bugün bir etkinlik vesilesiyle sazlı sözlü bir ortamda idim. orada kasiyer olarak çalışan ve yaşça benden büyük olduğunu tahmin ettiğim o etkileyici kadın ile daha mekana girmeden sanki asırlardır ruhlarımız o anı bekliyormuş gibi göz göze geldik. zaman zaman kendimden büyük kadınlar ie takılmışlığım olmuştu. lakin bu kadın farklı idi. çünkü gözlerinden gözlerime görünmez bir yol, bedenlerimizdeki patlamaya hazır tutkunun alevli şeritler halindeki bir tezahürü gibi uzanıyordu.
telefonla konuşmak için dış odaya geçtim, cam kenarında telefonla konuşurken en sevdiğim şarkılardan birini söyleyerek geçti yanımdan, nazlı bir bakış attı gözlerimin içine. ruhumun derinlerine, dipsiz bir kuyuya düşen taş gibi düştü. kadim dünya şeytanı balrog'u uyandıran pippin gibi uyandırdı beni.
"ah benim sevdalı başım"
o güzel gözlerin, ah o gözlerin.
romantik serseriniz
lrrr, bu tür durumlara alışık olduğu için bir şey yapmadı. kadına ümit vermek zalimce olurdu, çünkü halihazırda kendisine gönül bağı ile bağlanmış onlarca kız vardı. kendisi de bir insanoğluydu, hangi birine yetsindi.
bu günah dolu günü de böyle atlattı lrrr, gönül çalan, kalp hırsızı, arsız bela, romatik serseri
ardında bıraktığı sevdalı kadınlara bir yenisini daha ekledi