1. 26.
    +1
    Ben insanları saydım, sigaralarımın izmaritlerini biriktirdim Bahar geldi ve gözlerini kısarak bana yaklaştı:

    "neden burdasın?" dedi
    "ne demek neden burdasın?"
    "Aysar tartışmayı kaldıracak durumda değilim"
    "öyle mi, peki ne zaman müsait olursun paranı verince mi?"
    "ne saçmalıyorsun sen?"
    "her şeyi biliyorum"
    "neyi biliyorsun?"
    "nerden geliyorsun?"
    "hastaneden!"

    dedi ve önüme fırlattı eczane poşetini. Sonra evin girişine oturup ağlamaya başladı. O kulüpteki huur çocuğunun gırtlağına sarılasım geldi ama suç ondan çok bendeydi öyle sinirlenmiştim ki onun söylemesini beklememiştim Baharın sözleri beni iyice deliye çevirmişti. Yanına oturup yüzüne yapışan saçları sıyırdım.

    "her şey için özür dilerim, ağlama hadi ciddi bir şeyin yok değil mi?"
    "dün... "
    "evet dün?"
    "ağızım kanamıştı ya... "
    "evet?"

    Meğer ağızı kanayan ben değilmişim ama sarhoşken gerçekten benden geliyor sanmıştım...

    "ben kronik hepatit hastasıyım ve muhtemelen dün sana da bulaştı sana söylemem gerekirdi ama düşünecek durumda değildim o güne kadar seni kendimden uzak tuttum yani fiziksel olarak uzak tuttum. özür dilerim"
    "hepatitsin ve alkol mü içiyorsun eğer bilsem sana engel olurdum"
    "beni boşver senin bir hastaneye gitmen gerek"
    "burada gidemem biliyorsun"
    "Aysar ben bugün hastaneye yatıyorum eşyalarımı almak için geldim"
    "pekala abine haber verdin mi?"
    "evet haberi var"
    "ben seni beklerim"
    "senin Türkiyeye gitmen gerek"
    "birkaç gün daha burdayım"
    ...

    Lazım olacak kıyafet çamaşır topladık evden çıktık bir taksi çevirip hastaneye gittik. Bahar'ı bir odaya yatırdılar. Bütün gece uyumadan onu seyrettim. Uyandığında elinden tuttum "her şey düzelecek" dedim "her şey düzelecek.." her zaman bir yolunu bulup yaşamıyor muyduk her şeye rağmen?
    ···
  2. 27.
    +1
    Beyler hikayeye başlayalı bir ay olmuş herkese keyifli geceler

    Sabah yatağıma oturmuş düşünüyordum "hani" diyordum "hani senin gururun aysar!" suçu hemen alkole attım. Artık dönüş yoktu aryadan. Nasıl olursa olsun ne yaparsa yapsın onu sevecek durumdayım. Onu değiştiremiyorsam ve ondan ayrılmaya katiyen hazır değilsem onu böyle sevmeye mecburdum.

    O gün okula öğle arasından sonra gittim ama hiç gitmesem de olurmuş çünkü berkenin de teslim oluşunu izlemek zorunda kaldım. O da benim gibi affetmişti. Gerçekten biz neyin içindeydik aradığımız insanlar onlar mıydı kesinlikle o anda bu soruları aklıma getirmiyordum. Akşamın olmasını ve arya ile görüşmemizi bekledim. Evet o gün çarşıda hiçbir işim yoktu ama sırf onu görmek için 2-3 saat dershanede ders çalışmak için uğraştım ama iki soru çözüp test kitabının sayfalarına şiirler yazdım hiçbirini beğenmeyip hepsini karaladım ve telefonumu yokladım. Sıkıldım sigarama arya yazdım. Tuana hareketlerimi izliyor ne yaptığıma anlam veremiyordu (evet Tuana bizim dershanede). Öyle yada böyle zaman geçti tam aryanın çıkışında mesaj attım "canım nerdesin?". 5 dakika sonra mesaj attı "kırtasiyedeyim canım" çoktan montumu kapıp çıkmıştım "hangi kırtasiye?" dedim "... Kırtasiye" dediği anda zaten yakın olduğum için içeri damladım ama beni fark etmedi yanıda bir çocukla kitap bakıyorlardı. iki kitaplığın arasındaki dar bir koridorda olduklarından çocuğun tarafından yaklaştım arya ile göz göze geldik. Aryadan gözlerimi ayırmadan, çocuğa "bize biraz müsade eder misin?" dedim bu sefer daha kibardım çocuk elindeki kitapla kasaya yöneldi "nasılsın"lı muhabbetten sonra biz de çıktık arkadaşı ile vedalaştı biz de eve doğru yürümeye başladık. Bir anlık boşluğumla kolumu, zarif beline doladım. Çoğuna sıradan gelen ama benim Utandığım davranışları birer birer kırıyordum oysa bir kızın elini tutarken, yanağına dostça bir öpücük bırakırken bile kalbim titrerdi. yeni yeni öğreniyordum ürkekliğin iş yapmadığını ama asla kaybetmedim kendimi; halen içimde bastırılmış şekilde dururdu korkularım.
    ···
  3. 28.
    +1
    Alkol unutturmaktan ziyade daha çok düşündürür, daha çok hatırlatır. Yanıcı olduğu kadar yakıcıdır. Beyin ne kadar alkol yakarsa o kadar korkusuzlaşırsınız ama sonuçlar sizi yakabilir yani biraz risk ve şans işi.

    Sigaramın izmaritini yere çarptım. Etrafa saçılan kıvılcımlar son gösterisini yaparken gözlerimi kısarak ancak gördüğüm telefonumdan aryayı buldum ve bir an bile tereddüt etmeden aradım;

    - canım
    + efendim canım
    - sarhoş değilim ve seni seviyorum
    + göreceğiz
    -inanmıyorsun yani
    +salak ben de seni çok seviyorum
    -şu an sana gelmek, seni görmek istiyorum ama koşamam (yürüyecek halim bile yoktu zaten)
    +tahmin edebiliyorum (sesindeki gülümsemeyi hissettim)
    -sarhoş değilim sadece alkolün verdiği rahatlık var üzerimde ve benim seni en tereddütsüz sevdiğim an işte bu
    +pekala nedesin şimdi?
    -eve yakın bir yerlerde
    +eve gir şimdi

    Biraz sonra evin kapısına geldim

    -şimdi girdim canım
    +üstünü değiştir
    -çıkmıyor
    +aysar!
    -o bile çıkmıyor
    +…(neyi ima ettiğimi anlamış ve susmuştu)

    Bir elimde telefon olduğu için, tek elimle içinde hapsolduğum gömleğimin düğmelerini açmaya çalışıyordum.

    -sen, beni seviyor musun?
    +seviyorum ama hadi sen üstünü değiştir (sarhoşça bir soruya geçiştirmelik bir cevap vermişti)
    -tamam bitanem biraz bekle (dedim ve telefonu bırakıp hızlıca üstümü değiştirdim)
    +değiştirdin mi?
    -evet
    +yatağa yat şimdi
    -yattım (atla dese atlayacak vaziyete gelmiştim)
    +üstünü ört
    -yanıyorum zaten
    +aysar!
    -tamam tamam
    +sanki ben yanında yatıyormuşum gibi sen de bana sarılıyormuşsun gibi yap
    -ölmemi falan mı istiyorsun
    +ne alakası var şimdi ikisinin?
    -öyle bir şey olsa kalp çarpıntısından ölürüm
    +izin vermem dediğimi yap
    -yaptım evet sayende yorgana sarılıyorum yarın alırım intikdıbını
    +tamam uyu şimdi, iyi geceler seni seviyorum bitanem
    -ben de seni seviyorum

    Sahi ya aysar neden içmişti o gün? Baksanıza hala aptal aşığı oynuyor. Hiç akıllanmaz bu herif, ümit yok.
    ···
  4. 29.
    +1
    Barlar sokağına bir daha dönemezdik o yüzden tekelden aldığımız votkamızla bizim evin yakınlarındaki -daha önceden bildiğim- bir yere oturduk. Şişe bittikçe hayat boşlaştı. Yaşadıklarımızın, nerede olduğumuzun önemi yoktu hayat sadece bir uğultudan ibaretti. Yeterince konuşup dertleşmiştik. Berkeyi durağa kadar zütürdüm eve doğru yürürken bir banka oturdum ve kendimi ekgib hissettiğim o an sigaramı yaktım ama yetmedi. Huzura bir adım kala tek eksiğimdi Arya! neden benden bu kadar zıt birine bu denli bağlanmıştım ki? Arya bir deniz gibi etrafımı sarmış ben de denizin ortasında tek kara parçası olan bir adada mahsur kalmıştım ve belki okur diye şişelere doldurduğum mektupları ona bırakmıştım. Ancak o bana o küçük kara parçasını çok görmüştü ki boynuma kadar suya batmıştım oysa bilmiyordu beni boğarsa içimin arya dolacağını…
    ···
  5. 30.
    +1
    Takip eden panpalarım bi part atıp gidiyorum ben gelmeden biraları bitirmeyin belki birkaç part daha atarım biraz işim var da erken bitirirsem sizlerleyim.
    aslında okunuyor mu bilmiyorum ama bir işe başladıysak sonu gelmeli. Sizle yada sizsşz sonu gel me li!
    Siz yine de ses verin ara sıra. insan yalnız hissediyor gerçi alışkınız ona da neyse.
    ···
  6. 31.
    +1
    Ben saldırım için ortam hazırlıyordum. Kim olduğumu dolaylı yoldan ima edecek ve ilişki durumu konusundaki bombamı patlatacaktım. "hangi burçsun sen?" dedim "yengeç peki sen? " dedi tam istediğim gibi ilerliyordu "ikimiz de yaz çocuğuyuz demek, ben de ikizler burcuyum" dedim ve kim olduğumu doğum tarihinden ima etmiş oldum heralde anlamıştır artık onu da anlamayacak seviyedeyse bırakır giderdim. "ikizlerle yengeç iyi uyum sağlarmış öyle diyorlar" dedi. üzerime oynuyordu ben de onun gibi oynadım "bilmiyorum bunu zaman gösterecek" dedim ve beklemeden atağa geçtim "ilişki durumunu neden kaldırdın?" dedim elbette böyle bir durumla karşılaşacağını düşünmüş olacak "ayrılacağız zaten" dedi. "zaman gösterecek neyse benim çıkmam lazım görüşmek üzre" dedim ve tepkimi göstermiş onu baskıya mağruz bırakmış oldum. Bazen konuşmak yerine susmak daha etkilidir bu da öyle bir an işte.
    ···
  7. 32.
    +1
    Hafta sonuna ulaşmışız dershaneye lanet ediyorum beni sıcacık yatağımdan kaldırıp samimiyetsiz bir ortama yönlendiriyor. Bu kadar samimiyetsiz ortamı biraz neşelendirmek lazım diye düşünüp bir plan kurdum. Böyle şeyler nasıl aklıma geliyor bilmiyorum ama sınıfın tüm erkeklerini topladım en sıkıldığımız ders olan geometriyi şenlendirmeyi teklif ettim tabii planı sordular önce. Çantamdan her erkeğe bir poşet patlayan şeker verdim onlar soru sormadan anlatmaya başladım "beyler bu kadın bizi konuşmamamız için hep uyarmıyor mu? Biz de ona istediğini vereceğiz. Dersin ilk on dakikası kimse konuşmasın derse katlansın on dakika geçince herkes patlayan şekerleri ağızına atıyor benimle misiniz?" çok ciddi bir şey anlatır gibi yaparak hepsini etkilemiştim. Her zaman gelmesinden nefret ettiğimiz çoğu derste çıldırttığımız bu kadını beklemeye başladık. Geldi yoklama faslı geçtikten sonra -hiç unutmam- noktanın doğruya göre durumlarını anlatmaya başladı herkes pür dikkat. O da şaşırmış olacak; "hayırdır inşallah bugün pek sessizsiniz aman maşallah diyim de" dedi. Bekle sen bekle görcen birazdan. 10 dakika süren sessizlik benim işaretimle bozuldu. Herkes ağızına döktü şekerleri. "Pat çat küt" 10 kişinin ağızından gelen aynı sesler. Hoca "yapmayın şunu" diye bağırdı. Konuşan yok ama sesler devam ediyor kızlar da oyunumuzu bozmadı hoca defalarca bağırdı çıldırdı ve sonunda sınıfı terk etti. Bir kez daha planım işlemişti. Kimse teşekkür etmedi neyse plana uydular sonuçta ben amacıma ulaştım hem günü geçirdik hem böyle bir anımız oldu.
    ···
  8. 33.
    +1
    @349 eğer benim gibi kaybetmeseydin, eğer hikayemde kendinen parçalar bulmasaydın okumazdın zaten panpa işte bu yüzden burdasın, burdayım, burdayız..
    ···
  9. 34.
    +1
    Dershane çıkışı Arya'yı almaya gittim aslında sıradan bir akşamdan farksızdı; her zamanki gibi yürüyerek eve gidecektik tek fark benim geri çarşıya dönmem gerekiyordu çünkü bir saat sonra dersim vardı ama arya ile yürümeye değişmezdim gerekirse tramvayla geri döner, dersime yetişirdim. Dershanesinin kapısına geldim, kapıda "kendi öğrencimiz hariç giriş yasaktır" yazıyordu. Mağazaların kapılarına yapıştıdıkları "evcil hayvanla girilmez" uyarısından farksızdı. Neyseki çok bekletmeden arya, arkadaşları ile dışarı çıktı. Arkadaşları beni görünce "seninki gelmiş" gibisinden gülmeye başladılar. Arya onlarla vedalaştıktan sonra beraber yürümeye başladık. Elini tutmak istedim ama elleri ceplerindeydi. Elimi, aryanın ceketinin cebine sokup elini dışarı çıkarmaya çalıştım "ellerim üşüyor" dedi. Çantası olduğu için beline de sarılamazdım ben de koluna girerek onu sahiplendim. Evet, normalde kızlar erkeklerin koluna girer ama hiçkimse umrumda değildi, bu kadar günden sonra iki arkadaş gibi yürüyemezdik. "ben çok üşüyorum tramvayla gitsek" dedi oysa ben daha uzun süre beraber olmak istiyordum ama bunun üzerine ne denebilirdi ki? "Tamam, tramvayla gidelim" dedim içimdeki burukluğu belli etmiştim zaten sadece bazı akşamlar eve yürüyor nadir olarak da kafede oturuyorduk onu görebileceğim dakikalar sınırlıydı. "ben bilet alıp geliyorum" dedi "tramvay geldi zaten bende bilet var gel" dedim tramvaya bindik. Tramvayda yan yana duruyor birbirimize bakıyorduk. Sırf konuşalım diye Merak bile etmediğim iki üç şey sordum.

    sonbahar için yazılmış olsa tam uyacaktı bu şarkı ama yine de o günü hatırlatır bana.. ( https://www.youtube.com/watch?v=TUZvHOoQAYI )

    Tramvaydan indik, arya bir süre durakta hiç hareket etmeden benim olduğum tarafa uzun uzun baktı ama farkındaydım ki bakışlarının menzilinde ben yoktum. Sanki O an onun için dünyanın en saydam maddesiydim ki benim dışımdaki her şeyi gördü. "bir şey mi oldu?" diye sorarak onu düşlerinden çekip aldım. Burnu üşümekten kızarmış ve dudakları soğuktan kurumuştu. Gözlerime bakmadan "hayır" dedi bir süre daha baktı ve hiç yüzüme bakmadan yolun karşısına geçtik. "tamam daha fazla gelmene gerek yok" dedi şaşırmıştım "vaktim var" dedim "gerek yok burda vedalaşalım işte" dedi arya ile en kısa sarılmamızdı bu. Yüzümü yüzüne yaklaştırdım "burda olmaz babam buralarda olabilir" dedi inanılmaz soğuktu bana karşı ve ben arya ile görüşmeden önce daha iyi olan halimi kaybetmiştim bu onbeş dakika içinde olanlara anlam veremiyordum. Ruh gibi tramvayla çarşıya geri döndüm ve kafamdaki onlarca düşünceyle derse girdim. Mutlaka tüm bunların bir açıklaması olmalıydı. Eve geldiğimde mesaj atmadım sadece düşündüm gece yarısı balkona çıkıp hem sigaramı hem sonbaharı bitirdim ya da onlar beni bitirdi...

    Herkese keyifli geceler beyler.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 35.
    +1
    Bayramın bitmesiyle beraber maaşlarımızı almıştık. iki aylık maaşın tek kuruşuna dokunmuyor, ailemin yolladığı dershane taksidiyle maaşı birleştiriyordum. Harcamalarım için de ayrı para yolluyorlardı. Yaptığım şey aileme attığım büyük bir kazıktı. Bazı günler kendimle hesaplaşıyor, sıkıntı içinde uyuyordum. Geçen sene hergün gördüğüm insanlardan pek haber yoktu, aslında herkesten kopmuş hayatımı bu yere vermiştim ama birine anlatmak istiyordum, fazlasıyla birikmiştim ancak bunları Kılçık'a anlatamazdım, beni anlayabileceğinden şüpheliydim Lastik ve Çizik ile yapımız pek uyuşmuyordu, sadece iş arkadaşıydık. Sabah erkenden arka kapının dolaylarında beklemeye başladım, günlerden cumartesiydi erken geleceğini biliyordum. Biraz erken gelmiş olacağım ki bir müddet bekledim. Karşıdan yürümeye başladığını görünce biraz ona doğru yürüdüm yeterince yaklaşınca "merhaba" dedim, aynı kelimeyle karşıladı beni "erkencisin bugün" dedim sabah olmasına rağmen enerjikti gülümsemesiyle beraber "haftasonu böyle" dedi "bu arada ben Aysar" dedim lunaparka doğru yürüyorduk "Defne" dedi. "anlayamadım?" dedim seslice gülerek "adım Defne" dedi "memnun oldum" dedim ben de gülüşüne ayak uydurarak. "daha tanışmadık, memnuniyet için erken" dedi alaycı tavrı devam ediyordu şaka yapıyor diye düşünüyordum. Kapıya epey yaklaşmıştık. "konuşmaya sonra devam ederiz" dedi kapıdan beraber geçmemize rağmen ayrı ayrı yürüyor birbirimizle konuşmuyorduk. Akşam altıya kadar çalışmıştık bir an gözlerim kapıya yönelen Defne'ye takıldı. Peşinden koştum "bu saatte nereye böyle" dedim "git başımdan" dedi o an kendimi mal gibi hissettim. Ben olduğum yerde çivilenip kaldım. Tüm sesler, renkler birbirine karıştı, dış dünya ile bağım kopmuştu ki Kılçık yanıma geldi. "Abi sana sesleniyorum duymuyor musun çaycı seni çağırıyor" dedi yüzünde bir teditginlik vardı. Gittim herifin yanına "ulan sen kimsin" dedi dövmesini inceliyordum o sıralarda. Konuşmadım. Olayı elbette anlamıştım olay Defne'ydi. ilk yumruğundan kurtulsam da kaşıma patlattığı ikinci yumruk, yarım saat sonra atılan dikişin sebebi oldu. Baya yalpalandım masaya tutunarak anca durdum. "Bir daha seni Defne'nin yanında görmeyeceğim" dedi kaşımdan kanlar akıyordu ama sesimi bile çıkarmadım sadece yüzümde bir acı vardı ve nedense Tayfun'un bana attığı tokat geldi aklıma. Defne, herifin kız kardeşiymiş. Bazı insanlar; kız kardeşleri hiçbir erkekle konuşmamalı, eski sevgileri başlasıyla sevgili olmamalı diye düşünüyorlar. Saygı falan duymuyorum bu düşünceye!
    Tümünü Göster
    ···
  11. 36.
    +1
    Tek elimle kaşımı tutuyor tek elimleyse Kılçık'a işaret yapıyordum. Geldi yanıma "abi ne oldu kaşına, dur peçete getireyim" dedi çay bahçesinden alacaktı çünkü bizde peçete olduğu görülmemişti hiç, olsa olsa yağlı bezler. "gitme ben hallederim, halil abiye söyle ben hastaneye gidiyorum düşmüş falan dersin." dedim "tamam da abi ben de senle geleyim" dedi "sen işine bak ben hallederim" dedim kan ellerimden, kazağımın kollarına akıyordu. Hastane çok da uzak değildi; yere izimi bıraka bıraka yürüdüm. insanlar yanından geçerken tuhaf tuhaf bakıyorlardı. Bakkalın birinden kağıt mendil alıp yola devam ettim. Aklıma Arzu ve kağıt mendile yazdığım not geldi. O halimle güldüm. Hastanede üç dikişle kapattılar kaşımı. Gözümün üstü hem şişlikle hem de sargıyla iyice kapandı. Hastane işlerini bitirmiştim kapıdan çıkarken telefonum çalmaya başladı. Geç kaldığım için anneannem arıyor sanmıştım ama Lastik arıyordu. Açtım, meğer Kılçık'mış. Kılçık'ın telefonu yoktu ve bu onu çok özgür yapabiliyordu. "O tarafa geliyorum görüşelim" dedim. Gittiğimde yalnızdı. Olayları anlattıktan sonra "veda vakti geldi Kılçık, işi bırakıyorum belki bir daha göremem seni" dedim "ben seni bulurum ama hadi neyse" dedi tebessümle ayrıldık. Anneannemi aradım, geç geleceğimi beni merak etmemesi gerektiğini söyledim. içmeyeli uzun zaman olmuştu ki kendimi bir bara attım.
    ···
    1. 1.
      +2
      Efsane dönüyor mu yoksa ? :D
      ···
  12. 37.
    +1
    ya kardeş değer mi ha değer mi ne intiharı lan tamam hepimiz bunalıyoz bazen ama yapma

    (aysar ı intihara sürükleme teşebbüsleri vol5342164)
    ···
  13. 38.
    +1
    Ertesi gün otobüsün bizi alacağı durakta berke ile bekliyorduk. Otobüs geldi biz yerimizi aldık insanlar yavaş yavaş doluyorlardı. Otobüse binen kimse kalmadığında şöför motoru çalıştırdı ben de göz ucuyla arkamızda kim var diye baktım. içim huzursuz oldu zaten içim rahat değilken arkamıza arzu ile güneş'in oturması hiç de güzel değildi. ilk molada başladı maceramız. Berke ile ücretli tuvalete girmiştik ben üzerimdeki karamsarlığa boyanmış siyah gömleğimi değiştirip daha renkli neşeli bir gömlek giymiştim. Tuvaletten çıktığımız an sanki bizi bekleyen arzu yanımıza geldi ve "hiç bozuğunuz var mı, cüzdan otobüste kaldı da içerde ben veririm" dedi az önce bozurduğum paradan arta kalan iki metaliği eline bıraktım. "teşekkür ederim içerde veririm" diye tekrarladı. iki liranın hesabını yapacak değildim özellikle arzuya karşı zaten zor bakıyordum giderken bişey demedim ne diyebilirdim ki, "rica ederim iyi sıçmalar" mı diyeyim. Neyse biz bu sırada lokantaya geçip yemeğimizi yedik derken dışarda sigaramı yakmak üzereydim berke bir tek istedi normalde içmediği için "emin misin? Bence içme yani hiç başlama diye diyorum." dedim "ver sen" dedi önce kendi sigramı sonra onun sigarasını yaktım. Meğer herif lise birde içiyormuş onu da yeni öğrenmiş oldum. O sırada arzu bizi sigara içerken görünce güneş ile beraber yanımıza geldi "birer çay içer miyiz?" dedi. Berkeye baktım "olabilir" dedi. Bence, Arzu hem borcunu ödemeye çalışıyor hem de geçen seneki olayları unuttuğunu ima ediyordu. Güneş ise hiç oralı değildi. Arzu, masaya bıraktığım sarı çakmağımla önce kendi sigarasını yaktı sonra güneşin sigarasını. Çaylarımızı bitirince otobüse yöneldik "çay için teşekkürler" dedim. "rica ederim" dedi otobüse bindik ve yollar altımızdan akmaya devam etti.

    Bugün bu kadar beyler herkese keyifli geceler
    ···
  14. 39.
    +1
    gibseydin bari o kafayla
    ···
  15. 40.
    +1
    işe başlamam dönüm noktası demiştin. Hâla bunu açıklayacak oha harbiden haklıymış dedirtecek entry'ni dört gözle bekliyorum.
    ···
  16. 41.
    +1
    @318 olmaz mı panpa bi tane şarkı var onu her dinlediğimde hep o geliyor aklıma bazen şaşırıyorum hatırladıklarım onun mu yoksa benim hatıralarım mı?..
    ···
  17. 42.
    +1
    Uyandığımda edebiyat dersi bitmişti alpin yanında kalmışım tuğçenin yanını boş bıraktığım için, içim kötü oldu en ön sırada yalnız oturmak bana hep koyardı onu düşündüm ve ben tuğçeyi ilk kez sonbaharda ektim. Bu kadar benim olaylarımla ilgilenirken alp'in olaylarını anlatmamışız hemen ondan da biraz anlatalım da dönem sonu şaşırmayın ne oluyor diye. Beyler alpin geçen sene sonunda kesiştiği bir kız vardı biraz bahsetmiştik kızın adı güneşmiş, işte onunla bu yaz tatilinde baya konuşmuş yakınlaşmış ilerletmiş telefon numarasını almış ordan konuşmuşlar tam bu iş olacak gibi dururken alp kıza "profil resmin çok güzelmiş karşim" yazmış mala bak ya olan işi bozmuş senin mantığını ya! boş kaleye şut atıp taç yapmış yani öyle böyle değil. Bu olaydan bikaç gün sonra da hoşlandığını söylemiş kız da tabi "ben seni hep arkadaşım olarak görüyodum" demiş. Alp hiç kusura bakma ama o güzeli kaçırdın ya ondan güzelini zor bulursun. Kızın da bitaraflarını kaldırdı bu olay. Alpin aklında hala takıntı devam ediyor hatta dolambaçlı yollardan geçip onlarla karşılaşmaya çalıştığını fark ediyordum. Gipimde değil dese de bu hissediliyordu.
    ···
  18. 43.
    +1
    Birilerinden fikir almam gerekiyordu. Önce bir kız desteği almak çoğu zaman işe yarardı ama ben Tuğçe'ye nasıl gösterecektim kızı? Beraber okulun bahçesine inip "bak şu kız" derken bile tuğçeyle beraber gözüküp, kıza sevgilim var imajı vermek istemiyordum. Bunu düşünürken kendime kızdım. Ne zamandan beri umrumdaydı bu adını bile bilmediğim gizemli hayranım? Sahi ya adını da bilmiyorum. Alp belki yardım edebilirdi çünkü onda tüm 9. Sınıfların listesi vardı. (elimizde bu belgelerin nasıl olduğunu şöyle parantez içi anlatayım; biz alp ile okul nöbetçiliğimizi aynı güne denk getirmiştik hani herkes yapar böyle şeyler kafa dengi biriyle zaman daha iyi geçiyor sonuçta. Müdür yardımcısı bütün 9. Sınıfların listelerini bize fotokopi çektirmişti yani bi kopyası da bizde vardı biz böyle bilgileri değerlendiririz) evet öküz gibi kızı takip edip 9. Sınıfların katına çıkmaktansa kağıttan bulurduk ama hangi şubede onu bilsek fena olmazdı sonuçta birsürü kız var. Bunun için yedek nöbetçi öğrenci taktiği yapmak lazımdı ve çarşamba günü son iki ders olan beden dersini beklemek..
    Beyler plan basit beden dersi bizim son iki ders ben nöbetçiden rica edip 9. Sınıfların defterlerini toplamaya gidecek ve kızın hangi şubede olduğunu hemen bulacaktım. Alp'e planı anlattım gülmeye başladı. "bir kız için yaptığına bak" diyeceğini düşünürken hayallerimi yıkan cümleyi kurdu; "aysar 9. Sınıflar bizden bir saat daha fazla ders görüyor" O an sadece planlarım değil ben de yattım.

    Bu gece bu kadar beyler yarın yine devam.
    ···
  19. 44.
    +1
    Zilin çalmasıyla okul insan kusmaya başladı. Ama pek önemli bir maç olmadığı için samimi bikaç arkadaş dışında izleyen yok sanıyordum. Bora, berke solumdaydı. Sonra ilerde sağ köşede bekleyen kızı gördüm. Yine aynı ifade ile bana bakıyordu. O an tüm gürültü kesildi öylece ben de ona baktım. Bana bikaç saniye gelen bu olay sırasında adam yanımdan geçip golü yazdı. Alp yanıma geldi "adama niye koşmadın ne yapıyosun?" dedi. Gözlerimi o yönden ayırmadan kafamın hareketi ile kızı gösterdim "oo sen böyle yapcaksan işimiz zor" dedi. Odaklanmaya çalıştım tek amacımın kazanmak olduğuna inandırmaya çalıştım kendimi ama "o" her şeyi değiştirdi. Sağ tarafa doğru koşarken topa adama bakamıyordum gözlerime hakim olamıyor ona bakıyordum halim komik olacak istemeden gülümsettim onu. Yerime oynayacak biri olsa o an maçı bırakırdım ama oynamak zorundaydım. Bu sıralar biz iki gol daha yemiştik. ilk yarı 3-0 yeniliyorduk kale değilimi yaptık bu sırada kız gitti. inanın bakmasından rahatsız olduğum bu kızın gidişine üzüldüm. Alp çok sinirlenmiş olacak kaleye o geçmişti. Biz sadece şeref golüne odaklanmıştık artık ama sürekli atak yiyorduk bense çok sert oynuyordum orada birkaç kere sert müdahaleler yapıp birkaç frikiğe maruz bıraktım alpi. Alp birkaç kurtarış yapsa da o da kaleyi koruyamadı ve biz 4-0 yenildik. Bu maç hakkında sonra hiç konuşmadık kimse bana bişey demedi benim de konuşmaya yüzüm yoktu zaten.
    ···
  20. 45.
    +1
    Mektubu gögüsüme bastırdım sessiz sessiz ağladım. Öyle çok oturmuşum ki o merdivende, ancak telefonum çaldığında fark ettim geçen zamanı. Kapattım telefonu. Kimseyle konuşacak halim kalmamıştı. Benim diğer yarım öldükten sonra kiminle ne konuşabilirdim ki? Gözlerimi sildim, olabildiğince toparladım kendimi sonra şehri tepeden görebilecek bir yere kadar uzun uzun yürüdüm ve hafifleyene kadar içtim. Normalde alkol kullanmam çok sakıncalıydı çünkü karaciğerimin yarısı alınmıştı ama aldırış etmedim. Bizim şarkımızı dinledim tekrar, tekrar ve tekrar... Bizim bir kahvelik zamanımız bile kalmamıştı artık. O hışımla koşmaya başladım, şehrin içine sonra ds çarşıya indim. Daha hava yeni kararıyordu. Aklımda varlığı yer tutmuş o dövmeciye girdim ve tarif ettim herife şarkının notalarını yapacaksın ama şarkının başı olmayacak dedim uzattım kolumu. "neden bu şarkı? Şarkının başını diğer koluna mı yaptıracaksın?" dedi dövmeci. "şarkının başı öldü" dedim makineyi kolumdan çekti ve gözlerini bana dikti "anlatmak ister misin?" dedi. Berber muhabbeti gibi bir şey; belki zaman geçirmek için, belki de biraz meraktan sordu ama benim de çok anlatasım varmış anlattım bir kez daha anlattım hikayemi... "sana bir de koi balığı çizeyim mi, benden olsun" dedi "balık ne alaka abi şimdi?" dedim parasında değildim ama bu konuyla balığı bağdaştıramamıştım. "sıradan bir balık değil o. koi balığı azmin ve kararlılığın sembolüdür çünkü bu balıklar narin olmasına karşın akıntıya karşı yüzer. Efsaneye göre nehrin karşısına varan koi balığı ejderhaya dönüşür. Sen de sonuna kadar savaşmışsın, sana yakıştırdım ne dersin yapalım mı?" dedi zaten kafam yerinde değil "o halde ağlayan koi balığı çiz abi" dedim. Normalde iki seansta bitmesi gerekliydi ama zamanım yoktu. Artık kızarıklarla beraber, omuzumdan aşağı sarkan bir koi balığı ve bileğimden yukarı tırmanan, ekgib bir şarkının notaları vardı..
    ···
    1. 1.
      0
      panpa dövmelerin fotoğrafını çekip atar mısın merak ettim
      ···