1. 27.
    +1
    "Gözlüklerini artık takmıyor musun ?"diye sordu bana. Dışarıya bakarak "Hayır." dedim."E görebiliyor musun peki böyle?" diye arsız gibi sordu. "Yeterince çirkinlik gördüm, bundan sonra görmesem de olur.Hem ben bazıları gibi mutluluğu uzaklarda aramıyorum, yakınımdakiler yetiyor bana" diye koydum lafı.

    ---`---'
    "Gel" dedim, "Gelmem" dedi; ben de "Gelmezsen gelme" dedim.
    ···
  2. 26.
    0
    2. sayfayı açmış bulunuyorum doldurun burayı giberim
    ···
  3. 25.
    0
    okurken hunharca güleceksiniz
    ···
  4. 24.
    0
    bunu okumalıyım
    ···
  5. 23.
    0
    1i 2si 3ü nü okuyun
    ···
  6. 22.
    0
    dıbına koyim soyeleyeceklerim varmıs yanlıs yazmışım kusura bakmayın binler
    ···
  7. 21.
    0
    nickim lan bu benim akıllı olun artık gibtirtmeyin umut sarıkayayı
    ···
  8. 20.
    +1
    her türk gencinin okuması gereken bir kitap
    ···
  9. 19.
    0
    oğlum kitaplarını antalyada bulamadım. teee istanbuldan araştırttım. 1 haftada zor bulundu. (fellik fellik aramamıza rağmen) telefonu olsaydı "mına koyduğum kitapları yazıp sayılı mı bastırdın bulamadık bi" demek isterdim çok. neyse ki şimdi kitapları bulduk.
    ···
  10. 18.
    0
    sevdim lan güzel kitap o remziden hiç bahsetmeyeyim
    ···
  11. 17.
    +1
    2. kitabı yarıladım az önce başlığa baktım çok yazan olmamış üzüldüm. içimizden biri lan. insan okudukça kendini çok yakın hissediyor ona. en sefdiğim karikatürist.
    ···
  12. 16.
    0
    valla ne yalan söyliyim internette kendisine dizilen methiyeleri görmeden önce her iki kitabını da almıştım abarttıgını düşünüyordum ki keza hala mizah unsuru katmak amacıyla abartıldıgını düşünüyorum ama eskisi kadar değil bu günlerde de ağbimizin 3. kitabı çıktı kendisine hayırlı olsun dileklerimi iletir okumayı dört gözle bekliyorum hadin hayırlısı.

    özet:umut sarıkaya (bkz: ayrıntılar adamı)

    esprinin çıkış yeridir. (bkz: montla sıç)
    ···
  13. 15.
    +1
    mükemmel ötesi bir kitap. okuyun altınıza sıçın derim. alın size bir bölüm gülün amk!!!

    silik biriyim ben. Sesim zaten pek çıkmaz. Hani bazen çok uzun sure sustuktan sonra biri bir şey sorunca cevap verirken, ses tonumuzu ayarlayamayız, sesimiz osuruk gibi çıkar ya işte ben o ses tonunda konuşurum. Anlattıklarım çok da matah şeyler değildir ama anlatmak isterim. Tam anlatmaya başlayıp 'iyi gidiyorsun olgum, hadi şu son cümleyi de bağlarsan, aklini alacaksın onun' diye düşünürken, karşımdaki 'abi biraz yüksek sesle konuş, ne diyorsun anlamıyorum' der. huur çocuğu nasıl da büyük bir rahatlıkla söyler bunu. Başlarım en baştan 'abi diyorum ki... ' diye anlatmaya. o kadar silik bir insanim ki kurduğum cümlelerde bile doğru düzgün özne yoktur. özne ortaya çıkmaz, özne bile kaçıp saklanır, gizli öznedir. Dolaylı tümleçle, zarf tümleciyle kur cümleyi, anlat anlatabilirsen derdini. Dun bütün olanlara rağmen Bengü 'ye onu çok sevdiğimi söylemeye gittim. Kim gitti? Ben gittim(g.oben). Yarrağimi gittim! Bugün bir minibüste bile şoför 'birader sen geç, buraya otur da yer acilsin' diyerek para kutusunun yanına, minibüstekilere karşı seni oturttuğu zaman zor duruma düşüyorsun, insanların yüzüne bakamıyorsun, Bengü 'nun suratına nasıl bakacaksın.
    Yalnız sesim değil, tipim de siliktir. Normal adamım. Bana benzeyen binlerce insan var sokakta... Hiç dikkat çekici bir süratim yok. 'sokaktan adam geçti bir tane' deriz ya, özelliksiz adam, başında herhangi bir sıfatı olmayan adam, işte ben oyum. Dümdüz adam! Bu özelliksiz suratımın işe yaradığı da oldu tabi. Okul hayatımda ve askerlikte çok rahat ettim. hiç hoca ve ya komutan bana kafayı takmadı. Nasıl taksınlar ki ismi bile ezberlenmeyen, hiç ismiyle hitap etmedikleri, en fazla 'evladım' ve ya 'oğlum' diye çağırdıkları, hayatlarında hiç iz bırakmadan gelip gecen biriyle kim, niye uğraşsın ki...
    Tamam, biraz abarttım. itiraf ediyorum, bir ara, üniversitedeyken gerçekten ortamın merkezi olmuştum. Merkezdeki kişi bendim. Hem de iki güzel kızla bardaydık. Kulaklarımla duydum, benden bahsediyorlardı, orijin bendim. 'şu çocuk seni kesiyor' diye arkadaşına gösterdi biri, kestiğim kız ise 'hangisi' diye sordu. 'şu gözlüklünün arkasındaki' dedi. Kestiğim gülümsedi. Üniversitedeyken gözlük takardım, artik lens takıyorum, temiz tutarsan valla büyük kolaylık... Elveda eski kestiğim.
    Silik, utangaç ve iki kelimeyi yan yana getiremeyen biri olduğunda insan, dahi filan olmayı bekliyor ama bende o da yok. Çok susup, sabit gözlerle bir nesneye bakınca biri görse 'kim bilir içinde ne fırtınalar kopuyordur, ne savaşlar veriyordur, zihinde ne kaleler yıkıp, ne devletler kuruyordur' diye düşünür ama bende vallahi o da yok. Neye bakıyorsam onu düşünüyorum. Mesela ekmeğe mi bakıyorum 'ekmek' yazıyor düşünce balonumda. Silik olmam dahi ve ya duygusal olmam anldıbına gelmez. Bana benzeyen birinden hoşlanacağım anldıbına ise hiç gelmez. Aksine nefret ederim benim gibi silik insanlardan, fellik fellik kaçarım. Onlarla gezmek, tanışmak, içki içmek, dertleşmek istemem. Hatta kendi halime tipime bakmadan aşağılarım onları, 'mih mih mih' diye gülerken o, 'acaba ben de mi böyle gülüyorum' diye düşünerek, tiksinirim gülüşünden. Kendim gibi bir insan daha niye isteyeyim ki.
    Âşık olduğum zaman çok güzel kızlara âşık olurum. 'niye âşık oldun?', 'çünkü çok güzel' işte bu kadar basit.
    Yakışıklı ne acayip di mi? Ben de yürüyorum, o da yürüyor. Ağzı var yemek yiyor, eli filan da var, ayni benim gibi. Düşününce totalde ayniyiz. Ama o yakışıklı. Birey yapmasına gerek yok, dursa yeter. Ağzını açtığı zaman herkes onu dinler, saçmalama kredisi sonsuzdur. Senin bir tip yakışan sacın vardır, onun hepsidir. Kazıt o sacını senin cıksın topatan kavunu gibi kafan ortaya, o ise yine yakışıklı. Bir de bu durumun farkında değil gibi huur çocuğu, ben ise hayatim boyunca bir jöleden çok şey bekledim. turistin mavi gözlü sarışın çocuğunu sevdiğimiz gibi, 32 yaşında olmamıza bakmadan 4 yaşındaki çocuğun etrafına toplanmamız, onu güldürmeye çalışmamız gibi severiz, utanmasak elimizi çocuğun omzuna atıp, 'ben ulrihleyim siz hepinizsiniz var mısınız lan maça dememiz gibi ucundan eklenmeye çalışırız yakışıklıya okurlar biz sıramızın gelmesini çok bekledik ve ne olduysa oldu devran dondu rüzgâr bizden tarafa esmeye başladı haber geldi samimiyet bayrakları acilmiş toplumda samimi olmak prim ediyor dediler sorduk nasıl yani sadece samimi olmak yetiyor mu evet abi ne olursa olsun samimi olsun deniyor ortamlarda cahil de olsan aptal da olsan yahu konuşturmayın adamı işte samimice itiraf etmek yetiyor işte anında prim yapıyor dendi cıktık yuvalarımızdan zaman artik bizim zamanımızdı beklediğimiz gün gelmişti en önden ben koştum anlattım başımdan geçenleri aptallıklarımı bence etkileyici bir üslupla sunulmuş içi de komik şapşallıklar barındıran hikâyelerdi bir iki etkilenme olunca bir tane daha anlattım sevimli şapşal şey damarımı iyice eşeledim anlattıkça anlattım en mahremlerine kadar altıma sıçmalı anılara kadar bir bir anlattım baktım hafiften bir tiksiniliyor rotayı ebeveynlere 31de yakalanmalı anılarıma cevirdim büsbütün iğrenildi yakışıklı arkadaşım efe ise birkaç sosyal beceriksizlik anisini anlatıp inanmıyorum efe Çok sevimliymişsin nidaları eşliğinde bu samimiyet rüzgârından çok güzel ekmek yedi efe sayesinde tanıştığım kızlarla bağlantım ise ileriye yönelik beklentiler içerisinde surdu efenin eski takıldığı kızlardan biri bengü yle bir gün beşiktaş’ta karşılaştık nasıl olduysa beni tanıdı ne istiyordu bu bengü benden sadece güzel olması bile ona âşık olmama sebepken bir de benim farkımda olması yoluna mı atayım kendimi yoksa şaki olup dağa mı çıkayım bunu mu istiyor benden sen efenin arkadaşısın di mi?' dedi. Başımı sallayarak onayladım. 'efe anlatmıştır biz ayrıldık onla' dedi. 'vay be ben evde oturup kalemle mandalina liflerini tırnaklarımdan sökerken insanlar neler yaşamış.' diye içimden geçirdim ve acı acı gülümsedim. Efe`yi hala çok sevdiğini filan söyledi. 'ulan efeyi dedem de sever, yakışıklı, zengin çocuk, beni sevsene.' demek istedim, diyemedim. Gözleri dolmuştu, benimkiler de doldu. Sonra toparlanmaya çalışarak her şeye rağmen gülümsedi. 'neyse saçmalıyorum işte. Boş ver beni. Sen ne yapıyorsun? Yürüyelim mi işin yoksa?' dedi. Yürüdük. 'sen hep susuyorsun. Anlatsana kendini' dedi. Boş ver manasında başımı salladım. Gerçekten de anlatacak bir şey aklıma gelmiyordu. 'ama gerçekten merak ediyorum. Her insanin bir hikâyesi vardır' dedi. Karşılaşmadan önce 'ağzıma bakalım şu çubuk krakeri enlemesine sokabilecek miyim' diye bir deney yapıyordum ve karşılaştığımdan beri ağzımda enlemesine duruyordu o kraker. Önce onu yedim. Sonra bütün gücümü toplayıp, bütün samimiyetimle 'göğüslerin çok güzelmiş' dedim."
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    0
    kitabı gib gibi. karikatürlerine ve yazılarına hasta olduğum adam kitap yazıp herşeyin içine sıçmış.

    beklemiyordum
    ···
  15. 13.
    0
    adam king amk
    ···
  16. 12.
    0
    geride kaldım
    ···
  17. 11.
    0
    söylesene artık amın oğlu
    ···
  18. 10.
    0
    bak kardeşim,
    iki kitapta on numara bazen gülüp bazen ağlayarak okudum lakin bir koldan da karikatür kitabı falan çıkar bir tane daha amk. boş boş yatma skerler.
    ···
  19. 9.
    0
    evet ve yazdığı romandan bahsetmiş bir cümle arasında. heyecanla bekliyoruz ayrıntıları
    ···
  20. 8.
    0
    uzun zaman sonra yazmış uykusuz da, görünce ağladım, sakızım düştü ağlarkene
    ···