-
1.
+4 -1Yaklaşık 4 ay önce, Haziran ayının ortalarındaydık. Yaz olması nedeniyle köyde bulunan bağ evimize gitmiştik. Sohbet muhabbet derken zaman öylece akıp geçiyordu. Ve canımın epey sıkılmıştı. Biraz gezmek için bağ evinden dışarı çıkıp gezmeye başlamıştım. Heryer ağaçlarla kapılıydı yemyeşil insana şehrin sıkıntılarını unutturan bir manzara hakimdi etrafta. Açık, ne çok sıcak nede soğuk çok güzel bir havası vardı bununda verdiği etkiyle orman bayır dağlık heryeri gezmeye başladım. Ormanlık alana girdiğimde yanında kurumuş bir dere olan. Epeyce eski olduğunu düşündüğüm köşke benzeyen ama mütevazi duran bir eve rastladım. içeriye girip biraaz bakındım 2 katlı bir evdi. Yürüdükçe gıcır gıcır sesler evin içinde yankılanıyordu. Heryer yağmalanmışçasına darmadığınıktı büyük ihtimalde öyle olmuştu. Toz içindeydi etraf örümcek ağları kaplıydı duvarlarda.Bir odadan diğer odaya gezindim eşyaların neredeyse tümü yoktu sadece eski bir çalışma masası dikkatimi çekti. Üstünde tozdan başka hiçbirşey yoktu ayakları kırık döküktü çekmeceli tarafı duvara dönüktü. Neden olduğunu bilmesemde incelemek istedim. Masayı beriye doğru çekitğimde bir defter yere düştü. Yere çöküp orda saatlerce okudum bu bir 70 li yıllardan kalma günlüktü. Yazınlara inanması güç olsada gerçek olmamasınada ihtimal vermiyordum. Defteri yanıma aldım. şehre döndüğümde okumayı sürdürdüm ve hepsini okudum. içeriğinden dolayı yedekleme ihtiyacı duymuştum . Yazılanların çoğu yırtılmış olsada. Kullanmadığım boş bir deftere çekip saklamıştım. Bir sabah uyandığımda günlük yoktu.
Günlüğe ait sadece benim yedeklediğim kısımlar duruyordu.
Uzun süre düşündükten sonra paylaşmaya karar verdim...
• Rez alın yazmaya başlıyacağım.* -
2.
+2Bir sonraki gün işe gitmek için erken kalkmıştım. Büfeci Nusret abinin bir çayını içmek için yanına gittim. Yanındada herzaman aldığım etli böğreklerden almıştım taburenin birine oturup çayımı ve böreği yerken bir yandanda gzeteleri okuyordum. Neredeyse gördüğüm tüm gazete manşetlerindeydim. Kimisi iyi kimisi kötü yazmıştı.
Cumhuriyet: Kimliği Belirsiz Halk kahramanı Polisin Yardımına Koştu...
Tercüman: Çizgi Roman Karakteri Gerçek Oldu
Akşam: Eylemcilere karşı eylemci saldırısı...
Hurriyet: Türk Süpermen...
Dalgın bir şekilde okurken Hürriyeti okuduğumda gülümseyerek Hayır benim adım X dedim. Nusret abi: Bişey mi dedin oğlum diye sordu Buna karşılık olarak. Şu gastedeki adamı diyordum abi çok ilginç değilmi? diye sordum
Sen bakma bu işin içindede dış güçlerin parmağı vardır evladım yoksa mümkünmü yahu diye cevapladı.
Haklısın abi diyip geçiştirdim. Bir yandanda içimden Allah allah! Biz napıyoruz adam kime tak atıyor dedim. Parayı ödeyip kalktım. Huzurluydum, kendimi özel , hemde çok özel hissediyordum. Bir an işe gideceğim aklıma geldi. Evsiz çulsuz kalmakta istemiyordum. iş yerindekilerle selamlaşıp masama geçtim. Ogün hiçbirşey olmadı sıradan dı benim için. Taa ki akşam eve gidinceye kadar. -
3.
+2O gün öylece geçmişti akşam eve geldim bir ton işle uğraşmıştım ama hiç yorgun değildim. Fırsat bu fırsat bu oalyları ve bana ne olduğunu düşünmeden edemedim. Neydi bu halim. Allah affetsin bir ara peygambermiyim diyede düşündüm. Öyle olsaydı haberim olurdu değil mi? Herşeyi hissediyordum. Gereğinden daha iyi duyuyordum. Yorulmuyordum. Kahramanmıydım. Üstün güçlere sahip bir halk kahramanı ha ? Nasıl ama ?. Kendi kendime bunları düşünüp gülüyordum. Aslında gülünecek bir tarafı yoktu bu düşüncelerin belkide iyi hissettirmişti bu durum. Üstümü değiştiriyordum göğsümde çıkan yaralar artmıştı aynanın karşısına geçip incelemek istedim gömleğimi çıkarıp bir kenara attım ve odamda bulunan boy aynasının önüne geçtim. Göğsümde kocaman bir V simgesi gibi gözüken iyileşmiş dikiş yarasına benzeyen yaralar vardı. Bu V simgesi göğüs uçlarımın az yukarısından başlıyor ve göbek değilimin 3 parmak üzerinde bitiyordu. Beni tedirgin ediyordu bir hayli garip gözüküyordum. Doktora gitmeliydim acilen. Birkaç gün sonra doktora gitmek için kendime küçük bir not yazdım ve uyudum. bugün ise Cemil ve Haydar ile buranın ünlü bir birahanesine gittik. Hayatımda doğru düzgün alkol almışlığım olmamasına rağmen gecenin sonunda Cemil ve Haydarı evine taşımıştım bunun tam aksini bekliyordum çünkü çok uzun zamandır ağzıma vurmamıştım. Şuan bunları yazıyorum hiç alkol almamış gibi hissediyorum. Azda içtiğim söylenemez aslında onlar kadar diyeyim..
-
4.
+1Yine kendi evime doğru merivenleri çıktım saat akşam üzeri olmuştu. Kapıyı çaldım. Kapıyı açan kişi bendim. Bıyığı yoktu saçları biraz daha incin ve kirli sakallıydı. Beni gördüğünde şaşırdı ve içeri aldı. Normal bir şaşırmaydı aman aman bir tepkiyle karşılaşmamıştım. Ben sadece olacakalrı izliyordum. o ise söze girdi.Tümünü Göster
+ Bukadarını beklemiyordum. diyip güldü.
- Bir dakika sen bensen bu anı daha önce benim yerimde yaşamış olmalısın.
+ Otursana. dedi.
Kendimi koltuğuma geçiyordumki bir sandalye uzattı bu tamda benim hareketimdi garip hissetmiştim.
+ Zaman paradoksu olaylarına fazla inanmışsın çocuk.
- Nasıl yani.
+ Buna benzer birşey yaşadım evet ama tam olarak aynısı değil. Her klon kendi zamanında ayrı dilimlerde yaşar evrensel ve genel olaylar değişmesede. Diğer anlık yapacağımız sonuçlar değişir. Örneğin bunu yaşadığımdaki ikinci seferimde sayısal loto numaralarını almıştım kendi zamanıma dönüp evim hariç sahip olduğum herşeyi sattım ve oynadığımda bütün rakamlar yazdıklarımın tam aksi çıktı ama binanın önünde açılan bakkal aynı gün açılmıştı. Şuan senin burda olman benim hatıralarımda yer etmiyor anlıyacağın. Tecrübelerimle orantılı senin birşeyi çok merak ettiğini biliyorum, oda güçlerinin ne olduğu. Kağıtta tuttuğun notlar doğru çaylak ışınlanma mevzusunuda yeni keşfetmişsin belli sana şuan hangi konumda olduğumu söylemem yersiz olur. yapsanda konumuma ulaşacağında muamma zaten. Deri eldiven al kendine evden çıktıktan sonraki 3. dükkanda kışlık elbise satan yerden alabilirsin. Demir çelik altın bakır gümüş gibi madenlerle temas haline geçtiğinde zaman kayması yani geleceğe ışınlanma yaşarsın. Normal bir insan her saniye kafasında milyonalarca şey düşünür bu yüzden ilk seferlerinde odaklanamayıp uzun yıllar atlamış olman normal. Atladığında yeniden etkileşim haline geçersen yeniden kendi zamanına dönersin bu olayın formülünü yada neden olduğu çözemedim bir kaç matematiksel deneyler denesemde hala bir sonuca varamadım. Demirle neredeyse istediğin her zamana gidebilirsin 20yıl içindeki.
Bakır la sadece saniyelik dakikalık saatlik enfazla günlük sıçramalar yaparsın. Gümüşle en az 40 ve altınla en az 100 yıllık atlayışlar yapabilirsin. Nasıl gideceğinse şöyle oluyor; gitmek istediğin zaman birimine odaklanıp dediğim madenlere dokunman yeterli.
Dediklerini hiç kesmeden dinliyordum elimdede bir kağıda notlar almıştım bile.
- Bukadar fazla şeyi ne zaman öğrendim ben.
+ Bak kardeş. Sen ben değilsin farklı zamanların klonlarıyız hepsi okadar. Güçlerin sadece bunlarla sınırlı değil aynı zaman Zekanda gelişiyor. Hatta bi klonda gördüğüm kadarıyla akıl okuma seviyesine ulaşabiliyoruz. Kuvvetinde aynı şekilde hala gelişiyor nereye kadar gideceğini kestiremiyorum ama şunu izle. Bütün bunları yaparken üstünde formüllerin yazdığı duvara yapışık kara tahtanın önünde volta atıyordu. Masanın yanına gidip 5 amelenin zor taşıdığı ceviz ağacından yapılma çalışma masamı tek eliyle kaldırdı bir kaç saniye tutup indirdi. Sonra tahtaya tebeşirle şu formülleri yazdı.
Cu--> [(1/365)/24)/60)/60/100 , 1/365] - Fe-->[1/365,20] - Ag-->[40,4?] Au-->[100,∞] Pt -->[-∞, +∞ ] diğermetaller--> [ ?,?] --- örnek: x--> Fe-->[1/365,20] = y | y--> Fe-->[x] = x ...
Bu formülleri al dostum şuan birşey anlamamış olsanda zamanla anlayacaksın Pt simgesi platini temsil ediyor eksi sonsuzdan artı sonsuza kadar atlama imkanın var ama başlangıç noktana asla geri dönemezsin belkide yok olursun ne sürede nezaman gidebileceğin asla bilinmez yani x bilinmez bu yüzden y de olmaz diğer metallerdede aynı şeyler geçerli bu bilgileri 80 yaşındaki halimizden aldım. -
5.
+1..3.02.1970..Tümünü Göster
Sevgili günlük... Böyle yazınca garip oluyor bütün samimiyetimi yitiriyorum be günlük.
içimdeki şey çığrından çıkıyor gibi hissediyorum. Daha doktora bile gitmedim. Bana ne olduğunu açıklayacak herhangi birinin olduğunu sanmıyorum. Günlerden pazardı, soğuk bir kış gününde biraz olsun temiz hava almak için sokağa çıkmıştım. Tek yaşamak çok zor Cemil ve Haydarın aileleri olduğundan bir başıma dolaşıyordum sokak sokak Ankarayı. Çok belalısı var Ankaranın ipini koparan kabadayı olmuş. Birden polisler çevreledi bütün sokağı insanlara evlerine gidin anonsu yapılıyordu siyasete girmek istemem ama hükümeti kimsenin salladığı yok. Bi önceki sokakta eylem adı altında birkaç insanı rehin almıştı bir takım kişiler polislerde buna karşılık insanlara bu anonsu yapıyordu. Bunu duyduktan sonra ister istemez merak ettim olayın olduğu sokağa doğru ellerim ceplerimde seri ve sinsi adımalrla kendimi farkettirmeden yürüyordum. Polislerin anonsundan dolayı arbede yaşanmasından ötürü beni farketmemişlerdi. Yaklaşık 50 metre vardı yoktu olayın geçtiği bölgeyle aramda bariakt kurmuş bir kaç memur aracının yanındaydım. Eylemcilerin Liderleri elindeki tabancayı elleri bağlı 4 kadına doğrultmuş Ya özgürlük ya ölüm diye haykırıyordu. Salak herifin yaptığı tek şey serserilikti M.Kemal Atatürkün ideolojisini anlamamış bir takım insandan ibaretlerdi. Olayları canlı canlı izlerken kendimden geçiyor gibi hissettim bu esnada çatışmalar başladı. Üstümdeki pardesüyü omuzlarımdan atıp hızla Liderlerinin olduğu tarafa doğru koşmaya başladım polislerin dur emrine karşılık vermedim. Barikat kuran birkaç polis aracının üstünden atlayarak geçtim. Geçmemle birlikte zaman durmuştu. Korkuyordum. Bunu benmi yapmıştım yada herhangi bir güç bana yardımmı ediyordu bilmiyorum. Yerde tepe tepe kar olmasına rağmen hiç üşümüyordum üstümdeki pardesüyüde atmamla birlikte ince bir kazakla sokağın ortasında donmuş insanları izliyordum. Her yürüdğümde zaman kayıyıor gibi hissediyordum sanki ben yürüdkçe akıyordu zaman. Ve o an vazifemin bu olduğuna kanaat getirdim. Ben insanlara yardım etmek için yaratılmıştım. Eylemcilerin yanına hızla yaklaşıp durdum tabancadan çıkan mermi tam alnımın çatında havada asılı kalmıştı. Mermiyi tutup yere attım yerimden kımıldamamaya özen zütererek adamın kafasına gelecek bir kaç yumruk atıp Tabancasını elinden aldım ve tüm eylemcileri ellerinden ve kolundan vurdum. Tabancayı yere attım ve arkamı dönüp koşmaya başladım. Koşmamla birlikte herşey normale dönmüştü Eylemcilerin hepsi ise yere yığılmıştı yüzümün görükmesi ihtimaline karşı eylemcilerin suratındaki maske şeklindeki bez parçasını almayı da ihmal etmemiştim. Tüm gücümle polislerin yanında koşarak uzaklaşıyordum. Ancak bana ateş ettiler. Belimden birkaç kez vurulmama rağmen koşmaya devam ettim. Köşeyi dönüp bir ara sokağa girdim yanında durduğum binanın birinci katında bulunan yangın merdivenlerini farkettim. Bir kaç adım geri gittim koşup zıpladım uzanmayı başarmıştım kendimi çekip çatıya çıktım. Sırtımdan kanlar akıyordu buna rağmen hiç canım acımıyordu Üstümdeki kana bulanmış kazağı çıkardım.Bu güç herneyse göğsümdeki yarayı dahada büyütüyordu V şeklinin altında bir ters V oluşmuştu Bütün gövdem kıpkırmızı bir X işaretine kavuşmuştu ama bu yaranın bana sahip olduğum güçleri verdiğine emindim.. Hava çok soğuktu belliydi her nefes verişimde buram buram buhar yükseliyordu havaya. Kar yağmaya başladı tekrar. Heyecanlı ve ilginç duygular eşliğinde avuçlarımı açıp havaya bakıyordum bir imparator gibi. Tüm gücümle bütün soluğumla enerjimi atarcasına kahkaha atarak çığlık attım Artık benim adım X... -
6.
+1Eve gittim. Gömleğimi ve pantolonumu çıkarttım. Yarı çıplak bir şekilde yine aynanın karşısına geçtim. Hiç idman yapmamama rağmen kaslı ve fit olann vücudumu izliyordum arada bir kaslarımı sıkıyor kendi kendimi iyi hissettiren pozlar veriyordum. Göğsümdeki X işareti dahada koyu kızıl bir renk almıştı. Bu bir morluk yada yara değildi biliyordum. Kendi kendimle süpermen gibi konuşuyordum. Merhaba bayan! yardımamı ihtiyacınız var?
Halkın kahramanı X her daim vazifeye hazır ! .. Bunları söylerken bir yandanda kendi kendime gülüyordum. Hadi ordan sefil şey ne yaptığının farkında bile değilsin oysaki. diye geçirdim kafamdan. Bir an için sustum. Evet haklıydı içimdeki ses bunalrı yapan ben değildim. Peki ozaman kimdi ona X diyordum ancak o şey neydi. Güçlerimin farkına varmam lazımdı. Notlarımın bulunduğu defterimi aldım ve yazmaya başladım. Bakalım hatırladığım kadarıyla neler yapabiliyordum. *Kuvvet *Hız *El çabukluğu *Öngörü *Zaman durdurma *Yüksek zıplama *Üstün refleksler *Soğuğa ve ısıya karşı direnç.. Düşün ..Başka nevar.. Düşün!... Of hepsi bukadar. Buda kafi... Evet iyi... Yazdığım kağdı defterden ayırdım. katlayıp masamın çekmecesine koydum. Üstüme hırkamı ve içliğimi giydim. Kendime bir çay koyup dışarıdaki kar manzarasının keyfini çıkarmak istiyordum. Radyoyu açtım The beatles'ın Yesterday şarkısı eşliğinde ıslık çalarak mutfağa yöneldim. Çayı demlemek için elimi çaydanlığa zütürdüm sapı demirdi çaydanlığa deydiğim anda göğsümdeki izler yanıyormuşçasına ağrıdı büyük bir elektrik patlaması oldu. Heryer elektrik akımlarıyla parladı. -
7.
+1Bulunduğum lokantadan koşarak uzaklaştım. O günün yarınında evden çıkmış işe gidiyordum işimle evimin arasında pek fazla fark yoktur kısa sürer ,dünkü yaşadığım şoktan henüz kurtulmuşdum ki. Yanımda duran çocuk caddeden geçiyordu ve ani bir rekleksle çocuğun üzerine atıldım. çocukla birlikte yere düştüm tam o anda düşmemizle senkronize bir şekilde caddeden hızla bir araç geçti. Ayağa kalktım çocuğuda kaldırdım bir kaç kişi şaşkınlıkla bizi izliyordu çocuk ise ağlıyordu yanıdan koşarak kaçtı. Bende hiçbirşey olmamış gibi yoluma devam ettim. iş yerime varmıştım. Tahsin bey kapğıda sigara içiyordu. Selamlaştıktan sonra bir müddet sohbet ettik aramızda şu konuşmalar geçti.
+ Duydunuzmu Kemal bey.
- Neyi duydummu efendim
+ Geçen gün iki sokak ötedeki yusuf beyin lokantasına iki haydut girmiş orada oturan bir şahıs anında müdahale edip el ense etmiş haydutları. Sonrasında ise koşarak uzaklaşmış. Geri kalanınıda memurlar halletmiş.
Yusuf bey adımı vermemişti demek oluyordu bu. Bozuntuya vermemeye çalışıyordum
- Ne günlere kaldık değilmi efendim. Allah razı olsun onu yapan adamdan.
+ Adam mı? Sen gördünmü yoksa olayı.
- Yok canım nereden göreyim kadının iki adamı etkisiz hale getirecek gücümü vardır hiç. Ondan mütevellit söyledim.
Ardından dükkana giriyordum ki bir anda arkamı dönüp tahsin beyi kenara ittim. itmemle birlikte onun bulunduğu yerde kalmıştım. Kafama büyükçe bir saksı düştü. Küçük bir acı hissetsemde kayda değer birşeyim yoktu. Yanıma gelip iyi misin evladım diye telaşla sordu allah razı olsun senide benide allah korudu dedi. sonrasında. Eve gitmem için ısrar etsede birşeyimin olmamasından dolayı çalışmak istedim. -
8.
+1.. 24.01.1970..
Bugün güzel bir gündü. Ankaradayım. Eskiden kaldığım semte göre daha kalabalık burası.
işi aldım. Tahsin beyin çamaşır şirketinin muhasebesine bakıyorum. Haydar ve Cemil adında iki adamla tanıştım. Bana şehri gezdirdiler çok sıkı dost olacağımıza inanıyorum.
.. 28.01.1970..
Bi kaç gündür garip olaylar yaşıyorum. Herşey bir lokantada başladı. Aslında buraya geldiğimden beri gittiğim bir mekandı ama busefer garip hissediyordum. Çorbamı içtiğim yerde bir an duraksadım, kesinlikle birşey olucağını hissediyordum. Yerimden kalkıp arkamı döndüğümde iki adamın içeri girdiğini gördüm kasaya doğru ilerlediler. Bellerinde tabanca olduğunu hissediyordum . Aslında kimseye zarar vermem ben, kavgada etmişliğim yoktur şu yaşıma kadar. Ama o an içimden bir ses o adamların birilerine zarar vereceğini söylüyordu. Hızlı adımlarla önden yürüyen adamın yanına yaklaştım tam o esnada arkadaki adam kasaya doğru tabancasını doğrulttu. Ben ise önümde duran adamın boğazına doğru yumruk attım. Adam kendinden geçip yere düşerken hemen arkasındaki adamın silahının namlusu aşağı gelicek şekilde bileğini büktüm ve elinden çekip aldım yere çökmüş adamın silahına doğru hamle yaptığını hissederken ani bir hareketle hamle yapan eline ateş ettim. ve aynı anda önümde duran adama tekme atarak etkisiz hale getirdim. Herkes beni izliyordu lokantanın ustası yusuf bey büyük bir korkuyla bakıyordu. Bir kaç kişide çığlık atarak masaların altına saklanıyordu. Hiçbir hareketim o an benim isteklerim doğrultusunda gerçekleşmemişti dahası ben bunları yaparken zaman adeta yavaşlamıştı. -
9.
+1ilk sayfa/başlangıç
..19.01.1970..
Askerliğimin bitmesinden kısa bir süre geçti. Hala çok erken kalkıyorum. Sabah 5.30 ve güzel bir sabah. Çok değerli dostum Thomson 'ın hediye ettiği deftere yazmak heyecan verici. Onuda epeydir görmedim, son yazdığı mektubunda yanıma geleceğinden bahsetmişti. Bugünlerde kendimi çok farklı hissediyorum sanki herzamankinden daha enerji doluyum. Göğsümde oluşan yaralar hariç herşey yolunda gidiyor. Ankarada bir iş yerinde iş için görüşmeye gideceğim. Umarım işi alırım. -
10.
+1Son sayfa:
..12.05.1978.
Çok yalnızım. Elimde olanlara rağmen sonumun geleceğini biliyordum. Güçlerim beni yanılttı. Sahip olabiliceklerimin çok daha altındayım yalnızım. Kimselerin bana ulaşamayacağını biliyorum ve bunu ben istedim. Belki bir gün biri bu yazdıklarımı okur. Okumayacağına eminim kaldığım yeri ben bile zar zor buluyorum. Yaptığım şey zihnimi parçalıyor yazmanın bir faydası olur sanmıştım ancak kendimle konuşmaktan başka hiçbir işe yaramadı şimdi gidiyorum adımın bir daha anılmaması için elimden gelen herşeyi yaptım. Özür dilerim... -
11.
+1ben okuyorum senarist panpa
-
-
1.
0Adamsın lan sen çok teşekkürler. Kimse okumuyor diye yazmayı bırakmıştım. neyse ozaman bu gece devam edeyim
-
2.
0hani devam edecektin lan
-
1.
-
12.
+1Artık gücümü herkes resmiyette tanımıştı, hatta dönemin başbakanı Bülent Ecevitten'de bir konferansta plaket almıştım yaptığım vazifelerden ötürü. Çok geçmedi ardından Ulusal Dünya Güvenliği Lideri ilan edilmiştim tüm ülkeler tarafından vatandaşlık hakkına sahiptim. Adımı bilmeyen yoktu. ( X Mask) Bu inanılmazdı benim için standart hayatımı sürerken şuan kahramandım. Daha sonrasında Türkiye Cumhuriyeti tarafından şahsıma özel , General Halk Kahramanı rütbesi ile onurlandırıldım. Bu başarılar ardı ardına sürüyordu ben ise suçları engellemeye devam ediyordum. Özel bir görev için bir terör saldırısı olaylarına bile gitmiştim. 40 kişilik bir komando ekibi vardı bende aralarındaydım . Dağların yamaçlarında yürürken herşeyi sezebiliyordum en küçük yaprak kıpırdamasını bile duyuyordum buna rağmen bir kaç şehitte vermiştik çatışmalarda. ilk önce pustukları mekanı komutanla birlikte tespit etmiştik ardından tek başıma içlerine girip bir çok teröristin hakkından gelmiştim. Garip birşey vardı ama ozamana kadar yakaladığım suçluları hiçbir zaman öldürmemiştim ama busefer bir vatani görevdeydim ve o teröristlerin hepsini öldürmek zorundaydım. ilk önce Terörist başını sonrasında teker teker diğer şahısları acımasızca katlettim. Onlara yürüdüğüm yerde ateş ediyorlardı, umarsızca üstlerine adım adım ilerliyordum ben ilerledikçe onlar gerileyerek ateş etmeye devam ediyorlardı. Üzerime onlarca mermi yağıyordu her merminin geliş açısını ve gidişatını zifiri karanlıkta farkedebiliyordum sağlı sollu adım hareketleri ve hızlı reflekslerle darbe almadan üzerlerine doğru koşmaya başladım ilk önce elebaşlarının daha sonra hepsinin kafalarını yerinden söktüm. Her öldürdüğüm kişide sanki vücudumda o denli huzur buluyordu. Gücüme güç katıyordum. En sonunda komando birliği benden sonra olay yerine yetiştiklerinde heryerim kan içinde, ellerim havada kükrediğimi söylediler. Üstümde sadece maskem ,pantolonum ve botlarım haricinde hiçbirşey yoktu vücudumdaki X işareti kırmızıydı yinede bir iki ton kararmıştı. Bense birkaç kişiyi öldürdükten sornasını hatırlamıyorum , tek hatırladığım şey bir asker sedyesinde uyanmam olmuştu ve bana vazifemi en iyi şekilde yerine getirdiğimi söylemişlerdi.
-
13.
0+Benim işlerim var buraya bidaha dönmeni istemiyorum bu bilgilerle benim zamanıma kadar ilerde sayılırsın şu topu tut ve kendi zamanını düşün.
Önüme demir bir top koydu. Topu tutup 3.02.1970 tarihine odaklandım. Tuttuğumda bana
+ Hey X!. Dedi gülümseyerek. ardından Benden daha fazlasını Başarabilirsin... dedi.
Sonrasında bu zamana döndüm yaşadığım hiçbir anı unutmak istemiyorum bu yüzden zamanıma geldiğimden beri günlüğüme yazıyorum... -
14.
0işin yoğusa devam hocam ben okuyorum
-
15.
0..20.04.1974..
Evime döndüğüme mutluyum. Tam 3 yılı aştı günlüğüme dokunmayalı yazmayı okadar çok özlemişimki... Çok ilerledim günlük. Sana anlatayım. Uzun yolculuklar yaptım çoğu zaman meraktan ibaretti. Kendime Bakır Demir Gümüş ve Altından bileklikler yaptım. Bilekliklerin derime değen tarafı deriyle kaplı bu sayede taktığımda bilinçsizce değil kendim dokunarak yöneltebiliyorum güçlerimi. Açıkçası sadece Bakır ve Demiri kullandım şimdiye kadar ama gerek olur diye diğerlerinede ihtiyaç duydum. Artık ulusal bir kahramanım... Thomas' la buluştuk uzun bir süre önce bana ne olduğunu anlattım ona. Thomas bir tarih bilimcisidir, bir nevi bilim adamı. Başta inanmamıştı ama ona gösterdikten sonra kabul etti olduğum şeyi. Bana olduğum şey hakkında nolduğunu bilmediği ama bir tahmininin olduğunu söyledi. Uzun yıllar önce bir orta asyada bir şaman kabilesinde yaşamış varlığı güçleriyle birlikte anlattı. O varlık gövdemdeki X işaretiyle birlikte tam olarak tutuyordu. Dediğine göre X sembolü aslında bildiğimiz harf sembolünden çok farklıymış içi içe kesişmiş iki doğru parçası aslında iyi ve kötü ruhu simgeliyormuş. Yani tüm kötülüklerin ve iyiliklerin tek bir yerde toplanan beden bulmuş haliymiş bu güç. Uzun tarihler hüküm sürmüş o bölgede en sonunda kötü ruh okadar baskın gelmişki o kabilenin tüm ruhunu emmiş ve soylarını kurutmuş bununlada kalmamış toprakları lanetlemiş koskoca bir alanı çöle dönüştürmüş. Uzun yıllar kimse onu görmemiş o zamanlarda. En sonunda büyük bir patlama gerçekleşmiş patlamanın etkisi okadar sarsmışki heryeri, çok uzaklardan görülmüş. gerçekleştiği yerde bir çok değerli maden bulunmuş. Ve ona ait son şey yılan derisinden yapılma üstünde X yazan bir maskesi olmuş tabi tamamen efsane kategorisinde tarihe geçmiş. Olayı bana anlattıktan sonra gerçekten tanrı güçlerine sahip olduğmu düşündüm. Thomas istanbulda kalıyordu ozamanlar bende işten ayrılıp onun yanına yerleştim. Onunla birlikte olayları çözmeye başladık. Hatta kendime usulünce X maskesi bile yapmıştım. Karıştığım olaylarda kimliğimi gizlemek için çizgi roman karakterleri tarzı artık bu maskeyi kullanıyordum. -
16.
0..14.10.1976..Tümünü Göster
Evim evim güzel evim. Buraya her geldiğimde sıkıntılarımı biraz olsun unutyorum. Neredeyse Ankaranın 3 de 2 sini alabilecek servete sahibim ama böylesi çok daha rahat. Başım belada günlük... Nasıl mı ? Anlatayım. Artık benim için süper güçlerin standart sayıldığı günlerde yine herzamanki olaylarla uğraşıyordum. istanbulda thomasla birlikte yaşıyordum yine. Ozamanlardan birkaç olay yazmak istiyorum. Arabamla öğle saatlerinde akşam yemeği yemek için bir mekana gidiyordum. Işıklarda durdum. Bugün bir sorun çıkmadı neyseki diye düşünerek etrafımı izliyordum. içimi kötü bi his kapladı. Hayır bu olamaz ! diye bağırdım ve kendimi aracımdan dışarı attım. yerde birkaç takla atmıştımki arabamı büyük bir kamyonet neredeyse dümdüz etti. Ardından aracıma çarpmanın etkisiyle kamyonetin dengesi bozuldu ve caddenin sağ tarafındaki kaldırıma doğru devriliyordu. Hızlanmam gerekiyordu odaklandım yerden kalkıp adımımı attığımda zaman yavaşlamıştı. Maskemi giydim ve koşmaya başladım attığım her adımda altımdaki asfalt adeta sökülüyormuşçasına parçalanıp havada asılı kalıyordu. Havada süzülen kamyonet karşıdan karşıya geçmek için bekleyen insanların üstüne yavaşça ilerliyordu. Sadece kaldırımdaki insanları kurtaramazdım aynı zamanda kamyonet sürücüsünüde kurtarmam lazımdı. insanların hepsini kurtarmaya çalışıp kamyonete gelemezdi zamanım çok kısıtlıydı. Bu yüzden kamyoneti tutmayı denedim. Kamyonet geldikçe tüm gücümle itiyordum okadar ağır olmalıydıki kamyonetin kaputunda ellerimin izi oluşmuştu. O an yapabileceğim en salakça planı tasarladığımı farkettim Kamyonet demir/çelikten yapılmaydı. Ve ellerimi kullanarak tüm gücümle itiyordum. Birden gözlerim karardı. Ve bu sefer başka bir yerde başka bir zamanda uyandım. Bir parkın ortasındaydım ama yeniden gitmem gerekiyordu bilekliğime dokunmak için kolumu çemledim. Ve tuttum yine kendi zamanımdaydım. Ama küçük birşey kaçırmıştım ben kendi zamanımda yok olduğumda zaman akmaya devam ediyordu yani ben diğer yerde 1 yıl geçrisemde benim zamanımd yine 1 yıl geçiyordu sadece uzun vadede değiştiği için bu zaman birimleri kaçınılmaz son olmuştu. Kamyonet sürücüsü dahil kaldırımda duran bütün insanlar ölmüştü. Bense geri döndüğümde. Telaşlığı kalabalığın önünde kalmıştım. Onları nasıl kurtaramassın dercesine herkes bana bakıyordu. Hiçbirey diyemiyordum ayak izlerim asfaltta kalmıştı kamyonette iki el izimde vardı. insanlara bunu ancak güçlerimi açıklarsam anlatabilirdim. -
17.
0Rezerve
-
18.
0Unutmadan rez
-
19.
0Rezerved
-
20.
0Elektriğin çarpmasıyla yere düştüm. Göğsümde büyük bir ağrı vardı. Yerden kalktığımda etrafın değişmiş olduğunu farkettim. Dolaplar, mutfak masası, tezgah, halı.. herşey. Bir süre etrafı inceledim mutfağın camından dışarıya baktım kar yoktu. Bir gariplik olduğunun farkındaydım. Usul adımlarla mutfaktan çıktığımda karşıma 30lu yaşlarında bir kadın çıktı ve çığlık attı. "Hırsız z!" Korkudan ödüm patlamıştı kadının ağzını elimle kapattım ve bağırmamasını söyledim. Kadını içeriye çekip bir koltuğa oturttum. Evde kimse yoktu. Korkudan sapsarı olmuştu.
+kimsin sen ?
- bende seni tanımıyorum kötü niyetli biri değilim sorularıma cevap verirsen gideceğim.
Öylece bana bakıyordu tamam şeklinde kafasını salladı.
- Ne zamandır buradasın kiminle kalıyorsun? Adın ne ?
+ Bana zarar verme.!
- Sana zarar vermek isteyen kim be kadın sorularımı yanıtla.
+ Adım Ayşegül. Kimseyle kalmıyorum. Ileride bir bankada çalışıyorum sana istediğin kadar para veririm nolur git.
- ne zamandır buradasın peki
+ 3 yıldır buradayım. Ev sahibim Kemal beydir ne isterseniz ona sorun. Kemal Taner.
Bu inanılmazdı Kemal Taner bendim ancak bende bu evde kiracıydım ve burası da gelecek olmalıydı.
- Nerede bu Kemal Taner ayrıca kaç yılındayız
+ çok garip birisin ve beni korkutuyorsun diyerek. Anlamsızca baktı bana ve devam etti.
Kemal bey ayda bir gelir buraya ondada kirayı alıp gider. Ve unutmadan 1988 yilindayiz.
Gelecekteydim buna o olay sebep olmuştu. Bir an bu düşüncelerden kendimi alıp karşımdaki kadını inceledim çok hoş bir bayandı kızıl saçlı beyaz ten liydi ustunde dekolteli bir elbise vardı.
+ Gidicek misin artık?
Evet gidecektim ama nereye kendimi bulmamda imkansız gibiydi kapıdan dışarı çıkar çıkmaz sertce kapıyı kapattı. Parmakliklardan tutundum aşağı iniyordum yine o ağrıyı hissettim kahrolasıca parmaklıklar da demirdi. Yine aynı elektrik patlaması gözlerimi kapatıp yere çöküşün. Ve yerden kalmışım la etrafın değiştiğini farkettim iyi ama bu sefer kaç yılındaydım.
başlık yok! burası bom boş!