-
9.
0Birlikteyken o kadar mutluyum ki anlatamam.Yok böyle bir güzellik, gözleri,saçları, gülüşü...
Akşama doğru yaklaştık, gitme vakti gelmişti,ilk defa zamanın durması için dua ettiğim gün işte o gündü. Sarıldık,kaburgalarımı kıracaktı az kalsın. Yüzüne baktım, tekrar sarıldık. Giderken bir sigara yaktım karşıya doğru yürüyordu. Döndü baktı, sigara içmemi istemezdi. Sonra otobüse bindim kuzenin yaşadığı şehire doğru yol almaya başladık.
Kafamdan atamadım yol boyunca onu düşündüm,eve vardığımda girdim içeri yattım.
Mesaj attım konuştuk biraz, sigara üstüne sigara ciğerler pert oldu o gün.Bir kaç gün sonra yaşadığım şehire geri döndüm...
Kuzenle buluştuk, olum ben çok fena aşık oldum lan dedim. Anlattım kızı, dertleştik konuştuk. Yine okula git gel vs. geçiyor zaman. Geceleri arıyorum konuşuyoruz.
Sesi o kadar güzel ki,aynı gülüşü gibi ikiside birbirinden güzel.(iddia ediyorum şerefim üzerine yeminde ediyorum, belki evlenecek ileride. Evlendiği adam bile benim kadar sevmeyecek onu. Sesini sıradan bir ses, gülüşünü sıradan bir gülüş olarak görecek.Ben onlara taparken.)... -
8.
0Topladım kendimi zamana ihtiyacım vardı ,anlatmaya başlayacağım yakında, rezlerinizi ekgib etmezseniz iyi olur okuyan olsunda yazayım dinleyin beni şu hayatta kimse anlamıyor siz anlayın ulan beni.
-
7.
+1amk o kadar okudum nerde geri kalanı
-
6.
+3https://www.youtube.com/watch?v=5J2UbONCngo
Hazırlayın sigaraları başlıyorum.
Şubat ayının başları sene 2014...
Kuzenim yaşıyor onun şehrine yakın bir şehirde,Kuzenin yanına gidip oradanda Açığma-Kün'ün yanına gidecektim.Tanrının cezası olan,ölmek istemeyenin yaklaşmaması gereken ,handesi bin ev yıkan,afet sayılan kıza gidecektim.Gittim kuzenle takılıyoruz mal mal öyle,anlatmaya değer birşey yapmadık anlıyacağınız.Geceleri ben yine arıyorum Açığma-Kün'ü onunla konuşuyoruz saatlerce yanına gideceğim heyecanlıyım tabi.
6 Şubat 2014
Otobüs durdu.indim otobüsten yürüyorum yanımda kuzen var buluşacağımız yere geldik bekliyoruz yaktım elde winston box var onu içiyordum o aralar... (Şimdi kızı anlatırken bir edebiyat yapacağım sayfalarca sürecek, okurken ana bacı söveceksiniz o yüzden kısa anlatıcam.)
Karşıdan bu geliyor,etraf bulanıklaştı parlıyor sanki o geri kalan herşey siyah beyaz.
işte aşık olmanın,o kitaplara sığmayan tanımını ben bir kaç saniyede öğrendim...
(Ve size burda onu anlatmayacağım,anlatamam ki nasıl aşık olduğumu,onun güzelliğini betimleyemeyeceğim kafayı çektiğim bir gün gelip anlatıcam söz ama bugün olmaz.)
Bir insanın gözlerinin içi bu kadar güzel mi güler ?(insanın gözlerinin içi güler mi diye sormuyorum bile onun ki gülüyordu işte uzatmayın amk.)Onunla birlikteyken,gittik oturduk bir yere benim kafa uçmuş,aşk sarhoşluğunu istediğiniz alkolü getirin yaşayamazsınız (denendi,onaylandı.) Kendime yeni yeni geliyorum,saçlarıyla oynuyorum, ellerini tutuyorum ,sarılıyorum yanımda ulan yanımda amk.Ben hayatımda onun yanında mutlu olduğum kadar hiçbir zaman mutlu olamadım,olamam,olmayacağım... -
5.
+3Bir gece aradım 2-3 saat konuştuk hayatını falan anlattı ağladı, sıkıntılar çekmiş ailevi durumlar vs. çok zor diye düşünüyordum.(Şimdi yanımda biri kız meselesi anlatınca gülüyorum ulan anlattıklarınızda sıkıntı mı ? Mesajına geç cevap veriyor diye dertleniyor amk millet.) Biz yine konuştuk böyle ama beni bu kıza doğru iten bişey vardı, görmediğim birine aşık oluyordum sanki. Kuzen uyardı çok uyardı beni, oğlum bak yapma,lan bir kere beni dinle, dinlemedim amk.(Onu dinleseydim belki de şuan çok mutluydum ama bu yola girmeyi ben istedim kalbimi dinledim her zaman kalbinizi dinleyin içinizden geçeni yapın pişman olursunuz belki ama en azından denemedim yapmadım keşke yapsaydım gibi pişmanlıklarınız olmaz.)Her gece arıyorum konuşuyoruz mutlu ediyor beni onunla konuşmak.Bu arada sınavlar falan başladı işte ilk sınavım matematik 89 aldım hiç unutmam. Ondan sonra mesafeler aklıma geldi iyice bunaldım bıraktım dersi falan attım kenara. Okul hayatımızda yandı oh ne güzel. Yinede unutturuyodu herşeyi bana...
10 Kasım 2013
Yaşadığım şehire geldi, babaannem kanserdi hastanede yatıyordu gidemeyecektim Açığma-Kün'ün yanına uzak bir mesafeydi ama koşarak gittim, uzaktan gördüm bana baktı telefon susmuyor arıyorlar hadi gel babaannen ağırlaştı vs gidipte sarılamadım uzaktan baktım koşa koşa eve gittim .Oturdu ağladı orda eve geçtim bende 4 gün sonra babaannem rahmetli oldu mekanı cennet olsun.Bu sürekli işte gelseydin vs laf ediyor bana o da haklı tabi 600 km yol geliyor yanına gidipte sarılamıyorum. Günler geçiyor zamanı tutamıyoruz ki doğum günü geldi 1 Ocak, sevgilin var doğum gününde yanında olamıyosun üzüldüğü zaman ,mutlu olduğu zaman yanında olamıyosun çok istedim ama amk mesafeleri izin vermiyordu...
Hayat mı karşıydı bana, yoksa ben mi hayata karşıydım ? Kim kazanacaktı ? Tabi ki hayat kazanacaktı.Ama pes ettim mi ? Etmedim,her zaman devam ettim.
6 Şubat 2014... -
4.
+3Ece diye bir kız vardı arkadaşım, twitter'dan falan konuşuyorduk bir kız varmış bunun arkadaşı ama benim şehrimde değilmiş geliyorlar ayda 1 kere annesiyle dedi. Tanışın konuşursunuz dediğinde boşver ya falan dedim (daha sonra ikna etti sanırım beni o kısmı tam hatırlamıyorum).Bir mesaj geldi;
"Merhaba" diye,(O mesajdan sonra hayatımın gibileceğini nereden biliyim ama hayat böyle elden birşey gelmiyor... )
Merhaba yazıp gönderdim biraz konuştuk,tam bir malım ben ki kıza çıkma teklifi ettim amk ulan görmemişsin kızı 3-4 saat olmamış mesaj atalı. Niye yaptım böyle birşey bilmiyorum kız beni biliyomuş zaten Ece anlatmış az çok tanıyomuş önceden yani. Kız evet dedi mal gibi kaldım daha 14 yaşında çocuğum zaten o zaman. Arada 600 km yol var uzak lan çok uzak.
Konuştuk ondan sonrada biraz, sevgilimiyiz biz şimdi noldu kızda anlamadı bişey bende anlamadım. Yattım sonra sabah okul var diye yine aynı işkence resmen çıkışı iple çekiyorum artık.Bir yandanda Açığma-Kün ile konuşuyorum sevgiliyiz ama ben hala anlayamadım bişey... (Evet amk açığma-kün dediğim bu kız işte) -
3.
0bence aceleci davranmışsın
-
-
1.
0Nasıl yani panpa ?
-
1.
-
2.
+331 Ocak 2016 Saat 22:30'a yakın bir vakit.
"Dünya üzerinde hiçbir veda bu kadar zor olmamıştı ." dedim. Bana baktı, sarıldık sonra "Beni unutmayacağına, bundan sonrada konuşacağımıza söz ver" dedim söz verdi. Yazın tekrar geleceğim dedi. Bekleyeceğim dedim, binaya doğru yürüdü kapıdan içeri girdi... Bir dakika yanlış oldu daha geriden başlayacaktım...
16 Eylül 2013
Liseye yeni başlamıştım meslek lisesini kazandım bilişim bölümü sıvanım kötü geçti anadolu lisesi falan gelmedi tabii. Etrafta yaşadığım şehrin ne kadar pgibopat genci varsa bu okulda, kendime dedim ki ;"Nereye düştün lan sen gerizekalı ne yapıcaksın burda 4 sene ?"...
Günler geçti yavaş yavaş alışmaya başladım okula, yakın bir arkadaşım var uzaktan kuzen sayılırız akrabalık var yani aramızda. Onla aynı okula gidelim diye beraber yazdık bu okulu zaten. Onunla takılıyoruz okumaya niyetimiz yok takılmaya geliyoruz sadece.(Okunacak bi okul mu sanki bu dıbına koduğumun yeri ? Tabi ki değil.)
Tuvaletlerde sigara tüttürüyoruz derse gir çık falan geçip gidiyor ilk defa eroini burda gördüm okulun dışında öğle arası çekip çekip giriyorlardı okula vay dıbına koyim dedim. Okuldanda kaçıp sağda solda sürtüyorduk kuzenle günler böyle geçiyordu işte yapacak bişey yok kendimiz yaptık çalışsaydık etrafdakilerde adam akıllı insanlar olurdu okulda iyi olurdu o yüzden kimseyide suçlayamayız ailelerimiz elinden geleni yaptı.
Ve işte o gün
29 Eylül 2013... -
1.
+3Beyler öncelikle belirteyim bir kaç part attım diğer hesabım silik yedi buradan devam edeceğim. Oradan attığım bir kaç partı direk atıyorum okumaya başlayın siz yazacağım daha.Tümünü Göster
Hayatımı verdiğim bir kızdı o,anlatacaklarım başımdan geçen olaylardır.O kızı anlatırken kullanacağım isim Açığma-Kün, öncelikle neden ona Açığma-Kün diyorum onu açıklayayım.
Daha sonra başlarım anlatmaya, hazırlayın sigaraları şimdi okuyun bakalım kimdir nedir bu Açığma-Kün ?
Bahar gelip de kuşlar ötüşmeye başlayınca, ağaçlarda ve yerlerde çiçekler açınca yüzbaşı burkay yine o büyük çam ağacının yanına geldi. parlak bakışlı, ay yüzlü kızı orada gördü. yüreğine od düştü. yeryüzü gözüne karanlık oldu. ona yaklaşıp şöyle dedi:
"yüzün aya benziyor.
kaşın yaya benziyor.
gözlerin yeşil alası.
saçların aslan yelesi.
yürüyüşün turna gibi.
salınışın suna gibi.
hangi yerden, kaynaktansın?
hangi boydan, oymaktansın?"
parlak bakışlı, ay yüzlü kız bir şey söylemedi. yalnız gözlerini kaldırarak burkay'a baktı. bu bakışla onun kanını kaynattı. yüreğini oynattı, içine od düştü. yeryüzü gözüne karanlık oldu. kıza şöyle dedi:
"bakışların ışık mı?
saçların sarmaşık mı?
yıldız mısın, güneş mi?
alev misin, ateş mi?
neden sessiz bakıyorsun?
beni niçin yakıyorsun?
çiçek gibi her bir yanın.
söyle, nedir adın, sanın?"
parlak bakışlı, ay yüzlü kız bir şey söylemedi. gülümseyerek burkay'a baktı. bu bakışla onun aklını başından aldı. yüreğini derde saldı. içine od düştü. yeryüzü gözüne karanlık oldu. kıza şöyle dedi:
"beni niçin üzüyorsun?
gözlerini süzüyorsun.
kirpiklerin paralıyor.
bakışların yaralıyor.
rengin sanki çiçekten.
bilmem hangi çiçekten?
ister darıl, isler kız.
tek adını söyle kız!"
parlak bakışlı, ay yüzlü kız gözlerini burkay'ın gözlerine dikti. kayalardan dökülen suların, kırlarda esen rüzgârın, ormanda öten kuşların sesinden daha güzle sesiyle şöyle dedi:
"beşbalık'ta doğdumsa da karluk kızıyım.
nice erin yüreğinde saklı sızıyım.
yüreğine od düştüyse zorlayıp söndür.
bilen bilir; adım, sanım: açığma-kün'dür.
ölmemeyi istiyorsan yaklaşma bana.
belâm çoktur, görünmeden dokunur sana... "
burkay'ın yüreğine od düştü. yeryüzü gözüne karanlık oldu. iyi yürekli kişi idi. tanrı'ya ve insanlara karşı suç işlememişti. tapıncağa gidip tanrıya yalvardı:
—"tanrım! yüreğimdeki odu söndür" dedi.
kırk gün büyük çam ağacının yanına gitti. her gidişte açığma-kün'ü orada gördü. her gidişte içindeki ateş yalazlandı. her dönüşte tapıncakta tanrı'ya yalvardı. her yalvarıştan sonra bir daha çam ağacının yanına gitmemeye karar verdi. fakat güneşin her yeni doğuşunda kızın hasretine dayanamadı. verdiği kararı unutup çam ağacının yanına geldi. kızın yeşil ala gözleriyle büyülenip kendinden geçti.
kırk birinci gün çam ağacının yanına gelince kızı bulamadı. gözleri bulandı. yüreği yandı. içi sıkıntıyla doldu. gün batıncaya kadar bekledi. açığma-kün gelmeyince onu çam ağacına sordu. ağaç ah edip ağladı.
—"onu bende bekliyorum. artık gelip bana yaslanmayacak” dedi. yaprakları dökülüp kurudu.
uçan bir akdoğan görüp ona sordu. akdoğan ah edip ağladı.
— “onu bende bekliyorum. artık gelip beni koluna almayacak” dedi..
kanatları çırpmaz olup otlara düştü. öldü.
yeşil otlara sordu. otlar ah edip ağladılar.
—"onu biz de bekliyoruz. artık gelip bizi çiğnemeyecek" dediler. yanıp duman oldular.
burkay bezginleşip yerine, yurduna döndü. açığma-kün'den başka bir şey düşünmez oldu. tapıncağa gidip yalvardı, olmadı. ekşi kımız içip esridi, kâr etmedi. tatlı şarap içip kendinden geçti, fayda vermedi. kağan savaş açınca o da katıldı. ölmek için atına zırhsız bindi. oklar sağından, solundan uçtu; biri değmedi. kalkansız, tulgasız vuruştu. kılıçlar sağından, solundan geçti; biri vurmadı.
yine yurduna döndü. açığma-kün'den başka bir şey düşünmez oldu. benzi sarardı. hasta olup yatağa düştü. burkay'ın iyi yürekli bir evdeşi vardı. erkeği iyi olsun diye okuyucular, bakıcılar, kamlar, baksılar getirtti. hiçbir ilaç dua, hiçbir büyü fayda vermedi. günden güne eridi, soldu, bitti. ölecek halde geldi. bir gece açığma-kün'ün adını sayıklayınca kadın işi anladı. bütün kamlançu'ya adamlar çıkarttı. kırk gün aradılar, taradılar. açığma-kün bulunmadı. bir gün ihtiyar, çirkin bir büyücü kadın geldi.
—"bunun derdine ancak kilimbi çare bulabilir. o, şeytanların akıllısıdır" dedi.
burkay'ı şeytan kilimbi'ye zütürdü. burkay ona yüreğini açtı. sevdiği kızı anlattı.
—"bana onu verirsen senin ordunda çeri olurum" dedi.
kilimbi başını salladı.
—"yüreğin büyük derde girmiş. kurtulmak zor. buna çareyi bulsa bulsa şeytanlar başı madar bulur" dedi.
burkay'ın içi yandı. gözü dumanlandı.
—"hiçbir çare yok mu" diye sordu.
madar, başını salladı. ellerini açtı.
—"var" dedi.
—"eğer evdeşini zütürüp ejderler kağanı naranta'ya kurban adarsan açığma- kün'ü kaybettiğin yerde bulursun."
burkay hiçbir şey düşünmeden kabul etti. gözünü sevda bürümüş, kanına çılgınlık yürümüştü. evdeşini naranta'ya adak verdi. naranta, onu öldürüp yedi. kadın ölürken ellerini göğe kaldırıp beddua etti:
—"burkay! iyiliğe kemlik ettin. tanrı seni bedbaht etsin. kıyamete kadar, dünyaya her gelişinde ruhun ıstırap içinde çalkansın" dedi.
tanrı bu dileği kabul etti.
burkay, şeytan madar'ın dediklerini yaptıktan sonra çam ağacının olduğu yere gitti. kız gitti diye yaprakları dökülüp kuruyan çam yine yeşermişti. açığma-kün onun gövdesine yaslanarak duruyordu.
burkay yaklaşıp şöyle dedi:
"nerde kaldın ay bakışlı?
neden gittin inci dişli?
senin için hasta düştüm.
eller gezip dağlar aştım.
artık bana varmaz mısın?
derdime em vermez misin?
gel, benim ol çiçek yüzlüm!
ipek saçlım, ışık gözlüm!"
açığma-kün bir şey demedi. büyülü gözlerle burkay'a bakarak gülümsedi. burkay'ın aklı başından gitti. az kaldı kımız gibi eriyip akacaktı. kıza yaklaşarak sıkı sıkı tuttu. çiçek kokan yüzünü öptü. onu evine getirip eş edindi. fakat bununla derdi bitmedi. açığma-kün’ü her gün biraz daha çok sevdi. öpmekle doymadı. sevmekle kanmadı. uçan kuştan kıskandı. esintiden yüksündü.
—"sen insan değilsin. peri kan katun'sun" dedi.
sevgisi durulmadı. arzusu kırılmadı, öpmekle kanmaz oldu. sevgisi dinmez oldu.
—"sen peri kan katun değilsin. tanrı katun'sun" dedi.
bir gün ihtiyar, çirkin büyücü kadın yine geldi.
—"bunun derdine ancak madar çare bulabilir" dedi. birlikte madar'a gittiler. madar güldü.
—"sen nızvanı cehennemine düşmüşsün. eğer o da sana bir defa seni seviyorum derse bundan kurtulursun" dedi.
burkay yurduna döndü. açığma-kün'e
—"beni seviyor musun" diye sordu.
kadın, saçlarıyla onu sararak ne soracağını unutturdu. bir ay geçti. burkay:
—"beni seviyor musun" diye yine sordu.
kadın, kollarıyla onu sıkarak ne soracağını unutturdu. bir ay daha geçti. burkay:
—"beni seviyor musun" diye yine sordu. kadın onu öperek ne soracağını unutturdu.
böylece aylar geçti. yıllar geçti. burkay sevgiden çılgına döndü. istırap ıstırap üstüne, keder keder üstüne çekti. hekimler geldi ilâç bulamadı. baksılar geldi, çare edemedi.
—"seni ancak ölüm kurtarır. açığma-kün, tanrı'nın cezasıdır" dediler. burkay büyük ıstıraplar içinde öldü. ölürken yine;
—"beni seviyor musun" diye sordu. kadın onu saçlarıyla sardı, kollarıyla sıktı, öptü. fakat bir şey demedi. burkay'ın öldüğünü görünce gözleri yaşardı. inci gibi yaşlar aktı.
—"istırap çekiyorum" diye inledi, fakat
—"ben de seni seviyorum" demedi.
burkay ölmekle ıstıraptan kurtulmuş olmadı. her yıl bahar olup çiçekler açtıkça, açığma-kün'ü görüp sevdiği çam ağacının yanında ruhu dolaşıyor.
—"istırap çekiyorum. sen de beni seviyor musun" diye inliyor.
o günden bugüne kadar bin yıl geçtiği halde burkay her bahar orada ağlıyor. yanında duran açığma-kün:
—"sus, sus, ben de ıstırap çekiyorum" diye; yanıp yakılıyor. fakat
—"ben de seni seviyorum" demiyor ve yıllar böylece akıp geçiyor.