sürekli saçının fönlü olması ya da sürekli güzel giyinmesi gerekmez.

sivilceleri olsun, onları da seveyim. yenmiş tırnakları bile hoşuma gitsin. hep şık olmasına da gerek yok. bir hırka bir pantolon yeter bana.

aşk bu değil midir zaten? her şekilde kabullenmek, yanında olmak? ter koksa bile kokusunu deli gibi içine çekmek? en azından ben böyle biliyorum.Ve gerçekten öyle, bazı arkadaşlar hiçte öyle değil diyecek, eğer sevgilini her haliyle sevmiyorsan, sevginden şüphe et.

çok lüks isteklerimde yok, ne lüks bi restorantta yemek yemek ne de pahalı bi kahvecide, kahve içmeyi istiyorum.

bi parkta soğuktan titresek de olur, ellerimiz kızarsın soğuktan. endişelenme ben ısıtırım nefesimle.

yalın ayak koşalım yağmurda, şemsiyelerin altındakiler imrensin ama deli desin bize. kıskansınlar.

umursamayalım,su birikintilerine zıplayalım, ıslatalım o kıskançları!

başımızı sokacağımız bi yer olsun bir de şarabımız, yetmez mi?

üşüyelim,bi battaniye altında şarap içelim, sarhoş olalım deli gibi. kusalım sonra her yere. boşver, temizlerim ben.

her gün güzel yemek yapmana da gerek yok, havyar ya da marine et yemeksekte olur.

bi makarna, salata da yeter bize. hem şarabımız da vardı. sadece göbekliler mi aşık olabiliyormuş? peh..

bi odamız bi de döşeğimiz olsun yeter. onda uyuyalım. hatta sadece sen uyu, ben seni izleyeyim sadece. bu da yeter.

geceleri illa ki gece klüplerine, barlara ya da konserlere gitmesekte olur.

odamızda oturup kitap okuruz. sen bana yemek yapmayı öğretirsin mesela.

dışarı da çıkabiliriz, biramızı da alıp. sarhoş oluruz. bağırır çağırırız. rahatsız olsun herkes, hakkımızda konuşsun komşular.

sen hep sev beni,hep öp. boşver onları. parka gidip sallanırız,iki kişi saklambaç oynarız. fazla saklanıp korkutmazsan beni.

bira şişelerini yollara atıp kırarız. arabaların alarmlarından kaçarız. evi dönüp sevişiriz sonra, sabaha az kaldı. daha güneşin doğuşu bizi bekliyor.

9 Nisan pazar saat 08.49 ingiltere leicesterden selamlar...