1. 1.
    +1047 -39
    madde madde yazmayacağım beyler.

    bu adamı izleyince şu aptal dünyanın nekadar boş biryer olduğunu, şehir hayatının nekadar anlamsız olduğunu hissediyorum. sınavlar, para(ki parayı çok severim), insanların kaprisleri, ego, mükemmelliyetçilik ve birsürü saçma duygu ve eylemlerden soyutlanıyorum. sadece boşa kürek çekiyoruz bunu hissediyorum!

    acaba şu sözlükte kim çalışarak zengin olacak ? fakir şekilde çalışıp fakir şekilde ölüyoruz. ki aldıklarımız ne ? en fazla eski kasa bmw, woswos, nissan... volvo alacak kadar para bile kazanamıyoruz! ama bu adamın volvo umrunda değil. kurbağa görüyor ve 'oooww muhteşem bir akşam yemeği. bunu kaynatıp suyunu içeceğim' diyor. tabiki kurbağa yiyecek kadar midesiz değilim ama adam bundan mutlu oluyor ve buna çok özeniyorum lan ben. bizse bi lokantada en küçük şeyde kavga çıkartıyoruz.

    saçma bir bot yapıyor sonra titanikte yolculuk yapar gibi 'botumuz gayet iyi gidiyor bundan daha iyisini bulamazsınız * ' diyor . adamın bu alçak gönüllülüğü, bu azla yetinme kafa yapısı çok özenilesi. biz bu saçma dünyada okadar doyumsuzuz ki 1 buçuk iskendere bile yetmetz diyoruz. halbuki yeter işte . kaç metre midesi varki bi insanın ? çuval mı bu ? doyuyorsun işte.

    özetle bearl grylls, şu yaşadığımız dünyanın bize yüklediği gereksiz sorumlulukları belgeselde yaptıklarıyla ifşa ediyor.

    medeniyet adı altında saçma kurallara uyarak bir tiyatroda bize verilen küçük rolü oynuyoruz; ye, iç, sıç, para harca, gibiş ve öl...
    ···