ben de anlatıyorum panpalar

nihayet tam şu anda yol ayrımındaydık. simsiyah saçları, o güzel kokusu . . . şimdi öpmeliydim işte. tam o anda. yüzünü bana tam olarak dönmeden iyi akşamlar dedi, döndü kendi yoluna. hasgibtir öpmemiştim. dönüp gitmeyecekti. bu şekilde olmayacaktı amk. ohaa 1 adım attı bile. lann oğlum öpecektim . 3 adım uzaktaydı şimdi. hay ağzıma sıçayım. onu, öpeceğim köşeye kadar taşıyan adımlar, şimdi onu uzaklaştırıyordu. arkasından seslendim. durdu, dööndü. iyi geceler dedim.

olmamıştı, yapamamıştım. moralim ümitlerim herşey alt üst olmuştu amk. gibtirdim odama çıktım. direk yorganı battaniyeyei çektim kafama. uykuyla uyanıklık arasında sabahı ettim. bir kaç gün daha aradan geçti.

yine sabah oldu. vazgeçmedim. o gün onunda off günüydü benimde. sabah hemen onun hep kahvaltı yaptığı masaya gittim oturdum yine. nasıl olsa kahvaltı için burya gelecekti. bekledikce zaman geçmiyordu. acaba misafirler için mutfak vardı, oraya mı gitmişti. hemen hızlı adımlarla gidip baktım. orda yoktuç hemencecik gelip yine onun kahvaltı yapacağı masaya oturdum. beklemeye devam ettim. hala yoktu. gidip bi de odasını kontrol etmeliydi. kapısı açıksa demek ki uyanmış. yarım saate falan gelirdi. gizliden bi de gittim odasını yokladım. kapısı kapalıydı. neyse dedim en iyisi beklemekti. indim cafeye oturdum bekliyorum

en sonunda göründü. dünyalar benim olmuştu. hemen önüme doğru eğildim. elimde bi gible uğraşıyormuş gibiydim. günaydın dedi girdi. kahvaltısınıda aldı, masaya oturdu. herşeyden bi haber kahvaltısına devam ediyordu. aslında anlamıştı, o da hoşlanıyordu ama mesafelerden dolayı ciddi bi aşktan uzak duruyordu. mantıklı düşünüyordu aslında ama bende mantık akıl fikir kalmamıştı. geberiyordum amk. tüm bu olaylar olurken diğer karılarla da takılıyordum ama eskisi gibi giblemiyordum hiç birini. esprilerim, sempatikliklerim deva mediyordu. herkesce seviliyordum yani. ama herkesi gibem 1 o sevse dünyalar ederdi.

kahvaltısı yaparken, bugün ne yapcağını sordum. etrafta yapacak bi gibim yoktu zaten. hiiç dedi. film izleyelim istersen benim oda da dedim. hmm olabilir dedi.

aha dedim dıbına koyyyyiimm. bu sefer kesssin dedim kendi kendime. kahvaltısını bitrisin benim odaya film izlemye gidecektik benim lap topta.

kahvaltısını yedi. yine o güzel adımlarıyla yola koyulduk. kokusu, gözleri, dudakları , saçları, gülüşü gamzeleri . ulan 10 kere dünyaya gelsem bi daha böyle aşık olamazdım heralde. tahta patikadan yürümeye başladık. ama bu sefer o soal dönmeyecekti. benimle birlikte yola devam edecek, benim odama gelecekti. birlikte film izlyecektik. uygun bir anda da onu öpecektim. öpücük sonrası tepkisiyle de herşey kesinlik kazanacaktı. benim kafada dönen hesabın haddi hesabı yoktu vesselam. ama çok mutluydum lan.

panpa çıktık odaya. oda arkadaşımım bi kutu dolusu dvd si vardı. seçtik birini, benim yatapa birlikte oturduk. dünyalar benimdi amk dünyalar. yan yanaydık ve 30 dk falan içinde öpecektim galiba. film izlemeye başladık. sarmadı, başka bi tane koyduk o da sarmadı. hay mına koyim dedim. kapattım filmi. müzik açtım oturuyoruz. ama hafiftende sıkılıyordu. çok zaman geçirmeden projeyi hayata geçirmeliydim.

işte tam o anda james blunt çalmaya başladı. şu an taşşaklarını ağzıma yaslasa yalarım. o adama o kadar borçluyum işte.

yanyana otururken, hatuna ismiyle seslendiim, hani dedim geçen gece sen odana çıkıyordun. iyi geceler deyip dönmüştün. ben de arkandan seslenmiştim. sonra iyi geceler demiştim. eee dedi ? o gece seni öpseydim ne yapardın dedim.

içimde ki heycan pıtırcıklarının haddi hesabı yoktu. bilmem, biraz korkardım heralde dedi. tam der demez dudaklarından öptüm panpa. offf uçuyordum resmen. mutluluk buydu galiba. ayaklarım yerden kesilmişti. şaşırdı ama o da öptü. ters te tepmedi. tam sitediğim gibiydi. sonra biraz daha öpüştük, ileriye gitmeden.

bundan sonra çıkıyor muyuz dedim, hayır dedi. nasıl yani dedim. henüz çok erken dedi. peki seni bi daha öpebilecek miyim ddim? başkaları varken olmaz dedi.

şimdi burdan direk, hatun kaşar mesajı çıkaranlar olabilir. ama durum öyle değildi panpalar. hatun seviyordu ama önce güvenmesi lazımdı. öpmeme müsade etmesinin sebebide abazalığından değil onun da aslında bendne hoşlanması ama ilişkinin geleceği açısından herşeyin zor olması korkutuyordu onu.

bi mola verek panpalar. pederden bi sigara alayım.

bi sigara içem devam edecem. dinleyenler var galiba.

artık işin zor kısmı bitmişti benim kafamda. ama aslında yarısında bile değildik amk. ama o gündne sonra sohbet etmemiz falan daha rahatlaştı. birlikte takılıyorduk falan. gündne güne yakınlaşıyorduk. bu yakılaşmayı gören diğer karılar, önceden o ruslardan brini ayakta nasil gibtiğimden falan bahsetmişler hatuna. gibem ben 1 adım atmıştım ama olaylar 2 adım geriye sarmıştı.

akşamları bira içip daha da cesaretimi topluyordum.o gündne sonra başka öpememiştim. 3. haftam falandı mekanda.

hatunla aynı günleri off günlere denk getirip san franciscoya takılmaya gittiik. işte hayatımın en güzel günlerindedi. Market street de alış verişimiiz yapıyor, sonra okyanusa doğru yürüyorduk. dondurma falan alıp, takılıyorduk işte. bigiblet kiralayıp golden gate köprüsüne gittik. manzarayı bilen bilir, mükemmel. okyanus, insanlar, ortamın sinerjisi falan. yani o anları düşündüğümde şimdiki halim direk bitkisel hayat dıbına koyim.

goldne gate manzarası için http://inci.ca/ughovk84fh .

goldne gate manzarası için http://inci.ca/ughovk84fh .

panpalar , dünyalar tatlısı, sürekli aklımda olan hatunla goldne gate de bigiblet turu yapıyorduk amk. ötesi mi vardı. tam köprününün ortasına gelince durduk. manzarayı izliyorduk. ikinci bir kez orda öptüm onu. insanalr sel gibi sağdan soldan akıyordu. okyanus, güneş, manzara, öpücük ve aşk. cennet falan yalan oglum. cennette cehennemde bu dünyada. işte o an cennetteydim. ne milyon dolarlar, ne araba , ne sayısız huriler ne de çok lezzetli olduğu iddaa edilen meyveler. hiç biri gibimde değildi.

sadece o anın bitmemesini istiyordum. öyle donup kalsaydım mesela. sarıp sarıp yeniden o anın başına dönebilseydim. yıllarca aynı anı yaşayabilirdim.

her güzel şey gibi onunda sonu geldi. öpüştük, manzarayı izledik derken tekrar bigibletlere atlayıp köprünün karşı tarafında pizza yedik. sağı solu gezindikten sonra direk bi vapura atlayıp, otelimizin olduğu tarafa geçtik. kaç kere yazdım bilmiyorum ama çok mutluydum amk. cennetten bir günün daha sonu gelmişti.

2 gün san franciscoda takıldıktan sonra çalıştığımız mekana geri döndük.

artık başkalarının da olduğu yerlerde onu öpebiliyordum. sabahları alnından öperdim. herkes çıktığımızı biliyordu.

sevgili olarak değil arkadaş olarakta çok iyiydi. şakalar, sohbetler falan dedikçe gittikçe daha da bağlanıyorduk birbirimize. ama ilişkinin henüz başlarındaydık. herşey tam yerli yerine oturmamıştı.

akşamları falan hafiften bira içiyordum. o da yanımda oluyordu sohbet ediyorduk. ona da içirmeye çalışıyordum. yazı tura falan oyunlar yapıyordum kendimce. güya içerse daha rahat öpebilecektim onu. türk aklı işte amk.

bi akşam bi hatun bi amerika bi de biz oturuyoruz işte, sohbet falan derken saat geç oldu biraz. hadi kalk gidiyoruz dedim. yok dedi. beynimden vurulmuşa döndüm. emri vaki yapmamdan nefret ederdi hep. bi daha dedim hadi kalk. yine yok dedi. elimde sigara vardı. iki parmağım arsında söndürdüm. hayatımda yaptığım tek pgibopatlıkda budur. sinirden elim ayağım titriyordu.

diğerleri şaşakaldı. mına kodumun amerikalısı ne anlardı delikanlılıktan aşktan zaten amk.(oturan dierlerlerine diyorum bunu)

sinirle arkamı döndüm karanlık yoldan aşağı indim. kafamda milyonlarca düşünce

çok uzaklaşmadım, karanlıkta çalılık vardı. orda bekleyecektim biraz. gelmeliydi. çok seviyordum. kesin gelmelydi. ardıma dönüp o karanlık yolu izliyordum. bi yandan da yanlış mı yaptım ki acaba diye düşünüyordum. yok be oğlum neresi yanlıştı ki. o da beni seviyorsa benimle brlikte kalkıp gelmeliydi. ama emri baki mi yapmıştım ki. o kadar da olurdu be oğlum. iyide bu türk kızı değil ki, niye triplere girdim lan ben. olsun oğlum yinede gelmeliydi. biraz daha beklemek en iyisiydi. karnalıkta bekliyordum. bi gözüm o yolda.

aga eğer gelirse onu hiç bırakmayacaktım. bekliyordum. 2*3 dk falan olmuştu. arkamı döndüm, hafiften bir adım atıp uzaklaşacaktım. tam o anda çıka geldi. ohaa gelmdi mına koyim. iyikide basıp gitmemişim. işte seviyordum, o da seviyordu.

hiç ses etmedim, hafif öfkeliydim ama dünyalar kadar da mutluydum amk. parmağımda yanıyordu anasını gibeyim. yansındı, dünyalar yansın gibimde miydi ki.

yürüdük birlikte. bi bank vardı. karanlıkta oturduk. bişeyler söylecem dedi. heycanla dinliyordum.

@65 sen bı sıçta gel amk. duygularımızı klavyeliyoruz. copy paste sex hikayesi yazmıyoz amık.

oturduk, konuşmaya başladı.

bira içtiğin zaman banada içirmeye çalışıyorsun. ama benim seni öpmem için, sana seni seviyorum demem için sarhoş olmama gerek yok dedi. kendimden utandım. bana emir veriyorsun ama ben öyle büyümedim. seni seviyorum ve hep sevmek istiyorum. dedi, hadi kalkalım dedi, elimden tuttu, odalara doğru yürümeye başladık.

harbi harbi asıllı hatundu. delikanlı gibi konuşmuştu. daha da bi bağlandım.

günler böyle geçiyorduç her gün birbirinden güzeldi. bazıları yaz aşkı diyordu, düşünmesi bile beni çıldırtmaya yetiyordu. yok dyordum kendi kendime. neolursa olsun bu ilişki burda bitmeyecekti.

onun okul ağustosta açılıyordu. yani 1 ay sonra gidecekti. ben ise 1 ay daha orda kalacaktım, onsuz. ara sıra aklıma geliyordu. konuyu hatuna açtım. semester tatilinde türkiyeye gelecekti. günler geçtikçe geçti. ayrılık vakti yaklaştık hatun iyice mahsunlaştı, duruldu. ağlıyordu bazen. ben de çok üzülüyordum ama ağlayamazdım. ağlayan biri zaten vardı, diğerinin destek olması lazımdı.

günler geçti ve san fanciscoya gittik. ama bu sefer birlikte dönmeyecektik çalıştığımız mekana. o yarın uçağa binip ülkesine uçacaktı.

bir kaç alış veriş yaptık. yarın o gidecekti, sürekli aklımdaydı. bu sefer diğerlerindne çok farklıydı. saatleri sayıyordum. 24*23 *22 akıp gidiyordu. yarın bu saatlerde yanımda olmayacaktı. otel odasında aldığı kıyafetleri valizine yerleştiriyordu.

aldıklarından biri defoluydu. aaa dedi, bu defoluymus. elinden kaptıgım gibi kosmaya basladım. hemen magazaya gidip, degistirecektim. o gomlegın parası onun 2 saatlık calısma parasıydı. emegının bin olmasını istemedim. insanların arasında, hızlı hızlı zara nın magazasına vardım. bu defolu deyip, hemen değiştirmelerini bekledim. mına koyim saat işliyordu. 20 saat sonra yoktu. hızlı olmalıydım. bu sefer hızlı hızlı değil koşa koşa döndüm otele.

o gülen yüzü, bir kuçak açması na dünyayı 5 tur koşardım amk. sonra öpmeye başladım. gözleri nemlendi. ben son bi kez olsun sevişelim diye düşünürken o son saatlerimiz saymayı hiç bırakmamıştı. bir kez daha utandım kendimden. yanına uzandım. göz yaşlarına elledim.

gözlerim nemlendi, nefesim düşümlendi. ağlama demeyi 3 nefeste zar zor becerebildim.

o gece sım sıkı sarıldım. onu kahvaltı masasında görmek için sabırsızklıkla beklediğim güneş doğuşunu şimdi istemiyordum. sabah olmasındı amk. hep gece olsun, duralım biz orda. gece ellerini burnumda, yüzümde gezindriyordu.

sabah oldu. valiz toplandı, çıkış vakti geldi. metroya atlayıp havaalnına gittik. havalanında biribrimize oyunlar falan yapıyorduk. horoz dövüşü oynuyorduk amk. lan türkiyede kaç tane horoz dövüşü oynayabileceğin hatun vardır dıbına koyim.

pasaport gişelerine geldik. ordan girince bi dha dönüşü yoktu. pasaport girişi ile diğer alanı büyük bi cam ayırıyordu. duvar değilde cam yapmışlar işte boydan boya.

ulan dha 5 dk once horoz dövüşü oynadığım, güldüğüm eğlendiğim sevgilim pasaport kontrol gişesindeydi şimdi. hasgibtir şimdi koşsam bi daha sarılabilr miyim ki lan acaba ? sarılırım ama bu onu daha da üzer. ama son bi sarılış be oğlum. lan hatun zaten zar zor kendini tutuyor, iyice zorlaştırma dedim kendi kendime. gözlerim sürekli üstündeydi.

pasaporttan geçti. artık diğer taraftaydı. aramızda ise devasa kocaman camlar vardı. cam 'a yaklaştı diğer taraftan. dudaklarım titriyordu. ellerini açıp, camın üstüne koydu. gülümsedi, gamzesi dünyalar ederdi. hafif nemlenen gözlerimde elinin üstüne koydum elimi. sonra döndü arkasını. tekrar yürümeye başladı, ve köşeyi döndü. artık yoktu. yaşlar süzüldü.

@78 bacınla karıştırdın panpa. çok yanlış gelmişsin sen.

eğlenceli halimden eser kalmamış bir şekilde, çalştığım mekana döndüm. gözlerim onu arıyordu hep. nereye baksam oydu. sabahları kahvaltı yapmaya geldği masaya hiç gelmiyordu artık. odasına giden tahta patikada ayak izleri de yoktu. şu ağacın yanında öpmüştüm. şurdaki bankta oturmuşduk. şurda ağlamıştı, sarılmıştı. şurda çok gülmüştük.

resmen morona bağlamıştım artık. skype'dan görüşüyorduk. o da çok üzülüyordu ama elden gelen bişey yoktu. semesterda gelecekti ama türkiyeye. bu amerikalı yavşaklar her ne kadar yaz aşkı dese de öyle olmayacaktı. ben de limden gelen her şeyi yapacaktım gelmesi için.

o gittikten sonra semester tatili için gün saymaya başladım. daha 5 ay vardı dıbına koyim. alkol falan alıyordum, bazı geceler delirecek gibi oluyordum.

hatırası her yerdeydi.

hayatımın en taktan 1 ayını orda geçirdim velhasıl. türkiyeye döndüm. ama hatunla sürekli skype dan görüşüyoruz, mailleşiyoruz. her gün, o gün ne yaptığımızı anlatıyoruz birbirimize. kamerada annesiyle falan da tanıştım. babası annesindne ayrıydı.