-
51.
+1Tuana'nın yakın aradaşı gözde ile dertleşmeye başladık sms ile. olayları benim ağızımdan anlattım bir de. Bilmiyorum tuana ona nasıl anlatmış ama benden de dinlesin istedim. Bana hak verdiğini düşünüyorum yani öyle hissettirdi. Onunla şiirlerimi paylaştım benim yazdığıma inanamadı. Tuanaya da söylemiş olacak ondan sonra yeniden konuşmaya smsleşmeye başladık onunla. Her şeyi konuşuyorduk saatlerce yatana kadar. Uykum gelse de sabah çok erken kalkacak olsam da o uyumadan uyumadım. Günler aynı şekilde devam ediyordu eskiye nazaran daha iyi hissediyordum ha bu arada duygu olayını fark etmişsinizdir. Hani ben sarhoşken mesaj atan kız. Onunla da konuşuyordum arasıra eski sınıf arkadaşım kendisi. Tuana ve duygu ile konuşuyorum duyguya tuanayı anlatmış istemeden de olsa onu kıskandırmıştım. Duygu güzel kız aslında hatta tuanadan güzel kalbi de temiz bir kız. Bu çabalara daha çok değebilirdi ama onu o zaman göremedim beyler ben tek noktaya odaklanmıştım ve yanımdan geçenleri görmüyordum. Hayat akıyor ben farkında değildim. O aralar telefonum bozulmuş servise göndermiştim bende eski bit telefon vardı samsungun kızaklılarından onunla mesajlaşmak beni zorlasa da vazgeçmiyordum. Ansızın öğle arasından önce bir mesaj geldi telefonuma "ben uğur öğle arası konuşmamız lazım". Beyler ne yapmalıyım bilmiyordum bende daha sakal çıkmıyordu herifi askere çağırsalar kimse yadırgamaz cinsten. E bizde kaçmak yok dayak yersek yeriz ama kaçmak katiyen yok. Kapıda beni beklemiş beraber çıktık parkın oradaki banklara oturana kadar konuşmadık "bak kardeşim geçen gün tuananın telefonunda seninle mesajlaştığını gördüm okuyamadım sen ne konuşuyorsun kızla?" biraz rahatlamıştım çünkü telefonum gönderdiğim mesajları kayıtlı tutmuyordu sadece bana gönderilenler vardı "bende yalan yok " dedim çıkardım telefonu bikaç mesaja baktı sorular sordu benim attıklarımı sordu yok dedim "gönderilenleri siliyor istersen sana da mesaj atayım gör" dedim tamam ben sana güveniyorum dedi sigarasını yaktı telefonu bana verip konuşmaya başladı "sen bu okuldan biriyle çıkmış olan bir kızla konuşmaya utammıyor musun? Bak ben bu sene mezun olacağım ondan sonra ne istiyosan yap ama gözümün önünde olmasın" dedi "öyle birşey olsa okulda kimsenin sevgilisi olmaz" dedim "o onların sorunu bizde böyle bak senle kırıcı olmadan konuştum eğer bir daha olursa bozuşuruz ona göre" dedi ve konuşma orada bitti. Hiçbir şey yapamadım. "en az senin kadar seviyorum" diyemedim.Tümünü Göster
-
52.
+1Gelelim 10. Sınıfa. insan en çok lisede ve askerde değişir derler. Sınıflar karışmıştı geçen seneden en yakın olduğum Bora ile aynı sınıftaydık sonuçta tanıdık bir sima ve sevinmeye değer. Sıra arkadaşım tabii ki o olacaktı başka kimi tanıyorum ki derken sağ arka sıranın bir önünde o kızın oturduğunu gördüm. Birkaç kulak misafirliği sonucunda isminin Tuana olduğunu öğrendim. Ben kendimi oraya vermişken kapıdan kim girsin? Melis! Ben ilk kez sonbaharda kızlar arasında ikilemde kaldım. Bir yol bulmalı ve tek kişiye odaklanmalıydım. Kızları betimleyecek olursak melis dalgalı saçlı gözlüklü ve samimi bir kız (bana o dediklerini alttan alıyorum). Çok güzel harika diyemem ama ortalama işte. Tuana ise uzun düz ve hafif kızılımsı saçlara sahip. Çekik gözleri ve tombul yanakları var. (ikisiyle de artık konuşmadığım ve arkadaşlık dahil neredeyse hiçbir hissetmediğim için pek tarife gerek yok gerçi melisle arasıra konuşuruz hala)
Ben arada kalmıştım bir yandan beni eliyle iten kız bir yanda henüz tanışmadığım kız. Mantığım tanışmadığımdan yanaydı kalbim hangisi olursa olsun sevmeye hazırdı. Amk onun herşey onun yüzünden zaten! Bana bir kız kanka lazımdı çünkü böyle şeyleri erkeklere anlatırsanız görünüşlerine göre göre yargılarlar kızları. Ben araştırmalarımı sürdürüyordum. -
53.
+1Sabah uyandığımda içimde bir sıkıntı vardı. Telefonumu aldım hemen Bahar'ı aradım. Açmadı. Dün gece pijamalarımı giymemişim olduğum gibi fırladım dışarıya Bahar'a koşuyorum onu gece yalnız bıraktığım için çok pişmandım, hiç olmadığı kadar pişmandım. Evin ziline dayadım parmağımı, yok açan hiç kimse yok. Cep telefonumdan da arayamıyorum yurtdışına kapalı hattım, öylece oturup kaldım kaldırımda. Bir süre düşündüm, kulübe gidip Bahar'ı sorabilir miydim yani Türkçe bilen biri var mıydı acaba? Oraya kadar da yürüdüm. içerisi çok sakindi. Barmene yürüdüm
"Türkçe biliyor musun?"
"... "
"Türkçe bilen biri var mı sevgi koydımun mekanında?!"
Bir herif arka taraftan geldi ve:
"sakin ol delikanlı, bir sorun mu var?" dedi.
"Bahar'a ulaşamıyorum"
"onu nerden tanıyorsun?"
"arkadaşım"
"nerde olduğunu bilmiyorum dün gece gelmedi"
"evet çünkü izinliydi"
"izin mi, yo hayır yazın kimse izinli olamaz"
"evde de yok nerede bu kız"
"bak işine karışmak istemem ayrıca Bahar sana ne dedi bilmiyorum ama onu merak etmemelisin işi olabilir"
"neden bahsediyorsun?"
"eskort ne demek bilirsin heralde, yani daha fazla üzülme diye diyorum"
Hiçbir şey söyleyemedim sadece sustum öylece kaldım. insanları birilerinin söylediklerine göre yargılamam ama çok gerçekçi konuşuyordu herif. Daha fazla dursam gözlerimden yaşlar dökülecekti tekrar yürüdüm Bahar'ın evine. Kapıda oturdum sigaramı yaktım. Baharı bekledim daha çok sigara yaktım. -
54.
+1Ben insanları saydım, sigaralarımın izmaritlerini biriktirdim Bahar geldi ve gözlerini kısarak bana yaklaştı:
"neden burdasın?" dedi
"ne demek neden burdasın?"
"Aysar tartışmayı kaldıracak durumda değilim"
"öyle mi, peki ne zaman müsait olursun paranı verince mi?"
"ne saçmalıyorsun sen?"
"her şeyi biliyorum"
"neyi biliyorsun?"
"nerden geliyorsun?"
"hastaneden!"
dedi ve önüme fırlattı eczane poşetini. Sonra evin girişine oturup ağlamaya başladı. O kulüpteki huur çocuğunun gırtlağına sarılasım geldi ama suç ondan çok bendeydi öyle sinirlenmiştim ki onun söylemesini beklememiştim Baharın sözleri beni iyice deliye çevirmişti. Yanına oturup yüzüne yapışan saçları sıyırdım.
"her şey için özür dilerim, ağlama hadi ciddi bir şeyin yok değil mi?"
"dün... "
"evet dün?"
"ağızım kanamıştı ya... "
"evet?"
Meğer ağızı kanayan ben değilmişim ama sarhoşken gerçekten benden geliyor sanmıştım...
"ben kronik hepatit hastasıyım ve muhtemelen dün sana da bulaştı sana söylemem gerekirdi ama düşünecek durumda değildim o güne kadar seni kendimden uzak tuttum yani fiziksel olarak uzak tuttum. özür dilerim"
"hepatitsin ve alkol mü içiyorsun eğer bilsem sana engel olurdum"
"beni boşver senin bir hastaneye gitmen gerek"
"burada gidemem biliyorsun"
"Aysar ben bugün hastaneye yatıyorum eşyalarımı almak için geldim"
"pekala abine haber verdin mi?"
"evet haberi var"
"ben seni beklerim"
"senin Türkiyeye gitmen gerek"
"birkaç gün daha burdayım"
...
Lazım olacak kıyafet çamaşır topladık evden çıktık bir taksi çevirip hastaneye gittik. Bahar'ı bir odaya yatırdılar. Bütün gece uyumadan onu seyrettim. Uyandığında elinden tuttum "her şey düzelecek" dedim "her şey düzelecek.." her zaman bir yolunu bulup yaşamıyor muyduk her şeye rağmen? -
55.
+1okumadim
-
56.
+1Öğle arası Tuğçe'nin yanına gittim ve "hayırlı olsun" dedim. Önce kızardı "ya diyecektim" dedi "açıklamana gerek yok mutluluklar ama bunu başkasından duymam üzücü" dedim sonunda kendini affettirdi bi şekilde bu olaydan sonra bişey saklamadı benden. O haftanın sonunda en yakın dostlarımdan fakat aynı okulda olmadığım Mert beni içmeye çağrdı. Beyler o güne kadar ben hiç alkol içmedim sadece iki üç yudum bira, başka deneyimim yok yani. "Tamam" dedim "içelim!"
-
57.
+1Birkaç gün ona refakat ettikten sonra gitme zamanım gelmişti. Bahar henüz hastaneden taburcu olmadan gitmem gerekiyordu. "Sarıl bana" dedi bu bir veda sarılışından öteydi. En son bunu söylediğinde sonuç kötü olmuştu bunu düşünürken sımsıkı sarıldık. birbirimize doyamıyorduk yüzüne baktım hemen anladı "hayır hayır öpüşmek yok" derken çoktan iş işten geçmişti, hastanede olduğumuzun hiçbir önemi anlamı yoktu. "olmazsan nasıl tutunurdum hayata?" dedi "ben sana karaciğerimi değil sevgimi verdim, ikimiz birbirimiz içiniz. bu kadar yol bu kadar zorluk, şanssızlık sıkıntı hepsine değer bir sevgi aramızdaki." dedim yüzünün pencerelerinden iki damla yaş art arda firar etti. "merak etme, her sene görüşeceğiz yazın ben geleceğim sonbaharda sen geliyorsun beş sene sabredersek benim okulum bitmiş olacak, artık burası ile işimiz kalmayacak sana söz veriyorum" dedim başka şansımız yoktu ikimiz de inandık sözlerime. Kapıdan çıkarken usulca baktım ona ve sonra da çektim kapıyı. Artık benim de gözlerim yaşarmıştı. Çoğu zorluklarla karşılaşmıştım ama bu en zoruydu.
Bir parçamı bırakarak üzgünce döndüm Türkiye'ye. Üniversite için hazırlıklarımı tamamlıyordum. Kalacak yer işleri vesaire... Bir gün telefonu yurt dışı hatlara açık arkadaşımın telefonundan aradım Bahar'ı. Çok konuşamadık iyi olduğunu onu merak etmememi söyledi pek bir şey soramadım. Aklımın her duvarında Bahar yazıyordu çıkış yolunu bulmaktansa içerde kaybolmayı seçmiştim. -
58.
+1Tam gitme günümün arifesinde Altay ile vedalaşmak için apartmandan çıkmak üzereydim ki üzerinde ismimin yazdığını fark ettiğim zarfa takıldı gözlerim. Bahar'dan gelmiş olmasa belki zarfı açmayı erteleyebilirdim ama merdivenlere oturup, nazikçe zarfı açtım ve okumaya başladım:
"Özür dilerim,
Mektuba bu sözle başlamak istemezdim ama daha uygun bir başlangıç bulamadım. Aslında birazdan yazacaklarımı sana telefon ederek söyleyebilirdim ama eminim ki bu yol ikimiz için de daha iyi. Sen gittikten dokuz gün sonra karaciğerin kendini yenileyemediğini vücudun organı kabul etmediğini söylediler. O an kum saatimdeki tüm kumların tükendiğini anladım, yapacak hiçbir şeyim yok. Yeni bir nakili vücudum kaldıramaz. Kimse bana bir şey söylemese de ben hissediyorum öleceğimi. Korkuyorum aslında, hemde çok korkuyorum. Umarım tatlı bir rüyadan uyanır gibi birden uyanırım hayat denen bu rüyadan.
Bu satırları sana okutmak zorunda kaldıysam malesef bizim için yapılacak hiçbir şey kalmamıştır. Sağ üst kısma attığım tarihte yazdım aslında mektubu. Ben bu dünyadan göç edince sana ulaşmasını istedim çünkü ne yapıp edip son zamanlarımda yanımda olacağını biliyordum ama senin karşında ölmek gibi bir niyetim yoktu. Lütfen benim için üzülme kendi hayatına bak üniversiteni bitir benden daha iyi bir kadınla evlen hayatın sonu değil, bu sadece benim hayatımın sonu bunun farkına var. Seni yukardan izliyor olacağım beni orada üzmek istemezsin değil mi? ikimiz için de mutlu ol! Aslında sana söyleyerek seni üzmek de istemezdim ama boş bir bekleyiş içinde olmanı da istemiyordum.
Özür dilerim, sana ölü birinin mektununu okuttuğum, seni çok sevmeme rağmen ölüme yenik düştüğüm, senin karşına çıkıp hayatını alt üst ettiğim için... Bir ölünün özrü ve sevgisi kabul edilebilir mi bilmiyorum ama yine de seni seviyorum.
Hoşcakal."
Gözyaşlarıma hakim olamıyordum sonbahar sağnağı gibi dökülüyorlardı. Ben mektuplarla etkilerdim, bir mektuptan bu kadar etkileneceğim aklıma gelmezdi... -
59.
+1hikayeye son nokta konulduğunda en baştan soluksuz bir şekilde okuyacağım tadı damakta kalıyor amk.
-
60.
+1Hafta sonuna ulaşmışız dershaneye lanet ediyorum beni sıcacık yatağımdan kaldırıp samimiyetsiz bir ortama yönlendiriyor. Bu kadar samimiyetsiz ortamı biraz neşelendirmek lazım diye düşünüp bir plan kurdum. Böyle şeyler nasıl aklıma geliyor bilmiyorum ama sınıfın tüm erkeklerini topladım en sıkıldığımız ders olan geometriyi şenlendirmeyi teklif ettim tabii planı sordular önce. Çantamdan her erkeğe bir poşet patlayan şeker verdim onlar soru sormadan anlatmaya başladım "beyler bu kadın bizi konuşmamamız için hep uyarmıyor mu? Biz de ona istediğini vereceğiz. Dersin ilk on dakikası kimse konuşmasın derse katlansın on dakika geçince herkes patlayan şekerleri ağızına atıyor benimle misiniz?" çok ciddi bir şey anlatır gibi yaparak hepsini etkilemiştim. Her zaman gelmesinden nefret ettiğimiz çoğu derste çıldırttığımız bu kadını beklemeye başladık. Geldi yoklama faslı geçtikten sonra -hiç unutmam- noktanın doğruya göre durumlarını anlatmaya başladı herkes pür dikkat. O da şaşırmış olacak; "hayırdır inşallah bugün pek sessizsiniz aman maşallah diyim de" dedi. Bekle sen bekle görcen birazdan. 10 dakika süren sessizlik benim işaretimle bozuldu. Herkes ağızına döktü şekerleri. "Pat çat küt" 10 kişinin ağızından gelen aynı sesler. Hoca "yapmayın şunu" diye bağırdı. Konuşan yok ama sesler devam ediyor kızlar da oyunumuzu bozmadı hoca defalarca bağırdı çıldırdı ve sonunda sınıfı terk etti. Bir kez daha planım işlemişti. Kimse teşekkür etmedi neyse plana uydular sonuçta ben amacıma ulaştım hem günü geçirdik hem böyle bir anımız oldu.
-
61.
+1Mektubu gögüsüme bastırdım sessiz sessiz ağladım. Öyle çok oturmuşum ki o merdivende, ancak telefonum çaldığında fark ettim geçen zamanı. Kapattım telefonu. Kimseyle konuşacak halim kalmamıştı. Benim diğer yarım öldükten sonra kiminle ne konuşabilirdim ki? Gözlerimi sildim, olabildiğince toparladım kendimi sonra şehri tepeden görebilecek bir yere kadar uzun uzun yürüdüm ve hafifleyene kadar içtim. Normalde alkol kullanmam çok sakıncalıydı çünkü karaciğerimin yarısı alınmıştı ama aldırış etmedim. Bizim şarkımızı dinledim tekrar, tekrar ve tekrar... Bizim bir kahvelik zamanımız bile kalmamıştı artık. O hışımla koşmaya başladım, şehrin içine sonra ds çarşıya indim. Daha hava yeni kararıyordu. Aklımda varlığı yer tutmuş o dövmeciye girdim ve tarif ettim herife şarkının notalarını yapacaksın ama şarkının başı olmayacak dedim uzattım kolumu. "neden bu şarkı? Şarkının başını diğer koluna mı yaptıracaksın?" dedi dövmeci. "şarkının başı öldü" dedim makineyi kolumdan çekti ve gözlerini bana dikti "anlatmak ister misin?" dedi. Berber muhabbeti gibi bir şey; belki zaman geçirmek için, belki de biraz meraktan sordu ama benim de çok anlatasım varmış anlattım bir kez daha anlattım hikayemi... "sana bir de koi balığı çizeyim mi, benden olsun" dedi "balık ne alaka abi şimdi?" dedim parasında değildim ama bu konuyla balığı bağdaştıramamıştım. "sıradan bir balık değil o. koi balığı azmin ve kararlılığın sembolüdür çünkü bu balıklar narin olmasına karşın akıntıya karşı yüzer. Efsaneye göre nehrin karşısına varan koi balığı ejderhaya dönüşür. Sen de sonuna kadar savaşmışsın, sana yakıştırdım ne dersin yapalım mı?" dedi zaten kafam yerinde değil "o halde ağlayan koi balığı çiz abi" dedim. Normalde iki seansta bitmesi gerekliydi ama zamanım yoktu. Artık kızarıklarla beraber, omuzumdan aşağı sarkan bir koi balığı ve bileğimden yukarı tırmanan, ekgib bir şarkının notaları vardı..
-
-
1.
0panpa dövmelerin fotoğrafını çekip atar mısın merak ettim
-
1.
-
62.
+1Eve geldiğimde kimse uzun kollu tişörtümden dolayı dövmelerimi görmedi. Ertesi sabah da zaten otobüsle terk ettim şehri. Okulda hazırlık sınıfının devam zorunluluğu yok ben de hiç uğramadım okula. Evime kapandım iki ay boyunca hiçbir şey yapmadım tüm bu olanları hatırladım durdum. Sonra elime bir kalem aldım ve yazmaya başladım. Kendime yazdığım için bazen yazmayı çok ertelediğimi fark ettim. Aslında kimsenin okuyup okumaması önemli değildi sadece düzenli olarak yazmak için buraya yazmaya karar verdim ve önceden dediğim gibi Bahar'a "bir hikaye yazsam kesinlikle içindeki bir karakter olurdun" demiş ve "öylese yaz" cevabı almıştım. O hayattayken yazmayı, hikayeyi mutlu bitirmeyi o kadar çok isterdim ki... Çok özlüyorum onu ah bir kez daha sarılsam doyasıya çeksem kokusunu içime... Artık alkol alıp unutmaktan çok onu daha iyi hatırlamaya çalışıyorum. Henüz hatırlayabiliyorken de yazdım hikayemi. Henüz sevgim tükenmemişken... Bir çok şey geçti başımdan, bir çok insana değdim ama sonunda hepsi gitti, bense hep kanadım. Bahar'ın beni tam anlamıyla tamamladığına inanıyordum ama o da çok erken ekgib bıraktı beni. O benim sonBahar'ımdı..
-
63.
+1Hikayemi okuyan, hikayeme konu olan, yaşadıklarımı hikayeyle tekrar yaşayan ve bana destek olan herkese çok teşekkür ederim. Üç ayı aşkın süredir yazıyorum, sanırım artık veda vakti. Gerçekten de iyi ki hikayemi sizinle paylaşmışım yani buna kesinlikle değdi. Hepinize şanslı hayatlar..
(lisedeki sıra arkadaşıma ayrıca teşekkür ediyorum) -
64.
+1Sonunda kendimi yakın gördüğüm ve samimiyetine güvendiğim bir kızla tanıştım. Benim ilk kez sonbaharda bir kız kankam oldu. Adı Tuğçe. Belki hayatımın en önemli kararlarından biriydi onunla tanışmak. Birkaç gün sonra onu bahçeye çağırdım ve olaylarımı ona anlattım. "ben tuanayı tanımıyorum ama melis çok iyi bir kız istersen onunla konuşabilirim" dedi. Ben de o işin olamayacağını yaptığım hatayı anlatırken beraber yürüdüğümüzü gören mal okulun mal öğrencileri bizi sevgili sanmışlar. Evet bi bu ekgibti. Ondan sonra biz sadece sms ile konuşur olduk tuğçeyle. Arada düşünmem için uzunca bir kurban bayramı vardı. Ondan sonra kararımı verecek ve icraata geçecektim.
-
65.
+1Sonunda okul başlamıştı. Önce bir yolunu bulup alpin yanına oturmalıydım çünkü onun bir önümde tuana oturuyordu fakat alpin yanında yusuf oturuyordu! Ondan kurtulmam lazımdı. Alple o aralar aramız çok iyiye gidiyor birbirimize projelerimizden bahsediyorduk. Ben ilk kez sonbaharda projeleimi başkasına anlattım. Biz alple gün geçtikçe daha iyi olmaya başladık zamanı gelince "yusufu yolla da yanına geleyim derste daha iyi çizimler yaparız" dedim onun da aklına yatmış olacak zorla yusufu en sola sürgün ettik ve ben de amacıma bir adım daha yaklaştım. Ha evet bu sırada borayı satmış oldum ne yapalım beyler omlet yapmak için yumurtayı kırmak zorundasınız. Ama eminim ki bu hem onun için hem benim için ilerleyen zamanda iyi oldu. Alple bazen duvar yanı kavgaları eder olduk o duvar kenarını yaslanmak için istiyordu bense tuanaya daha yakın olmak için ancak alpin haberi yoktu. Arkaya geçmemle tuana ile muhabbetimiz arttı bir kere elimizin boylarını karşılaştırdık. Ben ilk kez sonbaharda sevdiğim bir kızın eline dokundum. O gün telefon numarasını da aldım artık sms ile de konuşuyorduk. Ben o zamanlar Teoman dinlemeye başlamıştım. Eskiden dinleyenlerle dalga geçtiğim için kendimden utandım oysa adam çok içten söylüyordu şarkılarında kendimi buldum. Yine Teoman dinliyordum hatta Gönülçelen çalıyordu ve tuana soluma oturdu kulaklığın tekini aldı omzuma yattı. Kalbim vites isteyen araba gibi çalışıyordu çoktan 3 bin deviri geçmişti. Başım dönüyor ama o rahatsız olmasın diye milim kıpırdamıyordum. Hem memnun hem rahatsızdım bu durumdan. Gün gelecek bu ana şiir yazacağım o an aklımdan geçmiyordu ben sadece "umarım deli gibi göğüsüme baskı yapan kalbimi duymuyordur " diye düşünüyordum. Evet panpalar ben bir elime dokunuştan bir omzuma yatılmasında etkilenen biriydim beni harcadılar.
-
66.
+1@8 teşekkür ederim kardeşim mümkün olduğunca yazacağım
Günler geçiyor ve Tuana'nın doğum gününe yaklaşıyorduk. Bir paket hazırlıyordum tam doğum gününde patlatacağım bir bomba. Artık ne olursa olsun diyordum kendime o kadar da güvenmesem de bunu yapmalıydım. O gün okul çıkışı bir gümüşçüye girdim nasıl bir mantıksa gümüş bir yüzük aldım. insan kolye falan alır di mi aq ne yapıyorsam yüzükle? Sanki evlenme teklif edeceğim hem öyle safım ki parmağının ölçüsünü de bilmeden aldım. Geriye planımın ikinci kısmı kalmıştı. Güzel bir arkafon hazırladım ve davetliye boyutundaki bir kağıda bilgisayar ile tam hatırlamadığım bir metin yazdım beyler ben mektup yada not yazacaksam etkilemeden bırakmam emin olun ilerde örnekleri olacak hatta bunu wordten yazdığım için bir kopyası vardı kimse görmesin diye gta vice city'nin hedef klasörüne atmıştım. Bu doğum günü kartının altına bir msn adresi yazmıştım (tabii ki kendi adresim değil yeni sahte hesap açtım o özgüven bende yok beyler) Tuğçe'ye kağıdı okuttum "süper olmuş" onayını aldıktan sonra sadece beklemek kaldı. Her geçen gün daha da heyecanlanıyordum. Zaten sms ile konuşuyorduk ama sevgimi kendim olarak dile getirmem mümkün değildi msn yolu ile duygularıma açıklık getirecektim. -
67.
+1Okuldaki yerimden hiç memnun değildim artık alpi bırakmam lazımdı. Önce alpe en sola gidelim mi dedim kabul etmedi burası iyi dedi herkesin istediği yeri niye bırakalım dedi. Haklıydı alp ama olayları bilmiyordu. Tuğçenin yanına oturmalıydım o halde. En öndeydi belki kendimi derslere verebilirdim? Tamam o biraz zordu bu kadar kalbim kırıkken ama en azından onu görmek zorunda kalmazdım her dakika. Biraz da o beni görsün! Tuğçe'nin yanında oturan sedayı göndermem gerekiyordu şimdi de.Peki Aytuğ, sevgilisinin yanında oturmam için yaptığım uğraşlara bişey der miydi? Giberim aytuğ'u! Dostluklar kalıcıdır sevgililer gider hep beyler, ve nitekim öyle olacaktı. Seda işi kolay oldu o zaten ikinci dönem arkasıralara geçmeyi planlıyormuş ben lisede hep istediğim yerde oturdum.
-
68.
+1"abin gelmeyecek mi?" dedim
Yemek bitmiş etrafı topluyorduk.
"hayır bugün gelmez"
"ne zaman gideceksin"
"nereye?"
"kulübe"
"bugün izin günüm"
Pencereden dışarıya baktım güneş bir kaç saate batacaktı.
"hadi dışarıda gezinelim" dedim
"sıkıldın mı evden"
"yo hayır, yemek sonrası yürüyüş işte"
"canım istemiyor hadi sarhoş olalım"
"sanırım artık gitmem gerek"
Bir kızın evinde haddinden fazla zaman geçirmiştim kötü bir niyetim olsa bu saatte gitmek istemezdim.
"yapacak bir işin olmadığı biliyorum"
"ama sen de hep aynı yerden vuruyorsun"
"bu haklı olduğumu kabul ettiğin anldıbına gelir"
içkileri içeri taşıdık. Konuştuk, güldük içtik ama muhabbet yine hoşlanma meselesine gelemedi. Bir kaç kere telefonu çaldı sonra telefonunu kapattı. Kimin aradığını sormadım ama merak etmedim diyemem.
Söylediklerimi seçecek kadar iyi ama düzgün yürüyemeyecek kadar sarhoştum. Etraf dağılmıştı. Kucağımda Bahar yatarken ben de kafamı çekyata dayamıştım.
"Beni yatağa taşır mısın?" dedi gerçekten de hiç hali yoktu ben de zor zar yürüyebilmeme rağmen itiraz etmedim. Kollarıma aldım ve ayağımla kapıyı açarak zor da olsa kızı yatağa bıraktım. Yatak iki kişilikti ama buna kafa yoracak kafam kalmamıştı.
"Sarıl bana" dedi
Sadece baktım beni izleyişini izledim sonra tekrarladı:
"sarıl bana!" -
69.
+2 -1votka bitti saate baktım:
+lan saat 4:45 te içmeye başladık bitirdik daha saat 5. zamanı mı durdurduk lan
(ikimiz de güldük)
-alkollüyken zaman çok yavaş geçiyor kanka.
cidden öyledi. sonra su dökmek için ben ayağa kalktım ama dünya o an sanki hız limitini aştı. binalar yan yan. o an çok komik geldi kendimi tutamadım güldüm. kenara bir yere su döktüm geldim. arkadaş gizliden bi arkadaşını aradı bana verdi. adı başak sen konuş dedi. telefonu aldım:
-merhaba başak geçerim senle taşak!
gülmekten yarıldık. ama arkadaş bir yandan kızdı. telefonu kapattık. oturduğumuz yerin arkasında bir koyun çenesinin alt kısmını buldum. dişler hala üzerindeydi. çıkartıp çıkartıp arkadaşa attım. aman allahım neler yapıyorum dedim. sürekli gülüyorduk. karşımızdaki avm'ye gidip elimizi yüzümüzü yıkadık. yüzüme suyu dökünce çok garip hissettim. sonra değişik değişik şeyler konuşa konuşa diğer avm'ye yürüdük yukarda bi kahve içmeye karar verdik. 1 tlye türk kahvesi. baktım çeşitlere benimki likörlü olsun dedim. lan zaten sarhoşsun normal iç şunu dedi arkadaş. (bir yıl sonra onun sadece likör aromalı olduğunu öğrendik. zaten 1 tlye likörlü kahve mi olur!) içtik kahvemizi ben etraftaki kızlara falan bakıyorum. bir daha lavaboya gittik kapıyı kapattığım gibi düştüm yere. dışarı çıktık duygu mesaj atmış bana cevap attım bütün tuşlara basmışım. ulan ne zaman geçecek bu sarhoşluk derken hava karardı arkadaş bana bardağımı verdi (ne yapacaksam artık) arkadaş gidince bi ciddileştim. sanırım birileri olmadan gülmenin anlamı olmuyor bardağın olduğu poşeti bigiblete taktım ve eve hızla bigibleti sürdüm. hakimiyetim baya azalmıştı yolda birkaç kişiye çarptım. yolda bardak kırıldı onu da atıp devam ettim ve kazasız eve ulaştım. biraz yemek yedim bişey yokken babama atar yapıp saat 9 da yattım. ailem azcık düşünse bu anormal erken yatışımı anlardı da şansa halletim. yatağa yattım ulan yatak bir dönmeye başladı. sanki gramafonun üzerinde dönen bir plağa yatmışım gibi döndüm ve döndüm. bir ateş bastı yanıyorum baya. gece kalktım suya abandım yorganı da kullanmadım. alkollüyken sızar uyurum sanıyodum da aksine uyutmuyor. En güzel kısmına gelirsek o gün tuana hakkında hiç konuşmamıştık ve hiç aklıma da gelmemişti. -
70.
+1gibseydin bari o kafayla
-
kayra 40 yaslarda ısıtme kaybı yasıcaksın
-
17 bin tl aliyorum
-
pipisi olsada fark etmez ki olm
-
bikerisinde yokluktan breaking bad
-
acaba kayraya bi zenci tecavüz etse
-
trabzonu doğradılar
-
peşimde istihbarat servisleri olsa
-
kayra kac dkya yeni hesap acip gelir
-
niye lan kimse demiyor
-
beyler doğuda damada ve geline takılan altınların
-
islamda sünnet olmak mecbur mu
-
dün öğrenciler geldi
-
3 trilyona araba önerisi
-
mesaj gönderirken dm falan rahat olun
-
komiklikler şakalar ehehe
-
çakra patlatmak
-
bu kayranın vücudu muydu la
-
5 haziran 2026
-
çok ciddiyim soru sorcam
-
her tarafta buhu
-
endonezya bali ucuz diolar la
-
monkas ananın adı boxerıma başlık
-
mersobahis
-
dennis buroyla bir ani
-
moderatorler kendine
-
endonezyalı sevgilime aldıgım hediye capsli
-
bu ehliyet kurs hocalari
- / 1