1. 26.
    0
    Soyadı Çotanak’tır. Ancak fonotik olarak yaptığı işe uygun gelsede , anlam olarak karizmasına uygun olmadığından Ç. olarak kullanılmıtır.

    Roman’da bu durumdan da bahsedilmektedir.

    Çotanak’lar, Ankara’nın köklü ailelerindendir. Behzat da, bu ailenin reisi olan Rıza Çotanak’ın en küçük torunudur. Ele avuca sığmaz bir çocuk olduğu dedesi tarafından sürekli dile getirilmektedir.

    Babası Erhan Çotanak, Behzat’ın Subay olmasını çok istemişti. Ancak Behzat , burada açıklayamayacağımız bazı sorunlardan dolayı, KK nin açtığı sınavda başarılı olamadı.

    Dedesinin yüzüne bakamayacagını, bu utançla yasayamayacagını düşünen Behzat, hemen polis okulu sınavlaırna girerek baarılı oldu ve dedesinin elini öpmeye gitti. Dedesinin gözleri artık eskisi gibi göremiyordu, saglıgı cok vahim durumdaydı.

    Dedesi, onu üniformalı bir sekilde görünce cok gururlanmıstı. Gözleri tam seçemediği için o üniformanın bir polis üniforması olduğunu anlamadı. Sandı ki biricik torunu subay olmuştu… Öylesine heyecanlandı ki tonton dedecik, kalbi dayanamadı bu heyecana… Torununa uzandı usulca eli, behzatım, aslan oglum, “Behzat Ç…..” derken soyadını söyleyemeden vafat etti…

    Behzat o anı hiç unutmadı ve tüm kimliklerde soyadını Ç. olarak kullandı. Özel bir bankadan aldığı kredi kartını bir gün kaybedince deşifre oldu….

    işte Behzat Çotanak’ın o hazin, o tertemiz, o mini mini hikayesi budur arkadaşlar…
    ···