1. 1.
    +12
    hoşçakalın mutluluğu için dövüştüğüm insanlar!

    http://fizy.com/#s/115w92
    ···
  2. 2.
    +5
    titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is,
    ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
    beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,
    ve tarihle yargıla...

    bal değildir ölüm bana,
    idam gül değildir bana,
    geceler çok karanlık,
    gel düşümdeki sevgilim,
    ay ışığı yedir bana...

    ”ahh... ben hasrete tutsağım,
    hasretler tutsak bana
    bıyığımdan gül sarkmaz,
    bıyık bırakmak yasak bana,
    mahpus bana, sus bana.
    yağlık ilmek boynuma...
    sevgili yerine
    koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım,
    ve sonra sabırla beklerim,
    bulutları çekersiniz üstümden,
    suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız,
    ve o güzel geleceği getirirsiniz bana...
    ölüm tanımaz işte o zaman sevgim,
    tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum,
    gözlerimde güneş koşar,
    ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma... ”

    duygu bana, öykü bana,
    roman gibi her an bana
    hücremde yalnızım gel,
    gel düşümdeki sevgilim,
    soyunup hazırlan bana.

    “biraz sonra asmaya zütürecekler beni,
    biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni,
    hoşçakalın sevdiklerim;
    dört mevsim, yedi kıta, mavi gök...
    bütün doğa hoşçakalın...
    hoşçakalın sevdalılar,
    çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
    sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
    hoşçakalın...
    hoşçakalın senfoniler, oyun havaları,
    sevda türküleri ve şiirler.
    bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler.
    dağlarında yürüdüğümüz toprak,
    yalınayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın...
    hoşçakalın ağız tatlarım;
    sıcak çorbam, çayım, sigaram...
    havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram...
    parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı,
    ve kalemimi, ve saatimi,
    ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
    hoşçakalın, hoşçakalın... ”

    dostum bana, sevdam bana,
    soluğunu geçir bana,
    uyku tutmuyor gözüm,
    anılar sıraya girdi.
    gel anne süt içir bana.

    ”hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar,
    mutluluğu için dövüştüğüm insanlar,
    yedi bölge, dört deniz,
    yedi iklim, altmış yedi şehir,
    okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları...
    deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar,
    asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar,
    ve işçiler ve köylüler...
    hoşçakal ülkem
    hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim,
    hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya,
    hoşçakalın dünyanın bütün halkları,
    sınırlı olmayan mekâna,
    sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben;
    en sevda halimle, en yaşayan halimle,
    gidiyorum dostlarım,
    hoşçakalın, hoşçakalın...
    beni yaşamımla sorgula iki gözüm,
    beni yüreğimle, beni özümle,
    bilimle anla beni, felsefeyle anla beni,
    tarihle anla beni,
    ve öyle yargıla.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +4
    sevgili yerine koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım.
    ···
  4. 4.
    +3
    duygu bana, öykü bana,
    roman gibi her an bana
    hücremde yalnızım gel,
    gel düşümdeki sevgilim,
    soyunup hazırlan bana.
    ···
  5. 5.
    +3
    Ahmet Kaya'yı bir kez daha tanımlamıştır bu şarkı. Her sene yeni bir albüm çıkarıyormuş gibi iki üç senede bir yeni bir şarkısını keşfedersiniz. Önce kendine kızgınlık olur "Nasıl olur da bunu dinlememiş olurum?!" Diye. Sonra bir mutluluk alır sizi. Dünyanın en güzel şeyini bulmuşcasına.

    "Hoşçakalın mutluluğu için dövüştüğüm insanlar."

    Saygı duyarsınız her bir satırında. Bizim için hayatlarını bu kavgaya adayan ve öylece Yitip giden canlara, annelere, babalara, abilere, sevgililere. Biz sizin kadar olamadık, olamayacağız. Korktuk, korkacağız. Affedin bizleri, bizim için ölen insanlar.
    ···
  6. 6.
    +2
    vurdun beni bu saatte kardeş
    ···
  7. 7.
    +2
    Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is . Ve göz gözü görmes bir sis değildik biz
    ···
  8. 8.
    +1
    ay ışığı yedir bana
    ···
  9. 9.
    +1
    çok aşırı kültürel bi gibiş dönüyo buralarda ya
    ···
  10. 10.
    -1
    ahh ulan..
    ···
  11. 11.
    +1
    offf iki duble içtim geldim buda üstüne yaktın beni bendende bi kum gibi yapalım

    http://fizy.com/s/115w92#s/1agyq1
    ···
  12. 12.
    +1
    nerdesin ahmet kaya.. yazık sana atılan iftiralara
    ···
  13. 13.
    0
    beni tarihle yargıla iki gözüm
    ···
  14. 14.
    0
    vur ulan köpek dölü marşlarımızla ölüme hazırız!
    ···
  15. 15.
    0
    bıyıklarımdan gül sarkmaz, bıyık bırakmak yasak bana!
    ···
  16. 16.
    0
    ne küçücük bir mumum alevi adar ufaktik ne de bir sis katmanı kadar devasa.
    insandik biz. dili olan. üstelik kendini anlatmak ve tanitmak icin kullanmamiz gereken bir sey olan dil... kulakları vardı onlariın.,beyinleri vardı duyduğunu anlayabilsin diye.ama buna ne gerek gördüler ne de bizi gördüler. yoksaydilar bizi. kelimelerimizi sarhos bir insanin sayıklamalariından farksız saydılar. tek istegimiz degil miydi ki? anlasilmak, sesimizi duyurmak. aman tanrim ne buyuk bir istek degil mi bu? ha cennetten iki katli havuzlu villa istemissin Tanridan. ha anlasilmak. ikiside cok buyuk seylerdi galiba. yoksa nefes almak kadar siradan, işemek kadar rahatlatici mıydi?
    gece kafan yastıkla sevişirken, birden suan çalan şarkı olma şerefine nail olan bir şaheser. gözden kaçip uzaklasmak isteyen ancak yerini yurdunu terkedip gidemeyen bir gözyaşı. iste o gozyasi her seyi geride birakip özgürlüğüne kavuşsa her sey yoluna girecek gibi.
    keske anlasalardı.ne ülkeyi istedi nede kana susamıştı.o sadece esitlik istemisti. cografyanin kader olmasina karsi cikmisti. ayni gokyuzunu paylasiyorduk. ayni günes isitmiyormuydu hepimizide? güneş dogarken, günese onlardan daha yakin oldugumuz icin miydi bu kinleri? oysa onlarda batarkenyakindi güneşe. cok muydu isteklerimiz. insanlari asıp ,sürgün edecek kadar agırmıydı bu ufacik iategimizin karsiligi?
    ···
  17. 17.
    0
    ah ah.

    ahmet reis ağlattın be.
    ···
  18. 18.
    0
    geceler çok karanlık
    ···
  19. 19.
    0
    titrek bir mum alevinin havaya biraktigi bulanik bir is,
    ve goz gozu gormez bir sis degildik biz
    beni bilimle anla iki gozum, felsefeyle anla,
    ve tarihle yargila...

    bal degildir olum bana,
    idam gul degildir bana,
    geceler cok karanlik,
    gel dusumdeki sevgilim,
    ay isigi yedir bana...

    ?ahh... ben hasrete tutsagim,
    hasretler tutsak bana
    biyigimdan gul sarkmaz,
    biyik birakmak yasak bana,
    mahpus bana, sus bana.
    yaglik ilmek boynuma...
    sevgili yerine
    koynuma idamlar alir, idamlar alir yatarim,
    ve sonra sabirla beklerim,
    bulutlari cekersiniz ustumden,
    sucsuzlugumun yargilayicilarini yargilarsiniz,
    ve o guzel gelecegi getirirsiniz bana...
    olum tanimaz iste o zaman sevgim,
    tirnaklarimi gecirip topragin sirtina, dogrulurum,
    gozlerimde gunes kosar,
    ve cicekler ekersiniz, cicekler ekersiniz topragima... ?

    duygu bana, oyku bana,
    roman gibi her an bana
    hucremde yalnizim gel,
    gel dusumdeki sevgilim,
    soyunup hazirlan bana.

    ?biraz sonra asmaya goturecekler beni,
    biraz sonra dalimdan koparip oldurecekler beni,
    hoscakalin sevdiklerim;
    dort mevsim, yedi kita, mavi gok...
    butun doga hoscakalin...
    hoscakalin sevdalilar,
    cocuklar, universiteliler, genc kizlar,
    sonsuz uzay, gezegenler ve yildizlar,
    hoscakalin...
    hoscakalin senfoniler, oyun havalari,
    sevda turkuleri ve siirler.
    bildirilerimizin ve seslerimizin yankilandigi sehirler.
    daglarinda yurudugumuz toprak,
    yalinayak eylem adimlariyla gectigimiz nehirler hoscakalin...
    hoscakalin agiz tatlarim;
    sicak corbam, cayim, sigaram...
    havalandirma siram, banyo siram, kelepce siram...
    parkami, kazagimi, eldivenlerimi, ayakkabilarimi,
    ve kalemimi, ve saatimi,
    ve kavgami biraktigim sevgili dostlar
    hoscakalin, hoscakalin... ?

    dostum bana, sevdam bana,
    solugunu gecir bana,
    uyku tutmuyor gozum,
    anilar siraya girdi.
    gel anne sut icir bana.

    ?hoscakalin anilarimi biraktigim insanlar,
    mutlulugu icin dovustugum insanlar,
    yedi bolge, dort deniz,
    yedi iklim, altmis yedi sehir,
    okullar, mahalleler, kopruler, tren yollari...
    deniz kiyilari, balikci motorlari, takalar,
    asfalt yolu boyu dizilmis fabrikalar,
    ve isciler ve koyluler...
    hoscakal ulkem
    hoscakal anne, hoscakal baba, kardesim,
    hoscakal sevgilim, hoscakal dunya,
    hoscakalin dunyanin butun halklari,
    sinirli olmayan mekana,
    sinirli olmayan zamana gidiyorum ben;
    en sevda halimle, en yasayan halimle,
    gidiyorum dostlarim,
    hoscakalin, hoscakalin...
    beni yasamimla sorgula iki gozum,
    beni yuregimle, beni ozumle,
    bilimle anla beni, felsefeyle anla beni,
    tarihle anla beni,
    ve oyle yargila.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 20.
    0
    Hep iyi insanlar gider ya bir de bunlar çok ender adamlardır ya, umudumuz yarım kalır hep..
    ···