-
1.
+1Vedat, mahallemizin iyi çocuklarındandı. Her kavgamda yanımdaydı, cesur ve de gözü karaydı. Okuldan eve dönerken, elini omzuna atmasa, rahat etmezdi. Yıllarca birbirimizin tek dostuyduk Vedat’la. Sonra taşındılar bizim mahalleden. Aradan yıllar geçti. Ben de gittim mahalleden. Derken orta okul, lise bitti; üniversiteye başladım. Vedat’ı hiç unutmadım ama. Ne zaman kaldırıma otursam, gelir aklıma. Onunla hep kaldırımlarda oturduk biz. Derdimi dinler, elinden geldiğince yardımcı olurdu. Ben de, aynı şekilde. Mahalleden gittikten sonra bir türlü görüşemedik ama. Ne telefon kullanır, ne de kimseyi arayıp sormaz olmuş bizim Vedat. Aslanım, kardeşim, kankardeşim Vedat.
-
2.
0Vedat inceefe derler ndıbına
-
3.
0gibmeseydim haklı olabilirsin
-
4.
+1Geçen memlekete gittiğimde, akşam biraz hava alayım diye dışarı çıktım. Meydanda küçük bir çay ocağına oturdum. Etrafa bakındım öyle bi yarım saat. Kimseyi de bana eşlik etsin diye çağırmadım. Üç çay içtim. Tam kalkacakken ”hala mı çay lan?’' dedi biri. O esnada biri bana bu ses kimin diye sorsa, Vedat deme olasılığım yokken; tanıdım, bu ses onundu. Dönüp bakamadım bir süre. Vedat'ım, kardeşim sakal bırakmış mıydı acaba diye düşündüm. Onun da gözleri bozulmuş mudur benim gibi acaba, kareli gömlek mi giymişti, kol saati sevmezdik ikimizde; takmış mıydı acaba diye düşündüm. Ama bakamadım bir türlü. En son dönüp bakarken ”nerdesin lan it?” dedim. Ve gördüğüm, tahmin ettiğimden öte, içimde bir kıyamete yer oldu. On iki yılda bir insan, ne kadar uzaklaşabilir ki çocukluğundan? Vedat değil lan bu diye de düşündüm bir ara. Ama oydu. Bu gözler, onundu.
-
5.
+1Saç, sakal karışmış. Üzerinde mavisi solmuş bir gömlek ve cebinde şu an adını hatırlamayadığım bir sigara vardı. Yiğidim, aslanım babam kadar yaşlanmıştı. iki adım atıp sarıldım kardeşime. On iki yıl sonra, çocukluğuma rastlayan bir adam, nasıl sarılıyorsa öyle! Ne kadar erkekse de, benimleyken gözyaşlarını tutamazdı Vedat. Ağlaya ağlaya ”kardeşim” dedi, ”hatırlıyor musun; bizim kapının önünde otururken bana intihar edelim dedin, gidip sizin damdan atlayalım demiştin.” Hatırladım ve belli etmemeye çalıştım. Çünkü çoğu zaman, Vedat’ın ne söyleyeceğini tahmin edebiliyordum. Şimdi olduğu gibi. Gözlerimi kaçırıp ”şakaydı lan o!” dedim.
-
6.
0Gülümsedi. Vedat, babam gibi gülümserdi hep. Bu yüzden konuşmak yerine izledim. Devam etti sözüne ; ”gibtir lan, ne şakası! Evet desem, atlayacaktık işte. Hata en sevdiğin bilyeleri de cebine koymuştun. Yalan mı dıbınakoyim, koymadın mı? ” dedi. Evet, haklıydı. O zaman evet dese, cebimde en güzel bilyelerimle atlayacaktık Vedat’ların damından. Ama o zaman çok iyi hatırlıyorum; ”hayır” demişti, ”yarın okul var.”
-
7.
0Vedat cebindeki sigaradan yakıp ”hah” dedi, ”keşke o gün atlasaydık. Şimdi ne güzel; bu çay ocağında biz değil, sadece ismimiz olurdu. ” işlerin yolunda gitmediğini anladım. Zaten halinden belliydi Vedat’ın. Ben yine de bozuntuya vermedim. Geçiştirmeye devam ettim. Ama o hala ıslak gözleriyle o günü anlatıyor, arada omuzlarıma dokunup çocukluğunun tozunu alıyordu. Ben, işlerin en fazla ne kadar kötü olabileceğini falan düşünürken, kalbime bir şey çarptı. Sendeledim. Ağladım. Meğer bir kulağım Vedat’taymış, dinliyormuşum farkında olmadan. Ve beni dümdüz eden o son cümleyi duydum:
-
8.
0”o zaman atlasaydık, belki annem ölmezdi.”
-
9.
0Son sözünden sonra, Vedat’la bayağı yürüdüğümü, omzuma dokununca anladım. Dönüp yüzüne ”beni neden haberim yok lan?” der gibi baktım. içimden bir şeyler gitti ama ağladığımı bilmesin diye boynumu büküp sigaramı yakmaya çalışıyormuşum gibi davrandım. En son ”bi yakamadın dıbınakoyim” dedi. Yüzüme bakıp ağladığımı görünce, ”işte bu yüzden haber vermedim” dedi, ”benim sana annemin öldüğünü söylememle, senin annenin ölmesi arasında fark yok. Bunu bildiğimden söylemedim. Anladın mı? ” Yine haklıydı Vedat.
-
10.
0Çünkü Mahide teyzeyi ben annem gibi severdim. O benim de annemdi çünkü. Patatesli börekten fazla yapardı çünkü. Vedat’a nasıl kızıp bağırıyorsa, bana da öyle bağırıp çağırıyordu. Beni evladından ayrı tutmayan bir kadındı o. Önce bana sarılırdı, sarılmak istediği zamanlarda; Vedat’la aramızda bir farkında olmadığını anlayayım diye.
-
11.
0Bir keresinde kavga sırasında beni ”oğlum” diye çağırmıştı, hiç unutmam. Ağzınden ve yüreğinden taşıyormuş gibi ama, adam gibi ”oğlum” dedi. Durdum öyle kavganın tam ortasından. Burnum kanamaya başlamış ama olsun, Mahide Teyze bana ”oğlum” dedi diye geçiyorum içimden. Azarladıktan sonra, ”doğru eve!” diyerek zütüne avuç içiyle destekli vurmuştu. Ben sonra akşam onlara gidip ”anne” demiştim, ”Vedat’ı çağırsana.”
-
12.
0Ve şimdi o kadın artık yok. Kabullenemiyordum. Aslında kabullenemediğim şey, o gün Vedat’la birlikte ağlamamış olmaktı. Kardeşime kim sarılmıştı ki taziyede? Kim onu teselli etti? Ya da teselli edebildiler mi? Bunları düşünürken, bir yandan da içimden çocukluğumun ırmağına sokmuşum gibi ayaklarımı; çünkü Vedat’ın elleri omzumda duruyordu. Bu güveni ben on iki yıldır askıya almıştım, ne kötü! Sonra dönüp ”tamam lan, yeter dıbınakoyim. Amma ağladın ha karı gibi” dedi. Gülümsedim. Çünkü biraz daha devam edersem, yanımda koca adam gibi duran kardeşim, kaldırıma çöküp hüngür hüngür ağlayacak, biliyorum. Aklımda milyon tane soru var ama ya yine duvara çarparsam diye korktuğumdan soru da soramıyorum Vedat’a. Öylece de yürüdük, susarak binlerce şey anlattık birbirimize
-
13.
0En son dönüp ”Ayşe vardı, n’oldu?” dedim. Sustu ama gülümsedi. bin gülümseyince ne de çok babama benziyordu. Gülümsemesi, iyiye işaretti. Ayrıca Ayşe, Vedat’ın mavi önlüklü aşkıydı. Eski arkadaşlarımdan duymuştum; hala Ayşe’yi sevdiğini ve artık Ayşe’nin de onu sevdiğini. Sigarasını yere atıp ayağıyla iyice ezdi. Sonra tekrar koydu ellerini omzuma. Gözlerini kısıp ”Mücahit” dedi, ”bir insanın, kadınını annesini sever gibi sevmesi nasıldır; bilirsin. Ben bunca zaman çürüdüm, yıprandım, hatta ölmek üzereydim. Ama Ayşe girdi sonra hayatımın kapısından.”
-
14.
0Bu anı kaçıramazdım. Bir yerlere oturup kardeşimin heyecanla bir şeyler anlatmasını ve bununla keyiflenmesini izlemeliydim. Çöktük yine çay ocağının birine, iki çay söyledik. Devam etmesini gerektiğini anlayınca ”Ayşe, benim doğum günüm gibi oldu lan Mücahit. Beni evin kullanılmayan odasından alıp, balkona taşıdı gibi. Öptü beni, yeniden doğurdu.”
-
15.
0O kadar sevindim ki; oturduğumuz çay ocağında, çayları Mahide teyze getirecekmiş gibi hissettim. Kardeşimin yüzünün bu kadar güldüğünü görmeyeli on iki yıl olmuştu. On iki yıl; dile kolay! Bir yandan da Ayşe’nin o zaman neden Vedat’a yüz vermediğini, okul çıkışında yüzüne neden pet şişeyi fırlattığını anlamaya çalışıyordum. Bir yandan da gülümsüyordum. Farketmiş olacak ki, ” gülme lan eşşekoğlueşşek, seviyorum işte” dedi.
-
16.
0Mahide teyze, bir yerlerde bizi izliyor. Ve şu an iki oğlunun da yüzü gülüyordu, ne güzel. Göğe doğru bakıp, Vedat’ın da duyacağı şekilde ”annem” dedim, ”gördün mü bak; oğlun aşık olmuş da, bal damlıyor ağzından!”
-
17.
+1Vedat, bu cümleden sonra durgunlaştı. Hata yapmadığımı ve onu üzmek istemediğini biliyordu. Ama yürek işte bu, dayanmıyor. istiyor ki, çıkıp bir yerden bizi çağırsın da çayı evimizde içelim. Ama olmayınca olmuyor işte; hayat. Bir ara yine sustuk. Gözlerimin içine bakıp ”oğlum” dedi, ”annem, ölmeden önce seni sordu. Ama yoktun.”
-
18.
0bu kadardı. Çok güzell bi abimizin hikayesi sizinle paylaşmayı istedim
-
19.
+1şukular şelale ağlattın bin :(
-
20.
+1:(((((((((((