1. 1.
    +1
    Rezervleri alın binler. Daha demin bir başlık açtım. Lafı ortaya atmışken ortaya olayın akışını koymak lazım. Hikaye demiyorum çünku gerçek. Şimdi mobildeyim birazdan laptopa gecicem. Benim aslında anlatmak gibi bir niyetim yoktu. Sadece video ve caps paylaşacaktım yakın bir tarihte ama olayı anlatmadan hiçbir tadı kalmaz belgelerin.

    (bkz: halamın cin bir kocası var binler)
    ···
  2. 2.
    0
    Bu anlatıcaklarıma gölge düşürmeye çalışacaklar olacaktır. Bilirkişi arkadaşlarımız olacaktır. Onlara itibar etmeyin çünku ben entry girerken gergin olucam.
    ···
  3. 3.
    0
    @4 ne diyorsun amk ya ne çalıntısı?
    ···
  4. 4.
    0
    1970 yılından 1994 yılına kadar olan olayları duyduğum kadarıyla anlatıcam. 1994den günümüze kadar olan olayları bizzat detayına kadar anlatıcam. Daha sonra mevlüt için birkaç hafta sonra köye gidicez. O zaman halamın tuvalete çizdiği resimleri, evin içine yerlestirdiği aynaları ve daha birçok şeyi huzurunuza sunucam. Hatta bu tür şeylere merakı olan arkadaşlar değerlendirmelerini yaparlarsa çok makbule geçer.
    ···
  5. 5.
    0
    bir sigara içip başlıyorum arkadaşlar biraz daha rezerve aladurun.
    ···
  6. 6.
    0
    başlıyorum binler.

    dedemin annesi tam 9 kardeş. bu kardeşlerinden bir sürü akraba geliyor, bir sürü çoluk çocuk geliyor. fatı diye bir kardeşi varmış hacı nenemin. aralarından bir tek bu bu konularda meraklıymış. diğerleri o zamanlar bağ bahçe olsun diye düşünür dururmuş. bu kardeşleri her gün bağa göz kulak olmaya, bahçeye göz kulak olmaya gidiyorum diye komşu köylerden bir büyücüye gidermiş. bu büyücüdn ilim, bilgi kapar gelirmiş. hacı nenemin babası bunu kaç defa evlerinin az ilerisindeki sazlıkta bir eriği çamura bulayıp arapça birşeyler söylerken yakalamış... bu bahsettiğim olay çok eskilerden.
    ···
  7. 7.
    0
    hacı nenemin fatı kardeşi en sonunda etli kemikli bir kocaya varıyor ama bu ilimleri hala denemekten çekinmiyor, iyice bu işin piri oluyor anlayacağınız... iyice yakın akrabalarına dahi çekinmeden kendi çocuklarının menfaatleri ve çıkarları için büyü yapabilecek bir insan oluyor...

    1970 yılı. halamlarla köyde ortaokul okuyorlar fatı ninenin çocuklarıyla aynı sınıftalar ve daha birçok hısımıyla aynı okulda okuyorlar. köy yerindeki kızlarda genelde şu zihniyet vardır. ortaokul bittikten sonra bir kocaya varıyım, dizimi kırıp evimde oturuyum diye düşünür. bu o zamanda böyleymiş şimdi de böyle. tabii halam okulu bırakmıyor. ben lise okumak istiyorum diyor ve şehirde hacı ninemin ismail kardeşinde kalıyor. tabii bu fatı teyzemin çocukları bu durum karşısında halama kin gütmeye başlıyor. o şehirlerde yaşıyor biz köyde yaşıyoruz diye ona gıpta edip, onu kıskanıyorlar.
    ···
  8. 8.
    0
    bunun çocukları köyde misafirliklerde, orada burada "hatice yengemin kızı şehirde okuyor", "gı bu zamanda şehire çocuk gönderilir mi?" gibi söylemlerde bulunuyorlarmış. adeta kötülüyorlar, lekeliyorlar. onlarda eşşek gibi şehirde yaşayıp şehrin zengin çocuklarına cilve yapmak için ölüp ölüp diriliyorlar ama köy yerinde bir babanın tek kazancı bağ bahçe tarla olduğu için bırakıp gelemiyorlar şehre. bu söylemler, dedikodular 1974 yılına kadar sürüp gidiyor.

    1974 yılında fatı teyzemin en büyük kızı köyden birine varıyor. tabii düğün nedeniyle halam şehirden geliyor ve şehirde hem okuyup hem çalıştığı için köy yerinde göz ucuyla bakılacak derecede giyiniyor. yeni kıyafetler, yeni ayakkabılar vs. babaannem anlatır o gün gelin, halamla el sıkışmamış. tabii halam alçak gönüllü olduğu için, fatı teyzemin kızlarının huyunu bildiği için önemsemeniş bu durumu.
    ···
  9. 9.
    0
    ve bunlar ilk o zaman bizimkilere büyü yapmaya kalkışmışlar. çok yakın akraba oldukları için düğün bittikten sonra oturmuş muhabbete koyulmuşlar, çay içmişler. o sırada hacı ninemin münise adlı kardeşinin kocası evde oturuyormuş. o zamanlar köyde imamlık yapan adem adında bir adam varmış ve bu adam maneviyatlı bir adammış, cinleri görürmüş ve her yatsı namazından sonra kıra gider cinlerle çay içermiş daha sonra sabah namazı için köye gelirmiş. münise teyzemin kocası evde otururken adem hoca eve girmiş. bir bakmış hoca kapı ağzında dikiliyor. tabii köy yerlerinde anahtarlar kapının üzerinde olur. münise teyzemin kocası onun kıra gittiğini bildiği için o saatte eve gelmesine şaşırmış. yav adem hocam hayırdır demeye kalmadan hoca "selahattin sus" demiş, "yarın akşam 6 30da haticelerin eve gidiyorsun" demiş. "ahıl evinin içine girip tarhanaların asılı olduğu tahta bloğu indirip bu muskayı oraya mutlaka asıyorsun" demiş. "kıskanıyorlar onu" demiş. "birkaç hafta sonra dışarından duyduğun hiçbir sese kulak verme" deyip çıkmış evden hoca.
    ···
  10. 10.
    0
    @18 bu huur çocuğu kim ya! ne sanıyor bu kendini anası gibik huur çocuğu.

    arkadaşlar bu entryleri girerken geriliyorum böyle huur çocukları bu başlığa gelip parazit yapmasın!
    ···
  11. 11.
    0
    daha sonra münise teyzem gelmiş eve. emmim durumu teyzeme anlatmış. teyzem de "küçük ve ortanca kızı düğünden sonra hiç görmedim hocanın dediklerine kulak ver aman" demiş. ikindi namazında dedemi yakalamış emmim. "bünyamin, senin kız nasıl iyi mi" demiş. dedem de "iyi düğün şehire gitti bugünde eksanlar şehre gidiyormuş onların arabayla o da gitti" demiş. emmi de dedemi telaşlandırmak için hiçbir şey anlatmamış, hocanın dediği gibi gitmiş ağıl evine hocanın verdiği muskayı oraya takmış. o zamanlar bizim köyün az ilerisindeki büyük kırsal alanda urfalı mevsimlik işçiler kalıyormuş. bunlar zaman zaman köye gelip milletten ekmek, peynir, yoğurt falan isterlermiş. o günün gecesi teyzemlerin eve urfalı mevsimlik işçi* gelmiş. tabii teyzem az çok simalarını bildiği için bu gelen urfalının simasını çıkaramamış. upuzun boyluymuş ve gözleri lekeliymiş. "bana badem verin" demiş. teyzem "bademi ne etceniz siz" demiş. "sadece bir avuç badem istiyorum bir daha sormam" demiş. teyzem de "yok yavrum ne bademi bademi şehirde bulursun anca" dedikten sonra hiç beklemeden sinirli bir şekilde gitmiş ve evlerinin az ilerisinde bayırın tepesine çıkıp arkasını dönmüş ve "ben tarhana çorbası içicem" demiş.
    ···
  12. 12.
    0
    birkaç hafta sonra münise teyzemlerin ahırdan sesler geliyor. gece saat 3 30 sıralı. o sırada da ahırda gebe bir inek varmış. emmi inek gebeye geldi heralde diyerek iniyor ahıra. bir bakıyor inekler normal uyukluyorlar, ama ahırın içinde bulunan kuzuların hepsi duvarın bir köşesinde toplanmış. sanki birşey onları köşeye sıkıştırmış gibi. emmi ahıra indi ya hazır diyor gelmişken bari ahırın işlerini hallediyim, hayvanların tezeklerini atıyım diyor. bir süre ahırda işlerle uğraştıktan sonra tası, küreği alıp çıkıyor ahırdan ve ahırın içindeki samanlığın kapısını açık unuttuğunu farkediyor ve tekrar içeri giriyor. ama bu sefer ışıkları yakmıyor hemen kapatır çıkarım diye. kapıyı kapatıp arkasına bir dönüyor. ahırın kapısında iki metre boyunda yemyeşil gözlü birşey. cüssesi ahırın kapısı kapatmış resmen. emmi hemen yalağın yanındaki merdiveni duvara dayayıp çatıdaki kapaktan çıkıyor. evin üst kapısından eve girip teyzeme durumu anlatamadan bayılıyor. ibrahim amcamın arabasıyla bunu şehre hastaneye zütürüyorlar. sonra ağzı felci geçiriyor. onunda videosunu çekip burada paylaşıcam hatta. boynunda koskoca 3 parmak izi var adamın.
    ···
  13. 13.
    0
    emmi şimdi az da olsa konuşabiliyor. uzun bir yıl sonra anlattı bu durumu kendisi. hala zar zor konuşuyor. bu olayın üstünden ibrahim amcam falan fatı teyzemin evini basmış, hacı ninem kalp krizi geçirmiş sinirden, dedem falan anneme birşey olursa seni de kızlarını da allah kuran çarpsın vururum demiş. daha sonra bunlar bayağı bir ağlamışlar, biz büyü müyü yapmadık diye yakarmışlar bizimkilerde hısım diye affetmiş bunları. ama munise teyzem hala bunlarla konuşmaz o affetmemiş.

    halam liseyi bitirdi ama dedemin parası olmadığı için üniversite hayalleri suya düşmüş halamın. malum okul yok köye geliyor. şehirde amcasının yaşıdığı evin sokağında bizim komşu köyden bir aile oturuyormuş. onunların çocuğuyla tanışmışlar. onların çocukları da meslek lisesi mezunu ve hava ikmale girmeyi başarmış. halamla söz kesecekler köyde. tabii artık fatı teyzemin kızlarının kıkançlık krizleri iyice tavan yaptı. söze gelmemişler. dedem kıl kapmış tabii bu durumdan. çünkü halamın kocasının maaşı iyi, onların kocaları vasıf işçi. halamın evlendikten sonra şehirde yaşayacağını duyunca iyice kıskançlık krizleri doldurmuş bunları. sözden birkaç gün sonra fatı teyzemin kızları dedemlerin eve gelmişler. yav biz o gün gelemedik yoğunduk falan diyerekten geçiştirmişler. küçük kız dışarı çıkmış tuvalete gidiyorum diye ve 3 adet zeytin tanesini bizim ahırın çatısına dikey bir şekilde koymuş.
    ···
  14. 14.
    0
    dedem o sırada o kızın ahırdan çıktığını görmüş camiiden geliyormuş. bu iyice kıl kapmış durumdan. bizim köyde o zamanlar bir dede varmış kemal diye. bu adam evinde cinlerle yaşarmış. çok güzel ezan okurmuş, o kadar güzel ezan okurmuş ki komşu köylerden sırf onun ezanını dinlemek için gelenler bile olurmuş. bu ezan yüzünden cinler musallat olmuş kendisine, adamı camiiye göndermiyorlarmış. onun bitişiğinde oturanlar geceleri onun evinden acıklı bir şekilde bağıran çocuk sesleri duyarlarmış. dedem kemal emminin evine gitmiş. tam kanepeye oturacakken emmi oraya oturma orada misafrimiz var görmüyor musun demiş. sen şu sürahinin olduğu taşa otur en iyisi demiş. dedem dediğini yapmış bunun. kemal emmi demiş, bir şeyler kulağına geldi mi demiş. sana birşeyler söylediler mi demiş. direkt ahırdaki 3 zeytin tanesini mi kastediyorsun sen demiş buna. tabii dedem şok olmuş dili tutulmuş. emmi başlamış anlatmaya, o zeytin taneleri ahırda çalı çırpı koydun bölmenin tam üstünde demiş. git ahıra demiş. tavana bakan en uzun dalın gösterdiği yerdeki tahta bloğu indir demiş. o üç zeytin tanesini gün batımınından birkaç dakika sonra çekirdeklerini çıkar ve hayvan tezekliğine göm demiş.

    binler bu adamın evinin duvarında kazılı bir şekilde yazılmış arapça kelimeleri ve evini burada paylaşıcam.

    inanmayanlar için!
    ···
  15. 15.
    0
    dedem denilenleri harfiyen yapmış.

    yıl 1979. fatı teyzemin ortanca kızı evlenecek. düğün hazırlıkları herşey yapılıyor. köy yerinde pek sevilmedikleri için sadece hısımlar yardım ediyorlar. onlar da ayıp olmasın diye. halam sözlüsüyle geliyor bu düğüne. eniştem de hava ikmalde çalışıyor ve maaşı iyi araba almış bir de onunla geliyorlar. sıra geliyor takılar takılmaya. babaannem takısını takıyor. halama ben eve gidiyim erişte kesicem diyor. bizim evde ücra yerde olduğu için karanlık yerde. eniştem ben bırakıyım anne istersen diyor babanneme. babaannem yok yavrum ben yavaş yavaş kıyıdan köşeden giderim diyor. bizim evin orada raşit diye bir köylünün bahçesi var, bahçe değil de yonca tarlası işte. oraya geldiği vakit babaannemin karşısına bir adam çıkıyor. karanlığın içinden gelmiş, siması değişik. çünkü köy yerinde herkes birbirini bilir. babaannem tanımaya çalışırcasına suratına bakıyor tabii. yoluna devam ederken adam* arkadan hani gırtlak kanserleri konuşurken garip ses çıkar ya o biçim bir sesle "senin kızı helalle artık" demiş. babaannem arkasında döndüğünde adam o raşit dediğimin adamın bahçesine girmekteymiş.
    ···
  16. 16.
    +1
    dedemler daha sonra eve geldiklerinde babannemin beti benzi atmış bir şekilde ağlıyormuş. eniştemin arabyla adem hocanın evine gitmişler karısına durumu söylemişler. o da hocanın nereye gittiğini söylemiş bunlara. kırsal araziye doğru yolu tutmuş bunlar. tabii köy yeri zifiri karanlık ele ele tutuşarak hocayı aramışlar dedemle eniştem. ileride yanan bir ateş görmüşler. hoca semaverle oturuyor yanında da sarıklı bir adam var esmer. hocam demeye kalmadan ben de sizi bekliyordum bünyamin demiş hoca dedeme. üzerinizde çok kem göz var. ya demiş bu köyden gidin ya da demiş bu diyeceklerimi harfi harfine yapın. ama bu diyeceklerimi yaparken en ufak bir korku belirtisi göstermemeniz lazım demiş. bu gücü aileniz de buluyorsanız bana gel tekrar demiş. yanındaki adam*. dedeme muska vermiş. eşine söyle bu muskayı kızınızın sağ memesinin hemen altına denk gelecek şekilde kıyafetinden birine diksin demiş. dedemler şaşırmış, tüm akrabalar artık sinirli gergin, babam da öyle. bunlar binmişler arabaya gitmişler.
    ···
  17. 17.
    0
    babaannem bu dediklerini yapmış hocanın. sonra hocanın sunduğu seçenekleri tartışmaya başlamışlar. tabii cin meselesi insan korkularına hakim olamaz tabii. bu işi yapacak birininde cinlerle hiçbir şekilde ilişkisi olmayan birinin olması gerekmekteymiş. dedem ikindi namazından sonra hocayı çevirmiş. hocam demiş şu diğer yolu bir söyler misin demiş. hoca ismail hakkıgilin bağın oradaki höyük var ya demiş. o höyüğe biriniz girecek demiş. ben girecek olan kişinin parmaklarına birşeyler yazıcam demiş. giren kişi parmağını göstererek içeride bir şeyler görecek demiş. ona göre ben sana muska yazıcam demiş. senin kem gözlerin o höyüğün içinde çünkü demiş. dedem hoca böyle diyince iyice korkmuş amk. bu işi kimse yapamaz düşüncesiyle artık şehire göç etmeyi düşünmüşler. günlerce dedem şehre gidip ev falan bakmış, iş aramış, babam da zaten arçelikte çalışıyormuş o zamanlar. ben evi geçindiririm dese de dedem yine tereddütlüymüş şehre gelme konusunda. büyük abi almanyada zaten olayların hiçbirinden zerre haberi yok.
    ···
  18. 18.
    0
    ya dinlemiyorsanız beni yormayın ciddiyim ya. geriliyorum çünkü.
    ···
  19. 19.
    0
    dedemler vazgeçmiş şehre gitmekten. hatice demiş artık muskayla, duayla geçinicez burada demiş. babam halam falan çekişmiş tabii. gidelim canımızdan önemli mi nohut, dometes biber falan demişler. dedem yok demiş gerekirse ben girerim o höyüğün içine ama buradan gidemeyiz varımız yoğumuz burada demiş dedem. babam bir gün işte çalışırken yanında komşu köyden olan birisi varmış babamın yakın arkadaşıymış. babam buna anlatmış bir gün iş çıkışı bir çay bahçesine gidip durumu. bu adam da yav bizim demiş köyden ben birilerini bulurum ama demiş para isterler demiş. aynı şey bu adamın annesinin köyünde de olmuş çünkü. siz demiş o höyüğe girecek olan kişi çocuk yaşta birisi seçin demiş. çocuk yaşta olduğu için bir tak çakmaz demiş. bu dediklerimde böyle yapmışlar demiş. çocuk deyince babam iyice sinirlenmiş. hepsi kocaman adam olmuş kimin çocuğunu sokacaklar höyüğe. dedemlere demiş durumu. dedem kız kardeşinden rica etmiş. onun çocuğu sokalım diye. tabii nermin halam da bu yaşananları bildiği ve dedemin çok üzüldüğünü bildiği için, birşeyler yapmak için çabaladığını bildiği için kendisinin de gelmesi şartını koyarak olur tamam demiş.
    ···
  20. 20.
    0
    nermin halam, babam, eniştem ve dedem adem hocaya gitmişler öğle vakti. hocam demişler bizim yiğeni sokalım höyüğe demişler. halamın oğlu ahmet amcam da uysal bir çocukmuş buna şehirden çikolata, bisküvit alarak ikna etmişler girmeye. hoca ben akşam namazında cemaate bu durumu dile getiricem hep birlikte gidip işi yapıcaz demişler. namazdan sonra o sırada camiide kim varsa hepsi toplanıp bizimkilerle birlikte höyüğün oraya gitmişler. hava daha kararmamış. hoca başlamış ahmet amcamın parmaklarına arapça birşeyler yazmaya. tabii yazarken de kendisi olayın ciddiyetine mi ne vardı ağlamaya başlamış. oradakilerde gülüm ağlama bir şey olmayacak falan demişler. hoca ahmet amca sen sadece içeri girip işaret parmağınla işaret ettiğin yerde gördüğün şeyi çıkınca bize söyleyeceksin demişler. karanlıktan korkmaz hem erkek adam falan demişler. birkaç metre gidip gördüklerini bize söyleyeceksin demişler. ve bu höyüğe girmiş.
    ···