum..

reserved

chapter 91: meğersem

tekrar kafam hamilelik konusuna gidiyor. bu da beni eczanede hiç giblememişti. bunu aramaya karar veriyorum. arıyorum, cevap veriyor. naber diyorum seni sormalı diyor. içerde hiç takmadın beni bir şey mi oldu diyorum. yoo, sen selam vermeyince bende vermedim diyor. e diyorum napıyorsun, her şey yolundadır umarım. ya sorma bizim bi ablamız hamile olduğundan şüphelenıyor merkezde de çalıştığı için çekinmiş çubuk almaktan bizden rica etti diyor. he anladım diyorum sanki hiç gibimde değilmiş gibi bir tavırla. konuşacak başka bir şey bulamıyorum iyi o zaman görüşürüz diyorum. kapattıktan sonra aklıma geliyor, niye giblememiş gibi bir tavır takındım tam tersini takınmak gerekirdi diye. sonradan basıyor kafa. sağlık olsun diyorum. gidiyorum iskender yemeğe. yiyorum tereyağlı 1.5 iskenderimi üzerine künefe yiyim diyorum hd iskender ki gibi. künefeyi görünce soğuyorum kalkıyorum. o ara bana mesaj geliyor, yoksa sen beni mi hamile sandın diye..

chapter 92: oh la la

hiç üşenmiyorum bununla liseliler gibi mesajlaşıyorum. normalde kullandığım hattım faturalı, bir tane konturlu hattım var gidiyorum ona kontur yükletiyorum. birde sms paketi yaptırtıyorum. ayda 3 bın sms mi 5 bin sms mi ne gibimse artık. ota taka smiley koyuyorum. yavaş yavaşta sms dilini öğreniyorum kib, mrb, aeo yazıyorum. bir süre sonra aeo çok kro olduğu için yazmaktan vazgeçiyorum. yazıcak bir şey kalmıyor artık boş mesaj gönderiyorum. :D ama yaaa diye cevap geliyor bundan. artık öyle bir noktaya geliyorum ki çağrı atıp kapatıyorum. en son lise 2 de staj yaparken karşı otelden bitane kız ayarlamıştım o bana çağrı atıyordu, bende bunu arıyordum. bu ertesi gün çağrı bırakıyordu ben tekrar arıyorum. bilmiyorum tabi o zamanlar çağrı atmanın aklımdasın anldıbına geldiğini. bir hafta öyle geçtikten sonra bu bana söyledi. seni aradığımda beni aramana gerek yok. çağrı atman gerekir. bunun anlamı budur diye. neyse işte sevgili dostlarım o dönemde ki halime geri dönmüştüm. birbirimizi facebook dan da ekledik. aynı gece bu şarkılar paylaşıyor beni etikliyor. şarkılar da yannan yannan liseli şarkıları. gece- ölünür de falan. hiç aldırış etmiyorum, dayıyorum yorumları. iletiler yazmaya başlıyorum 3. şahışa ait. bu da yorum atıyor kim bu şanşlı kişi diye. bende saklı diyorum. uzun zamandır olmadığım kadar mutluyum. gossip girl de ki dan ile serananın sevgili oldukları dönemlerde gibiyiz, aramıza girecek huur çoçuğu da yok üstelik.

o zamanlar ki fon müziğim; http://youtu.be/4EpkLFZ5c-k

bu arada benim saçlar bu binin aynısı. bu muallaknin biraz daha uzun boylu, hafif esmer olanını canlandırın gözünüzde. kankanızın şekli o işte.