1. 326.
    +2
    "Aysar, hadi sen git ben çaresine bakarım hastalığın ilerlemeden hemen tedavisine başlansın"
    "saçmalama seni bırakamam"
    "ben çok uzun bir süre hastanede kalabilirim abim gelecek zaten hadi lütfen.."
    "seni ne zaman ameliyata alacaklar?"
    "bulununca.."
    "ne bulununca?"
    "organ"
    "nakil mi bekliyoruz?!"
    "üzgünüm"
    "üzgün olmak bir şeyi değiştirmez, onlarla konuş benim karaciğerimden parça alabilirler senin yaşamın önemli burada!"
    ...

    ingilizcede karaciğer "liver" diye yazılır. 'live - r" yani yaşam kaynağı, hayat kaynağıdır karaciğer. Ertesi gün doku testine girdim. Doku uyumu olduğunu öğrendiğimde ilk defa böyle gülümsediğimi böyle hafifleyip gevşediğimi hissettim. Vakit kaybetmeden ameliyatla karaciğerimden parça alıp Bahar'a bir parça 'hayat' naklettiler. Artık onun içinde bir parçaydım. Şu ana kadar tarif ettiğim her duyguyu anlayabilirsiniz ama sevdiğinin içinde hayat bulmayı yaşamadan anlayamazsınız. artık onun bir parçasıydım belki en değerli parçası...
    ···
  2. 327.
    +1
    Birkaç gün ona refakat ettikten sonra gitme zamanım gelmişti. Bahar henüz hastaneden taburcu olmadan gitmem gerekiyordu. "Sarıl bana" dedi bu bir veda sarılışından öteydi. En son bunu söylediğinde sonuç kötü olmuştu bunu düşünürken sımsıkı sarıldık. birbirimize doyamıyorduk yüzüne baktım hemen anladı "hayır hayır öpüşmek yok" derken çoktan iş işten geçmişti, hastanede olduğumuzun hiçbir önemi anlamı yoktu. "olmazsan nasıl tutunurdum hayata?" dedi "ben sana karaciğerimi değil sevgimi verdim, ikimiz birbirimiz içiniz. bu kadar yol bu kadar zorluk, şanssızlık sıkıntı hepsine değer bir sevgi aramızdaki." dedim yüzünün pencerelerinden iki damla yaş art arda firar etti. "merak etme, her sene görüşeceğiz yazın ben geleceğim sonbaharda sen geliyorsun beş sene sabredersek benim okulum bitmiş olacak, artık burası ile işimiz kalmayacak sana söz veriyorum" dedim başka şansımız yoktu ikimiz de inandık sözlerime. Kapıdan çıkarken usulca baktım ona ve sonra da çektim kapıyı. Artık benim de gözlerim yaşarmıştı. Çoğu zorluklarla karşılaşmıştım ama bu en zoruydu.

    Bir parçamı bırakarak üzgünce döndüm Türkiye'ye. Üniversite için hazırlıklarımı tamamlıyordum. Kalacak yer işleri vesaire... Bir gün telefonu yurt dışı hatlara açık arkadaşımın telefonundan aradım Bahar'ı. Çok konuşamadık iyi olduğunu onu merak etmememi söyledi pek bir şey soramadım. Aklımın her duvarında Bahar yazıyordu çıkış yolunu bulmaktansa içerde kaybolmayı seçmiştim.
    ···
  3. 328.
    +2
    Bu gün için özel part falan yazmayacağım elbette. Her sevgililerin kendine has günü zaten vardır herkesin aynı anda kutlaması ancak satıcılara yarar. Ben hiçbir sevgililer gününü kutlamadım evet bildiğiniz gibi şubat ayını hep tek tabanca geçirdim ama sevgilim olsa da kutlamazdım, neden tüketici toplumun oyununu oynayalım ki? Bana sonbaharın bütün günleri sevgililer günü zaten..

    Ben Üniversite için yeni şehrime gitmek üzere hazırdım, biletimi almış yolculuk günümü bekliyordum. Gitmeme yaklaşık bir hafta kalmıştı. O gece birden göğüsüme ağrı saplandı sıçrayarak uyandım bir daha da uyku tutmadı. Aklım Bahar'daydı. O an her şeyi bildiğimi hissettim ve bütün hayallerimi gerçeğin arka yüzüne yazdığımı fark ettim. Artık elimden bir şey gelmezdi. Hiçbir sona varmayan hayallerimin o gece gerçekleşmeyeceğini anladım ya da hissettim her neyse..
    ···
  4. 329.
    +1
    Tam gitme günümün arifesinde Altay ile vedalaşmak için apartmandan çıkmak üzereydim ki üzerinde ismimin yazdığını fark ettiğim zarfa takıldı gözlerim. Bahar'dan gelmiş olmasa belki zarfı açmayı erteleyebilirdim ama merdivenlere oturup, nazikçe zarfı açtım ve okumaya başladım:

    "Özür dilerim,
    Mektuba bu sözle başlamak istemezdim ama daha uygun bir başlangıç bulamadım. Aslında birazdan yazacaklarımı sana telefon ederek söyleyebilirdim ama eminim ki bu yol ikimiz için de daha iyi. Sen gittikten dokuz gün sonra karaciğerin kendini yenileyemediğini vücudun organı kabul etmediğini söylediler. O an kum saatimdeki tüm kumların tükendiğini anladım, yapacak hiçbir şeyim yok. Yeni bir nakili vücudum kaldıramaz. Kimse bana bir şey söylemese de ben hissediyorum öleceğimi. Korkuyorum aslında, hemde çok korkuyorum. Umarım tatlı bir rüyadan uyanır gibi birden uyanırım hayat denen bu rüyadan.

    Bu satırları sana okutmak zorunda kaldıysam malesef bizim için yapılacak hiçbir şey kalmamıştır. Sağ üst kısma attığım tarihte yazdım aslında mektubu. Ben bu dünyadan göç edince sana ulaşmasını istedim çünkü ne yapıp edip son zamanlarımda yanımda olacağını biliyordum ama senin karşında ölmek gibi bir niyetim yoktu. Lütfen benim için üzülme kendi hayatına bak üniversiteni bitir benden daha iyi bir kadınla evlen hayatın sonu değil, bu sadece benim hayatımın sonu bunun farkına var. Seni yukardan izliyor olacağım beni orada üzmek istemezsin değil mi? ikimiz için de mutlu ol! Aslında sana söyleyerek seni üzmek de istemezdim ama boş bir bekleyiş içinde olmanı da istemiyordum.

    Özür dilerim, sana ölü birinin mektununu okuttuğum, seni çok sevmeme rağmen ölüme yenik düştüğüm, senin karşına çıkıp hayatını alt üst ettiğim için... Bir ölünün özrü ve sevgisi kabul edilebilir mi bilmiyorum ama yine de seni seviyorum.

    Hoşcakal."

    Gözyaşlarıma hakim olamıyordum sonbahar sağnağı gibi dökülüyorlardı. Ben mektuplarla etkilerdim, bir mektuptan bu kadar etkileneceğim aklıma gelmezdi...
    ···
  5. 330.
    +1
    Mektubu gögüsüme bastırdım sessiz sessiz ağladım. Öyle çok oturmuşum ki o merdivende, ancak telefonum çaldığında fark ettim geçen zamanı. Kapattım telefonu. Kimseyle konuşacak halim kalmamıştı. Benim diğer yarım öldükten sonra kiminle ne konuşabilirdim ki? Gözlerimi sildim, olabildiğince toparladım kendimi sonra şehri tepeden görebilecek bir yere kadar uzun uzun yürüdüm ve hafifleyene kadar içtim. Normalde alkol kullanmam çok sakıncalıydı çünkü karaciğerimin yarısı alınmıştı ama aldırış etmedim. Bizim şarkımızı dinledim tekrar, tekrar ve tekrar... Bizim bir kahvelik zamanımız bile kalmamıştı artık. O hışımla koşmaya başladım, şehrin içine sonra ds çarşıya indim. Daha hava yeni kararıyordu. Aklımda varlığı yer tutmuş o dövmeciye girdim ve tarif ettim herife şarkının notalarını yapacaksın ama şarkının başı olmayacak dedim uzattım kolumu. "neden bu şarkı? Şarkının başını diğer koluna mı yaptıracaksın?" dedi dövmeci. "şarkının başı öldü" dedim makineyi kolumdan çekti ve gözlerini bana dikti "anlatmak ister misin?" dedi. Berber muhabbeti gibi bir şey; belki zaman geçirmek için, belki de biraz meraktan sordu ama benim de çok anlatasım varmış anlattım bir kez daha anlattım hikayemi... "sana bir de koi balığı çizeyim mi, benden olsun" dedi "balık ne alaka abi şimdi?" dedim parasında değildim ama bu konuyla balığı bağdaştıramamıştım. "sıradan bir balık değil o. koi balığı azmin ve kararlılığın sembolüdür çünkü bu balıklar narin olmasına karşın akıntıya karşı yüzer. Efsaneye göre nehrin karşısına varan koi balığı ejderhaya dönüşür. Sen de sonuna kadar savaşmışsın, sana yakıştırdım ne dersin yapalım mı?" dedi zaten kafam yerinde değil "o halde ağlayan koi balığı çiz abi" dedim. Normalde iki seansta bitmesi gerekliydi ama zamanım yoktu. Artık kızarıklarla beraber, omuzumdan aşağı sarkan bir koi balığı ve bileğimden yukarı tırmanan, ekgib bir şarkının notaları vardı..
    ···
    1. 1.
      0
      panpa dövmelerin fotoğrafını çekip atar mısın merak ettim
      ···
  6. 331.
    +1
    Eve geldiğimde kimse uzun kollu tişörtümden dolayı dövmelerimi görmedi. Ertesi sabah da zaten otobüsle terk ettim şehri. Okulda hazırlık sınıfının devam zorunluluğu yok ben de hiç uğramadım okula. Evime kapandım iki ay boyunca hiçbir şey yapmadım tüm bu olanları hatırladım durdum. Sonra elime bir kalem aldım ve yazmaya başladım. Kendime yazdığım için bazen yazmayı çok ertelediğimi fark ettim. Aslında kimsenin okuyup okumaması önemli değildi sadece düzenli olarak yazmak için buraya yazmaya karar verdim ve önceden dediğim gibi Bahar'a "bir hikaye yazsam kesinlikle içindeki bir karakter olurdun" demiş ve "öylese yaz" cevabı almıştım. O hayattayken yazmayı, hikayeyi mutlu bitirmeyi o kadar çok isterdim ki... Çok özlüyorum onu ah bir kez daha sarılsam doyasıya çeksem kokusunu içime... Artık alkol alıp unutmaktan çok onu daha iyi hatırlamaya çalışıyorum. Henüz hatırlayabiliyorken de yazdım hikayemi. Henüz sevgim tükenmemişken... Bir çok şey geçti başımdan, bir çok insana değdim ama sonunda hepsi gitti, bense hep kanadım. Bahar'ın beni tam anlamıyla tamamladığına inanıyordum ama o da çok erken ekgib bıraktı beni. O benim sonBahar'ımdı..
    ···
  7. 332.
    +1
    Hikayemi okuyan, hikayeme konu olan, yaşadıklarımı hikayeyle tekrar yaşayan ve bana destek olan herkese çok teşekkür ederim. Üç ayı aşkın süredir yazıyorum, sanırım artık veda vakti. Gerçekten de iyi ki hikayemi sizinle paylaşmışım yani buna kesinlikle değdi. Hepinize şanslı hayatlar..

    (lisedeki sıra arkadaşıma ayrıca teşekkür ediyorum)
    ···
  8. 333.
    0
    Eskilerden hala buralarda olanlar var mı, beni yarım bırakan hikayeye 4 yıl aradan sonra geri dönüyoruz. En kısa zamanda görüşmek üzre..

    Aysar
    ···