1. 1.
    +2 -3
    Çölde doğdun.

    Hiçlik dahi yoktu orada.

    Çıplaktın, her şeye sahiptin, yalnızlığı bilmiyordun.

    Bir dilin yoktu,

    mezheplerin, sanrıların, umutsuzlukların yoktu.

    Gerçek bir bilgeydin.

    Vücudun, organların ve doğanın enginliğine sahipti arzuların, apaçık.

    Algıların, zerre kararmamıştı dünya bilgisiyle.

    En büyük acındı ayaklarını yakan kızgın kumlar,

    Kavrulan damağın, gözlerine batan güneş ve midendeki açlık en büyük saadetin.

    Yürüdün, yürüdün, yürüdün

    Yürüdün! hayır bir şey bulmak veya elde etmek için değil

    Çünkü bacakların vardı durmaksız, zihnin dolanmak isterdi

    Durmaksız,

    Bedenin, aklının yokluğunda, suratına çarpan rüzgarlar ile

    Geceden de gündüzden de vazgeçmeyecek bir zaman kavrdıbının tahakkümündeydi ancak.



    Bir ağaç buldun.

    Gün sapkınca parlıyordu yapraklarında.

    Renkler, görülebilen coşkunlukların tümüydü

    Mordu, yeşildi, siyah, turkuvaz...

    Sen o yaprakları bilmek bile istemedin.

    Sadece durdun, öylece baktın, baktın, baktın

    Sonra dokundun, kokladın;

    Elinde olan tüm duyularınla kavradın O'nu.

    Ne bir ağaçtı o ne de bir bitki

    Çünkü hakkında yazılabilecek her şeyin daha fazlasıydı

    Yani,

    Hiçbir şeydi, ve çok güzel.



    O anda, senin için üzerinde yürüdüğün kumlar vardı

    Karşılaştığın o ağaç, dalları,

    yaprakları tüm suratında ve dirseklerinde dolaştırdığın,

    sonra

    Gökyüzü vardı, bulutlar, rüzgar,

    Güneş, buğdaya çalan tenin

    Ve her şeyi gören gözlerin vardı.



    Bir suya vardın.

    Sen onu bilmiyordun, en az onun senin susuzluğunu bilmediği kadar.

    Annenin apış arasını okşamaktan bile daha iyiydi ellerinle ona ilk dokunduğun an.

    Gerçi sen anneni de hiç bilmedin; öyle ki, rahminden kalan bir serinlik bakidir, omuzlarında.



    Sular aktı omuzlarında!



    Nihai bilgi, hissedebildiğin taşkınlığıdır evrenin;



    Çırılçıplaksın, ne bir dilin var ne de söyleyecek sözün.

    Sesler vardı duyacak

    Sesler vardı bağıracak.

    Görüp, inancın olacak bir sonsuzluk vardı önünde.



    Devletler yoktu

    Hele ki dinler; Tanrı yoktu, tam da kucağında oturuyordun zaten

    Bir sevgili kuluydun.

    Ortadoğu veya kıta Avrupa'sı yoktu

    Hiçbir soykırım olmamış, David Kato Uganda'da öldürülmemişti.

    Isırabildiğini yer, bulabildiğin herhangi bir sert cismi içine sokabilirdin.



    insan, hayvan, doğa yoktu

    insan, hayvan, doğa vardı!



    Bilmiyordun ki ne yerin üstünü ne de altını,

    Anarşist veya çevreci bir aptal değildin:

    Bir düştü senin evrenin, ve görebileceğin tüm düşlerdi gerçeklik.

    inanılacak sokaklar, tırmanılacak binalar,

    Yaşayıp ta "hasta" olacağın bir toplum

    Ve de ardından aydınlanıp karşısında duracağın,

    Ayaklarına C4'leri yerleştirip havaya uçuracağın köprüler yoktu.

    Dağlarda kafalarını keseceğin faşistler,

    Sadece iktidara züt verdikleri için, her sabah Karaköy vapurunda karşılaşıp

    Nefret edeceğin halklar asla olmadı.

    O kadınlar olmadı bedenlerini tapulayan,

    Koca bir yalandı Colombus gününü kutlayan gerzek Amerikalılar.

    Çok şükür ki , asla ihtiyaç duymayacaktın yakmaya, o kiliselerle

    Tanrı'nın gibiymişçesine yükseltilmiş minareleri.



    Terli göğsüne yazıldı Kuran'ı Kerim.

    O ağacın yapraklarına indi ilk vahiy,

    Aktığında o sular omuzlarından.



    Ve yolda;

    Bir insan buldun, sonunda.

    Sonun hemen öncesiydi O ki tam orda öğrenecektin

    Cehennem'i.



    Doğayla kurduğun tüm deneyimi top-yekûn duman edecek

    Yanmak diye bir şey vardı, kaybolup gitmek:

    Ölmeye doğmuştun ve yolun sonunda,

    Elbet öğrenecektin gerçek katliamı.



    Elbet öğreneceksin gerçek katliamı!



    Sana çok benziyordu,

    Yokluğun ortasında tanıştıklarının aksine

    Sana fazlasıyla benziyordu:

    Ancak görmekten bilebildiğin gözlerinden vardı,

    Senin gibi yürüyor ve sesler çıkarabiliyordu.



    En az senin kadar heyecanlıydı ve onun da suratından,

    Yaşadığın sonsuz imanın şaşkınlığı rahatlıkla okunuyordu.



    Göğüs uçlarına dokunmadan evvel uzun bir süre durdun.

    Durdun, durdun, durdun...

    Önceki deneyimlerini hatırladın, zaten bildiğin tek bir tur ilişkilenme vardı.

    Ama olmadı, bu sefer olmadı.



    Evet, belki o yapraklar da tahrik ediyordu

    Evet o sıcak kumlara yüzüstü yatıp defalarca gelmiştin.

    Kendini okşamıştın, o sular girmişti tüm deliklerden

    Ve çığlık çığlığa bağırmıştın aşk ile.

    Ama asla, kendinle karşılaşmamıştın.



    Babanla, ananla

    Kızınla, arkadaşınla,

    gibiştiğin onlarca adem oğluyla.

    Karşılaşmamıştın kendinle,

    Yoldaşının karısı veya o koca aletli ağabeyinle.



    Bilmiyordun papazları, oğlancı imamları

    Kan emici patronları,

    işkence odalarında, eşcinsel delikanlılara, grup ciks terapisiyle çürük raporu satan aşağılık komutanları görmemiştin sen.

    Hiç olmadı Freikorps ve kurbanlarının yüzdüğü Landwehr nehri,

    Bilmedin ki Mulhidleri,

    Görmedin ki Bağdat'ta ellerinin ve ayaklarının kesilmesini Hallaç'ın.



    Yani kendinin;

    Hiç karşılaşmadığın kendinin ve O, tam da karşında duruyordu.

    inanacak başka yer yok!

    Bundan gayri öğrenilecek yok!



    Sen O'ydun,

    SEn O'sun.
    ···
  1. 2.
    0
    Kadın, "Bugüne kadar cenaze başında yapılan böylesine güzel bir başka konuşma işitmedim" dedi konuşmayı yapana. Konuşmacı ise, bu gönül okşayıcı sözlere teşekkür etti.

    "Tek bir sorum olacak yalnız, siz ondan nefret mi ediyordunuz, yoksa onu seviyor muydunuz?"
    ···
  2. 3.
    0
    çok güzel yazmışsın panpa hepsini okudum.
    ···
  3. 4.
    0
    Usta, çırağına bakıp da, henüz kendisinin beceremediği bir şeyi çırağının yapabildiğini görünce, ona dönerek, sen bunu daha iyi yapabilirsin dedi.
    Bu durumda, -çırak olan- ustanın haksız olduğu düşünülebilir.
    ···
  4. 5.
    0
    Daha sonra onun çok kaba davrandığı, elinde bir şey tuttuğu, belki de bir bıçak tuttuğu ve tüm vücudumun titrediği aklıma geldi.
    Daha sonra, onun "Ben oynamıyorum!" demiş olabileceği aklıma geldi.
    Daha sonra, birbirimizi yanlış anlamış olabileceiğimiz aklıma geldi.
    Daha sonra, hala hayatta olduğum aklıma geldi.
    Şimdi ise onun nasıl olduğunu merak ediyorum.
    ···
  5. 6.
    0
    http://fizy.com/#s/1m29rf fonda çalmalı tabi
    ···
  6. 7.
    0
    Ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış bir hükümlüye, nasıl olup da hapishanede yıllarca sabredebildiği veya günlerini öylece geçirebildiği sorulduğunda, hükümlü, "Biliyor musun, ben hep kendime, burada geçirdiğim zamanı nasıl olsa dışarıda da geçirmek zorunda kalacağımı söylüyorum" der.
    ···
  7. 8.
    0
    Biri, kendisini nasıl öldürmek istediklerini, kendisini nasıl bağladıklarını, tabancanın namlusunu şakağına dayayıp nasıl bağırdıklarını anlatıyor.

    o hayatta ve anlatıyor.
    Biz de hayattayız ve dinliyoruz.
    ···
  8. 9.
    0
    beğendim ve bastım şukuya amk.
    ···
  9. 10.
    0
    devam ediyoruz fon değişiyor tabi : http://fizy.com/#s/14ysvy
    ···
  10. 11.
    0
    @11 eyw panpa
    ···
  11. 12.
    0
    "Okulda çok ufak ve çok komik bir oğlan vardı" diye anlatmaya başlar 6 harfli ve sonra devam eder: "Yanında ufacık bir kitap vardı" - yaklaşık 17 sayfalık bir şey.Ve kitapçığı yine okulumuzdan bir kıza vermişti, bakması için.Ve sonra şöyle demişti: "Evet, şimdi ufacık bir öpücü hak ettim sanırım."

    6 harfli anlatır.
    "Bu komik bir öykü değil mi?" der 6 harfli.
    ···
  12. 13.
    0
    şimdi fonu tekrar değiştiriyoruz ve yüzyılın en iyi ezgileri arasında gösterilen Idir & Karen Matheson - A Vava Inouva ya geçiyoruz : http://fizy.com/#s/1mpi12
    ···
  13. 14.
    0
    Günün birinde gökten bir kadın düştü.Bir ağacın dalında oturuyordu herhalde; işte o, Franz gütter'in kollarına düştü. Gütter ise, kollarında bir kadınla öylece kala kaldı.
    "iyi de,bu olağanüstü bir şey değil" dedi herkes.
    "Hoş bir şey de değil" dedim.
    Ve Franz Gütter, kollarında bir kadınla öylece kala kaldı -saçları olan, yüzü olan bir kadınla. Bu arada, kendi kendime, bu öyküyü nasıl bitirebiliriz diye soruyorum. Fakat öykü bitti bile, Franz Gütter'e gelince, o kollarında bir kadınla öylece duruyor.
    ···
  14. 15.
    0
    biraz daha devam edesim var gerçi devam o zaman neyse fon değişmek lazım tabi : http://fizy.com/#s/3aafu1
    ···
  15. 16.
    0
    Hayatında ilk kez -47 yaşına girmişti çoktan- güpegündüz ve şehrin ortasında ayağı takılıp yere kapaklanmıştı. Nasıl olduysa, kaldırım kenarının yüksekliğinde yanılmıştı.ilk başta, onun el tarağı kemiğinin kırılmış olmasından şüphelenilmişti.
    ···
  16. 17.
    0
    neyse şimdilik fonu değişip bir tane daha ne de olsa burda yalnız yalnız takılırken böyle daha iyi olmakta o zaman fonu değişelim : http://fizy.com/#s/19xv9p
    ···
  17. 18.
    0
    Daha sonra onun çok kaba davrandığı, elinde bir şey tuttuğu, belki de bir bıçak tuttuğu ve tüm vücudumun titrediği aklıma geldi.
    Daha sonra, onun "Ben oynamıyorum!" demiş olabileceği aklıma geldi.
    Daha sonra, birbirimizi yanlış anlamış olabileceğimiz aklıma geldi.
    Daha sonra, hala hayatta olduğum aklıma geldi.
    Şimdi ise onun nasıl olduğunu merak ediyorum.
    ···
  18. 19.
    0
    neyse şimdi burda bu kadarlık yeter size capsli, abazan,şifreli ya da sazan.avi günlerinizde selam olsun...
    ···
  19. 20.
    0
    bir kaç saat sonra geri geldim hareketlenelim biraz ve tekrardan başlasın yazılar http://fizy.com/#s/19psl4
    ···