+5
-3
üst EDiT : kimseyi savundugum yok beyler sonucta örgütün içinde boyle insanlar da var niye eksilediginiz yazın o zaman
Sabah uyandım. Uyandım dediysem yarı uyku yarı uyanıklık halinden.. Bir haftadır içtiğim ilaçların etkisinden olacak ki doğru düzgün uyuyamıyordum. Uyanık olduğum zamanlar da kendimde miydim sanki. Kafası koparılmış tavuk gibiydim. Kas gücüm hala devam ediyor ama onu yönlendirecek bir beyinden yoksun. Bir şeyler atıştırayım dedim ama canım istemiyordu. Hem neden yiyecektim ki yediğim şeyler sindirilmeye bile kalmadan yok olup gidecekken. ilaçların etkisi geçtikçe düşüncelere dalıyordum. Yanımda hiç tanımadığım adını bile bilmediğim bir adam buna fırsat vermeden o lanet ilaçları ağzıma tıkıyordu.
Daha sonra içim geçmiş. Uyandığımda akşam üstüydü. Apar topar hazırlandık çıktık. Bir aydır hazırladğımız araç üstü örtülü vaziyette köşe başında duruyordu. Bindik. ilerlerken bütün hayatım gözümün önünden geçiyor. Ben bunu neden yapıyorum düşüncelerini kafamın içinde fır dönerken aylardır okuduğum kitapları dayatılan düşünceleri verilen eğitimleri aklıma getiriyorum. Bir nebze olsun içim rahatlıyor. Hem bizim davamız haklı değil mi, ezilen halkımızın hakkını savunmuyor muyuz? Irkımızın özgürlüğü için savaş vermiyor muyuz? Hedef noktamıza ilerlerken birer ilaç daha atıyoruz. Bu ilaçlar yüzyılın icadı neden daha önceden kullanmamışım ki. Ne dert ne tasa kalıyor. Adeta bir bebek gibi herhangibir düşünceden yoksunum. Yanımdaki saçma bi gülüşün donattığı surat ifadesine bakıyorum . Benim de gülesim geliyor ağlancak halime..
Hedef noktamıza geliyoruz. Etraf ana baba günü. Herkes neşe içinde. Neden olmasın ki günlük güneşlik bir Pazar günü. Sevgilisini koluna takıp çıkan mı dersin anne babasının elinden tutup çekiştiren mi. Ya da bastonuyla ağır ağır ilerleyen ama bu halinden hiç şikayetçi olmayan emekli amca mı…Yaşayamadılarım geliyor aklıma yeniden ama geri dönüşü yok bu yolun. O sırada küçük bir çocukla annesini görüyorum. Çocukta boyundan büyük bir sırt çantası, ana türbanlı , cefakar bir Anadolu insanını andırıyor. Annemle kardeşim geliyor aklıma , o tertemiz insanlar. Hüzün kaplıyor içimi. Ben dağa çıktıktan sonra rahat ettiler diyerek yine avutuyorum kendimi. Ne de olsa onları sıkıştırmayı haraç kesmeyi bırakmışlardı ya da bana öyle diyorlardı.
Bu düşünceler içerisiindeyken büyük bir gürültü koptu. Milisaniye içerisinde her yer simsiyah oluyor. Ölmek ne kelime moleküllerime ayrılmışım. Kim bilir kaç insanın canı yandı o kalabalıkta niye yapmıştık ki bunu. Sıçmışım haklı davasına kim kazandı şimdi bu savaşı. Yıkmaktan başka ne yaptık şimdi bu ülke için. Birinin canını alarak öbürününkinini refaha erdirmek hangi mantığa sığardı ki. Şimdi ben yok olup gidicem belki adım bile bilinmicek ama ölen masum insanlar şehadet şerbetini içmiş vaziyette her zaman anılacaklar. Belki de onlara bu şekilde faydam dokunmuştur diyerek yine avutuyorum kendimi, tabi ona fayda denilirse…
edit: olayları kurgusal olarak anlattım okumadan eksilemeyin.
Tümünü Göster