-
1.
0Hikayemiz modern Çin’de geçiyor. Aslında, ne kadar şeyin değiştiği önemli değildi. Sosyete’nin derinliklerinde, şirketlerin sır dolu dünyası ve gizli bölünmeler bulunuyordu.
Yang Chen, Harward’dan mezun olmuş ve ingilizce, Fransızca, italyanca ve Almanca gibi bir çok dilde ustalaşmış biriydi. Ayrıca, dövüş kapasitesi ve bir kaç yeteneği daha vardı. Ama o hayatını geçindirmek için caddeye çıkıp mangalda çöp satmayı seçmişti.
Lin Ruoxi ise milyar dolarlık, Yu Lei Uluslararası isimli olan bir şirketin genel müdürüydü (CEO). Bu şirket, kozmetik ve güzellik ürünleri endüstrisini başta çeken bir şirketti.
20 yaşında olmasına rağmen, onun buz soğuğu görünümü ve güzelliği Zhonghai Şehrinde çok iyi biliniyordu ve güzelliğinin eşi benzeri yoktu.
Delicesine likör içtiği gece, kader onlar birbirleriyle buluşturup karı koca ilan etmişti. (TK notu: Kısaca demek istediği; bunlar taksim Joker’de ki gibi iki genç gibi kör kütük sarhoş olup pompa işine girişmişler. olay bundan ibaret bence :D)
Ve böylece hikayemiz başlıyor.
Bölümleri Şuradan görebilirsiniz:
http://www.incisozluk.com...-güzel-bir-sio/sahibi/1/
-
2.
0animeci oc
-
3.
0@2 animecileri giberim, bu çin yapımı
-
4.
0Anime çizgi filmidir
-
5.
0Bölüm 1: Çöp Şiş Satıcısı - Parça (1)Tümünü Göster
Çevirmen: Trollking - Düzenleyici: Fullbringer
Akşam vakti, Zhong Hai şehrinin batı yakasında bulunan sebze halinde, ses çıkartan sayısız yaya ve araç birbirlerini iplemeden yollarına devam ediyorlardı. Sebzelerin yaprakları ve kirli sular bütün yeri kaplıyordu. Aşırı miktarda solgun dükkan tabelaları bulunuyordu ve genellikle alayı, tek renkte parıldayan led tabelalardı. Burada -Sebze Halinde- evine dönen ameleler, okulundan çıkıp evine doğru yola koyulmuş olan öğrenciler, alışveriş yapan ileri yaşta insanlar ve diğer buradan geçen farklı farklı insanlar, yerdeki tozların gökyüzüne doğru kalkmasına sebebiyet vererek daha ve daha fazla insanın içini basan bir havaya neden oluyorlardı.
Belki de böyle bir büyükşehir içinde, böylesine bir bölge tepeden tırnağa insanları kirletmişti. Onlar böyle bir bölme olsun istemezlerdi.
Kavşağın yanındaki duvarın dibinde, diğer insanların ona lanet bir pislikmiş gibi bakmasına aldırış etmeden sakince duran birisi vardı.
Bu kişi, yağ ve kire bulanmış olan çöp şiş satıcısıydı. Çöp şiş satıcısı; spor bir yelek, kahve rengi pantolon ve bir çift kokuşmuş plaj terliği giyiyordu.
Genç adamın incin saçı olmasına rağmen olgun ve yakışıklı bir görünümü vardı. Bir tık daha yakından bakıldığında, tam anlamıyla bir adam olduğunu fark edersiniz. Ne kadar acınası göründüğünün bir önemi yoktu. Kadınlar, ona hiç göz ucuyla bakmadan geçiyorlardı, çünkü o sadece sıradan, ezik, noob pislik bir bronz çöp şiş satıcısıydı.
Genç adam, yan tarafta pişirdiği çöp şişlerini tezgahına yerleştirdi. Havanın sıcak olmasıyla beraber çöp şişleri pişirmek kolaydı ama satması da bir o kadar zordu. iki şişin fiyatı ise 50 kuruştu, yani oldukça ucuz bir fiyatı vardı. Bir günün sonunda, sadece 10 liracık kazanabilmişti ve bu da anca 2 öğün yemeğine yeterdi.
Aslına bakarsanız, genç adam bu durumdan dolayı pek keyifsiz değildi. Bunun yerine rahatlamış ve mutluluk dolu bir ifade yüzünde beliriyordu. Taburesine oturmuş, caddedeki kalabalığı doğal bir manzara gibi seyrediyordu.
“Yaşlı Li, 2 gün önce ödemen gereken şeyin vakti geldi!” aniden tiz sesli bir erkek sesi yan tarafında belirdi.
20 yaşından büyük görünmeyen, serseri mayın gibi giyinmiş, önü kaldırılmış saçları, gümüş zincirleri, delik deşik kot pantolon giymiş, bir deri bir kemik kalmış suratları ve ağızlarında Camel Soft sigaralarıyla çöp şiş satıcısına yaklaşıyorlardı.
Yaşlı Li ise genç adamın yanında kızarmış abur-cubur satan bir işportacıdan başka birisi değildi. Yaşlı Li de sıcak havadan dolayı pek bir satış gerçekleştirememişti. Çöp şiş satıcısına nazaran, taburesinde kara kara düşünerek oturuyordu.
“Bu... ” Yaşlı Li’nin suratı ekşimişti, “Genç Usta, lütfen biraz sabırlı olun. Bu kadar sıcak bir havada, hiç iş yapamazken nasıl paramı ödeyebilir... ”
“Beni dinle Yaşlı Li, sana biraz yer verdik diye kendini adam sanma. Eğer seni büyük kardeş Feng korumuyor olsaydı, senin buradaki işin çok uzun süre önce sona ererdi.” dedi serseri, tehditkar cümlelerle; birazda pohpohlayarak.
Serseri, büyük kardeş Feng derken oldukça hoşnut görünüyordu, Yaşlı Li’nin sırtını sıvazlayarak dedi ki, “Bugünün korunma ücreti, ödemeyi ya da ödememeyi seçebilirsin; karar senin. Her türlü ben senden o parayı alacağım yada tezgahını yerle bir edeceğim!” bu şekilde konuşurken, bir şiş sosis aldı, iki büyük ısırık attı ve geri kalanını yere fırlattı. (TKN: Bre *mı** godum, millet aç aç :D)
Yaşlı Li, bu olaydan bir çıkış yolu bulamıyordu ve cebindeki sıkıca sarılmış olan küçük bir paket notun arasındaki parayı düşünüyordu. Bu parayı vermeli miydi? Parayı bu şekilde serserilere verip çarçur etmeli miydi? Bu para, karısının doktor masrafları için biriktirilmişti. Nasıl olur da karısı için canla başla biriktirdiği parayı bu pisliklere “hediye” olarak sunabilirdi!?
“Ben onun yerine öderim.” Çöp şiş satıcısı aniden yanlarına doğru yürüdü ve cebinden notların arasında biriktirdiği, 100 lira bile etmeyen parasını çıkardı. Elindeki parayı adama uzattı ve aldırış etmeden dedi ki: “Sahip oldum tüm para bu kadar, Yaşlı Li gittikçe yaşlanıyor ve acil paraya ihtiyacı var, sizler biraz şanslı doğmuşsunuz.”
Küçük serseri gözlerini kıstı ve kahkahaya boğuldu, sonra parayı alarak arkasındaki diğer satıcıya döndü, “Yang Chen, iyi bir insan gibi görünmek istiyorsun fakat sende daha kendi korunma ücretini ödemedin!”
Yang Chen kaşlarını çattı, neden bu çocuklar okumuyorlar. Neden serseriler? Onların babaları olmadığı için onlara bu konuda bir şey demiyordu. Aslına belaya bulaşmak istemiyordu, bu yüzden boğuk bir sesle dedi ki: “Yarın, yarın ödeyeceğim.”
“iyi, ben sempatik biriyim zaten, herkes birlik içinde olmalı. Ben sizin işinizi koruyacağım, siz de bana bunun için yeteri kadar para ödeyeceksiniz… O zaman, yarın parayı almaya gelirim.” Konuştuktan sonra, küçük serseri ve onun diğer iki adamı, başka adamlara dadanıp paralarını alıyorlardı.
Yaşlı Li’nin gözleri çoktan kıpkırmızı olmuştu, Yang Chen’e doğru acı acı bakıyordu, “Küçük Yang, neden kendini belaya sokuyorsun? Her zaman bana bu noob pisliklere para ödemem için yardım ediyorsun. Nasıl bunu devam ettirebilirs…”
“Yaşlı Li, Fazla söze gerek yok. Ben buraya gelip, yaşamaya başlamadan önce belki de konuşacak hiç bir arkadaşım bile yoktu, ta ki seninle tanışıncaya kadar. Sen bana yardım ettin ve benimde sana geri ödeme yolum bu.”
“Evlat... Sana ne söylesem... ” Yaşlı Li, Yang Chen ile düzgünce konuşamayacağını anladı ve iç çekti.
Yang Chen anlayamadı ve güldü, çok boğuktu ama yine de kahkahaydı. Yang Chen, verdiği haracın etkisinde hiç kalmamış bir biçimde, “Her neyse, eşinin hastalığı nasıl?”
Yaşlı Li’nin gözleri teşekkürle dolmuştu, “Benim için parayı ödediğin için teşekkür ederim, senin sayende eşimi doktora zütürebileceğim. Birkaç kere daha check-up olup ilaçlarını aldıktan sonra iyileşecektir.”
“Oh, bunu duymak oldukça güzel! Umarım erkenden iyileşir.” Yang Chen hoşnutça kafasını salladı.
Yaşlı Li acı bir gülüşle, “Küçük Yang, benim için harcadığın para muhakkak sana geri dönüş yapacak, eğer ölmeden önce bunu yapamazsam, bu vasiyetimi kızım gerçekleştirecek…. Tüh, her şey benim yüzündem. Eğer 100.000 TL paran olsaydı burada güzel bir dükkan açabilirdin ve böylece serserilerin haraç kesmelerinden kurtulabilirdin.”
Yang Chen dudağını kıvırdı, “Ben hayatın bu yönünden oldukça zevk alıyorum, çöp şiş satmak hiç de kötü değil, ayrıca karnımın doyacağı kadar kazanıyorum.”
“Sen daha çok…” Yaşlı Li canı sıkkın bir şekilde, “Küçük Yang, sen daha 23 - 24 yaşındasın, senin yaşıtların üniversitede öğrenim görüyor ya da kariyer oluşturmaya çalışıyor. Senin şu ana kadar kız arkadaşın da olmadı değil mi? Hayatının sonuna kadar çöp şiş mi satacaksın? Endişelenmiyorsun bile fakat ben seni her gördüğümde senin için endişeleniyorum.”
Yaşlı Li’nin yüzünden gerçekten onun için endişelendiği belli oluyordu. Bunu gören Yang Chen, bilinçsizce acınası bir ifade takınmıştı. Bu konu hakkında hiç endişeli bile değildi, bu konuları hiç düşünmezdi bile. -
6.
0Bölüm 1: Çöp Şiş Satıcısı - Parça (2)Tümünü Göster
Akşamın çöküşünden sonra Yang Chen, tezgahını toparladı ve kiraladığı taktan dairesine yol aldı.
Kimselerin bilmediği, kötü ve küçük bir apartman dairesiydi. Aylık kirası sadece 100 Liraydı. Bunun sebebi ise; kimselerin burada yaşamak istememesiydi. Burayı beğenmeyen insanların alayı, buranın her an yıkılacak olmasının endişesinden kaynaklanıyordu. Yang Chen ise, burayı ucuz bulduğu için hiç düşünmeden taşınmıştı.
Yang Chen’in evi normal döşemelere sahipti, genellikle ikinci el çöpe atılmaya yüz tutmuş eşyalar vardı. Bir yatak, bir komodin, bir sandalye, bir TV - televizyonda klagib kanallar vardı- , bir gardırop ve diğer temel ev eşyaları bulunuyordu.
El arabası tarzı bir şey ile eşyalarını küçük evine taşıdıktan sonra Yang Chen, duvarında asılı olan takvimine göz attı. Randevularını kontrol etti ve aniden bir şeyler hatırlayarak, uçar adımlarla tuvalete/banyoya koştu.
5 dakikadan kısa bir sürede buz gibi soğuk su ile duş aldı ve banyodan çıplak bir şekilde çıktı. Sağlıklı görünen sarı bir ten rengi vardı. iyi orantılı olan vücudu pekte dikkat çekmiyordu ama dikkatli bir incelemeyle erkekliğini hissettiriyordu.
Yatağının yanındaki eşya dolabına doğru yürüdü, Yang Chen etrafındaki incin, kırış kırış olmuş kıyafetlerine bakarken, sıkıntıyla kafasını sallıyordu. Aralarından giyilecek gibi olanları seçti ve sonunda üzerine sarı bir t-shirt, altına ise ince keten bir pantolon giyip ayağına parmak arasını terliklerini geçirdi. (TKN: Bizim Yang Chen diye bildiğimiz kişi galiba Adanalı Ayhan, parmak arası o ye)
Evinden ayrıldıktan sonra Yang Chen, aceleyle batı yakasının ne zengin nede orta halli olan caddesine, yani batı yakasının eski olan ama bir o kadar da saygı duyulan caddesi “Barlar Caddesi” isimli caddeye doğru yola koyuldu.
Renkli bir gece hayatı ve zevk arayan kişiler caddenin her yerindeydi. Renkli mini etekler ve farklı esansta parfüm kokuları tüm caddeyi sarmıştı. Barlar Caddesine girdikten sonra şehrin tüm atmosferi değişiyordu.
Yang Chen açık ve alçak bir şekilde diğer gençler gibi milletin zütüne bakmıyordu ve ayrıca caddedeki diğer kızların bacaklarına bakıp salyalarını akıtmıyordu.(TKN: Arkadaşımız Ayhan oldukça namuslu biri ama birine çakmayacağı da pek meçhul :D)
Bar’ın led ışıklandırmalı tabelası insanın gözlerini kör etmiyordu, ayrıca Bar’ın dikkate alınacak şekilde hoş gözüken gizemli havasını, ışıklarıyla yararak geçen gül şeklindeki holografik aydınlatma, tamamı ile akıllıca dizayn edilmişti.
Bar’a girdikten sonra Yang Chen, her zamanki gibi bankonun yanına doğru yürüdü ve kendi mekanı olan köşeye oturdu. (TKN: Banko dediğimiz şey, yani bar bankosu dediğimiz yapı/her ne taksa, tam olarak bu)
“Büyük Kardeş Chen, işte buradasın.” Yelek giyen genç barmen Yang Chen ile konuşurken ona sıcak bir gülümseme ile baktı. Aynı zamanda bir bardak su verirken, “Kız kardeş Rose uzun süredir seni bekliyor.”
Yang Chen bir gülüş attı ve bardağından bir yudum alarak, “Kız kardeş Rose sinirli miydi? Eve biraz geç döndüm, bundan dolayı buraya gelirken biraz geciktim.”
“Sinirli değil, sinirli değil.” Küçük Zhao gülümsedi. Rica eden bir ses tonuyla, “Büyük kardeş Chen, eğer zamanın olursa bana da öğret. Bizim büyük kız kardeş Rose’u hangi teknikle elde ettin? Biliyorsun, Zhong Hai şehrindeki insanlar eğer Rose için sıraya girselerdi, bu sıra denize kadar uzanırdı. Uzun yıllardır, patronun, bir erkekle aşk yaşadığını görmemiştim. Henüz bugün, az önce senin geldiğinden beri, en az 5 kere daha seni sordu... ”
“Aptal aptal konuşma, kardeş Rose ile aramızda hiç bir şey yok…” Yang Chen, çaresiz ve isteksizce böyle dedi.
Küçük Zhao, beni öldürecek olsan bile bu söylediklerine inanmam tarzı bir ifadeyle ona baktı ve iç çekerek, “Tanrı aşkına… büyük kardeş Chen, açık olmak gerekirse, senin bu iplemeyen halin çok üst düzey ve bu şekilde, dünyaları yıkan bir güzelliğe sahip olan patronumuzu kendine bağlıyor (TKN: Uuu, Bad Boiii). Hangi erkek, onunla her gün beraber olmak istemez? Sadece arada bir buraya gelen ve onu delicesine bekleyen ve tüm dünyanın gözlerini, yeni doğan bir masum bebeğin gözlerine baktığındaki gibi senin gözlerini kamaştıran bir güzelliği olan kadın beklerken, bunu sadece sen yapabilirsin, sadece senin umurunda olmaz. Başka türlü, neden insanlar neden her şeyin en iyisine sahip olmak istesinler ki, söyle bana. Bu cümleler tamda bir kadın üzerinde…”
Küçük Zhao, romantizm ve abartı dolu aziz bir ifade takınırken, arkasında birden bire çekici, anlaşılır ve asil bir ses işitti, “Küçük Zhao, daha fazla konuşarak maaşının kesilmesini mi istiyorsun? Müşterilerin kokteyl bekliyor.”
Küçük Zhao, elektrik akımı tarafından çarpılmış bir aptal gibi hissediyordu. Bir an da aklı başına gelmişti. Hiç bir şey olmamış gibi aniden yana adımını atıp kokteylleri hazırlamaya başlamıştı. Ama kalbinde korkuyu hissederken alnından da soğuk soğuk terler akıyordu.
Modern bir şıklıkta qipao ile; yırtmaçtan görünen bacağı, tahrik edici bir ciks isteği uyandırıyordu. Dolgulu göğüsleri, ince ve zarif beliyle, porselen gibi pürüzsüz olan suratı birleşince, ince bir işçilikle yapılmış sanat eseri gibi duruyordu. Açık mor rengi saçları, omuzlarına geliyordu. Sanat eseri tablolarından çıkıp gelmiş gibi görünen bu genç kadın, sakin ve yavaş yavaş Yang Chen’e doğru geliyordu.
Yang Chen’in yüzü dışında gözleri de gülüyordu. Kendisine doğru gelen bu genç kadına muhteşem bir şekilde bakarak, samimi bir şekilde şöyle dedi; “Kardeş Rose, çok güzelsin, doğum günün kutlu olsun/mutlu yıllar.”
(TKN: Ya arkadaşım böyle bölüm mü biter. Tam da yeni ısınmaya başlamışken.. Bölümün bittiği yere bak. Neyse daha şunun şurasında 6853 bölüm daha var, illa ki bir yerde patlak verecektir. Önemli olan bir şey varsa sağlık, Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin. Bunu yazan tosun okuya… ) -
7.
0Bölüm 2: Para, huur gibmek için Lazım - Parça (1)Tümünü Göster
Çevirmen: Trollking - Düzenleyici: Fullbringer
Övüldüğünü duyan Rose’un yüzü hafiften kızarmıştı, biraz da pürüzsüz olan dudakları kızardı ve biraz pişmanlık duyan ses tonuyla dedi ki, “Neden ‘çok güzel’ kelimesini kullandın? Kesinlikle nadiren buraya gelen ve doğum günüm olduğunu bilen biri, neden bile bile geç gelir ki?”
Bu kadar tatlı ve etkileyici bir kadınla yüz yüzeyken Yang Chen, şehvet ile dolup taşarken, Rose’un gittikçe büyüleyen gözleri Chen’in gözlerine bakarken hiç bir tiksinme duygusu hissetmiyordu. Aslında Yang Chen, asil bir kalbe sahip olduğundan, Rose’a karşı olan vahşi arzularını bastırıyordu. Yang Chen kendini topladı ve dedi ki, “Ben içmem, içmediğim gibi kadınlarla da konuşurken, onları mutlu etmekte iyi değilim. Üstelik, her gün tezgahımı kuruyorum ve doğruyu söylemek gerekirse, pekte boş vaktim olmuyor.”
Rose, Yang Chen’e bakarak istemeyerek şöyle dedi, “Bana işe yaramaz şeyler şöyleme. Her gün tezgahı mı kuruyorsun? Her gün çöp şiş tezgahını açıp bir şeyler satmak ne kadar iyi olabilir? Ölene kadar çöp şiş satsan bile bu işten para kazanamazsın. Eğer gerçekten para kazanmak istiyorsan, gel ve benim evimin hizmetçisi ol. Ayrıca benim vereceğim ücret, senin kazandığının 100 katı olacak!”
Yang Chen, içinden içinden gülerek dedi ki, “Büyük kız kardeş Rose, erkekler genelde hizmetçi olarak çalışmaz.”
“Sana kaç kere söyledim; bana kız kardeş, kız kardeş, kız kardeş deme diye. Neden bana böyle sesleniyorsun? Sence o kadar mı yaşlıyım?”
Yang Chen söz vererek dedi ki, “Anlaştık, Rose, ben hatalıydım. Olay şu; ben şu anki çalıştığım işi ve yaşam tarzımı seviyorum, bu yüzden işimi değiştirmeyi hiç düşünmedim.”
Pes etmeye hiç niyeti olmayan Rose dedi ki, “O zaman benim hizmetçim olmana gerek yoksa özel korumam olursun, değil mi? Ya da, bu mekanın menajerliğini yapabilirsin. Ben zaten çok nadiren buraya gelip denetliyorum, hatta bazen kendi haline bırakıyorum.”
Bu sözleri duyan Yang Chen, biraz etkilenmiş hissetmişti, elbette ki bu kadın kendisiyle gerçekten ilgileniyordu ama Yang Chen’in de kendi duruşu vardı. Rose ile tanıştığı gün, çok samimi olmamaya karar vermişti.
“Unut gitsin Rose, bence çöp şiş satmak oldukça güzel, ayrıca çiftçilerin bulunduğu marketin etrafında da oldukça iyi kalpli insanlar var.” Yang Chen suyunu içmek için başını indirdi, bu konuyu devam ettirmekte isteksizdi.
Yang Chen’in inatçılığını gören Rose, kaşlarını çattı sinirli bir şekilde fısıldayarak şöyle dedi, “Benimle beraber olsaydın çok güzel olacaktı…..”
Kendisi bile söylediği şeyin farkına varamazken, Yang Chen çok anlaşılır bir şekilde işitmişti ama duymamış gibi yapmaya devam etti.
Rose’un yüzünün güzelliği ve fiziğinin düzgünlüğü her ne kadar içerisi loş ışıkla dolu olsa da milleti cezbetmeye devam ediyordu. Aslında, Rose içeri girdiğinden beri bütün insanların dikkatini üzerine çekmişti. Ona bakanlar ‘sadece bir bakış alsak’ yeter diye düşünüyorlardı. Buraya yeni gelen müşteriler, buranın müdavimlerine, ‘Rose kim?’ diye soruyorlardı fakat etraftan duydukları sadece tek bir cümle vardı, oda şuydu --- “Likörünüzü için ve ölmemeyi dileyin... ”
Kendini biraz yenik hissetmiş olan Rose, bankonun diğer köşesine gidip Yang Chen’in yanına oturdu. Kendisi için bir kadeh viski söyledi, sonra da bir kadeh likör de Yang Chen’e gönderdi. Gözlerini çevirip fırça atarmışçasına “Seni yaşlı öküz, sıkı birisin biliyorum. Benim yanımda olmak istemiyorsun, tamam, bugün benim doğum günüm biliyorsun, bu yüzden farklılık yapıp likörünü içmeye ne dersin?”
Yang Chen bir anlık duraksadı, gerçek şuydu; içmek istemiyor değildi, sadece her içtiğinde alkolün etkisine kapılıp eskileri anımsıyordu. Hatırlamak istemeyeceği çok fazla şey vardı, sakin kalmaya ihtiyacı vardı. Bu yüzden kendisine göre; alkol zehirdi...
“Pekala, ama sadece bir bardak.” Yang Chen, Rose’u tamamiyle hayal kırıklığına uğratmak istemiyordu ve teklifini kabul etti. Sessizce hiç bir şey olmaması için dua ediyordu ve sadece bir bardaktı.
Tamamdı, Rose mutlu bir şekilde gülümsedi. Bu gülümseme, ilk kez görülen kar gibiydi. Loş ışık altıda, Rose’un yüzü muhteşem bir şekilde parıldıyordu ve parıltısı Yang Chen’in gözlerine vuruyordu. Bu da Yang Chen’in içini ürpertiyordu. (Sebebi ise tekrardan o eski şeyleri hatırlamaktı)
“Şerefe.” -
8.
0Bölüm 2: Para, huur gibmek için Lazım - Parça (2)Tümünü Göster
Bardakları tokuşturduktan sonra, Yang Chen kafasını kaldırdı ve duraksamadan buz soğuğu likörü tek seferde içti.
Rose ‘gege’ gülüşü yaptı, ileri doğru uzandı ve vücudunu, Yang Chen’in vücuduna bastırarak melankolik bir şekilde dedi ki, “Biliyor musun, son doğum günümü kutladığımdan beri 10 sene geçti. Bir pasta, mum, hediye, parti bile yoktu… O zaman da senin gibi romantik olmayan ve bana içerken eşlik eden bir erkek vardı, çok hoşnut hissettim... ”
Bu kadının fiziği, her hangi bir erkeğin ağzının suyunu akıtacak bir şekildeydi. Aynı zamanda Yang Chen, kalçasına nazikçe dokunan bir el hissetmişti ve bu onu tahrik ediyordu.
Kafasını yavaşça indirirken Rose’un yırtmaçlı qipaosu’nu gördü ve porselen gibi olan kar beyazı tenini hissetti. Çok nazik ayaklarında, ateşli, yüksek topuklu, kırmızı ayakkabıları vardı.
Rose, Yang Chen’i baştan çıkarıp azdırarak, erkeklik hormonlarını salgılattırıyordu.
Bir erkek, bir kadınla tanıştığında, böbrek üstü hormonları da dahil olmak üzere bütün hormonları reaksiyon göstererek, kadını çırılçıplak düşünerek hisseder. Rose buradan 1 puan kazanmıştı.
Yang Chen, vücuduna sahip çıkmak için elinden gelenin en iyisini yapmıştı. Rose sonunda ayağı kalktı, Yang Chen’e yapıcı bir gülüş attı, komplo kuran ve kurduğu bu muallaklikte başarılı olan bir tilki gibi, “Bu iyi, erkeğim, aynı senin mükemmel şekildeki direnmen gibi değil mi…”
Yang Chen gülmek için kendini zorladı, elbette ki Rose’un ne yapmak istediğini biliyordu. Bu kadın, önceden yaptığı gibi şimdi de onu gözetliyordu.
“Orada otururken kendini zor tuttuğunu biliyorum, şimdi diğer müşterilerimle ilgilenmeye gidiyorum. Eğer daha fazla burada kalmak istemiyorsan, ayrılabilirsin.” Rose sandalyeden kontrolsüz ve doğal bir tavırla kalktı ve diğer müşterilerle ilgilenmek için dolaşmaya başladı.
Bar’ın sahibinin çok çekici bir kadın olduğunu bilen eski müşteriler, ahlaklı tavırlarını bir an olsun bozmuyorlardı, biraz da korktukları için olsa gerek. Kadının arka planda verdiği bilgilendirmeler, öyle basitçe anlatıp geçilecek şeyler değildi. Sonuç olarak, bu da Rose’un müşterilerini ağırlamasının ona göre kolay yoluydu.
Aslına bakılırsa, Rose’un yüzünü tutkulu bir gülümseme sardı. Bu gülümsemesi, mekandaki erkeklerin içindeki duygularını depreştirmişti ama ona çok mesafeli bir şekilde bakabiliyorlardı. Ayrıca kimse ona olan hevesini düzgün bir şekilde gösteremiyordu. Buna kimse cesaret edemiyordu. Korkuyorlardı, onunla konuşmaya gitmeye cesaret eden kim olursa olsun, her yaklaştıkları adımda; kalplerinde hüsranla dolu ölüm korkusu, kalpleri patlayacakmışçasına sıkışıyordu. Neyse…
Rose ayrıldığında, Yang Chen rahatlamışçasına derin bir nefes verdi ve aynı zamanda kendiyle taşşşşşşak geçti. Ülkeye geri döndüğü bu yarım sene içerisinde, kendini birazcık değişmiş hissetti.
Eğer ki geçmişteki Yang Chen olsaydı ve bu kadar güzel bir kadın olan Rose ile tanışsaydı, onun baştan çıkarmasına ihtiyaç duymadan, kimsenin haberi olmadan onu alır, yatağa fırlatır, Çatır çutur, sıkarak, nefessiz si…….(Dır dıt dırıt dıt nokta)
Aslında, şu an değiştiği için yapmıyordu, özellikle de Zhong Hai şehrindeki ilk ve tek arkadaşı olan Rose’a bunu yapamazdı. Chen’e göre, kalbinde Rose’un yeri önemliydi.
Sadece ufak bir bardakçık içmişti ama alkol biraz beyninde birazda malzemede etkisini göstermeye başlamıştı. Alkol, Yang Chen’in şiddetli arzularını uyandırmıştı bile, artık her şey için çok geçti. içtikten sonra istemeyeceği şeyler olacaktı. (TKN: Olmadı)
Malzemenin hâlâ kalkık olduğunu gören Yang Chen, bazı duygularını bastırması gerektiğini anladı. Başka türlü ‘bu’ ölümle dans etmek anldıbına gelirdi. Ama elbette Rose, onu öldürmezdi, artık belirli bir ilişki içerisindelerdi ve bu ilişkiden kurtulmak hiç de o kadar kolay değildi.
Bir bardak su içtikten sonra, Yang Chen sessizce Rose’un barından ayrıldı. Ayrılırken; Rose’un gözleri onu hayâl kırıklıklarıyla dolu bir şekilde, sessizce uzaktan izliyordu
Yang Chen başka bir küçük bara doğru yaklaştığında etrafına doğru bakıyordu. Bir sürü yüksek kalitede bar vardı ama Yang Chen’in cüzdanındaki para miktarı o barlara yetecek kadar değildi…
---
(TKN: 2 etti sayın yazar. böyle bölüm bitişi ya türk dizilerinde ya da eski çağlarda ilk defa avlanan insanların av heyecanı gibi şeylerde biter. Neyse fazla uzatmaya gerek kalmadan, loldeki annie statlarımı düzeltmek adına midde biraz Örkünle pre kasıcam :D Sıradaki bölümü bende daha okumadım ama pompa yakındır; hissediyorum. Madem içecek başka yer arıyormuş gibi davranıyordu…
Yang Chen sırada ki bölümde eline pompalayacak birini geçirecek miydi?
Rose, böyle bir olay olurken onları görecek miydi?
Eğer görürse o da 3 lü teklif edecek miydi?
bu sorular nereye doğru gidiyor *m*na koyayım.
Evet saçmalamayı bitirdiğimize göre öncelikle herkese merhaba ve iyi okumalar -
9.
0Bölüm 3: Girişimcilik - Parça (1)
Çevirmen: Trollking - Düzenleyici: Fullbringer
Küçük bir bara yaklaştıktan sonra, doğru yere geldiğini anlamıştı.
Buranın ismi Troll dü, Troll’ün barıydı. Muazzam bir şekilde olan ışıklandırması çok gizemliydi; adeta rüyaları andırıyordu. Bankoda, köşelerde hatta mekanın ortasında insanlar vardı. Hepsi çiftti ve her birinin kolları, bir birlerini sarmış, sevişiyorlardı. Buradaki genç erkek ve kadınlar, diledikleri kadar özgürdü. her yerden, sevgi dolu gülüşler duyuluyordu. (TKN: Boşuna Troll Bar değil. Bizi biz yapan kalitemiz.)
Yang Chen, içeri bir kaç adım atar atmaz bir kadın ona doğru yaklaştı. Bu kadın; aşırı süslü kıyafetler giyip bir o kadar aşırı makyaj yapmış biriydi. Vücudunun üst kısmında sadece gül rengi bir sütyen, altında ise deri bir mini etek vardı. Elinde kehribar rengi likör tutan kadın, Yang Chen’e ciks isteği uyandıracak şekilde yaklaştı.
“Yakışıklı, benimle biraz içmeye ne dersin?” Kadının sesi çok cilveliydi ve bu da bir erkeği azdırmaya yeterdi.
Alkollü bir şekilde konuşmayalı uzun zaman oluyordu. Kafası biraz çakır keyif olan Yang Chen, hatun’un göğüslerinden kavrayınca kadın aniden titredi ve zevk almış bir şekilde ‘ah’ diyerek güldü, “Yakışıklı, çok azgınsın, tuttuğun o göğüsler bana ait, eğer onları parçalarsan nasıl telafi edeceksin... ” Bir eliyle kadının her yerini süzüyor diğer eliyle de kadını vücuduna iyice yaklaştırıyordu. Yang Chen’in boynuna parlayan iki adet kol dolanmıştı.
Yang Chen’in suratında sarhoş gülümsemesi oluştu. Bu kadar kolay bir kadınla hiç ilgilenmezdi bile. Yang Chen, hatunu kendinden iterek, “Senin gibi sadece sevişmeyi düşünen bir ekmekle işim olmaz.”
“Ekmek” kelimesini duyan kadının beyninde şimşekler çakıyordu ve bu da onun ayılmasına sebep oldu. Bu kelimeye o kadar sinirlenmişti ki, kanı kaynıyordu. O kadar sinirliydi ki elindeki likörü yere fırlatarak, “Seni bin kurusu, eminim ki ailen seni cami avlusuna bırakmıştır, 31 olsan çekilmezsin, tipini s*ktiğim. Belli, zamanında seni şekerle kandırmışlar, inşaata topun kaçmış senin. Ukala pislik. Bekle sen burada!” Konuşmasını bitirdikten sonra, barın köşesindeki bir grup insanın yanına doğru yürüdü. -
10.
0Bölüm 3: Girişimcilik - Parça (2)Tümünü Göster
Yang Chen’in kalbini aniden kötülük duyguları sarmıştı. Böyle bir mekana gelmeyeli ve insanlarla uğraşmayalı uzun süre olmuştu. Öyle görünüyor ki bu tür arzularını alkolün etkisindeyken gerçekleştiriyordu.
Bar bankosuna oturup bir kadeh votka istedikten sonra Yang Chen’in içinde gitgide alevlenen bir ruh hali ortaya çıktı.
Bu şekilde şatafatlı giyinen bir kadının tek bir sözle 8 erkeğe istediğini yaptırabileceğini kim bilebilirdi. Bu adamların her biri iri yapılı, bir ejderin gücüne ve bir kaplanın çevikliğe sahip kişilerdi. Yang Chen votkasını bitirdiğinde, adamlar etrafını sarmıştı.
iri cüsseli, geniş ve kalın kola sahip olan adama sarılan kadın, Yang Chen’i göstererek, “Büyük Kardeş! Beni bu bin kurusu tehdit etti, onu öldürmemde bana yardım et!”
Koca adam, Yang Chen’in çelimsiz fiziğine baktı ve küçümseyici bir bakış attı. Sonra, emrindeki iki adama, Yang Chen’e dersini vermesi için sinyal verdi.
iki adam yürürken kötü kötü gülüyorlardı. Cümlelerini, Yang Chen ile çarçur etmek istemediler ve direkt kum torbası büyüklüğünde yumruk salladılar.
Yang Chen hiç bir şey olmamış gibi takılarak, mükemmel bir zamanlamayla avuç içlerini kullanarak iki adamın sert bir kayaya yumruk attığını hissetmesine sebep oldu, böylece, o iki adamın yumrukları kırılmışçasına kendilerine çok derin acılar veriyordu……
“Aaaaaaaaaaaaaaa!!”
iki koca adam aynı anda çığlıklara boğulmuşlar ve yere kapaklanmışlardı, aynı anda yerdeyken ellerini tutup yuvarlanıyorlardı.
Bu sahne, bu barda ilk kez görülüyordu; garip ve aniden oluşmuştu. Aslında, dövüşler ve atışmalar bu küçük barda genellikle olurdu. Bu kel ordusunun hiç bir zaman kaybettiğini gören ya da duyan olmamıştı. Bütün insanlar Yang Chen’e meraklı gözlerle bakıp, olan bitene inanamıyorlardı. (TKN: Bahçede gördünüz de bahçivan mı sandınız lan ibinalar.)
Emir veren keltoş, bunun planlı bir hareket olmadığını biliyordu ve istemeyerek kaşlarını çılgınlar gibi çatıyordu. Yang Chen’e şüpheli bir bakış attıktan sonra, yerdeki adamlarının ellerine baktı. Eğer adamlarının ellerini görmeseydi, ne kadar acı çektiklerini anlayamayacaktı. Çektikleri acının doğru olduğunu anladıktan sonra, alnından soğuk soğuk terler gelmeye başlamıştı…
Arkadaşlarının sert bir darbe yediğini gören diğer kel ordusu, lanetli bir yağmurun üzerlerine doğru yağdığını anlamıştı. Keller saldıramadan, baş kel, adamlarını kollarıyla engellemişti.
Fazla açıklamaya gerek duymadan, baş kel, ezikliğini ve burukluğunu yerinden kalkmadan şu şekilde söyledi, “Büyük kardeş çok iyi ve çok yüce birisi, kardeşlerimiz bugün size biraz atarlanmış, eğer gelecekte büyük kardeş bizden bir şey isterse, hiç çekinmeden bizi arasın. Umarım tekrar görüşürüz!”
Bu konuşmayla birlikte, kel kafa, yerde acı içerisinde kıvranarak bayılmış olan kardeşlerini de alıp, bardan uzaklaştı.
Kadın, olan bitenden hiç bir şey anlamamış, neden kendisini sinirlendiren adama karşı bir şey yapamadıklarını düşünürken, onlar bardan ayrılırken arkalarından yuhalıyordu.
Kel Hu kadına bakış attı ve sonra yanındaki küçük kardeşlerine bakarak dedi ki, “Daha önceden bu adam, 5. ve 6. kardeşlerimizin kollarını, avuç içiyle kırmıştı. Sizler, onu alt edebileceğinizi mi düşünüyorsunuz?"
Adamlar tekrardan havalı görünümlerini takındılar, Yang Chen’in bu kadar zayıf görünen avuç içi gerçekten nasıl oluyor da bu kadar güçlü olabiliyordu; eğer o, bir usta değilse kimdi? Bir anda, bazıları keltoşu pohpohlayarak, “Ancak bir patronun böyle bir öngörüsü olabilir.” diyorlardı.
Kel patron, yanındaki adamlarının verdiği gaza pek aldırış etmeden bir anda bara doğru döndü, derin düşüncelere dalmıştı. Bu bilinmeyen derin düşünceler nelerdi?
Aynı zamanda Yang Chen, etkilenmemiş bir şekilde hâlâ barda oturuyor ve kel ile adamlarının bardan ayrılışını izliyordu. Barın köşesi boşalmıştı, böylece acele etmeden o köşeye doğru gidiyordu. Boşalan masayı yağmalamaya.
Çünkü Yang Chen, kel ve adamlarını çok basit bir şekilde alt etmişti; etraftan hafifçe korkmuş insan sesleri yükseliyordu. Ara sıra Yang Chen’e bir kaç ateşli hatun, ciksi bakışlar atıyordu ama Yang Chen hepsini reddediyor, kendini dizginlemeye çalışıyordu. -
11.
0Bölüm 3: Girişimcilik - Parça (3)Tümünü Göster
Yang Chen masaya oturduğunda, köşedeki masada biri vardı ve masadaki kişi, oldukça güzel, genç bir kadındı.
Tek bir bakışla Yang Chen alev almaya başlamıştı……….
Loş ışık altında, hafif siyah saçları masadan yere doğru sarkıyordu, kadının üzerinde, güzelliğini ve tüm hatlarını ortaya çıkaran sadece beyaz dar bir elbise vardı.
Yang Chen, kadına doğru yaklaştığında, alkol ve parfüm ile karışmış olan vücudunun kokusunu alıyordu, rüya gibiydi. (TKN: Pompa is comin’, fellas. He gonna cum everywhere like a volcanic mountain :D. Kendimi hafiften kaptırdım da, Türkçe yazamadım :D)
Kadın çok içmiş gibi görünüyordu. Narin elinde bir kadeh viski vardı, bütün vücudu masaya yavaşça yatmış vaziyetteydi ve sağa sola dönüyordu. Çok güzel, kıvrımlı bir züte sahipti. (TKN: Ne diyim? Kalça mı diyim :D çok absürt kaçıyor kalça bana göre :D Fuck this life, YOLOOOOO)
Yang Chen, hatuna doğru yürümeye başladı, hatunun kalkmasına yardım edip, yüzüne gelip onu rahatsız eden saçlarını yana doğru atınca, kadının kırmızı ve sarhoş olan güzel yüzünü gördü. Bu güzellik karşısında afallamıştı.
Bu kadar muhteşem bir güzelliğe sahip olan kadın, Yang Chen’in mallaşmasına sebep oldu. Nasıl olur da bu kadar güzel bir kadın huur olabilir? Ya huur değilse, neden bu kadar güzel bir hatun, diğer insanlarla kör kütük sarhoş olana kadar içer? Gittikçe ciks isteği ateşli bir hal almaya başlamıştı.
Çok fazla içmiş olan hatun, Yang Chen’in daha fazla düşünmesini beklemeden, normal bir şekilde Yang Chen’in kıyafetinin yakasından tuttu, büyüleyici ve güzel dudaklarını öpüşmek için Yang Chen’in dudaklarına doğru zütürüyordu.
Ama bir türlü doğru hedefi bulamıyordu. Hatunun öpücüğü, Yang Chen’in Yanağına gelmişti sonra yavaş yavaş dudağına doğru kaydı.
Yang Chen alev gibi yanarken sanki buz soğuğu bir dokunuşla dudağından uyarılmıştı. Hatunun narin ve duru halinden yapmak istediği şey anlaşılıyordu. Hatunun büyüleyici görünümü, herkesin sahip olmak isteyeceği türdendi, Yang Chen’de öyle yaptı. Zaten Yang Chen’de bu gece biraz şımarmak istiyordu ama neden bu kadar ileri gidiyordu? Hatunun narin ve büyüleyici bedenini kollarına aldı ve ateşli bir öpücükle devam etti.
“Wu…….”
Kadın inlemeye başladı, Yang Chen’in hunharca kadının kafasını ağzının içine almasından biraz acı çekse de dilleri birbirleriyle değince zevk almaya başlıyordu.(TKN: yok canım ya, ne ilk defa öpüşmesi; sadece birazcık kendimi kaptırmışım. Sorsa anlatırız illaki inceliklerini :D)
(TKN: Evet, fellas. Bu bölümde istediğini alamayan biz okurlar, diğer bölüm istediğimizi alacağa benziyor. Pompadan bahsetmiyorum, sizin içiniz fesat :D. Ben hatunun ismini merak ettim, bizim hatun mu diye. Neyse, o değil de insanın okudukça okumasını, çevirdikçe yine okumasını kamçılayan bir seri galiba. Şimdiden adamımız olan Yang Chen’in dövüşte olan yeteneğini merak etmeye başladım. Sadece avuç içiyle, 2 keli ağlatmayı başardı. Neyse saçmalamaya başlamadan önce, gerçi saç malanmaz taranır... abi yapma…
iyi okumalar. -
12.
0Bölüm 4: Tepki - Parça (1)Tümünü Göster
Çevirmen: Trollking - Düzenleyici: Fullbringer
Yang Chen’in evine, pencereden süzülerek giren güneş ışığı, Yang Chen’in aptal bir şekilde kafasını sallayarak uyanmasına neden oldu. Yataktan kalkmak istedi, fakat Yang Chen’i saran narin ve yumuşak bir şey vardı.
(TKN: Bölümün başlangıcı, çevirmeni bir hayli üzmüştü. Üzülen çevirmen, oturduğu yerden kalkarak mutfağa doğru ilerledi. Mutfakta gözüne tek bir yer çarpmıştı; o da çatal-bıçağın olduğu çekmeceydi. Oraya doğru üzgün adımlarla yürümeye başladı. Bir yandan acı çekiyor, diğer taraftan da öfke duyuyordu yazara. Sinirli ama bir o kadar da sakin bir şekilde yazarın söylediği şöyler aklına gelmişti. işte yazarın söylediği o sözler şunlardı, “... ”. Türk kahvesini pişirmiş, sigarasını yakmış bir şekilde, çevirmeye geri yöneldi.)
Yang Chen bir anda irkilerek kafasını çevirdi. Elbette, gece sarhoş olarak eve getirdiği Troll Bardaki kadındı.
Bu sırada, nilüfer gibi narin bir kol, Yang Chen’in beline sarıldı. Yorganın altında, Yang Chen’in vücuduna sıkıca değen dolgun göğüsler vardı ve bu da Yang Chen’e büyük mutluluk veriyordu.
(TKN: Bununla mutlu olan tek insan Yang Chen galiba. Ben öyle düşünüyorum :D) Beyaz ve narin bacaklar, Yang Chen’in alt vücudunu sarmalıyordu. Yorgandan dolayı hafifçe görünen büyüleyici vücut hatları, Yang Chen’in geceden kalma şımarıklığı kamçılıyordu.
Hatunun uyuyuş tarzı, günahsız ve güzel yüzüyle tamamen uyum içerisindeydi (TKN: Güzelim günahsız kadının, şu serseriyle düştüğü duruma bak :((((((() Yang Chen, yaptığı hata karşısında göz yaşlarını tutamıyordu. Hayatında karşılaştığı kadınlar arasında, bu kadın kesinlikle ilk üçe girerdi.
Cennet’ten gönderilmiş olan bu sanat çalışması kadına bakarken ağlıyordu. Gözleriyle yatağın köşesine baktığında, ansızın çarşafın üzerinde kurumuş kan lekesi gördü! (TKN: Aha da gitti kızlık, mutlu musun şimdi Yang Chen? Geri nasıl düzelteceksin bu olayları? Ha?)
Damarlarındaki kan, bir anda çekildi. Yang Chen, umursamaz bir şekilde uyuyan kadına bakınca, kaşlarını çatmaya başlamıştı, bu duruma oldukça şaşırmıştı. Kan, kesinlikle Yang Chen’e ait değildi. Kesinlikle geceye kadar bakire olan hatuna aitti.
Yang Chen, tek bakışta dün gece bardan tut şu ana kadar olan her şeyi, tek celsede anlamıştı. Hatunu, kel bin sarhoş etmişti. Eğer Yang Chen, gece bütün keltoşları tokatlamasaydı, bu sim siyah saçlara sahip olan hatun, onların ciks kölesi olacaktı. Gece, ne olup bittiğini hatırlamayan Yang Chen, büyük ihtimalle kör kütük sarhoş olmuştu. (TKN: Neyse ya, buna da şükür. 8 Johnny Sins kılıklı züt oğlanına gideceğine, bizim ufaklığa gitmesi bence daha iyi oldu.)
Yang Chen yatağın üstüne oturmuş ve bu olayı nasıl düzelteceği düşünürken, uyuyan güzel gibi yatakta uyuyan hatun yavaş yavaş uyanmaya başlamıştı.
Şaşkınlık içinde gözlerini açtıktan sonra hafifçe kafasını kaldıran hatun, Yang Chen’in ona sakin bir şekilde baktığını gördü.
Karşısında gördüğü adam tanıdık değil ama bir o kadar da tanıdıktı. Burnunda, bir erkeğin vücudunun güzel kokusu ya da onun gibi bir şey vardı. Yapabileceği en iyi şeyi yapıp, dün gece -darmaduman olan görüntüleri- düşünürken…… her şeyin nasıl olduğunu hızlıca anlamıştı.
Yang Chen, hatunun huur olmadığını öğrendikten sonra, hatunun nasıl bir ‘TEPKi’ vereceğini merak ediyordu, ÇIĞLIK MI ATACAKTI? YANG CHEN’E VURUP, AZARLAYACAK MIYDI? POLiS Mi ÇAĞIRACAKTI? YANG CHEN’DEN PARA MI iSTEYECEKTi? Eğer böyle olacaksa, Yang Chen hiç suçlu hissetmeyecekti. Hatun, ne yapmak isterse, istediği şeyde özgürdü. Eğer Yang Chen gece orada OLMASAYDI, hatun, bir grup kel adamın SADECE VE SADECE ciks oyuncağı olacaktı. Eğer hatun birini suçlayacaksa bu kendinin dikkatsizliği olmalıydı çünkü yanlışlıkla kel kurtların yuvasına girmişti.
Aslında, kadının tepkisi, gizemli bir şekilde sakindi.
Hatun yavaşça yatağa oturdu. Mat güneş ışığı altında, yorganın altından çıkmış bir biçimde tüm ciksi vücudunu sergiliyordu. Bu görsel şölen tadındaki saldırı, Yang Chen’in ağır ve derin nefes almasını sağlıyordu.
Kadının vücudunda, ateşli öpücük sonrasında kalan izler, şaplak izleri ve Yang Chen’in attırdığı beyaz yapışkan sıvı duruyordu. Gecenin ne kadar ateşli geçtiğinin resmiydi.
Hatun, biraz kafası güzel şekilde yataktan kalktığında bütün malzemesi görünüyordu. -
13.
0Bölüm 4: Tepki - Parça (2)
Yang Chen, kalbindeki duygularını bastırarak sade ve kolay bir şekilde, “Üzgünüm” dedi. (TKN: He amk. bizde kaydıktan sonra, “ÜZGÜNÜM” diyelim. Oldu baba.)
O sırada hatun, iç çamaşırını giymek için giysilerinin olduğu yere doğru yürüdü, Yang Chen’in söylediği şeyi duyan kadın çaresizce bir an duraksadı. Fakat, ne konuştu ne de Yang Chen’e döndü, sadece kıyafetlerini bir bir giymeye devam etti.
Yang Chen, daha fazla/başka bir şey söylememişti ama kalbinde bir kayanın ağırlığını hissediyordu. Bu ağırlık, Yang Chen’in nefes almasını zorlaştırıyordu. Bir kızı bozduğu için kendini suçlu hissediyordu. Uzun zamandır böyle bir şey yapmamıştı.
Eski günlerde, kadınların çoğu, Yang Chen için rushal bir tedavi demekti. Fakat şimdi aynı şeyleri düşünmüyordu. Aniden bir kadınla, gece pompa yapıp, çok büyük suçluluk duygusuyla kalbinin sıkıştığını hissediyordu. Yang Chen, eskiye göre daha olgun ve daha iyi kalpli biriydi.(TKN: Ne demek canım.)
5 dakikadan kısa bir sürede, hatun, kıyafetlerini giyinmiş ve kimsenin fark etmemesi için görünüşüne çeki düzen vermişti. Giyindikten sonra sessiz bir şekilde kapıya doğru yürüdü.
Yang Chen, hatunun hiç bir şey söylemeden ayrıldığını görünce, elinden bir şey gelmeyen bir ifadeyle şöyle dedi, “Geri nasıl döneceğini biliyor musun? Seni geri zütürmemi ister misin?”
Bu sefer hatun, hiç duraksamadan odadan çıktı ve normal bir şekilde kapıyı kapattı.
Yang Chen, boş gözlerle kapının kapanışını seyrederken bir yandan da acı acı ağlamasının önüne geçemiyordu. Bu hatun, şu ana kadar tanığı diğer kadınlar arasından en iyi olanıydı. Yang Chen yataktan kalkmayı düşünürken, koridordan gelen, normal bir insanın çıkaracağı sesi aşan, hıçkırarak ağlayan bir kadın sesi duydu…
Hatun hâlâ ağlıyor gibi görünüyordu. Aslında hatun, Yang Chen’in, kendi ağlamasını görmesini ya da duymasını istemiyordu. Maalesef hatun, o kadar uzun mesafeden Yang Chen’in duyacağını düşünmemişti bu yüzden hıçkıra hıçkıra ağlamasını saklayamamıştı.(TKN: ……………… :( )
Hatunun hiç durmadan hıçkıra hıçkıra ağladığını duyan Yang Chen, bir kere daha suçluluk duygusunun alevlenmesine hakim olamadı.
? -
14.
0Bölüm 4: Tepki - Parça (3)Tümünü Göster
Yang Chen, temizlenip toparlandıktan sonra açması gereken çöp şiş tezgahını açmadığı aklına geldi. Aslında, tezgahın neredeyse hiç para getirisi yoktu. Genellikle Yang Chen, insanların aceleyle bir sağa bir sola koştuğunu izlemekten keyif duyduğu yerleri seviyordu. Paranın bir önemi yoktu. (TKN: 2. bölümün ismi öyle değildi ama.)
Tek tekerlekli arabasını mekana sürdükten sonra, kızarmış sosis satıcısı olan arkadaşı Yaşlı Li gülümseyerek dedi ki, “Küçük Yang, bugün oldukça geciktin. Dün, randevun ya da onun gibi bir şey mi vardı?”
Yang Chen kalbinden şunları geçirirken, -bir randevu değildi ama yatakta geçen bir zamandı- diğer yandan da Yaşlı Li’ye şunları söylüyordu, “Ne tür şeyler olabilir? Aklından geçen düşüncelerden vazgeç, sadece biraz fazla uyumuşum, hepsi bu kadar.”
Yaşlı Li kahkaha attı ve mutlu bir ifadeyle dedi ki, “Benim kızım Jingling, stajını bitirdi ve eve geri döndü, hatta senin bizim ailemize gösterdiğin nezaketten bile bahsetti. Eğer sen olmasaydın, karımı doktora zütürebilmek için nasıl para biriktirecektim? Kızımın, yani Jingling’in staj masraflarını nasıl karşılayacaktım?”
Yaşlı Li’in kızı olan Li Jingling, Yaşlı Li ve karısı tarafından özenerek yapılmıştı, adeta onlar için hazineydi. Üniversiteden mezun olduktan sonra 2 aylığına staj için başka şehre gitmişti.
Yang Chen, o kızla sadece iki kere karşılaşmıştı. Jingling, yeşim taşı kadar güzeldi. Aslında Jingling, arkadaşı olan Yaşlı Li’in kızıydı, bu yüzden onun hakkında düşüncelere kapılmamıştı. (TKN: Niye, yoksa onu da mı ……….. :D)
Yang Chen şaka yapar bir şekilde, “Haha, ne tür bir nezaket gösterdim de hatırladı? Gelecekte, yiyecek bir şeyler alacak kadar param olmazsa, sen de bana verirsin. işte o zaman ödeşmiş oluruz.”
“Tamam o zaman!” Yaşlı Li aniden kafasını sallayarak, “Eğer bu konudan bahsetmezsen, zamanla unuturum. Karım ve Jingling, sana olan minnet borcumuzu göstermek için akşam yemeğine seni davet etmemi söyledi. Bu akşam bizdesin, değil mi?”
“Bu… Bu gerçekten gerekli miydi? Ailene zorla bakarken birde beni mi yemeğe davet ediyorsun?”
Yaşlı Li sinirlenmiş bir şekilde dedi ki, “FAZLADAN BiR TABAK YEMEK NE KADAR PAHALI OLABiLiR? Kabaca söylemek gerekirse, bir fincan çay ve bir kase pirinçten bahsediyoruz. Küçük Yang, eğer gelmezsen, ailemi aşağılamış gibi görüneceksin benim gözümde.”
Yang Chen’in, bu inatçı yaşlı adamın söylediği karşısında başka bir seçeneği kalmamıştı. Sadece kabul eder bir şekilde başını sallayabilmişti. Yang Chen’in bu tutumu karşısında Yaşlı Li, mutlu bir gülümsemeyle karşılık verdi.
Ama bu sırada, geçen sefer gelen çete üyesi çocuklar, marketin önünden, Yang Chen ve Yaşlı Li’ye bakarken, çetenin başı olan genç, şeytani bir hâl takınarak sırıtıyordu.(TKN: La bölüm bitmiş ya la.)
(TKN: Yine geldik yarıda kesilmiş türk dizileri gibi biten bölümün sonuna. Bölümün, son %30 luk diliminden hiç bir şey anlamadım. Anlamadım derken, garipti. Bölümün orta kısımlarına baktığımız zaman ağlayan bir hatun, biraz ilerlediği zaman ise hiç bir şey olmamış gibi tezgahını açan Yang Chen. Beyin **cıklaması. Neyse, sıradaki bölümde görüşürüz. iyi okumalar.) -
15.
0Bölüm 5: En Çok Nefret Ettiğim Şey - Parça (1)Tümünü Göster
Çevirmen: Trollking - Düzenleyici: Fullbringer .
Yaşlı Li paniklemişti, Yang Chen’in önüne geçerek şöyle konuştu, “Chen Feng, siz çocuklar sınırlarınızı daha fazla zorlamamalısınız! Senin de baban olan Patron Chen buraya sahipken, hangi nitelikle buraya gelip koruma ücretini almaya çalışıyorsun!? Patron Chen uzun zaman önce ne demişti hatırlıyor musun? Dükkan açmayan kişiler, koruma ücreti vermek zorunda değil! Bunu bilmediğimizi mi sanıyorsun?”
Chen Feng’in babası olan Chen Dehai, batı bölgesinin yer altı patronlarından biriydi. Zaten doğal olarak Chen Dehai, koruma ücreti toplamaya temkinsiz bir şekilde gitmezdi. Bu sırada, Yaşlı Li’nin, Chen Feng üzerinde, babasının verdiği sözle baskı yapınca, Chen Feng’in gözleri aniden karardı, “Seni yaşlı pislik… Beni yani Chen Feng’i, babamı kullanarak korkutabileceğini mi sanıyorsun! Bahsi geçen kişi benim BABAM, senin TORUNUN DEĞiL! Koruma ücretlerini toplamak beni ilgilendirir, seni değil! Şimdi cezanı kabullen ve Yalova’ya devam et!”
“Sen…” Yaşlı Li konuştuktan sonra, aslında Patron Chen’e çıkıştığını anlamıştı. Baba ve oğuldu, birine yapılan muallaklik, diğerine yapılmış gibiydi. Ama daha fazla dayanamıyordu. Sadece ve sadece, Yang Chen’e yardım etmek adına konuşmuştu. Yaşlı Li, bir anda Yang Chen tarafından arkaya çekildi.
Yang Chen kaşlarını çattı, karşısında başını ağrıtan biri vardı. Yaşlı Li’yi arkasına çektikten sonra, ciksi ve etkileyici bir ses tonuyla dedi ki, “ismin… Chen Feng, değil mi? Sana büyük kardeş Feng diyeceğim, hiçbir şey uğruna daha fazla atışma olmasın. Bir insan olarak, belayı sevmem. Aslında, bugün hiç param yok, sana bir kaç gün içinde geri dönüşünü yapacağım, böylece sende parayı almak için geri gelebilirsin.”
“Yoğ ammına!” Chen Feng’in emri altındakilerden biri sesli bir şekilde kahkahalara boğuldu, “Büyük kardeş Feng, bu ukala züt veren, kendisinin patron olduğunu sanıyor! Sadece o söylediği için geri mi döneceğiz?”
Diğer muallak çete üyeleri de katıla katıla gülmeye başlamıştı ve aşağılayıcı bir konuşmayla şöyle dediler, “Bu züt veren muallakye dersini verelim.”
Chen Feng, hayatındaki en komik espriyi duymuş gibi olsa da bir yandan da Yang Chen’in söyledi sözlere oldukça sinirlenmişti. muallakmsi bir gülümsemeyle dedi ki, “Eğer g*tün yiyorsa bir daha söyle, söyle ki; o koca dilini koparayım…” Cümlenin sonunda söylediği sözde, kesinlikle öldürme niyeti vardı.
Yang Chen’in umursamaz olan ifadesi, yerini buz soğuğuna bıraktı ve Chen Feng’e sinirli bir bakışla, “Biliyor musun? En çok nefret ettiğim şey nedir?”
“N…” -
16.
0Bölüm 5: En Çok Nefret Ettiğim Şey - Parça (2)Tümünü Göster
Chen Feng’in konuşmasının bitmesini beklemeden, aniden bir şeyler olmuştu. Chen Feng, aniden bütün vücuduyla havaya uçmuştu. Aniden gelişen bu olay ile beraber Chen Feng, karnında keskin bir acı hissetti. Bütün vücudu, yol kenarında duran çöp kutusuna “Bammmmm!” sesiyle çarptı. Vücudunun her yeri, arta kalan yaprak, sebze ve balığa batmıştı. Kıyafetleri tak gibi kokmaya başlamıştı.
“Ben, bir insan olarak, en çok TEHDiT EDiLMEKTEN NEFRET EDERiM…” (TKN: Katılıyorum, tehdit edilmeye gelemem. Edenin ağzına sıçar sonra bir posta da üzerine attırırım, attırırım ki bir daha kimseyi tehdit etmesin. Dostlar, siz siz olun, sakın ama sakın, sonucu ne olursa olsun TEHDiTE boyun eğmeyin ^^)
Sadece basit bir itme hareketi yapılmıştı. Yang Chen, az önce Chen Feng nerede duruyorsa oradaydı ve Chen Feng’e yapıştırdığı avuç içini geri çekiyordu.
Chen Feng’in beyni yediği itme ve vuruş/tokat/smaç/tır çarpması/ciks-pompadan dolayı hasar yemişti. Bu sırada Chen Feng, ağzından ve burnundan gelen kanla kendinden iyice geçmişti. Leş gibi kokan çöpten dolayı da üstüne başına boşalarak kusmuştu.
“Lanet olası bin kurusu, büyük kardeşimiz olan Chen Feng’e vurma cesareti gösterdi. ÖLDÜRELiM onu!!!”
“Onu ölümle ödüllendirelim!!!”
Çete üyeleri, olayın nasıl gerçekleştiğini anlamasalar da, patronlarının gözleri önünde tek darbede yenilmesi kendilerini korkutmuştu. Yang Chen’in bunu nasıl yaptığını idrak edemeyen aptal çete üyeleri, sayılarına güvendiklerinden dolayı, arı sürüsü gibi kör bir şekilde tekme tokat Allah ne verdiyse girmeye başladılar. (TKN: Burası bağcılar velkamtu cehennem)
Yang Chen, uyuşuk bir şekilde bakmaya devam ederken, nasıl yumruk ve tekme attıklarını önemsemiyordu. Elleriyle, bütün tekme ve yumrukları savuşturarak hepsini yolun kenarına doğru fırlattı.
Çete üyeleri, mükemmel bir güç ile ellerinin ve ayaklarının birbirlerine kenetlendiğini hissettiler, daha sonra ise vücutları kendilerine karşı gelerek sağa sola savruldu. Ağlayarak acı çekmeden önce, olay tamamen böyle gelişmişti.
Yang Chen’in burnunun bile kanamadığı gören çete üyeleri, Yang Chen ile aşık atamayacaklarını anladılar. Chen Feng ise çöp kutusundan soğuk terler eşliğinde sürünerek çıkmaya çalışıyordu! Yang Chen, emekli ve eski özel çevik kuvvet olan babasından bir kaç dövüş yeteneği öğrenmişti. Her bir yetenek onun kozuydu. Dövüş esnasında 10 kişiyi kolayca yenebilecek yeteneğe sahipti. Fakat bu gibko 6 kişi, onun gözünde çöplerdi -sokaktaki kedi ve köpekten farkları yoktu- ne bir güce sahiplerdi, ne de doğa üstü hıza. Sadece hızlı bir şekilde gerçekleşen itme gücüyle, her birini amele sümüğü gibi yere yapıştırmıştı. Öyle görünüyor ki bu küçük serseri pislikler hiç mi hiç gerçek dövüş sanatı öğrenmemişlerdi. Küçük sürtükler, dövüş sanatı bilmemelerine rağmen küçüklüklerinden beri kavga-dövüş içerisinde büyümüşlerdi. Nasıl olurda sadece bir kişi tarafından yenilebilirlerdi?
Chen Feng, sinirli bir ifadeyle dişlerini gıcırdatırken dedi ki, “Hadi gidelim buradan, zütümüzü s*ktiği yetmezmiş gibi dalga geçermişçesine bize bakıyor.” itibarlarını korumak zorundalardı. Bu sırada Yang Chen’in sakin görünen ifadesini süzen Chen Feng, aniden bir hayalete bakıyormuş gibi hissetti ve aniden diğer köpeciklerine kaçmaları için emir verdi.
Yaşlı Li ve etrafta duran kişiler, Yang Chen’in yeteneklerine şahit olmuşlardı. Bu zaferin arkasından hep birlikte sesli bir şekilde neşelerini dile getiriyorlardı. Etraftaki diğer seyyar satıcılar, genç çetenin otoritesi altındayken, Yang Chen’in bu zaferi, onları mutlu etmişti. Aslında bu insanlar önceden, Yang Chen’e fazla yaklaşmayı istemiyorlardı, fakat bu olaydan sonra Yang Chen, onların gözünde tak çuvalı olmaktan çıkmıştı. Ya Chen Feng’in babası olan Chen Dehai, buraya Yang Chen için gelirse… Bu düşünce, etraftaki insanları korkutmaya başlamıştı. -
17.
0Bölüm 5: En Çok Nefret Ettiğim Şey - Parça (3)Tümünü Göster
Yaşlı Li, inanılmaz şekilde heyecanlı bir ifadeyle dedi ki, “Söylemeliyim ki küçük Yang, dövüşte bu kadar yetenekli olduğunu bilmiyordum. Geçmişte, dövüş sanatlarıyla mı ilgileniyordun?”
“Evet… Zamanında bir kaç şey öğrendim.” Yang Chen, bu konu hakkında daha fazla konuşup, kendini açıklamak istemiyordu (TKN: Omen Tonrem… Yoksa Yang Chen…) işin doğrusu, eğer Yang Chen içindeki şeytanı çıkaracak olsaydı, ölecek durumda bile olsa bunu marketin olduğu bölgede yapmazdı, yapamazdı… (TKN: Merak ettim doğrusu. Bizim hödük ne kadar pro…) Chen Feng’e de söylediği gibi, prensipleri vardı. Hayatında en çok tehdit edilmekten nefret ederdi! Belki de bu huyu, Yang Chen’in hayatı boyunca s*kip atamayacağı türden bir huydu. Ne kadar pislik bir yaşam sürdüğü önemli değildi. Çünkü çok güçlü/onurlu bir kişiliği vardı.
Yaşlı Li, Yang Chen’in daha fazla konuşmayacağını anladı ve daha fazla uzatmak istemedi. Fakat endişeli bir ifadeyle şunu sordu, “Küçük Yang, hani sen Chen Feng’in kıçını tekmeledin ya, eğer babası olan Chen Dehai’yi çağırırsa ne yapacaksın? Bilmeni isterim ki Chen Dehai, batı yakasının en güçlü iki yeraltı patronlarından birisi. Batı Cemiyeti Patronu, batı bölgesi için çok önemli birisi ve kimse ona karışmaya cüret dahi edemez!”
“Batı Cemiyeti Patronu, ha? Kıçımın patronu olur anca…” Yang Chen kaygısız bir ifadeyle kahkahalara boğuldu ve aniden Yaşlı Li’ye dedi ki, “Cuğara var mı?” (TKN: Çevirmen, cuğarasını yaktı ve devam etti.)
Yang Chen’in umursamaz ifadesini gören Yaşlı Li, umutsuz bir şekilde endişelendi ama Yang Chen’in istediği sigara karşısında acı bir gülümsemeyle şöyle dedi, “Seni yaramaz pislik, sigarayı bırakmak istemiyor muydun?” (TKN: Bizde yıllardır bırakıyoruz ama o bizi bırakmıyor.)
“S*ktir et, bırakmıyorum. Bazı zütelekleri dövdükten sonra zevk cuğarası yakmazsam ne anlamı kalır?” Yang Chen, kalbin derinliklerinde iç çekerken bir yandan da Chen Dehai’nin, Batı Cemiyeti Patronu olduğunu duyunca lanet okudu. Yang Chen, bu tür insanlara karışmayacağına söz vermişti. işte bu yüzden Rose ile pek içli dışlı değildi. Rose ile karşı karşıya geleceğini şu ana kadar bilmiyordu. (TKN: Rose zaten sana vermek istemiyor muydu pampa. Ben bir sıkıntı göremiyorum ama hadi hayırlısı.)
Yaşlı Li, cebindeki 50 kuruş ile 1 lira arasında değişen ucuz ama etkili olan sigarasını çıkarttı ve Yang Chen’e bir dal uzatarak dedi ki, “Fakir insanların canı sigara çektiğinde fakir sigarası alırlar. Bu sigara ucuz olabilir ama çok serttir. Yinede o kadar da kötü değil.” (TKN: Biz hariç. paramız olmasa bile Parliament, Marlboro alırız. Gerçi ben tütün içiyorum, ucuza geliyor :D)
• Sigara çekerken çıkan ses :D* Yang Chen müthiş zevk alarak bir fırt çekti ve sırıtarak dedi ki, “Bu doğru, tek ihtiyacım olan sert bir dal sigara.”
“Genç insanlar daha az sigara içmeli, vücutları için zararlı.” Yaşlı Li, bir yandan tavsiye verirken diğer yandan gülüyordu. (TKN: 5 bölümde 1 dal cuğara, bence oldukça iyi.)
Yang Chen geri gülerek içinden şunları geçirdi: Eğer cuğara içmek vücudumu yoruyorsa, çok uzun süredir dövüş sanatlarında harcadığım zaman boşunaydı.
Verdikleri sigara molasını bitirdikten sonra işlerinin başına geri döndüler. Yang Chen, soğuyan çöp şişlerini yeniden ısıtmaya başladı ve çiğ olanları da pişmesi için mangala yatırdı. Pişen çöp şişlerin birini yiyerek kahvaltısını yaptı. Aslında bu iş, oldukça kirliydi ama yapması ona göre çok zevkliydi. Zaman zaman, etraftaki diğer seyyarlara bakarak sırıtarak gülerdi ve bu ona çok eğlenceli gelirdi.
Kısa bir süre sonra, polis arabası geldi. Arabadan bir polis memuru ve bir polis amiri indi. Yang Chen’e doğru yürürlerken ölümcül bir ifade takınıyorlardı.
Polis amiri, soğuk bir ifadeyle şunu sordu, “Sen… Sen Yang Chen misin?”
(TKN: Yine Türk dizisi tadında biten bir son. Öyle bitti ki, bizi 2 soruyla baş başa bıraktı. işte o iki soru
Polisler, dövmüş olduğu Chen Feng yüzünden mi gelmişti? Eğer öyleyse, polisler, mafya ile çalışıyor. Ya değilse. işte diğer soruyla bizi baş başa bırakıyor.
Evet, işte o can alıcı 2. soru ile karşı karşıyayız. Başlıyorum, gece bara gittiği sırada -Troll Bar- sarhoş olan bir kadın vardı ya hani şu eve atıp çatır çutur sabaha kadar elinden bırakmadan pompaladığı genç hatun. Heh, işte ondan bahsediyorum. Belki de kadın tarafından gönderildiler, kim bilir. Bu iki soruyla sizi baş başa bıraktıktan sonra ben kaçıyorum. Hadi iyi okumalar. Ok. Kib. By. .s.s.s.s -
18.
0Bölüm 6: Sinirden Küplere Binmek - Parça (1)Tümünü Göster
Çevirmen: Trollking - Düzenleyici: Fullbringer
Polisler Yang Chen’in yanına geldiğinde, kalabalık artmıştı ve aralarındaki fısıltılar yerini Yang Chen’in şanssız biri olduğu tartışmalarına bırakmıştı.
“Evet… O benim.” Yang Chen şaşkınlık ile başını kaldırarak böyle dedi. Polislerin neden kendisi için geldiğini anlamıyordu. Yoksa, ülkenin otorite sahibi kişileri, Yang Chen’i bulmuşlar mıydı? Böyle bir şey olmasının imkanı yoktu. Eğer Yang Chen için gelecek olsalardı, kesinlikle çok gizli özel kuvvetleri yollarlardı. Buna ek olarak kesinlikle ve kesinlikle gece vakti evini basarlardı. Neden 3 küçük poliscik yollasınlar ki? (TKN: Bizim Yang Chen galiba üst düzey birinin anasını s*kip sonrada ülkenin başkanını g*tünden s*kerek kaçmış birisi galiba. Yoksa neden Yang Chen’in peşine çok gizli özel kuvvetler takılsın ki. değil mi?)
Polis memuru rozetini çok hızlı bir şekilde çıkarttı ve soğuk bir ifadeyle dedi ki, “Ben Batı Bölgesi Polis Departmanından Kaptan Feng Biao, birisi sizin, genç insanları katledip s*ktiğinizi söyledi. Şimdi sizi acilen, soruşturma için Batı Bölgesi Polis Departmanına zütüreceğiz!” (TKN: Oooo, bizim Yang Chen nekrofillici demek ki. Anlıyorum.:D)
Yang Chen neler olduğunu.. şimdi anlıyordu. Biraz önce zütüm zütüm kaçan Chen Feng’den başkası olamazdı. Öyle görünüyor ki yeraltı suç dünyası, polislerle çalışıyor!
Yan tarafta duran Yaşlı Li panikledi ve polislerin yanına yaklaşarak endişeyle açıklamaya başladı, “Sevgili polis arkadaşlarım, yanlış kişiyi içeri alıyorsunuz! Asıl aradığınız kişi; Chen Feng ve onun çete üyesi köpekleri. Bizden zorla para almaya çalıştılar ve Yang Chen de, kendini ve bizi korumaya çalışıyordu!”
“Hmmm… Doğru ya da yanlış kişiyi almamızın bir önemi yok, sadece Yang Chen’i alıp zütüreceğiz! Patron Chen’in oğlunu kanlar içinde gördüm fakat, Yang Chen denen bu adi pisliğe hiç bir şey olmamış! Bu nasıl kendini koruma?” Feng Biao konuşmasını bitirdi. Daha fazla Yaşlı Li ile konuşma gereği duymadan, arka tarafındaki 2 polis memuruna el işareti yaptı ve Yang Chen’i almak için ilerlediler.
Yang Chen direnmedi bile, küçük bir bakışla kelepçelendi ve sonra Yaşlı Li’ye dönerek dedi ki, “Endişelenme, hangi suçtan dolayı zütürülüyorsam zütürüleyim, o suçu işlemedim. Çok büyük bir suç değildir. Benim tezgahıma da göz kulak ol, eğer akşam olduğunda gelmezsem, lütfen tezgahımı eve zütür.”
“Aptal saptal konuşma, Acele et ve hareket et!” dedi Feng Biao sinirli bir şekilde.
Yaşlı Li daha fazla konuşmak istedi fakat hiçbir yardımı dokunmayacağını biliyordu. Yang Chen’in polis arabasına bindirilmesini sadece acı bir bakışla izliyordu.
Feng Biao ve diğer zütlek, paranın köpeği olmuş kötü polisler, Yang Chen’i zütürdükten sonra, diğer seyyar satıcılar, sesli bir şekilde lanetler okuyup polis ve yeraltı patronları hakkında şöyle diyorlardı, “Kabadayılarla beraber çalışıyorlar... ” yada “Hükümet ve suçlular bir aile... ” veya bunun gibi bir şey. Fakat polislerin önünde, böyle bir konudan bahsetmek için, yürek yemek gerek.
?
Yang Chen, polis karakoluna getirilir getirilmez, sorgu odasına alındı. Yang Chen, züt kadar sıkıcı bu odada, meraklı bir şekilde etrafına bakınıyordu. Dürüst olmak gerekirse, geçmişte çok fazla gelmişti polis karakoluna. Fakat ilk kez bir suçlu olarak burada bulunuyordu.
Feng Biao, sert görünen emrindeki 2 polis memurunu odaya çağırdı. Soğuk bir şekilde güldü ve dedi ki, “Şu aptalca duran görünüşüne bak, zamanını hâlâ bu odaya bakınmak için harcıyorsun. Buraya sana bakmak için geri döndüğümde, hâlâ aynı ruh halinde takılabilecek misin, göreceğiz.” Bu konuşmadan sonra, hızlıca metal kapıyı vurarak çıktı.
?
Yang Chen, hiç endişesi yokmuş gibi oturdu ve karşısında oturan diğer 2 polis memuruna sakince baktı. Onlar ise Yang Chen’i öldüreceklermişçesine hırslı bir şekilde bakıyorlardı.
Büyük bıyığı olan polis memuru sorguya başladı;
“Adın?”
“Yang Chen.”
“Cinsiyet?”
Yang Chen küçük bir gülümsemeyle, “Erkek…” dedi.
“Yaş?”
“24.”
“Doğum yeri?”
“Zhong Hai.”
……… -
19.
0Bölüm 6: Sinirden Küplere Binmek - Parça (2)Tümünü Göster
Sinir bozucu bir kaç sorudan sonra Yang Chen, yeniden sakinleşti ve sabırlı bir şekilde soruları cevaplamaya devam etti. En gibko soruyu bile mutlu bir şekilde cevaplamıştı. Beklenmedik bir şekilde, Polislerden biri sinir olmuştu.
Feng Biao’dan aldıkları emir doğrultusunda Yang Chen’i, içeri tıkacak bir sebep bulmaları gerekiyordu. Fakat, Yang Chen’in suçlu bulunması için, nasıl bir gerekçe bulacaklardı?
Sonunda, zenci olan polis memurunun aklına bir şey geldi ve Yang Chen’e bir soru sordu, “Bugün marketin önünde, 6 genci gibip sokup atmışsın, bu söylenenler doğru mu?”
“Onları gibip attıysam, ne olmuş? Onlar, benden koruma ücreti almaya çalışıyorlardı. ilk onlar başlattı, bende kendimi korumaya çalıştım.” diye cevapladı Yang Chen.
“Onların, koruma ücreti alıp almamalarıyla ilgilenmiyorum. ilk hareketi sen mi yaptın?” Büyük bıyığı olan polis memuru kötü kötü güldü.
“Evet…” Yang Chen, doğru olduğunu söylermiş gibi başını salladı ve “Fakat şu anda içinde buluğumuz dava, bu güne kadar gelmiş geçmiş en saçma dava. Bana bu konuda katıldığınızı biliyorum.”
“Davasında savaşan… Bir çöp şiş satıcısı…” Gara, çucuk yüzlü polis memuru aşağılanmış bir şekilde fısıldadı. Cebindeki formu çıkartıp masanın üzerine koyduktan sonra imza bölümünü göstererek dedi ki, “Buraya, zan altında kalanlara karşı tazminat ödeyeceğine ve suçlu olduğuna dair ismini, soy ismini ve imzanı at!”
Yang Chen, belgeyi tek bakışta inceleyip okudu ve bu belgenin bir kişinin hayatının yarım dönemini hapishanede geçirmesine sebep olacak şekilde düzenbazlıkla hazırlandığını anladı. Yang Chen’in ifadesi bir anda eğlenceli bir ifadeye dönüştü ve soğuk bir kahkaha ile dedi ki, “Sayın memur, sanırım bu şey… Bu şey kesinlikle legal değil, değil mi? Burada yazan hiçbir şeyi kabul etmeyeceğim, şuraya bir kere baktığım zaman, işlemediğim bir sürü suçtan dolayı yargılanacağım!”
Zenci olan polis, yarrrrrrrrrağını yumruğunu masaya vurdu ve dedi ki, “Bizim dürüstlüğümüzü mü sorguluyorsun? Sana yanlış hüküm giydireceğimizi mi düşünüyorsun? Şu an nerede bulunduğunu biliyor musun?”
“Ben sadece doğruyu söylüyorum.” Yang Chen, bu 2 polisin kendisine suç işlediğine dair bir şeyler imzalatmak istediklerini biliyordu. Bir an da Yang Chen’in gözlerini ölüm soğuğu kapladı.
Bu 2 polis, Yang Chen’in formu imzalamayacağını biliyorlardı. başka biri olsaydı; kesinlikle bu formu okumadan imzalardı ve hayatının yarısını hapiste geçirirdi. Bu belgenin burada olmasının tek bir nedeni vardı, o da Yang Chen’i sinirden çıldırtmak! Aslına bakarsanız, bunu başarmışlardı.
“Seni huur evladı. Soruşturmada bizimle iş birliği yapmayarak ne yapmayı planlıyorsun!?” Büyük bıyık ayağa kalktı ve Yang Chen’in arkasına doğru yavaşça yürürken yumruğunu sıkmaya başladı.
Yang Chen, odadaki kameraya baktı ve kameranın nereleri kestiğini hesapladı. Sadece polisle arasındaki alan görünüyordu. Dışarıdan gelen birisi, burada neler olup bittiğini anlayamazdı. Eğer biri anlasaydı, polis karakolunda neler olup bittiğini, dedikodu olarak yaymaz mıydı?
Öyle görünüyor ki dünyanın her yerinde bu tür polisler bulunmakta…
“Ne tür bir şeyle karşı karşıya olduğumu bilmiyorum ama siz 2 pislik ne ile yüzleşeceğinizin farkında bile değilsiniz…”(TKN: Heyt be Yang Chen. Senden beklediğimiz martial art yeteneklerini gösterecek misin bize acaba?) Yang Chen dikkatsizce kafasını çevirdi ve büyük bıyıklı polis memuruna, öldürücü bir enerjiyle sırıttı.
“Sen ölümüne susamışsın!” -
20.
0Bölüm 6: Sinirden Küplere Binmek - Parça (3)
Öyle görünüyor ki Yang Chen, sonunda polislere karşı kötü konuşarak onları sinirlendirmişti. Büyük bıyık, çok hızlı bir şekilde tek eliyle, Yang Chen’in yakasını kavramıştı ve diğer eliyle de yumruk atmak üzereydi!
Fakat o sırada, büyük bıyığın yumruğu havadayken, farkında olmadan Yang Chen ışık hızıyla ayağa kalktı. Çok ciksi bir hareketle büyük bıyığın yakasından tuttu!
“Yapmak istediğin tam olarak bu mu?” Yang Chen şeytani bir şekilde sırıtarak, büyük bıyığın karnına bir yumruk geçirdi! (TKN: Bu yırmıh bi harika dostum!)
Öyle görünüyor ki büyük bıyığın bütün vücudunda olağan üstü ağrılar geziniyordu. Afallayarak yere kapaklanmıştı!
Zenci polis ayağa kalktı ve dedi ki, “Bir polise saldırmaya cüret ettin!” Daha fazla düşünmeden, belindeki Tip54 tabancasını çekti ve Yang Chen’e doğrulttu!
Yang Chen, kendisine doğrultulan silaha hiç aldırış etmedi. Işık hızında bir adımla, zenci polisin arkasına geçmişti bile. Çok yumuşak bir şekilde, polisin koluna dokundu. Polis, sanki şok yemişçesine kolunu hissedememeye başladı. Korkudan altına sıçacak gibiydi, aniden silahı yere düştü!
Zenci polis, boynundaki uyuşmayı hissedebilecek tepkiyi bulamadan bayılmıştı bile…
Yang Chen, masadaki illegal dokümanı aldı ve garip bir gülümsemeyle dedi ki, “Bu tür bir dolap çevirmek, işinizin bir parçası, değil mi? Merak ediyorum, acaba bu belge ortaya çıkarsa ne olur?”
TKN: Belge açığa çıkarsa ne olur sanki dıbına koyim. En fazla başka yere atanırlar, hiç. Bu gün 10 parmağa başladım. Kendimi durduramıyorum. 2 parmağımı tam klavyeye koyacakken 10 tanesini istemsizce tuşların üzerine koyuyorum. 10 parmak düşman zütüne başına. Neyse, boş verin. Siz okuyun geçin. Bu gün saçmalayasım gelmiyor…
EĞER KIYAFETiME KAN BULAŞIRSA, SiNiRDEN KÜPLERE BiNERiM. -JHiN
Günün anlam ve önemini belirten 2 şey
Sarma sigara
10 parmak