-
426.
0Günler yalnızlıkla, denizle geçti; sigarayla kül oldu. Berke Yağmurla kavga etti ayrıldı. Sanırım kız uyuşturucu kullanıyormuş pek dinlemedim. Hayattan epeyce uzaktım sadece biramdan yudum alıp aklımı başka kıyılara vurdum. Önemsememeye başladım hiçbir şeyin anlamı kalmadı. Arzu ile bazen göz göze geliyorduk bir anlık duraksama sonrası hayat yeniden akmaya devam ediyordu. Arya'yı hiç görmedim sanırım iki - üç ay geçmişti. Üniversite sınavı kapıya dayandığında ben odamda oturup sadece düşünüyordum. Yaptığım tüm bu saçmalıkları yaşananları bir bir düşünüyordum. Saatlerce anlatabilirdim dinleyecek birini bulsam. Aslında yazmamın sebebi de buydu, kimseye bu kadar işleye işleye anlatmadım hikayemi. yaşananları parça parça edip insanlara anlatmıştım tamdıbını ilk kez yazıyorum, kendime anlatmaya benziyor aslında; evet karşımda kimseyi görmüyorum ama üç beş kişi benimle beraber ve inanın bunu hissetmek güzel.
-
427.
+1hikayeye son nokta konulduğunda en baştan soluksuz bir şekilde okuyacağım tadı damakta kalıyor amk.
-
428.
0Üniversite sınavının akşamındaydım ama sıradan bir akşamdan farksızdı. Mal gibi yatakta kıvranıyor zaman geçirmeye çalışıyordum. Telefonumun titremesiyle irkildim "yarın için başarılar" diye bir mesaj Arya'dan. Hani bir şiir okur ya da anlamlı bir şarkı dinlersiniz ya inanın bu sıradan cümleyi okurken içim ürperdi. Dakikalarca ekrana baktım sonunda "teşekkürler" yazabildim. Evet çok fazla istedim benimle daha fazla konuşmasını çok fazla istedim ama olmadı işte. iki cümlelik bir konuşma. Sınavda bile aklımdan çıkmayan o iki sıradan cümle.. O gece sınavdan çok aklım Arya'daydı. Bir mekanı kapatmak gibi aklımı kapatmıştı Arya. Her köşesi onundu. Nitekim sınavda da kitapçığın ilk sayfasına Arya yazdım. Hatta bazı sorularda sıkılıp Arya'ya şiir yazdım. Evet hayatımı değiştirecek bir sınava girmiştim ama aklen bulunduğum yerde değildim. Aklımı kaybetmemiştim nerde olduğunu çok iyi biliyordum. Sol kolumun ve sol bacağımın saatin akrebine, sağ kolumun ve sağ bacağımın saatin yelkovanına bağlı olduğunu hayal ettim biraz daha zaman geçse parçalanacaktım. Zaman, dünyanın en acılı ölümü olsa gerek. Berbat sınav sonrası alkol üstüne alkol. Ertesi akşam ise Aryadan bir mesaj daha "sınavın nasıl geçti?"
-
429.
0Senli geçti desem anlamazdı bu yüzden "berbat" dedim "hadi ya, neyse birdahaki sınavda toplarsın" dedi ben daha kırılan kalbimin parçalarını toplayamamıştım. "sanmıyorum" dedim tek kelimelik cevabım konuşmayı dondurmuştu. Ayağa kalkmaya çalıştığım her anı kollayan hayat yine düşürmüştü beni. Artık kalkmaya çabalamıyordum. ikinci sınavlara da girdim yine benzer konuşmalar geçti zaten artık sınav akşamı bekler olmuştum mesajını. Sanki önemsermiş gibi doğum günümde bile mesaj attı. neredeyse gün bitmek, doğum günüm geçmek üzereydi "mutlu yıllar" demiş -sensiz mi?- "teşekkür ederim ama facebook bildirim gönderince pek bir anlamı kalmıyor" dedim hemen emin olmak için facebooka girdim arya'nın doğum tarihine baktım, doğum tarihini gizlemiş. "mesela ben senin 19 temmuzda doğduğunu, facebook'ta gizlemene rağmen biliyorum" dedim tarih yanlışsa rezil bir duruma düşecektim. "benim hafızam o kadar kuvvetli değil" dedi "bilirim" dedim yine kaçtı benden. Sonra sene bitti. Puanlar berbat.. Büyük umutlarla ailemi bırakarak gittiğim şehirden hayal kırıklıklarıyla dönüyordum. Bir insan dolusu hayal kırıklığı..
-
430.
0O sene tercih yapmadım. Seneye şehrime tekrar dönecek daha iyi hazırlanıp iyi bir üniversiteye yerleşmek için çaba sarf edecektim, en azından plan buydu. Ha bu arada saat tam on ikiyi vurduğunda Arya'nın doğum gününü kutladım. Tahmin ettiğiniz iki cümlelik bir konuşma işte. Lise hayatım artık bitmişti, yeni bir ortam yeni bir hayat yeni insanlar beni bekliyordu, peki ya ben hazır mıydım?
-
431.
0Hepinize iyi seneler beyler
-
432.
0Mutlu yıllar panpa hikayelerimiz çok benzer amk ya ama ben uzun zamandır benim Arya'mla konuşmuyorum...
-
433.
+1@349 eğer benim gibi kaybetmeseydin, eğer hikayemde kendinen parçalar bulmasaydın okumazdın zaten panpa işte bu yüzden burdasın, burdayım, burdayız..
-
434.
0Tatil sonunda uzun bir yolculukla şehrime döndüm. Dershaneye yazılmıştım. Haftanın dört günü derse gidiyordum insanlardan kendimi soyutlamıştım berke başka bir şehirde üniversite kazanmıştı deniz ve tuğçe kalmıştı bir tek ama onlarla da görüşmeye fırsat bulamıyordum. Bir kaç aylık kaybımdan sonra yapamayacağımı anladım. Dershaneli ya da dershanesiz aynı puanı alacaktım çünkü derslere odaklanamıyordum. Ailemden habersiz dershane kaydımı aldırdım, bana her ay taksit öde diye verdikleri parayı biriktirmeye başladım ve kendime bir iş buldum çünkü çok fazla vaktim vardı ve sabah evden çıkmam gerekiyordu dedemeler anlardı yoksa. Birkaç yerle görüştüm ama pek kanım ısınmadı eve doğru giderken gözüm bir ilana takıldı. elektrik direğine asılmış lunaparka işçi alınacağını belirten bir kağıt. Gittim görüştüm, şartlar diğerlerinden daha ağırdı ama karşılığını alıcaktım. Sigortamın olmaması daha da işime geliyordu çünkü ailem sigortamı elle yatırdığından fark edebilirlerdi. Sabah 8 gibi çantamla beraber dershaneye gider gibi evden çıktım ve ilk iş günüme gittim.
-
435.
0uzun zamadır giremiyordum sözlüğe ama hala aynı güzellikte devam ediyor panpa devdıbını bekliyorum ve bu arada kötü etmişsin bence işe girip dershaneyi bırakmakla
-
436.
0@352 dershaneyi bırakıp işe başlamam benim için dönüm noktası oldu
-
437.
0Patronun karavana girdim. Elbette asıl patron o değildi ama buranın sorumlusu oydu. "Günaydın Halil abi" dedim hesap kitap yapmaktan sigarasını kül tablasında unuttuğu bütünleşmiş külden belliydi. "Günaydın Aysar, geç otur çay içelim" dedi itiraz etmedim çayı doldurdu. O güne kadar görmediğim j&j markalı sigarasını yaktı. Dikkattle onu izlediğimi görünce bana da uzattı. içiyor musun diye bile sormadı oysa onun yanında hiç içmemiştim. Ben de yaktım pek konuşmadık. Sevmiştim halil abiyi. Çünkü o da biliyordu anlatsam da bir halta yaramayacağını. Biraz sonra kılçık, sırma, lastik ve çizik karavana geldi selam verdiler halil abiye, sonra da çıktılar. Bana da işaret etti halil abi "ekiple tanış bakalım" dedi. Ekip ha? Gittim yanlarına tanıştık. Gerçek isimlerini hatırlamıyorum çünkü çok nadir duydum gerçek isimlerini, burada lakaplar işliyordu. En küçükleri kılçıktı incecik bedeni ile bu lakabı almıştı. Sırma, saçlarını üç numaraya vurdururdu hep, hatta berbere para vermemek adına annesi kesermiş saçlarını. Lastiğin lakabı, kapılar kitlendiğinde lunaparkta kısıldıkları o günden kalmış, parmaklıkların altından geçmiş. Çiziğin lakabı zaten sormadan anlaşılıyor, kulağından çenesine kadar gelen bir kegib izi. Kendi anlattığına göre küçükken cam kırıklarının üzerine düşmüş. Bakalım bana ne diyecekler diye düşünüyordum şimdilik herkes bana adımla sesleniyordu.
-
438.
0Diğerleri birbiriyle tanışık olduğundan onlar aralarında diyolglar kuruyorlardı fakat ben dahil olmuyordum. "haydi ipneler yeter laklak, çöpleri toplayın jeton kasalarını makinelere taşıyın" dedi Dede. (ak saçlarından dolayı dede derdik ona, akşamları bilet satardı gündüzleriyse elinde sigarası, emir savururdu). Hepimiz ikişerli çöpleri toplamaya başladık. Ben Lastikle beraber topluyordum. "Bak bakalım para falan var mı" diyordu hiç de bulamazdık. Temizlik bitti, kasaları da yerleştirdik. Karavana yaklaştık "dede, şimdi ne yapalım?" dedi kılçık. "kaldırın şu Mehmeti, kaç saattir uyuyor pekekent!" dedi Dede. Kıdeme göre küfür edebiliyorduk sanki, çünkü en çok küfürü Dede ondan sonra da Mehmet abi ederdi. Mehmet abinin karavanı ayrıldı, küçücük bir odada kalırdı. Bir televizyonu, bir elektrikli sobası bir de yatağından başka bir şeyi yoktu. Lastik hemen kaldırdı Mehmet abiyi takım taklavat toplandık fillerin başına geldik. Montaj küfürlerle sigaralarla bitti. "bir zamanlar bu çamaşır makinesiydi sevgi koyayım ne hale soktuk" dedi güldü. "sanat eseri" diye mırıldandım. Patron geldi baktı onayı kaptık. Tam o sıralar biri arka kapıdan el kol yapıyordu bir iki kere seslendi. Patron bana anahtarı uzatarak "git aç kapıyı" dedi. Koşa koşa gittim kapıya geldim. Onu görünce epey şaşırmıştım. Güzel bir kız kapıda dikilmiş telefonla konuşuyor ve lanet bir ortama girmeye çalışıyordu. Açtım kapıyı girdi ama teşekkür falan yok. Neyse telefonla konuşmasından heralde dedim. O, içerdeki çay bahçesine giderken ben de bizimkilerin yanına gidip, anahtarı teslim ettim. Şimdi sıra makineleri öğrenmeye geçti. Bana kolay bir makine verdiler; sekolin. Çocukları bindiriyor ve tek bir tuşa basıyordum zaman ayarı bozuk olduğundan saatime bakarak durduruyordum o kadar. Sekolin de çay bahçesine en yakın makinelerden, direk karşısından görebiliyorum. Gündüz zaten pek gelen giden olmuyordu.
-
439.
0Vay amk ya hikaye nereden nereye geldi
-
-
1.
0@356 Daha yolumuz var panpa
-
1.
-
440.
0Her gün akşam sekizde eve gidiyordum. Dedemin kahveden döndüğü yoktu zaten anneannem de pek rahat bırakıyordu beni. iki buçuk üç haftadır çalışıyordum artık işi kapmıştım. insanların güzel sözle değil küfürle anladığı bir yere uyum sağlamam sadece bir haftamı almıştı. insanlar genelde akşam beş altı gibi geliyorlardı makinenin başına sandalyemi çekiyor tuşa basıyordum. Görünüşte dünyanın en kolay işi! ilk başlarda fazla bakmasam da artık daha çok izliyordum çay bahçesindeki kızı. Ama kimseye de söyleyemedim. Onlar ne anlardı ki?! Hem zaten küçün bir hoşlantı. Biliyorsunuz ben Arya'dan sonra kimseyi sevemedim bu sefer de başaramayacağımı biliyorum kendimden çok eminim bu konuda. Bir akşam vakti, müşteri yokluğunda öylece dalmıştım kılçık gelmiş yanıma. "Abi dalmışsın yine" dedi irkildim "ha, evet bir şey düşünüyordum da" dedim elinde iki ekmek arası vardı, hırkasının cebinden ayran gözüküyordu "yemek getirdim gel hadi yiyelim" dedi "sağ ol kılçık, tokum ikisi de senin olsun sigaran var mı?" dedim "mehmet abinin sigarası yanımda, ama önce yemek" dedi gülümsetti beni "işi biliyorsun şerefsiz" dedim parmaklıklara yaslandık yemeklerimizi yedik. Ekmek arası patates sosis ve bolca kepçap mayonez o da bayat ekmeği birbirine yapıştırmak için. Yemek bitince "sigara" dedim burnunla işaret ederek "yanında çay iyi gider, hadi ben ısmarlıyorum" dedi. Kılçık'ın yaşı küçük ama kalbi büyüktü, bu koca sirkteki herkesten büyüktü kalbi. (evet sirk diyorum çünkü kendimi orada sirk hayvanı gibi hissediyordum) "eyvallah kılçık, canım istemiyor" dedim "abi sen tam aysarsın ya" dedi şaşırmıştım "ne alaka lan ne demek o?" dedim çünkü söylediklerinden hiçbir şey anlamamıştım. "kararsızsın abi kararsız" dedi. "tamam lan" dedim "gidelim ama çaylar benden".. Güldük ve beni ilk defa sonbaharda bir çocuk, yüreklendirdi.
-
441.
0Panpa kılçık sana normalde de aysar mı dedi yoksa isminle mi hitap etti sen tam aysarsın derken
-
442.
0@359 evet ilk defa o zaman duydum. aysar kelimesini kendimden küçük bir çocuktan öğrendim. Bekle gece yarısı hikayeye devam edeceğim
-
443.
0Kılçıkla oturduk bir masaya, zaten pek iş yapmazdı çay bahçesi; her yer boştu. Kız yanımıza geldi "ne alırdınız?" diye sordu. bu mekanda duyduğum en zarif ses ve en kibar soruydu. Ayaklarından başına kadar hızlıca süzdüm ve yüzünde durdurdum gözlerimi. Üzerindeki önlüğü çıkarttığında sıradan biriydi, sokaktaki herhangi bir kız. Kılçık, benim bir şey demeyeceğime kanaat getirince "iki çay" dedi ve kız gitti sanki yüzüne küfredilmişcesine gitti. Biraz sonra geri dönüp çayları getirdi bu sefer hiç bakmadım çünkü yine gözlerimin onda kalmasından korktum. Kılçık, bardağa attığı iki şekeri çayın içinde asimile ediyordu "hadi artık sigara" dedim. Cebinden çıkarttı ve masaya koydu. Sigarayı dudaklarımla buluşturdum ama yok, bir şey ekgib. Ateş! "kılçık, çakmağı da söylememe gerek yok heralde" dedim. "çakmak yok ki" dedi. Sigaramla küçük karavana yaklaştım "ateş var mı?" dedim kan kırmızısı bir çakmak uzattı herif. Üzerinde ferrari logosu olan bir çakmak. Herif biraz kalıplıydı, sağ kolunun dirseğinden başlayan bir dövmesi vardı, tişörtünün kolundan tam olarak ne olduğunu göremiyordum. Masaya tekrar oturdum, Kılçık benim sigaramla kendi sigarasını yaktı ama hiç konuşmadık o akşam dolunay vardı ve ben kararsızdım çünkü korkuyordum çünkü incilmiştim.. Aklımda tek bir soru vardı "Ya bu sefer aradığın kişi o'ysa?"
-
444.
0Bayram gelip çatmıştı; artık bize daha çok iş düşüyordu. Bayramda gece yarısına kadar çalışmak bizi bekliyordu. Aileme, geçici bir iş bulduğumu bayramda çalışacağımı söyledim. Bu arada daha geçen ayki maaşımı bile alamamıştım sözde bayram sonu verecekler hem de bayram harçlığı ile beraber. Evet bayramda vurgun yapmayı planlayan bir patron ama yetersiz eleman. Ben sekolin ve küçük gondol arasında mekik dokuyordum. Büyük makinelerimiz de vardı ama onlar kiralık olduğu için sahipleri çalıştırıyordu makineleri. Gece on ikiye kadar çalıştıktan sonra bir de eve yürüyordum. Ertesi sabah jeton kasalarını makinelere taşımış temizliğimizi yapmıştık, çarpışan arabalarda eğleniyorduk. Patron arada izin verir böyle şeylere. Lastik'in bindiği araba şase yaptı. Çizik hemen elektriği kesti. Siz binerken farkında değilsiniz, çünkü eğleniyor, gülüyor, kahkaha atıyorsunuz ama bizim gözümüz üzerinizde, elimiz kapama butonunda sizi, olası bir tehlikeden kurtarmaya çalışıyoruz. Eğer o elekrik üzerinizden geçerse kızarmış sineğe dönersiniz. Her iş bitişi, derince bir oh çekiyoruz "bugün de kimse ölmedi".. Oysa yüksek akımdan atan sigortaları görseniz adımınızı atmazdınız çarpışan otoya. Her neyse zaten ben çok nadir bakardım çarpışan otoya. Müşteri olmadığından etrafta dolanıyordum. Dede yine erotik bir şeyler anlatıyordu. Gözüm çay bahçesindeydi, daha gelmemişti kız. Kaç hafta geçmiş daha adını bile bilmiyorum..
-
445.
0Dede, kılçık'a seslendi "hadi torun, bana bir soda al gel" dedi, kılçık en küçük olduğu için ayak işlerine yollanıyordu hep. "kendime de alırım ama dede!" dedi "giptir lan pekekent" dedi, hemen "tamam dede ben alırım" diyerek araya girdim, hem Kılçık'a böyle davranılması hoşuma gitmiyor hem de kızı bir daha görmek istiyordum. Tam bir sodalık para verdi, ne ekgib ne fazla. Cimri herif işte.. Çay bahçesine girdim, kız arkada bulaşık yıkıyordu muhtemelen. iki sodayla döndüm geri. Tekini Dedeye tekini de Kılçığa uzattım. Dede, "hadi yine iyisin" dedi Kılçık'a, kılçık da bana dönerek "eyvallah aysar abi" dedi. Diğerleri sadece gülümsüyordu. Ufaklıkla yakın olduğum kadar hiçbiri ile yakın olamadım ama iyi çocuklardı elbet. Akşam oldu ve lunaparkta hayat başladı. Her çeşit insan geliyordu buraya. Hoşuma giden çocukların sürelerini uzatıyordum, elbette hoşuma gitmeyenler de tam tersi. O gün öyle bir kız çocuğu geldi ki, sıkılıncaya kadar çalıştırdım makineyi. Hatta diğer bineceği makineye de ben koştum. Yine uzun süre çalıştırdım makineyi, çünkü daha uzun süre bakmak istedim ona, ilerde benim de böyle güzel bir çocuğum olacak mıydı? Ailesi durumu fark etmişti ki kızı, oyuncaktan indirdiğimde "hadi teşekkür et bakalım abiye" dediler. Çocuk, altın saçlarına kadar gülümsedi, o konuşmayınca da babası kızın adına "teşekkür ederiz abisi" dedi. insanları, giyimleriyle, konuşmalarıyla, ellerindeki biletlerin sayısıyla, kararsız bakışlarıyla az çok tanıyabiliyorsunuz. Çok çeşit insan vardı ve ben neredeyse hepsinden nefret ediyordum. Koşuşturmaca deli gibi devam ediyordu. Saat daha sekizdi ama halim kalmamıştı, sadece eve gidip yatmayı hayal ediyordum. Ve mucize; yağmur! Yağmurun yağışını hep sevmiştim ama bu sefer beni hüzünlendirmekten çok güldürüyordu. Panellerin naylonlarını örttüm sigortaları kapattım. Tüm insanların gidişine bir sigara yakılırdı ve ben de atış poligonuna girip mehmet abi ile sigaramı yaktım, bir süre sonra herkes poligona geldi, yemek vaktiymiş. En kötü yemek bile moralimi bozamaz. Ekmek arası sosis ve bolca kepçap mayonez. Mehmet abi o sırada fazladan bir ayran aldığını gördüm, hatta tembihledi kimse dokunmasın diye. Asıl bayram buradaydı. Patron, kasaları toplattırdı iş bitti tam gidiyordum mehmet abi "aysar nereye, gel içerde oturacağız" dedi. Peki madem diyip daldım karavana. Biraz bira alma olayı olsa da sonuç cips kolaya bağlandı. Yine ben gittim evet de parmaklıklar kilitli, dışarı çıkılmıyor, koca bir kafeste kısılıydık. Topal erken kilitlemiş kapıları.(topal gece bekçisiydi. yaşlı aksak bir herif işte) Bakkala parmaklıktan seslendim, iki cips bir kola büyük boy dedim o da sağolsun en sevmediğim cipsi seçip getirdi parmaklığa. içeri girdim, hayvan leşi gibi kokan ıslak ayaklar.. Neden duruyordum ki burda?Tümünü Göster
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 15 11 2024
-
memati ne haberr dostumm
-
kadınların huur olmak gibi kötü bir huyu var
-
boyum 150 kilom 50 kollarım bacaklarım ipince
-
zizi top ve kargamciklar
-
29 11 2024 cumaya gelmiyen müşrikler
-
ben bir kemalikim ben tak kokan
-
ekvador bolivya maci
-
zihnini sakinleştir
-
klonlama sayesinde her erkek
-
kayra vs 560 bin lirasi olan adam
-
inci sözlüğü 10 milyona alan aptal
-
iste bu ellerle nasıl taharet alıyor
-
bu ellerle cüneyt arkın nasıl taharet
-
kılıçaslan filminde dagda yaşayan hanzoyu
-
bana dolandırıcılar hiç mesaj atmıyor
-
memati16 annesinin amında kamp kurdum
-
size gematria öğreteyimde biraz aydınlanın
-
kayra yarak mı attı kaçırdım
-
gitmem lazım annelerinizle çok iyi ilişkilerim var
-
yahudi dininde ahiret kavramı
-
şimdi bu başlıkta allah diyorum
-
bahis oynamayi kaldirin olm
-
memati aga otizmli olmak nasi bi his
-
5 tane maç var ama tvde bir tane
-
bir sürü takip edip yazmayan yazar var
-
memati16 annen bir akreple çiftleşti
-
herkes gavat dediği izmirlilerin yaşdıbına özeniyor
-
siz binler korkasanızda ölüm tarihi hesaplanabilir
-
bu siteden ölüm tarihi hesaplıyabilirsiniz
- / 2