ben böyle hayatın amına koyimmm

anlatıyorum dinleyin lan yada gibtirin gidin diğer başlıklarda anan zaaa xd yazın

yıllar yıllar önce daha liseli bir bin bile değilken zütümdeki kıllar bile çıkmamışken, hamam otunun ne işe yaradığını bilmezken.
ilköğretim 8. sınıfta olduğumu hatırlıyorum
4 tane yüksek sitenin arasına sıkıştırılmış
dar ve standart bir ilköğretimin 31 çekmeme
engel olan sıralarından nasıl yaparımda kaçarım diye
hocanın derslerle gibtiği beynimi filozof gibi
çalıştırarak kaçacak delik arıyorum

aklımın ucundan tek geçen şey
sizinde hissettiğiniz arzuların aynısıydı
okuldan bir an önce çıkıp harçlık olarak aldığım parayı
aç kalma pahasına kantine kaptırmayıp,eve giderken
köşedeki cd ciden alacağım ferre filmleriydi

neyse bi muhabbet sardı bizi arka sıralarda
sınıfta bi bin atıp tutuyo bir şeyler
ulan hafiften bi kulak verdim
komşunun karısı ekmeğe göndermiş
neyse bizim eleman balkondan atılan prayı kaptığı gibi
fırından iki ekmeği alıp sözde azgın nalan hanımın kapısına dayanmış
kapıyı bi kaç kez tıklatınca...
tabi ben bundan sonra olanları tahmin ediyorum bizim çavuş hafif hafif
sertleşiyo yerinde durmuyo amk
bin heyecanla sardırmaya başladı bende kulağımı alamaz oldum kuduruyorum amk
neyse nalan hanım kapıyı açmış buna
amk çocuk içerde ne görsün
sanki amanos dağı odaları sarmış heryer duman altı kadının gözleri mayışık
eleman kendimi tutamadım,
abla bu ne sobamı tütüyor diye sordum diyo
amk bunları duyunca bütün heyecanım birden bastırılıp
kan gibimden beynime fırlamaya başladı
çıldırıyorum tabi...
harbiden soba tütmüş nalan ablanın evi duman altıymış
neyse gibtire edin bini kulağımda bir zil sesi
horoz altında çırpınan bir tavuk misali ben
çantapı sırtladığım gibi kendimi cd cide buldum

ulan cd cinin kapısı duvar
duvarda da kırmızı bir mühür
ulan zonk etti bana hayat
sanki etrafımdaki herkez sırt çevirmiş gibi hissettim birden
hayata beni bağlayan tek ipin kestiğini bilmeyen zabıtalar
bizim kaçak cd satan orhan abinin dükkanını mühürlemiş
benimde hayat iksirim olan ferre cdlerinin alayını zütürmüşlerdi
olaydan iki gün sonra elim şeyimde cadde cadde cd ci arıyorum
olayın züt tarafı benim ferre izlemekten daha çok zevk aldığım taraf
gibtiğin avrat gibilmez felsefesiyle ferre filmlerini
bi kere izledikten sorna kırıp atıyor olmamdı
artık cd siz bi şekilde elim gibiğmde sokaklarda dolanıyordum..

@15 o başlıkta abim yazıyo benim hesabı kullanıyo bende buraya yazıyorum

neyse devam ediyoruz... ben bütün zeytınburnunu gezdim. o zamanlar yıl 2002 falan ne bir cd ci var ne başka bir halt ulan dedim orhan abi bizi sardırdın ama bi tane de mi meslektaş bırakmaz adam senin a.q
bir kaç hafta geçmişti ama bende ki abazalık tavan yapmış ilginç yöntemler denemeye başlamıştım. mesela ince yumuşak jilatın poşetine sıcak su doldurup benim çavuşu içinde gezdirmelerden tutun hacı şakir amcayı oymaya kadar bir ara artık çıldıracak seviyeye gelmişim ki dolaptan buz alırken gözümü kıymalara dikip gibeceğim lan sizi diyerek buzunu saldırdım neyseki o salana kadar sınıftaki emeli düşünerek boşaldım kendi kendime ulan nimet gibilir mi bin deyip kıymalardan ve kıymalı yemeklerden uzak durmaya başladım..

okul bitti yaz tatili falan derken tatile
biz avşa adasına gittik ailece.. bilen bilir
avşa adası am yuvasıdır.. deniz güneş ve amcık
üçgeninin buluştuğu ender yerlerden bi yerdir.
ilk gün sahile yalnız inip endime siper arıyorum.

bi kaç hatunun yanına yanaşıp bizim çavuşu kuma
gömdüm başım hep yükseklerde karı nerde ben ordayım
bi kaç saat çoktan geçmişti..
ulan hafiften çavuş nöbette uyumasın diye yoklayıp
başı dikeltiyorum.. birz sonra hatunlara manitalar
yanaşıp bütün hevesimi ve hayallerimi yıkmışlardı
oysa ben züt kadar boyumla onları kaldıracak eve
zütürüp soğuk bişeyler içirecek ve izlediğim
filmlerdeki gibi grup çalışmasına tabi tutacaktım hayal işte amk..

nerdesiniz pampalar okumuyosanız yazmayalım a.q

peki devam ediyorum pampalarr

her sahile indiğimde bir kaç hatuna yanaşıp, yeni bir ferre film senaryosu çiziyordum kafamda
bu işte başarılıydım a.q aklıma orhan abi geliyordu arasıra.. orhan abi gömleğinin
üsten üç düğmesi göbeğinin üstüne kadar açık çizgili siyah tonlu gömlekler giyen
altın bir kolyeyi boynundan hiç çıkarmayan absürt yeşilçam karakterleryle karıştırdığım tekin görünmeyen bir tipti.
Artık tatil bitmek üzerydi iki gün sonra gdeceğiz dedi babam annem ortalığı toparlamaya başlamıştı çoktan ulan kendi kendimi gibiyorum ne güzl kendi yazdığım filmleri izliyordum
eve gidip ne yarrağim yiyeceğiz a.q diye..

neyse sahile doğru yola çıktım köşede bim i geçince meydana çıkar ordanda sahile inerdim
aynı istikamette ilerliyorum ama moralim sıfır zeytinburnunun zift kokulu sokaklarında
31 siz geçirecğim günlerin ızdırabını şimdiden çekiyorum ..dalmışım ben birden bir gürültü patırtı ama anlayamadım..
gözlerimi açtığımda etrafımda koca bir kalabalık herkesten bir ses geliyor ben yalnızca yığınla sesin birleşip boğuk bir tonda üzerime geldiğini hissediyorm.. kafamı biraz kaldırıp sağa çevirdim kırmızı bir biskletin yanına diz çökmüş ağlayan bir masal prensesi bu ne lannn a.q dedim... aklıma ilk gelen şey geberdiğim oldu orda çömelmiş oturan şeyde melek olmalıydı..

burdamısınız pampalrrrrrrrrr

geldim pampalrımm

biraz sonra sedyeyle bir kaç sokak ötede dispansere taşıdılar beni..
neyseki bir halt yoktu biraz dizlerimde sıyrık vardı bir kaç yüzeysel kanama.
aklım hep o kızda ulan diyorum ben şokla hayal mi gördüm falan..
kapı açıldı annem koşarak odaya daldı cırtlak sesinden bir feryat ki beni hasta edip yataga zımklayacak kadar şiddetli
'anne bir şeyim yok 'demeye kalmadı..
-kim çarptı sana boyu devrilsin.. gebersin şerefsizler..
falan filan satyıp sövüyor.
'bilmiyorum anne'dedim.ama annem orada değil uçmuş soluk benizli bir kadına dönmüş etrafımd dönüp duruyor orama burama dokunup söyleniyor..
neyseki içeri bir hemsire girdi.Ve bir şeyim olmadığını söyledi.
kenara çekip konuşmaya başladı..ben hala kızdayım möerakla söylenenleri dinliyorum acaba hayal mi gerçekmiydi gördüklerim..

31 çekmekten daha zevkli bir şey olduğunu biri anlatsa kıçımla gülerdim ama bu adını bile bilmediğim duygu bütün bedenimde
bir uyuşukluk hissi yaratmıştı.. parmak uçlarıma kadar heyecana boğuyordu. birden konuşulanlara döndüm..
hemşire:hanımefendi küçük bir kız çocuğu çarpmış oğlunuza, oğlununuzun birden önüne çıktığını söyledi doktorlara..
annem arada bir kadının konuşmasını kesiyor içini çeekrekk'allaha şükür ikisinede bir şey olmamış'falan diyordu..
hemşire:görmek isterseniz küçük hanım yan odada yatıyor.. dedi anneme.
a.q yerimden birden fırladım.. annem hızla yanıma koşup 'ne oldu oğlum bir yerin mi ağrıyor'diyerek başımı okşadı.
içimde birken heyecean bana verdikleri sakinleştirici haplarla boğuşuyordu sanırım.. gözlerim kararmaya başladı..
ve ışıklar söndü...

kulağıma dispanser odalarının vazgeçilmezi ilaç firmalarından alınmış promosyon duvar saatinin dandik mekanizmasından
fırlayan çat çut sesleri doluyordu.. gözlerimi hafifçe araladım hani o türk filmlerinde gördüğünüz bulanık sahnelerden herhangi birini yaşıyordum... her şey bulanıktı ama bu sis bulutunu parçalayan bir koku bütün odayı hızla doldurmaya başladı kapı tekrar kıl bir gıcırtıyla aralandı.. içeri giren sıska bir doktor olacaktıki bunu boynunda sallanan siteteskoptan anlıyordum.
-nasılsın genç adam. diye sordu.
bomtak bir haldeyim doktor bey içimde tarif edemeyeceğim bir his dolanıp duruyor,
ama ben buna bir ad koyamadım hamile kadınların karınlarında taşıdıkları ağır yükün altında
zütüm zütüm titredikleri gibi titriyorum dedim.. yüzüne bakarak içimden.. işin aslı hiç bir şey söyleyememiştim donuk donuk herifin sigara içmekten sararmış bıyıklarına ve elmacık kemikleri fırlmaış tuhaf yüzüne yakışmayan kocamn sivri burnuna bakıyordum..
-şu tişortunu bir çıkaralım bakalım. dedi.
bir süre yanımda dikilip elinde ki deftere bir şeyler yazıp çizip sanki bir tak yokmuş edasıyla çıkıp gitti...

yatagımın hemen yanına küçük bir pencere yapmışlar.. yada yatağı bu küçük pencerenin yanına dayamış olmalılar bu çok önemli değildi ama ben neden böyle bir şey düşündüm ki a.q dedim kendi kendime.. başımı yastıktan biraz kaldırıp aşağıya doğru uzandı bakışlarım..iki katlıydı bu dispanser küçük bahçesinde iki üç ağaç vardı..abi o da ne,aşağıda dönüp dolaşan biri var ama telaşlı olduğu ellerinin birbirne sımsıkı bağlılığından belli ve etrafa heyecanla tereddüt hormonu yayıyor olmasındandı.. tabi bunları o zamanlar tarif edemeyebilirdim ama size hislerimi aynen yazıyorum..

@38 einstein bu yorumu görse deden senden utanırdı

'o' dedim kendi kendime demek hayal değilmiş a.q ulan ya.. hala şuan yine hayal kuruyorsam falan deyip, düşünmeye daldım.
kadınların altın günlerinde toplanıp abuk sabuk şeylerden bahsettiği bir gün
komşumuz esma abladan duyduğum bir şeyi hatırladım.!
'eğer gerçekle rüya olduğunu karıştırdığımız bir an olursa
yumuşak bir yerimizi cimciklemeliymişiz'işe yararmıydı acaba..
sol bileğime şiddetle parmaklarımın arasına sıkıştırıp çevirdim.. ahhhhhhhhhhhhh!
sesim odanın içinde iyice yankılandı içeri koşarak babam girdi.
-ne oluyor oğlum doktor şimdi geliyor neren ağrıyor? falan odayı telaşa boğdu
-babacığım bir şy yok şurada kocaman bir örümcek gördüm falan dedim.
ama içim içime sığmıyor dışarda gezinip duran cennet firarisi melekle tanışmak için can atıyordum..