1. 26.
    0
    sie git ekşiye bin.
    ···
  2. 25.
    0
    bak bu yazı da serin geçer anlamazsın bin
    ···
  3. 24.
    0
    http://www.incigaste.com
    ···
  4. 23.
    0
    way amk
    ···
  5. 22.
    0
    Bu ne lan hayat hikayeni mi yaziyon pic
    ···
  6. 21.
    0
    am züt yannane meeme pipi

    seviye düştü zütler
    ···
  7. 20.
    0
    özet geç amk ya okuyanı gibsinler
    ···
  8. 19.
    0
    adam gerizekalı galiba beyler
    ···
  9. 18.
    0
    özet geç lan bin
    ···
  10. 17.
    0
    kafanı. iktiysem kusura bakma, özürdilerim, eğer, rahatsız... ediyorsam... eğer...
    sen... peki sen benim telefon numaramı hatırlıyor musun hala? !
    ···
  11. 16.
    0
    gecenin bu yarısında... gece yarısı edilebilecek bir telefon! evet, aslında ben yalnızca buna değinecektim. hatta sabaha karşı...
    ···
  12. 15.
    0
    odot’yum desem, bekleyenim olmaz! acayip bunalımdayım. sevmiyorum bu tür hijyenik cümleler kurmayı. “artık” kelimesini kullanmaktan nasıl da sıkıldım. “dert yanmak” fiiliyle başım uzun zamandır dertte! ...
    ···
  13. 14.
    0
    artık her şeyi bilmekten başka çıkar yolum kalmadı. romantizme kızıyorlardı. evet, onlar da gözyaşlarını bir sır gibi saklamayı erdem sayanlardandılar. kollarımda kör jilet yaraları, mutfakta üç haftalık bulaşık, ciğerimde dışarı atılması kasten unutulmuş bir miktar esrar dumanı, kulaklarımda fış fış kayıkçının ilk iki mısrası, gidilmesi gereken ülkeler, kalınması gereken oteller var aslında.
    ···
  14. 13.
    0
    şimdi o fotoğraflardaki o insanlar bensiz, ben zaten mekansız, yurtsuz, huysuz ve savruk, anne tarafından serseri, baba tarafından alkolik, ölmüş ve yarı diri bir adamım. olmadı işte. artık her şeyi biliyorum. bağırsam çağırsam, “ne bağrıyon lan bu saatte lavuk, manyak mısın? ! ” diye karşılık verecek bir yabancı bile yok.
    ···
  15. 12.
    0
    ben, bu yaz serin geçer sanmıştım. uzun zamandır konuşmayı unutmak, hiç bir şeyi bilmemek, yalnızca, evet yalnızca gece yarısı edilebilecek bir telefonla uyanıp, eski, çok eski bir arkadaşın sesini duymak istemiştim.
    ···
  16. 11.
    0
    deklanşöre basanın, karşısındaki topluluk içinde olamayışının da hüznünü, burukluğunu taşıyan o canım fotoğraflar! kestim kendimi. kestim kendimi, çıkarttım fotoğraflardan: bir şiirde geçer ya hani: oramda buramda biraz el, biraz bacak, biraz omuz ve penis kaldı. oyup çıkarttığım o adamı, o aptal surat’ı attım, yani kendimi.
    ···
  17. 10.
    0
    i̇lkin, telefon defterimi attım. sonra fotoğraflar, ah çok hoş, elbette o mükemmel fotoğraflar. renk renk, çeşit çeşit, insan insan, düşman düşman fotoğraflar. topluca otururken, içki içerken, grup ciks takılırken, hususi sevdaların o “sözü geçmese iyi olacak, mayonez alır mıydın” tipindeki sohbetlerinde çekilmiş, arşivlenmiş, çerçevelenmiş fotoğraflar
    ···
  18. 9.
    0
    ee sonra
    ···
  19. 8.
    0
    artık her şeyi biliyorum. artık her şeyi bilmekten başka çıkar yolum kalmadı. bütün bütün boğuldum. karaya da vuramam / vuramam. neden benden söz ettiler kısaca. neden dolaştım bir serseri kurşun gibi oradan oraya. oradan oraya ve kime zütürüyordum parklardan topladığım oksijen oranı yüksek çiçekleri. kim koklamaya cesaret edecekti, kim onları alıp bir vazoya yerleştirecek kadar kendini tanıyordu, bana inanıyordu, beni seviyordu, mıncıklıyordu, kolluyordu... hiç. hiç kimse. bunu da biliyorum. buna da erdim. bir kere, en başta sezmiştim yanılacağımı...
    ···
  20. 7.
    0
    aşk, beni ünlü yapar sanmıştım! neleri özlemiştim, ne mükemmel hisler beslemiştim: çıt çıkarmadan çekildiler, hükmen yenildik. kaybolanları da gördüm. samimi söylüyorum, hem de çok yakından gördüm. kendi aralarında konuşuyorlardı. o mesafede gidip gelen bir nefes topluluğu, ağızdan kulaklara mugibisi noksan bir söz kümesi taşıyordu. bu kümeste tek tavuk da bendim! ah, bir parça ağlarım diye ummuştum. nafile! olmadı velhasıl.
    ···