-
1.
+12 -4Nefret nedir? Sinirlendiğimizde veya bizi üzecek olaylar yaşadığımızda hissettiğimiz bir duygudan mı ibarettir nefret? Hayatımızda asla yapamayacağımız şeyler için bir tetikleyici midir? Yoksa en basitinden, televizyonda her gün gördüğümüz ve midemizi bulandıran politikacılara karşı olağan hislerimiz mi? Bu duygunun nelere sebep olabileceğini, bir insanın hayatına ne denli etki edebileceğini anlatacağım.
-
2.
+1 -3Hayatta en sevmediğim zorunluluk, sanırım her gün uyanmaktır. Hem de annemin zoruyla kurulan alarmın taktan sesiyle uyanmak... Çoğu aile gibi iyi bir geleceğimin olmasını istedikleri için, her ne kadar mantıksız bir hareket olsa da, kendi seçtikleri lisede okudum. Ondan önce de onların giymemi istediği şekilde giyindim. Belki doğduğumdan beri çekingen birisi olduğum için, belki kendimi ayrı bir kişilik olarak göremediğim için.
-
3.
+3Sanırım hayatımın en önemli dönüm noktası, lisenin son yılıydı. Gereksiz samimiyetlerden nefret ettiğim için ve sürekli gerçekleri söylediğim için okulda pek sevilen bir tip değildim. Bu durum son sene okulumuza gelen Özgür ile tamamen değişecekti. Çabucak herkesle kaynaşan Özgür, aynı samimiyeti bana da gösterince hem şaşırdım hem de sevindim. Adı gibi özgür ruhlu bir insandı. Paradan nefret ederdi, cebinde hiç para tutmazdı. Anı yaşayan tiplerdendi Özgür. Düşüncelerimiz, zevklerimiz hemen hemen aynı olduğundan kısa sürede çok yakın arkadaş olmuştuk.
-
4.
+3Okulda her zaman arkamı kollayan birinin olması çok güzel bir duyguydu. Bir insana güvenebilmek benim için çok önemliydi. Lise bittikten sonra Özgür ile daha da samimi olduk. Artık gelecek hakkında da konuşuyorduk. Her fırsatta bana, “Oğlum anlamıyor musun? Daralıyorum artık bıktım. Kendi başıma bir şeyler yapmak istiyorum. Kendimi keşfetmek istiyorum” diyordu. Cesaret hakkında en ufak bir kırıntıya sahip olmadığımdan, bir şekilde geçiştiriyordum onu. Kendime ait gelecekle ilgili hiçbir düşüncem yoktu.
-
5.
+3Bir yandan da Özgür ile aynı durumdaydım. Gün geçtikçe o evde boğuluyordum. Kendime katabildiğim hiçbir şey yoktu. içimdeki huzursuzluk her geçen gün yoğun bir nefrete dönüşüyordu. Yine böyle gelecekle ilgili konuşurken, Özgür, “Kanka hep ben anlatıyorum olmuyor böyle. Senin gelecekle ilgili düşüncelerin neler?” diye sordu. Sahiden, ne olmak istiyordum, ne yapmak istiyordum? Ona “Kendime ait bir hayatım olmasını istiyorum” diye cevap verdim. Belki saçma gelecek bu isteğim fakat bu zamana kadar yaşadığım hiçbir anı isteyerek yaşayamadım. Bu yüzden artık bir değişim istiyordum. Kökten bir değişim...
-
6.
+2Özgür’ün babası çok ilginç bir adam. Belirli bir mesleği yok fakat bir şekilde köşeyi dönmüş. Özgür’ün söylediğine göre, ilk parayı saadet zincirinden bulmuşlar. Sonrası meçhul. Babasını ayda bir iki defa görebildiğinden o da benim gibi sevgisiz bir çocukluk geçirmiş. Özgür’e benim de bir değişim istediğimi, harekete geçmeyi düşündüğümü söyledim. Bir şekilde köşeyi dönüp kendi yolumuza bakmalıydık artık. Bu yüzden birkaç plan oluşturduk. Eleyerek en mantıklı olanı seçip yola koyulacaktık.
-
7.
+2Aklımıza ne gelse bir şekilde elimizde kalıyordu. Kolay yoldan para kazanıp en azından hayatımızı biraz daha anlamlı kılmak istiyorduk. Her ne kadar paradan nefret ediyor olsak da, istediğimiz hayatı yaşayabilmek adına para en gerekli olan araçtı bizim için. Birden, “Biz neden bir saadet zinciri kurmuyoruz ki? En kolay böyle kazanırız” diye bir teklif sundu. Kolay para olsa da çok riskli ve çok tehlikeliydi. En başta aklıma pek yatmasa da elimizde başka bir plan olmadığından bu yoldan devam etmeye karar verdik. Aslında neye kalkıştığımızdan hiç haberimiz yoktu...
-
8.
+2 -1Hani bazı insanlar için ‘şeytan tüyü var onda’ derler ya, Özgür tam da böyle bir insan. Çevresi hem babasının sayesinde, hem de kendisinin cana yakın birisi olmasından dolayı oldukça geniş. Bu yönden oldukça iyi durumdaydık fakat asıl önemli olan nasıl bir zincir kuracağımızdı. Saadet zincirinden kısaca bahsetmek gerekirse, bir piramit düşünün; Her bir katmandakiler, altındakinden para kazanıp üstündekine para kazandırıyor fakat ortada hiçbir hizmet veya mal yok. Kısaca para ile para kazanma metodu da diyebiliriz.
-
9.
+1 -1Özgür her ne kadar çok yönlü bir insan olsa da, yalan söylemek konusunda tam bir fiyasko. Bu noktada ben devreye giriyorum. Küçüklükten beri asla hislerimi yansıtamadığımdan, çok soğukkanlı birisi oldum ister istemez. Bu sayede herhangi bir konuda çabucak bir kılıf uydurabiliyorum. Çok büyük paralar kaldırabilmemiz için gerekli olan tek şey güven. Müşterilerin bize güven duyması gerekiyor. Özgür bu konuda önemli bir etken olsa da, somut veriler de gerekli olduğundan daha detaylı bir şekilde düşünmeye başladık.
-
10.
-1neyse panpalar geceden beri ayaktayim. biraz uyuyayim ben bu arada okuyan olur belki. yazarken odaklanamiyorum uykusuzluktan.
-
11.
0birkac dakikaya devam ediyorum arkadaslar
-
12.
-1Müşterileri ikna edebilmek için en ince ayrıntıyı bile hesaplamalıydık. insanları cezbedecek bir yatırım gerekliydi. Sadece ikimiz düşünürsek altından çok zor kalkacağımızı anladığından, Özgür yanında bir arkadaşını getirmişti. Elif hukuk okuyan birisiydi. Riski en aza indirebilmek adına önemli önlemler almamıza yardım edecekti. Selamlaşırken elini sıkacağım anda ellerimin fena halde terlediğini farkettim. Çünkü Elif gerçekten de bakımlı ve güzel bir kadındı. Ama odak noktam Elif değil, işimizdi. Bu yüzden daha soğuk davranmaya karar verdim.
-
13.
0Elif bize eğer bir şirket kuracaksak ve işin sonunda , olur da foyamız ortaya çıkarsa diye, ceza almamamız için şirketi yurt dışında kurmamız gerektiğini söyledi. Türkiyenin iade anlaşmasının bulunmadığı bir ülkede şirketimizi kurduk. Görünürde şirket, bünyesindeki yatırımcılara en az risk oranıyla birlikte en fazla kazanç sağlamayı amaçlayan masum bir yatırım şirketiydi. Güvencemiz ise Özgür ve çevresiydi. Yatırımcılarımız şirketin kayıtlı olduğu yeri asla bilmemeliydi. Özgür’e Elif pay alacak mı diye sordum. Elif’in sadece çocukluk arkadaşı olduğu için yardım ettiğini söyledi.
-
14.
0Her adımımızı hesaplamalıydık. Eğer başarılı olursak gerçekten büyük paralar kazanabilirdik. Şirketin kuruluş günü amacıyla bir seminer düzenlemeye karar verdik ve Özgür katılımcıları sağlamak için gerçekten büyük çaba sarfetti. Benim görevim konuşmaları yapmaktı, insanları ikna edebilmekti. Daha çok şirketin CEO’su konumundaydım. Maddi açıdan Özgür’ün biriktirdiği paralar sayesinde pek sıkıntı yaşamadık fakat çok uzun sürmeyecekti. Bir an önce katılımcı kazanmamız gerekiyordu.
-
15.
+1 -1saniyorum ki bazi dostlarimiz yemek falan yiyorlar. biraz sonra devam edecegim partlari atmaya okuyan panpalarim, burada oldugunuzu belirtirseniz sevinirim.
-
16.
0Evet katılımcı kazanmak önemliydi fakat önemli katılımcılar kazanabilirsek, onlar da çevresinden birkaç kişi getirebilirdi. Ne kadar çok müşteri, o kadar çok kazanç demekti. ilk seminerden sonra sadece 24 kişiyi ikna edebilmiştik. Teklifimizde her ay yatırdıkları paranın %15’ini geri ödemek vardı. Şimdilik başlangıç için katılım ücretini 15 bin TL olarak belirlemiştik. Böylece 1 senede verdikleri parayı fazlasıyla geri alacaklardı. Kasaya giren bu parayı çok dikkatli harcamalıydık. Önce aylık verilecek miktarı bir kenara koyduk. Yaklaşık 300 bin TL gelir elde etmiştik. Ama bu para şu an için hiçbir şeydi.
-
17.
0Her ne kadar olabildiğince profesyonel olmaya çalışsak da, ilk kazanç önemliydi. Bir kutlama yapmasak olmazdı. Elif, ben ve Özgür hayvan gibi alkol alıp muhabbet ederek, anılarımızdan, kendimizden bahdederek hem daha çok kaynaştık hem de biraz olsun keyif almaya başlamıştık hayattan. Bir yandan da Elif’i tanıdıkça, hiç tahmin edilmeyen birisi olduğunu daha iyi anlıyordum. Henüz duygusal anlamda bir şey hissetmiyordum, böyle de devam etmeyi düşünüyordum fakat Elif her fırsatta beni süzüyordu. Ben de her fırsatta görmezden geliyordum. Çünkü işi başarmak istiyorsak, sadece buna odaklanmalıyız diye düşünüyordum.
-
18.
0Ertesi gün başım çok fena ağrıyordu. Sanki biraz sonra patlayacak gibiydi. Çabucak bir kahve içip bir şeyler atıştırdıktan sonra Özgür’ün evine gittim. Benden önce uyanmıştı fakat hiçbir ağrısı yoktu. Sanırım ben alışık olmadığımdan beni çarpmıştı. Özgür hemen konuya girdi. Bu sefer önce bir seminere gidecektik, sonrasında biriyle tanışacağımızı söyledi. Tanışacağımız kişi tam bir mirasyedi olan, parasını aptalca şeylere yatırmayı hobi haline getirmiş ve 7/24 kadınlarla takılan birisiydi. Zayıf noktalarını bildiğimizden, kolay görünüyordu. Birkaç saat sonra seminer bittiğinde, 36 kişi daha katılmaya karar vermişti. Hem iş hem kazandığımız para iyi derecede artmıştı.
-
19.
0Okan denen herifle tanıştığımda gerçekten de dünyanın en aptal insanıyla aynı masada olduğumuzu anlamıştım. Tek derdi anlık zevkler olan bu insan, yaptığımız şeyi sonuna kadar hak ediyordu. Fakat biraz kurnaz bir yanı da vardı. Bize şöyle bir teklif sundu, “Özgürcüğüm, seni severim bilirsin. Ama bu işlerde dostluktan ziyade kazanç önemlidir. Kısa kesiyorum, size teklifim şu: 200 bin yatıracağım. Tek isteğim kâr payımın %20 olması.” Özgür ile bir an göz göze geldik. Sanırım ikimiz de emin olamıyorduk. ince bir hesap yapınca 10 ayda parasını ikiye katlayacaktı. Özgür tam kabul edecekken, masanın altından dizimle onu dürttüm. Okan'a döndüm ve...
-
20.
0”Okan bey, teklifiniz oldukça cazip. Fakat dediğiniz gibi, bu işte kazanç önemli. Bu yüzden düşünmek için bize bir gün verin. Size cevabımızı ileteceğiz.” Okan pek tatmin olmamıştı fakat kabul etmek zorunda kaldı. Eve döndüğümüzde Elif çoktan gelmişti bile. “Adamın teklifini neden kabul etmedin oğlum ya? 200 bin lan! 200 bin.” Özgür biraz kendini kaptırmıştı sanırım. Pek şaşırmadım çünkü hiçbirimiz bu kadar parayı bir arada görmemiştik daha önce. “Eğer kabul etseydik, sadece 10 ayda parasını ikiye katlayacaktı. Hala pişman mısın süre istediğime?” Özgür’ün surat ifadesi birden değişti. “Ulan ben bunu hiç hesaplamadım bile. Parayı duyunca gözüm döndü galiba. Kusura bakma kardeşim.” Haklı olmaktan da nefret ediyordum. Elif söze girdi ve daha büyük bir sorunumuz olduğunu söyledi.
başlık yok! burası bom boş!