benimkisi garip bir aşk hikayesi

chapter thirtiin: dürtsem seni beni geri dürtermisin
beyler kavga olayından 3-4 gün geçti. burger king'e gittim kahve içmek için. kahvemi aldığımda kasiyer kız ile gene aramızda sıradan müşteri/çalışan dialogları geçti. neyse beyler kasiyer kız olayını şimdilik bir kenara bırakıyorum. altın yarrağ ın sevgilisi olan selma yı hatırlarsınız, bunun kankası var nuray adında. bu nurayı 2 senedir falan tanıyorum. oldum olası giblemez beni. bir ara bu benı faceden eklemişti, 2 gün sonra silmiş bu beni. ben buna ana bacı yapmıştım. bununda iki tane kankası var tekinin gözü şaş, diğeri de tekelcinin oğlu bu nuray küfür ettim diye bunları benim başıma takmıştı. hafif mevzular, husumetler olmuştu. neyse beyler bu nuray kasiyer kız ile de arkadaşlar. selma nuraya benim kasiyer kıza aşık olduğumdan bahsediyor. benim de haberim yok tabi bundan. ankaralı hasan vardı hatırlarsınız ilk defa altın yannanın evinde adı geçmişti. bu hasanın da nurayla arası iyi. hasan video paylaşıyor face den bende yorum yapıyorum bu nuray benim yorumumu beğeniyor. ehah şeklinde falan gülüyor. en son hadi blowjoe u taşlıyalım xD yazmıştı. işin özeti beyler kız bana bariz şekilde yavşıyor. neyse beyler 2 gün geçti. benim arkadaş var serdar diye. ilkokuldan beri arkadaşım. çocuktan canını istesem verir. o şekilde severiz birbirmizi. bi öğlen vakti gittik rodiye buna keten pantolon almaya. bu nurayda orda çalışıyor. girdik içeri. serdar bakıyor pantolanlara. nuray geldi bana naber dedi. iyidir ya seni sormalı dedim. iyi bende dedi. ben gittim serdarın yanına. dedim sonra bi bahane bulayımda gidip konuşayım nurayla. gittim buna dedim skinny jeansler nerede. bu dedi o ne be? dedim dar parça pantolon. öyle desene ya diyo. gel göstereyim nasıl bir şey bakıyosun falan dedi. dedim siyah veya gri dar paça. neyse gösterd bu pantolanları. iyimiş dedim bi ara gelir bakarım. bu dedi ki akşam seni dürtsem beni geri dürtermisin. dürterim tabi de dedim, beni sildiğini unutmadım dedim. bu dedi ya abim giriyo facebookuma sende küfürlü şeyler paylaşıyorsun diye silmek zorunda kaldım dedi. iyi öyle olsun bakalım dedim ve çıktık. neyse beyler akşam oldu bu beni dürttü. bende bunu dürttüm. sonra face üzerinden mesajlaştık biraz. ertesi gün ben bunu ekledim face'den. sonra sohbet ediyoruz bununla. ben bunu sildim muallakliğine. bu sonra selma dan telefon numaramı almış. ya çok kötüsün gibilerinden mesajlar atmaya başladı. neyse beyler bi kaç gün daha bununla sürekli mesajlaştık. bu bana sürekli kasiyer kızı kötülüyor. neyse bu gece iyi geceler(toplu mesaj) şeklinde sms attı. ben aradım bunu. dedim ciddi ciddi gülüyorum. nasıl bir mantık bu ya falan dedim. bu napıyım canım çok sıkılıyor falan dedi. bununla konuştuk telefonla 15-20 dakika kadar. bunun arkadaşı arti's diye bir mekanda şarkı söylüyomus her pazar. birlikte gidermiyiz diye sordu..

chapter fourtin: aslında alkol hala damarımda

pazar günü saat 19:00 sularında bununla buluştuk beyler. kevaşe, deri kahverengi çizme, mini etek, altına siyah taytlardan giymiş. ben bunu gördüğüö gibi azdım. bunun züt çok sağlam birde. bundan bi kaç sene önce belediye başkanlığı seçimlerinde chp tarafından düzenlenen kutlamalar vardı. bu kutlamalar da ankara havası oynarken bunun videosunu çekmiştim, evde izleyerek osbir çekiyordum. neyse konuya dönüyorum. oturduk mekana garson geldi, ne alırsınız diye sordu. dedim şefim bana seven and seven. nuray dedim sen ne içiyorsun, bu dedi ya burda varmı bilmiyorum izmir de içmiştim limonata ama içinde zencefil ile nane olacak. beyler ben bunu böyle yazıyorum siz yeliz ile ceyda kardeşler varya o ses tonunda söylediğini hayal edin. neyse garson ile ben kendimizi tutamayıp sesli güldük. dedim şefim sen buna mojito ver. içkiler geldi, bu gene girdi triplere ya çok kötüsün bunda ne var diye sayıklanmaya başladı. neyse beyler içmeye devam ediyoruz. ben 3. seven and sevenımı içerken buda abuk subuk kokteyler söylüyor. daha sonra bu kevaşe muhabbetı gene kasiyer kıza getirdi. altın yannan selma ya anlatmış sen ezgi den çok hoşlanıyomusun doğru mu dedi. evet dedim. peki burada benle ne arıyorsun o zaman dedi. ne biliyim dedim sen eğlencelisin o yüzden olsa gerek dedim. ezgi biliyormu ondan hoşlandığını dedi. hayır dedim. neyse beyler kalktık mekandan. ben bunu eve bırakıyorum. alkol iyice damarımda ama hayvan gibi azdım. elimin üst kısmıyla yürürken elim çarpmış gibi yaparak bunun zütü elliyorum. bu eve giderken acil eczaneye girmem lazım, sen bekle dedi. bekliyorum bunu. ben sanıyorum kesin prezarvatif alıcak. iyice kendimden geçtim ben. bu çıktı eczaneden. dedim hayırdır. ya yara bandı aldım dedi. ne için dedim buna. parmaklarımı kesmistim, parmaklarım için dedi. tüh ya dedim bende şey alıcaksın sandım dedim buna. bu gülerek ne alıcaktım sana dedi. anla işte dedim. aaa inanmıyorum sana dedi. niye dedim sanki aşına olduğun bir şey. ay blowjoe saçmalama ya dedi. dedim millet arkandan öyle demiyor ama dedim. bu dedi kim onlar ne diyolar arkamdan. ben geçiştirmeye çalıştım. tutturdu söyleceksin diye. dedim senin eski çıktığın emre bizim altın yarrağa nuray vermiyor ama oral yapıyor demiş. bu başladı sinirlenmiş, şaşırmıs numarası yapmaya ama ayak yaptığı her halınden belli. buna dedim nuray boşver bunları da hadi bizim yazlığa gidelim. bu da biraz naz yaptı yalandan yere sonunda tamam dedi. dedim bu sefer sen beni bekle eczaneye girmem lazım. offf blowjoe şeklinde tepki verdim. girdim aldım condomu..

chapter fifi: cengiz amca

beyler yazlığa gelirken tekele uğrayıp teachers (viski) ile cips aldım. yazlık dediğimde kendimize ait 12 daireli apartmant. babam 6 dairesini şimdi ki iş ortağı olan cengiz amca ya sattı. bize kalan diğer 6 dairenin tekini kendimize ayırdık diğerlerini sezonluk kiraya veriyoruz. apartmanın ismide kendi adımı taşıyor. ben bunları size anlattığım gibi nuraya da anlattım. kevaşenin bana bakış açısı değişti bir nebze olsun. neyse beyler girdik yazlığa. salonda ki duvarda ki alcılar, sıvalar hep yere dökülmüş. çatı katına yağan yağmurdan dolayı. en son katta bizim daire. diğer odalar pek o kadar berbat olmamıştı. neyse beyler nuray başladı buranın hali ne demeye burda oturulmaz yatak odasına geçelim demeye. dedim yatak odası olmaz. bizim karşımızda da cengiz amca oturuyor. onların oturma odası bizim yatak odasına denk geliyor. en ufak ses gidiyor ona. bunları size anlattığım gibi nuraya da anlattım. ya manyakmısın bu salonda durulmaz dedi. dedim sen otur ben temizlicem. neyini temizliyorsun gidelim bence dedi. ben buna bu sefer sert çıktım lan otur oturdun yerde. buna koydum viski. dedim al iç sunu. ben o ara kanapenin ustune dökülen sıvaları alcıları ıyıce temızledım. dedim gel otur. koydum önumuze de viskiyi. bu dedi ben içmicem gerek yok dedi. bununla başladım beyler yiyişmeye. 20 dakika falan yiyiştik. ben bunu tam soyucam bu dedi bugunluk yeter bu kadar. ben kendimden geçtim. lan neye yetiyo, vermicektin niye uğraştırdın, hiç gelmeseydik o zaman demeye. neyse beyler sonra biraz da sakinleştim. ben bunu soydum. dedim üstte sen ol. ben üstte olunca çabuk yoruluyorum, eklem yerlerime ağrı giriyor. bunu size anlattığım gibi nuraya anlatmadım tabiki. neyse beyler ben boşalmak üzereyim. condom olduğu halde dedim başıma iş almıyayım çıkartıyım little blowjoe'u. bu salak bi kendini kastı dedim lan ne yapıyorsun vurdum buna bir tane. neyse beyler boşaldım ben condoma. sonra girdim duşa. tekrar geldim. bu sefer domalttım bunu. zütten gibiyorum. her yerim ter oldu, yapış yapışım. boşalamıyorum. dedim ben boşalamıyom yardım et. bu dedi ya manyakmısın popoma soktun ağzıma nasıl alıyım irençleşme. dedim bende sana oral yaparım. bişi olmaz dedim. verdim bunun ağzına. ben hala boşalamıyorum. bu sonunda sinirlendı git tuvalate kendi basına hallet dedi. ben dumur oldum bi an. dedim tamam gerek yok. giyin senı evıne bırakayım. neyse beyler yolda yürüyoruz. beni nasıl pişmanlık duygusu sardı. kendimden utanıyorum. nasıl bi kıza böyle davranabildim diye. içimden diyorum ki dışarda ki huur cocuklarından ne farkım kaldı diye. bi yandan aklım kasiyer kıza gidiyor. yolda konuşmadan yürüdük epeyce. benim aklım başımı yiyor ama. neyse geldik bunun evine. ben bundan özür diledim. az çok beni tanıyorsan böyle biri olmadığımı bilirsin dedim. alkolu fazla kaçırınca böyle oldu dedim. bunları yarın konuşuruz dedi ve boynuma sarılıp gitti..

chapter sixteen: renkli rüyalar oteli

gece 3 gibi döndüm evi. girer girmez yattım. sabah acaip bir baş ağrısıyla uyandım. dünkü yaptıklarım aklıma geldikçe kendimden utanmaya başladım. neyse beyler akşam üstüne doğru aylin ile çiğdem diye arkadaşlar var. bunlar akbükte ki öğrenci evinde çekildimiz fotoları yüklemişler. benide etiketlemişler. bende bi kaç resmi aldım bunlardan yükledim profil fotoraflarıma. akşam üstüne doğru nuray bu resimleri görüyor. bana diyor ki sil o resimler. silmem diyorum. diyo ki sileceksin. dedim silmem. bu bana dedi gibtir git o zaman. nuray olayı da böyle kapandı gibi. neyse beyler akşam ben çıktım kinge gittim. tendercrips söyledim. kasiyer kız ile olan dialogumuz gene çok sıradan geçti. bi an olsun gülümsemedi bana. bende hamburgeri yedikten sonra çıktım. pattese dokunmadım bile. carrefoura uğraım aldım bitane bira. içiyorum. aklıma dün gece nurayı nasıl gibtiğim geldi. çok fena azdım gene. aklıma geldikce çıldırıyorum. benim telefonda eda adında bi huurnun numarası kayıtlıydı. aradım ben bunu. konuştuk ücreti. bu dedi fiyat 120 lira. ters ilişki de istersen 200 lira. dedim çok değil mi? 150 olur o zaman dedi. iyi tamam dedim. bu bana bi otel adı söyledi. bu otelin önüne gelince ara beni dedi. gittim beyler otelin önüne. otelin önünde kızlar voleybol oynuyor. büyük ihtimal huurlar. ben bunu arıyorum açmıyor telefonu. 10 kez falan aradım bunu açmadı. dedim otele gireyim, odayı tutayım ben. girdim beyler otele tuttum odayı. kimse bir şey demedi bayan istermisin falan diye. çıktım odaya. arıyorum bunu cevap yok. mesaj atıyorum oda numarasını cevap yok. neyse beyler yarım saat bekledim. daha sonra çıkışımı yaptım otelden. turizmde çalışan bi arkadaşı aldım. ondan başka bi huurnun numarasını aldım. aradım bunu. bu dedi şu otele git, oda numarasını söyle. gittim kiraladım odayı. aradım söyledim. yarım saat içinde 20 yaşında rus geldi. başladık bununla gibişmeye aradan 20 dakika falan geçti o esnada yatak kırıldı. diğer yatağa geçtik. kız sanki zorla gibişiyor böyle. sürekli bana soruyor sigaran var mı, sigara ver. neyse beyler 40 dakika olmadan bu dedi ben gidiyorum. tamam dedim git. bu huur çıktı gitti. bende indim aşağıya, ehliyetimi alıp cıkıcam. bu kevaşe otelden çıkarken herife söylemiş galiba yatağın kırıldığını, herif dedi bana kardeşim yatağı gümletmişin. dedim abi öyle oldu ya. ne kadar borcum dedim. kardeşim sunta valla 30 lira dedi. attım elimi cebime 5 lira param kalmış. dedim abi insallah kart çekiyosundur, çekeriz dedi. verdim kartı çekti 30 lirayı. bende gene nasıl bir pişmanlık var, kendimden imreniyorum artık. adamdan özür diledim. abi dedim şu düştüğüm durum hakkında sen ne düşünüyosun dedim. olur böyle şeyler kardeşim dedi. ayrıldım otelden. ertesi sabah;
öğlen saatlerinde bu eda aradı beni. dedi ki kusura bakma dün geliyordum, telefonu takside unuttum. takside hava alanına gitmiş. telefonu anca bugun alabildim. e dedim dediğin otele niye gelmedin. dedi ben sana o otelin önüne gel dedim. o otelden oda tut demedim dedi. onun yanında ki ufak otelde görüşceştik dedi. tamam dedim ben seni arıcam..

chapter seventeen: renkli rüyalar oteli part 2

eda aradıktan sonra. giberim dedim yeter artık yapmıyacam diye. sonra üzerinden 1 saat geçiyo, gideyim gibeyim diyorum ne olacak. her saat fikrim değişiyo. gidiyorum asılıyorum sonra oh tamam gitmem artık diyorum. yarım saat sonra tekrar gidip gibeyim en güzeli diyorum. bu kısır döngü akşam 10'a eda beni arayana kadar sürdü.
-gelmicekmisin. gece 12 de başka bir müşterim var gecelik gidicem ona göre
-geliyorum. birazdan çıkıyorum
-kaç gibi gelirsin
-11 gibi ordayım
-tamam şu otele gel. odayı tut beni ara.

çıktım beyler. altınkum'a inmek için taksi bekliyorum. o ara bitane araba durdu. dedi ki aşagıya mı? evet dayı dedim. iyi tamam atla dedi. bindim arabaya. arabaya biner binmez, genç seni zütürürüm ama dolmuş parası alırım senden dedi. canın sağolsun dayı dedim. dayı demiceksin bana ali baba diceksin dedi. ali babayım ben dedi. peki baba dedim. ali baba dedi. herifte robinson da ki cuma gibi. saç sakal girmiş birbirine. t shirtünü makasla kesmis. herifin kafa da kıyak. bu yolda bi bayan ile oğlunu görüyor. bunlara sürekli korna çalıyor. bayanda baya irkindi bundan. görmemezlikten geliyo. bu bağırmaya başladı kadına. dedim ali baba napıyorsun. bu nasıl toplum genç diyor. neyse beyler vardık altınkuma. ali baba burda indir beni dedim. cebimde de bozuk para yok. ali baba ya uzattım 20 lırayı. bu bana cam kavonoz uzattı ben alamam parayı, kavanozun içine koy dedi. ali baba hani para üstüm dedim. ali baba da para üstü yok dedi. indim arabadan. her tarafıma sinirden ağrı girdi. gittim marketten kırmızı tuborg aldım. alel acele içtim birayı. gittim otele. tuttum odayı. eda beni merdvenlerde karşıladı. 1 saat boyunca çatır çatır gibtim edayı. bu zamana kadar ki yaşadığımız en güzel sexti. bende bunu giberken biraz utangaç davranıyodum. bu dedi ki ne oldu beni mi beğenmedin. yok dedim çok güzelsin. çok suskunsun dedi. yapım öyle dedim. kız arkadaşın var mı dedi. yok ama sevdiğim var dedi. çok şanşlı kız dedi. hayırlısı olsun hakkınızda dedi. hayırlısı dedim bende. duş aldıktan sonra eve doğru yürümeye başladım. inanılmaz bir sex deneyimi yaşamama rağmen bunun son olduğunu biliyordum. kendimden emindim. kasiyer kızı sevdiğimden emindim. eve doğru çıkarken king in önünde ki durağa geldim. bunlar kapatmışlardı. bu yerleri siliyordu. 5 dakika boyunca bunu izledim. sonra evin yolunu tuttum, mutlu bir biçimde.