Her şey şubat ayında başladı. Kışın spor yapmanın keyfini bilirsiniz. Tabi vücut hâlâ sıcakken soğuğu da hissetmezsiniz. Ama soğuktur sivas hem de çok. Ben de bu şekilde soğuğa aldırmadan salondan hafif bir ceketle durağa doğru ilerledim. Durakta böyle muallak gibim puşt gibim bi çocuk vardı. Garip garip hareketleri dikkatimi çekti. Sağa sola falan bakıyor sürekli sonra elindeki telefondan bişeyler okumaya devam ediyordu. Merakımı celbeymişti. Biraz sonra otobüs geldi. O da brnimle aynı otobüse bindi. Başka yer olmadığından yanıma oturdu. Bana çaktırmadan bir baktı. Sonra telefona gömüldü. Ben de göz ucuyla bir baktım elindeki telefona.
Bir ses verin. Havaya anlatmayayım.

intenette uzaylı falan bişeyler araştırıyordu. Daha önceden ben de merak salmıştım böyle şeylere. Ergenlik işte dedim içimden. Ama göz ucuyla bakmaya da devam ettim. ineceğim durağa gelince farkettim ki bu çocukla komşuymuşuz. Amk asosyali aynı durakta inmesek bilmeyecem. Herneyse eve vardığımda saat 22 civarıydı. Bu muallağın yüzünden merakım yeniden canlanmıştı. Ben de açtım interneti araştırmaya başladım. Bayağı ilginç şeylerle karşılaşıyordum. 51. bölgedir grilerdir reptilyanlardır epey şeyler gelişmiş bakmayalı. Saat 00 gibi uyudum. Sabah 7 de kalktım kahvaltımı falan ettim ve işe gitmek üzere durağa gittim. Durakta yine bu muallakyle karşılaştım. Yaşı bana yakın olmasına rağmen yaklaşık yarım kadardı. O çok cılız ben de uzun ve yapılıyım. Selam verdim. Aldı. Yine gelefonu elindeydi. Bu sefer ben de bildiğim bir şeyler anlattım. Heyecanlandı. Biraz konuştuktan sonra otobüs geldi. Yine yan yana oturduk. Etrafındakilerin, özellikle de ailesinin tepkisini çektiği için bu araştırmalarından öyle herkese bahsetmiyormuş. Faceden bir grup kurmuş. Böyle işlerle uğraşan insanlarla bilgi alışverişi yapılıyormuş. Bana da katılmamı tavsiye etti. Tabi dedim. Ama amacım katılmak değildi. Biraz daha konuşunca yerel amatör telsizcilerden de irtibata geçenlerin olduğunu anlattı. işte işin bu kısmı beni daha da çok çekti. Çünkü benim de telsizci bazı arkadaşlarım vardı. Diğer partı yarım saat sonra yazacam.

işimi anlatmayacam. ifşa olmak istemiyorum.
Akşama kadar kafam çocuğu anlattıklarındaydı. Meraktan bahsettiği gruba bir baktım. 200 300 civarı üyesi vardı. isimlere bakınca bir tanesi çok dikkatimi çekti. Benim amatör telsizci bir arkadaşım da gruptaydı. Aslında fazla da şaşırmamıştım. Çünkü meraklıydı böyle şeylere. Saat öğle 12 de işten çıktım. (mesaim az olabilir ama yaptığım iş zor) bi dürümcüde yemek yedim ve sonra telsizci arkadaşımın yanına gittim. ( adı rasim). iki hoşbeş ettikten sonra lafı bu uzaylı meselelerine getirdim. Önce aynı şeyleri anlattı durdu. internetteki şeyler işte. Ama Konuya toprak atar tavrı dikkatimi çekti. Onu iyi tanıyacak kadar süredir arkadaşım. B ben R rasim.

B. Bu anlattıkların her yerde var zaten. Ama sen benden bir şeyler saklıyor gibisin. Beni bilirsin. Benden sır çıkmaz.

R. Bak decaperacidos. Merak ediyorsan internette de var. Fazla bulaşma. Bak işin gücün bu oluyor sonra.

B. Anlat.
Çok ısrar ettim. peki. Benimle gel dedi ve çalışma odasına çıktık. iki katlı evinin çatı katı onun çalışma alanıydı. Masa bilgisayar bikaç çalışma masası elektronik zımbırtılar falan vardı. Bilgisayarını açtı ve bir kaydı bana dinletti. 53 dakikalık bir kayıttı fakat 32. dakikadan itibaren açtı. Adeta şok olmuştum.

Kayıtta önce rasim bazı sesler gönderiyor Merhaba merhaba sesimi duyan var mı diye? Sürekli frekans değiştirerek bu yayını tekrarlıyor. Tedavül dışı frekanslarda devam ediyor. Ve bir cevap geliyor. Ama... Bu bir insan sesine benzeyen bir ses olmasına rağmen garip bir dilde. Daha önce hiç duyulmamış bir dil. Rasim uluslararası dile ingilizceye geçiyor. Ama karşı taraf hâlâ aynı dilde konuşuyor. Kayıt bitince Gördüklerini anlattı Rasim. Uçan büyük bir cisimden bahsetti. Garip bir uğultusu ve anons yapılır gibi ama çığlığı andıran bir sesi varmış. cisim iyice yaklaşınca korkmuş ve yarı otomatik silahıyla ateş etmeye başlamış. Cisim birden kaybolmuş. Ve o günden sonra bir daha irtibatı olmamış. Kanım çekilmişti adeta. Belki bi uçak ya da helikopterdi dedim. Donuk bir ifadeyle bana baktı. Emin ol dünyaya ait bir şey değildi dedi. Saat biraz geçmişti. Yemeğe kalmam için ısrar etse de artık spora ve ardından eve gitmem gerekiyordu.

Bu kayıttan sonra bir hafta uyuyamadım. gece yatağıma yatınca gözüm hep gökyüzünde yıldızlarda oluyordu. Korkum merakımı baskılıyordu. Ama bir hafta sonra merakım galip geldi ve tekrar rasimin yanına gittim. Saatlerce dil döktüm ve kendi evime de gelişmiş bir telsiz sistemi kurdurdum. Her ihtimale karşı da yarı otomatik av tüfeğimi de elimin altında bir yere koydum. bunun dışında evin etrafına güvenlik kameraları kurdurdum. Elime de kaliteli bir kamera satınaldım. Artık hazırdım. Aileme hobi olarak yaptığımı söylüyordum. Çünkü asıl amacımı söylemem tepkiye neden olabilirdi. Telsiz teçhizatımla bir ay kadar yaptığım yayınlarda amacıma ulaşamamıştım. Çevredeki diğer amatör telsizciler, uçak pilotları, hatta polisler tarafından dönütler alıyordum. Öyle ki bazı pilotlarla kısa muhabbetler kurup ahbap olmaya başlamıştım. Tedavüldeki frekansların dışına çıkmaya başladım. Her yayınımı anlık kaydediyordum. Tedavül dışı yayınlarımda alıcılarda bazı parazit tarzı sesler alıyordum. Bir gün rasimin kaydındaki gibi bir dönüt aldım. Gece saat 2 civarıydı. Konuşmaya devam ettim. Gariptir ama ne dediklerini anlamasam da kendimi güvende hissediyordum. Korku duymuyordum. Bikaç dakika sonra ses kesildi. Telsizden ses gelmiyordu artık. Ama dışardan uğultuya benzer bir ses geliyordu. Ve ince çığlığı andıran anonsa benzer bir ses vardı. Hemen kameramı elime aldım ve açtım. Fakat kayıt yapmak için düğmeye bastığım an kamera kendiliğinden kapandı. Dışarıya baktığımda kocaman bir UFO nun evimin hizasında ( evim iki katlı müstakil bir ev ve ön cephesi boş bir tarlaya bakar) durduğunu gördüm. Birden evin bütün ışıkları söndü. Ufo bir süre evime çok yakın kaldıktan sonra yavaşça yükselmeye başladı ve hızlıca uzaklaştı. Elimde bir el feneriyle aşağı indim. Bizimkiler elektrikler gittiği için korkmuşlardı. Ama ufoyu gören olmamıştı. Sigorta kutusuna yöneldim. Sigorta atmıştı. Kaldırdım. Işıklar tekrar açıldı. Uyanık olan annem ve babama sorduklarında telsizde oluşan bi arızanın attırdığını söyledim

Gece devam kumkiler

Bir de trenda alaydınız iyiydi.

O gece uyuyamadım. Elimde tüfeğim nöbet tuttum.
Yayın yapmaya bir hafta kadar ara vermiştim ve merakıma yenik düşüp gene yayın yapmaya başlamıştım. Hep aynı frekansta iletişime geçiyordum onlarla. Normal telsizlerin ayarlayamadığı bir frekanstı bu. Modifikasyonla ayarlanabiliyordu. yaklaşık bir aylık iletişimden sonra olaylar biraz daha ilerledi. Bir gece yine saat 2 de yayından sonra evimin önüne geldi ufo. Ama bu kez sessizdi. iniş yaptı tarlaya. Kapısı açıldı ve içinden o yaratıklar indi. ilk başta çok korktum. Tam üç tanelerdi. evime doğru yürümeye başladılar. Sokak lambasının altına geldiklerinde çok şaşırmıştım. O filmlerde falan gördüklerinizi unutun amk. Aynı bize benziyorlar. Sadece renkleri biraz daha beyaz. iki kız ve yaşlı bir adam vardı. Kötü niyetli görünmüyorlardı. Sessizce aşağı indim ve dışarı çıktım. Yanıma yaklaştılar. Fakat yaklaştıkça beynimi tırmalayan bir uğultu duyuyordum. Kızlardan sarışın olan bana biraz daha yaklaştı ve konuşmaya başladı.
- Merhaba eski dost. Ben Asket.
Evet. bizim dilimizde konuşmuştu. Ben önce şaşkınlıktan bir şey diyemedim. O devam etti.
- Seni ziyaret etmek için geldik. ( diğer sihay saçlı kızı işaret ederek) bak bu Semjase. ( yaşlı adamı işaret ederek) bu da Ptaah. Aslında sen de bizi tanıyorsun ama hatırlamıyorsun.
Benim yaşlarımda görünüyordu Asket. Ve akıl almaz derecede güzeldi. Semjase de ( semyaze diye okunuyor. yazılışını sonradan öğrendim.) En az onun kadar güzeldi.
Ne istiyorsunuz benden siz kimsiniz dedim. Aralarında o garip dilde konuşmaya başladılar. Sonra Ptaah konuşmaya başladı
- Emin ol ki dostane ilişkiler kurmak için buradayız. Bizimle gel. Küçük bir gezintiye çıkacağız.
Bana güven veriyorlardı. Onlarla beraber ufoya bindim. içi epey genişti. Birkaç bölmeden oluştuğu belliydi. Beni biraz büyükçe bir odaya aldılar. Buradan dışarısı görünebiliyordu. Ama cam yoktu. Garip bir şekilde duvardan dışarısı görünüyordu. Bir tür monitördü bu. Yükselmeye başladık ve hızla hareket etmeye başladık.

isimleri yanlış yazmışım. Siyah saçlı olan asket olacakyı. sarışın semjaseydi.

Bikaç saniye içinde asya kıtasındaydık. Asyaya geldiğimizi söylediklerinde şaka gibi gelmişti. Orda bir dağın yamacında iniş yaptık. Yerde bizi bekleyen benim yaşlarda bir kız ve bir oğlan hemen yanımıza geldiler. Önce oğlan konuştu
- Merhaba Decaperacidos. Ben Quatzel. Ve bu da Pladea. Sana rehberlik etmek için buradayız.
Her şey öyle hızlı gelişmişti ki. Tü bu yaşadıklarımı hayal bile edemezdim. Önceki ufodan çok daha küçük başka bir araca bindik. sadece üç bölümden oluşan bu aracın kokpitinde de o garip monitörlerden vardı. Ve önceki araca göre daha yavaş hareket ediyordu.
- Şimdi büyük bir merak içindesin biliyorum. Ama bugün bu merakını büyük oranda gidereceğim. Öncelikle şunu izle. Dedi Quatzel. Golograma benzer bir şey bir video açtı. Bazı kafatasları kemikler garip semboller taş üzerinde reaimler falan vardı.
- Bütün kaynakları araştır. Hepsinin de ortak bir şeyi dile getirdiğini göreceksin. Türkler bu topraklara gökten geldiler. Buraya yerleştiler ve bölge halkına buranın yerlilerine medeniyeti ve birçok şeyi öğrettiler. Ama bu kolay olmadı tabiki. ilk gelenler yerlileri rahatsız etti. Yerlilere zarar vermek istemediler ama yerliler onlara savaş açtı ve neredeyse tamdıbını yok ettiler. Kalan birkaç misafir ise yanlarına alabildikleri kadar şeyle kaçıp saklandılar. Fakat geride çok şey bırakmışlardı. Ve her şeye sıfırdan başlamaları gerekiyordu.

Bütün bunları bana niye anlatıyorsun ki diyerek lafını kestim.
- Daha asıl yere gelmedik. Sabırlı ol dedi.
başımla peki işareti yaptım. o da devam etmeye başladı.

- Kalan birkaç kişi öncelikle dünyaya tutunmalıydılar. Bunun için eski bilgilerine de dayanarak alet edevatlar yaptılar. Kendilerini koruyabilecekleri büyük bir mağraya yerleşip burayı küçük bir köy hâline getirdiler. Ve atı ehlileştirdiler. Koyunları ehlileştirdiler. Böylelike kendilerine yiyecek et içecek süt ve eski kültürlerinden kalan kımız ve koyun yününden kumaşlar elbiseler elde ettiler. Böylelikle burada yaşadı ve çoğaldılar. Fakat yeni nesil ilk gelenlerden git gide farklılaşıyordu. Yeni nesil daha kısaydı.Ve eski kültürlerine dair neredeyse hiçbir şey bilmiyorlardı. ...
Bana anlattıkları tarih dersi gibiydi fakat dedikleri doğruydu. Bu bilgilerin çoğunu önceden de biliyordum. Fakat lafın sonunu nereye bağlayacağını bilmiyordum.
- Bundan binlerce sene önce Pleiades te Era gezegeninden bir araç hayat bulmak için uzaya gönderildi. Bu araçta kültürümüze ait birçok numune ile birlikte ilkel ve gelişmiş teknolojimize ait örnekler ve çeşitli madenlerin kullanımını öğreten öğretiler vardı. Fakat bir süre sonra bu araçla irtibat kaybedildi. Araç içindde yaklaşık üçyüz kişi vardı. işte o araç dünyaya iniş yapmıştı ve dünyalıların Türk dediği ırk o misafirler de onlardı işte.

Şaşırıp kalmıştım. Bu uzaylılarla aynı ırktandım yani. Fakat asıl meseleyi en sonunda söyleyecekti.

Rez yetersizliğinden devam etmiyom. Ses veren olursa yazacam