/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +3 -2
    Üç sene önce başıma gelen ve etkilerini halen üstümden atamadığım hikayem var, şimdiden REZ'leri alın başlıyorum.

    Dediğim gibi, üç sene önce ben 11. Sınıf idim. Okulum iyi düzeyde idi başarılı bir öğrenciydim. Kendi halimde takılırım ve kendi sınırlarımda mutlu olmasını bilen biriydim. Asosyal falan değilim yanlış anlaşılmasın insanlar ile aram gayet iyidir benim. Fakat, güvenemezdim işte insanlara. Koşulsuz bir şekilde güven duygusunu beslemek benim için imkansız idi.
    Okula yeni bir kızın hikayesi değil bu. Veya sokakta çarpıştığım ve yerden kitaplarını topladığım bir kıza vurulduğum aptal bir hikaye değil. içimdeki ateşi senelerce taze tutacak bir hikaye bu.
    ···
  2. 2.
    +2
    Seri olarak birkaç entry giriyorum.

    Hiçbir zaman aile seyini tam olarak yaşamadım. Annemi iki sene önce kaybetmiştim. Hem de gözlerim önünde. Olabildiğine trajik, olabildiğine acı dolu, olabildiğine kanlı.
    Bazen oturur ve düşünürdüm, keşke bu kadar canı acimasaydı diye. Keşke daha az kanı aksaydi diye. Keşke biraz daha az çığlık atsaydi diye.
    Annem güzel kadındı, ama gözleri inanılmazdı. Sokakta öylesine gördüğü birini bile gulumsetebilecek çimen yeşili gözleri vardı. Hayat akitirdi resmen bize. Bana, babama, küçük iran kedimiz Sarman'a bile. Hayat kusardı gözleri.
    Ve kapıdan giren soluk tenli kızın gözleri adeta annemin mezarından çalınmış gibiydi.
    Dikkatimi dağıldı ve bageti sertçe Ride'ın üst kısmına vurdum. Elimden havalanan baget masaya doğru uçtu. Kız bana baktı , bir de Eda ya baktı. Hiçbir şey söylemeden bageti aldı ve bana verdi. Ardından duvara yasli eski emektar ahşap piyanonun başına geçti.
    Benim ilimlerin titremişti adeta. Nedeni yoktu, herkesi anneme benzetebilirdim. Herkesin gözleri güzel olabilirdi. ama suncacik hayatımda kimse o gözlerle o kadar donuk bakamazdı.
    Piyano'nun başına oturan o kız başladı çalmaya. Bir süre dinledim ve açıkçası mest edecek kadar iyi çalıyordu. Bir süre sessizce onu izledim ve bakışlarımı sırtına diktim. Bateri susmuş, Eda sigarasını atmıştı. Sadece kıza odaklanmıştık. Son notayı basti ve şarkıyı bitirdi. Birkaç saniye bir sessizlik oldu. Boşluğu doldurmak istedim.
    "Gerçekten iyi çalıyorsun." Dedim. Kız bana dönmeden sırtını dikleştirdi. Sonra duyabileceğiniz en temiz ses ile arkasını dönmeden konuştu.
    "Yeterince değildi, çalışmam lazım." Dedi ve cevap beklemeden devam etti. içimde kötü bir his vardı. Eda telefonuna bakarak ikinci sigarasını yaktı. Fakat ben ona seslendim.
    "Eda bir dışarı gelsene lan!" Diye bağırdım. Eda tip tip baktı ama gülümseyerek dışarı çıktı.
    Ellerim soğumuştu
    ···
  3. 3.
    +2
    Malum önümüzdeki sene LYS-YGS var, gevşekliği atmamız gerektiğini anlamaya başladık ve derslere asilmaya başladık sınıfça. Sınav için bazı zevklerimizden vazgeçmek gerektiği aşikar idi. Ben müzik ile uğraşan bir kardeşinizim, hem sesim vardır hem de birkaç enstrunmani çalabilirim. Artık sınav kasmaya başladığım için müzik sınıfına daha az uğramaya ve bana tahsis edilen anahtarı alt sınıftan güvendiğim elemanlara emanet etmeye başladım. Şimdiden ders çalışma zamanı gelmişti çünkü.
    ilk üç ay yarım yamalak indim müzik odasına hatta neredeyse haftalarca gitmedigim oldu. Tabii ki değişikliklerden haberim yoktu.
    Bu arada söylemek gerekirse 1.78 boyunda esmer, uzun saçlı bir kardeşinizim. Genelde simsiyah giyinir ve gotik gibi takılırdım, malum piercinglerim de vardı bir iki tane. Özel günler dışında okulda takamazdım lakin.
    Günlerden cuma. Öğle arasında müzik sınıfına indim. Alt dönemden kız bir arkadaşım var, bildiğin kardeşim gibidir aramızdan asla su sızmaz. ismi Eda olsun şimdi ifşa etmeyeyim. Minyon tipli gözleri kehribar sevimli bir kızdı.
    Müzik sınıfına indim, baterinin basina geçtim ve kulaklıkları taktım. Kulaklıktan gelen metronoma ayak uydurarak çalmaya başladım.
    Eda geldi işte selam verdi geçti kenara sigara içmeye başladı. Bu arada bizim müzik sınıfı bodrum katta olduğundan belli bir kesim dışında kimse inip bakmaz onun için üst dönem sürekli gelip sigara içer burada.
    Her şey normal gidiyordu. Ben sıradan bir şekilde bateri ritmini çalıyordum, Eda sigarasını tutturuyordu falan. Ta ki o kapı açılıp o'nun girdiğini görene dek...
    ···
  4. 4.
    +1
    Az kişiyiz aralıklı yazıyorum kusura bakmayın

    Çıktım dışarı, hava harbiden soğumuştu ama o elinde Kent sigarası ile o incecik elbisesi ile durmuş ve sigarasını içiyordu. Elleri her dudağına gittiğinde titrediğini farkettim. Simsiyah saçları beyaz tenine dökülüyordu ve birkaç saniyede bir duman ile gözden kayboluyordu. Yavaşça onu izlemeye başladım. Neden izliyordum onu bile bilmiyordum. Sigarasını bitirdi, yaktı. Bitirdi yaktı. Ben izlemeye devam ettim. Ta ki iki tane barzo buna laf atana kadar. Sakallı makalli iki tane huur çocuğu yerim, yavru, bize takıl da ucalim biraz diye konuştu. Yaslandığım duvardan dogruldum. Kıza yaklaşan iki tane barzo beni kestiler ama pek giblemediler. Deniz'in eli aşağıya indi ve sessizce geri iki adım attı. Kötü şeyler olacağını anladığım için dogruldum ve bağırdım.
    "Hayırdır beyler bir problem mı var?"
    Sakallı ve kambur olan bana salya saçarak bağırdı.
    "Hadi lan oradan süt, bak dalgana." Dedi ve kıza elini uzattı.
    Hatundan çığlık falan bekledim ve merdiveni indim. Ama kız elini kaldırdığı gibi herifin ağzının ortasına geçirdi bir tane. Herif böyle bir hasgibtir oldu. Yanındaki herif şaşkınlıkla elini kıza uzattığında yanlarında bitmiştim bile.
    Çok kavga etmeyi bilmem ben, sağlam değilimdir ama korkmam dayak yemekten. Herifin bileğinden tuttuğum gibi tüm gücüm ile kendime çektim ve alnımı burnuna gömdüm. Diğer eleman bana bir tane yapıştırınca düşmemek için kızın kolunu tuttum ve aniden reaksiyon gösterip bir tane de ben attım. Ardindan bana vurmasina fırsat vermeden ard arda yapıştırdım. Ardından kızın kolundan tuttuğum gibi geldiğimiz kapıya koştum. içeriye girdiğimiz gibi kalabalığa karıştık ve on kapıdan dışarı çıktım. Kızın kolunu mengene gibi kavramıştım. Kız şok olmamış veya korkmamişti. Sakince bana baktı. Gözlerinin içi dolu dolu parlıyordu.
    "Kolum ağrıyor, bırak artik." Dedi ve elimi itti.
    "Yardımına ihtiyacım yoktu." Diye devam etti. Kaşlarımı çattım.
    "Sokak ortasında ellenmek hoşuna gitmemiştir diye düşündüm."
    "Siz erkeklerin genel şeyi bu. Kendi başımızın çaresine bakamayacagimizi düşünüyorsunuz."
    "Yardım etmek istemiştim sadece!"
    Öfke ile bana baktı:
    "Senin yardımına ihtiyacım yok benim, hiçbirinizin yardımına ihtiyacım yok benim. Ama sen bana teşekkür edebilirsin dayak yemene manidar oldum." Dedi ve arkasını dönüp kaldırım boyunca yürümeye başladı. işte ilk defa bir kadının arkasından öyle baktım. Muhtemelen ilk ve son.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +1
    Okuyan kendini belli etsin burada yaramızı deşiyoruz duvarlara kusmayalım
    ···
  6. 6.
    +1
    "Hayırdır moruk ne oldu?" Dedi odanın dışında. Derin bir nefes verdim.
    "O kim haberin var mı?"
    Eda:
    "Hiç görmedin mı? Bizim dönemden Deniz o. E'deki var ya hani. N'oldu abayı mı yaktın beş dakikada."
    Kahkahayı bastım
    "Salak saçma konuşma la (behzat'çılara selam olsun) merak ettim şimdi adam gibi kullanmaz enstrunmanlari zarar falan... "
    E:
    "He amina anladım ben anladım, gel bir kahve içelim yatış bir baksana ellerin buz gibi." Dedi ve elimi tutup ovursturmaya, ojeli tırnaklarını etime gömmeye başladı. Birlikte kantinin yolunu tuttuk.
    Kahveleri alıp çıktığımızda bu asalak beni sıkıştırmaya devam ediyordu. Eda işte, aklı sıra dalga geçiyor. Bilemezdi o benim kafamda çakan o şimşekleri.

    O gün daha görmedim kızı. Fakat kafamda yer etmişti yeterince. Çok detaylı kaziyamasam da o çimen yeşili gözlerin yaptığı vurgunu asla unutamayacaktım.
    Okuldan çıktım, eve gittim. Halimiz vaktimiz yerinde idi ve kendi evimiz vardı. Ama 4 duvardan ibaret gençler. Evi ev yapan dışı değil de içindeki o insanlar imiş, içinde barındırdığı sevgi, sadakat ve şefkat imiş. Onlar aniden uçup gidince insanlar da gidiyormuş. Hep birlikte gidiyorlarmış.
    Babam ve ben yaşıyorduk. Babam işleri genelde telefon ile hallederdi, restoranımız vardı (Üsküdar sahile veya Dudullu OSB'ye yolu düşeni bekleriz sonradan veririm ismi) fakat babam genelde evde oturur ve kusana kadar viski içerdi. Konuşmazdık bile genelde. Restoran da Elif Sultan yemek yapar gönderirdi onu yerdik. Masada konuşmazdık, salonda konuşmazdık, dışarıda konuşmazdık. Annemden sonra tek evde iki yabancı gibiydik. Paramı cebime koyar, lazım var mı diye sorar ve deri tekli koltuğuna geçer otururdu. Baba şefkati duymayali uzun zaman olmuştu. Başında bir el hissetmeyeli, güzel söz duymayalı...
    Keşke bağırıp çağırabilseydi, keşke aglayabilseydi ama hiçbirini yapmadı annemden sonra. Yapamadı. Halen de yapamıyor. Halen o koltuğunda oturuyordur.
    Eve geldim. Babamı koltukta sızmış buldum. Odama gittim ve inciyi açtım. Entry falan okurken gitar ile uğraştım, klagib rutin. Uyuyana kadar oyalandım. Gece yatağa girdiğimde o Deniz aklıma geldi. O ve gözleri.
    ···
  7. 7.
    0
    Tutar bu değerlenecek buralar
    ···
  8. 8.
    0
    Kustum orsbu çocu

    Not: resimdeki oça
    ···
  9. 9.
    0
    Yaz kardes okuyorum
    ···
  10. 10.
    0
    rezervee
    ···
  11. 11.
    0
    O hafta hiçbir tak olmadi. Kız geldi ve gitti, piyano başında aynı şarkıyı çalıştı. Eda kendine sevgili ayarlama çabaları ile benden yardım istedi ve onla uğraştım. Derslere olan ılgım yavaş yavaş azalıyordu. Evde işler siradanlığını koruyordu. Monotonluğum devam ediyordu. Haftasonu geldiğinde Eda ve Hakan ile Kadıköy'e gittik.
    Hakan çok kral heriftir bizim grubun bass ıdır aynı zamanda. Uzun boylu geniş omuzlu mert bir çocuktu. Kadıköy'de meyhanelerin orada takildik, akşama kadar oyalandık falan, saat vurdu 10'u. Eve gitme derdim yoktu muhtmelen babam eve girdiğimi bile farketmeyecekti. Tundra diye bir bara gittik içiyoruz bir şeyler. Ortam efsane gürültülü idi ve bira bardağı kadar mini etek görüyordum. Hakan ikili bir kız grubuna damlamaya gidince ve Eda'da makyaj ayağına arazi olunca elimde viski ile kalakaldım. Normal şartlarda beni yan masadan kesen hatuna yürürdüm veya birbirlerine kikirdayan kızlara. Ama kafam biraz güzel olmaya başlayınca ve canlı müzik yavaşlayınca üstüme bir sakinlik çöktü.

    Saat 11 gibi minyon bir sarışın ile muhabbet ederken müzik sesinin değiştiğini farkettim. insanlar da farketmiş olacak ki gözlerini sahneye çevirdiler. Spot ışıkları tek bir noktaya odaklanmış ve cilalı ahşaptan siyah piyanoyu aydınlatmaktaydi. Nefesim kesildi.
    Siyah bir elbise, günah kadar siyah saçlar ve çimen yeşili gözler. O tanıdık şarkı kulaklarımı doldurmaya başladığında donakaldım. içerisi de biraz sessizleşmişti ve herkes bu güzel müziği dinliyordu. Ben de onu izliyorum. Anneme annemden fazla benzeyen bu kızı izliyordum. göz bile kırpmadan. Nihayet şarkı bitti ve alacalı eteğini toplayarak arkaya hızlı adımlar atarak gözden kayboldu. Arka cikis kapısına yöneldim. Kalbim deli gibi atıyordu
    ···
  12. 12.
    0
    Anlat bakalım neler olacak
    ···
  13. 13.
    0
    Gotik diyorsun hidra takılıyorsun sen de tuhafsin be panpa
    ···
  14. 14.
    0
    Rezerve
    ···
  15. 15.
    0
    Tutarsa şuku
    ···
  16. 16.
    0
    Rezzzzz
    ···
  17. 17.
    0
    Rezervasyon
    ···
  18. 18.
    0
    Giris enteresan rezleyelim balalim
    ···
  19. 19.
    0
    Olmamamış usta
    ···