+5
Köyün birisinde çapkınlıklarıyla ünlü imam ve bekçi varmış.
O kadar sapıklarmışki, uçan dişi sineği bile zütürüyorlarmış. Bir gün köye, mesleğinin baharında genç, idealist bir doktor bey atanmış. Genç doktor, hem yakışıklı hem de çok parlak kız gibi bir şeymiş.
Doktor Cemili gören bekçi serkan ile imam okati, birbirleriyle iddiaya girmişler. Doktoru önce kim giberse iddiayı o kazanacakmış. Günlerden bir gün, akşam üzeri köyün bekçisi serkan doktorun muayenehanesine gitmiş. Doktor cemile rahatsızlığını söylemiş. Doktor cemil, bekçi serkanın üzerini çıkartıp, sedyeye uzanmasını söylemiş. Bekçiyi muayene etmeye başlamış. Elini bekçinin sırtına ve göğsüne sürerken bekçi doktorun elini nazikçe tutmuş;
Bekçi serkan;
Cemil bey sana bir şey söylemek istiyorum.
Doktor Cemil;
Söyle bakalım.
Bekçi serkan;
Ben senden hoşlanıyorum. Mümkünse seni bir kere gibmek istiyorum.
Doktor Cemil;
Tabi canım neden olmasın. Biz hastalarımızın her türlü ihtiyacını karşılamak için görev yapıyoruz.
Yalnız, şimdi akşam üzeridir, insanlar işten çıkmıstır, muayenehaneme uğrayabilirler, sen şu pencereden bir bak bakayım sokak sakin mi, yakalanmayalım gibişirken der.
Pencereler yukarıya doğru açılıp alttan mandallanan pencerelerden. Bekçi serkan pencereyi yukarıya doğru kaldırıp başını dışarı çıkartıp sokağa bakmaya başlamış. Tam bu sırada doktor pencerenin mandalını çevirerek pencereyi kapatmış ve bekçi serkanın başı dışarıda kalacak şekilde sıkışmış. Doktor cemil bekçi serkanın arkasına geçip pantolonunu indirmiş ve başlamış gidip gelmeye. Doktor cemil gidip geldikçe bekçi serkanın ağzındaki düdük “düüürt düüürt” diye ötüyormuş. Tam bu sırada sokaktan geçmekte olan
imam okati efendi;
Hayırdır bekçi serkan efendi, o pencerede ne işin var.
Bekçi serkan;
Bakıyorum dışarısı güvende mi değil mi diye imam efendi.
imam okati;
Hadi lan ordan. Ben dün gece sabaha kadar o pencerede ezan okudum.