1. 48.
    0
    Anıları burada noktalıyorum.
    Hem başlığın giblenmemesinden hemde anlatırken tekrar yaşıyor olmanın verdiği rahatsızlıktan ötürü.

    Eyvallah.
    ···
  2. 47.
    0
    Bi' sigara molası.
    ···
  3. 46.
    0
    Başhekim ile süregelen görüşmelerimizden birinde biraz benden bahsettikten sonra,
    uyuşturucu bağımlısı, geçmişte popüleritisi olmayan, ciddi ruhsal problemleri olan ve bağışıklık sisteminin çökmesi üzerine hayatını kaybettiği bir şairin yazdığı son şiiri göstermişti, iliklerimde hissetmiştim o kalemin mürekkebini dıbına koyim. Eğer tekrar temin edebilirsem paylaşacağım sizinle binler.
    ···
  4. 45.
    0
    "Önemsiz bir ayrıntıydı kendimden vazgeçişim, tüm insanlıktan vazgeçer gibiydi O'nun benden vazgeçişi.."
    ···
  5. 44.
    0
    Gariptir hayat;
    Semtinde yalnızlığı ile saklambaç oynayan bir çocuğun, sobeleyecek kimsesi olmaması gibi.
    ···
  6. 43.
    0
    orada tek tavla oynayabildiğim insan "ileri düzeyde kişilik bozukluğu" olan biriydi.
    bin kurusu, kendi kendine, benim yerime, hayalinde ki 3. kişinin yerine konuşur dururdu.
    Bazı bazı, zar attıktan sonra çift çift oynar, bazen zar atıp oynar, tekrar atıp tekrar oynardı. Arada taşları kaydırırdı, oyun sırasında aniden renkleri değiştirmemizi isterdi.
    ilk başlarda ona tavla pullarını yutturup, tavlaya tekrar sıçana dek sükuta büründürmeyi bile düşündüm dıbına koyim..

    yine "tavla oynadığımız" günlerden birinde, hasta bakıcıyı çağırıp yerine oturttu ve beni işaret ederek; "bu kaypağın yönünden rüzgar bile esmesin göz kulak ol, tuvalete gidip hemen döneceğim." diyip, gitti. Hasta bakıcı da muallaklığına olsa gerek, zarları tavlanın sağ kanadından sol kanadına taşıdı, yüzünde ki tebessüm lise yıllarında yapılabilecek en büyük binliğe benzer birşeydi. Aradan bir kaç dakika geçip kapıda belirdiği zaman, bir şeyler sayıklayarak koşa koşa geldiğini farkettim. Beş metre kadar kala durmadığını görünce hızlıca ayağa kalkıp geriye doğru çekildim.O hızla avucunun içinde ki beyaz bir beze sardığı taş parçasıyla hasta bakıcının suratına yarı tokat yarı yumruk karışımı gibimsonik bir stille vurmasıyla hasta bakıcının yere düşmesi bir oldu. üstüne çıkıp suratını dağıtmaya başladığında bağırarak söylediği şeyleri duyunca, antartika da mayoyla gezen bir bin gibi dona kaldım.

    "Şerefsiz, haysiyetsiz züt! Tuvalete falan gittiğim yoktu! Tembihlediğim halde yapıp yapmayacağını merak etmiştim! Seni sınadım ve sınavı değil ruhunu kaybettin huur çocuğu." Bir yandan aniden kişiliği değişiyor, başka birinden ağzından konuşuyordu. Muhtemelen "melek" olan tarafıydı bu sözcüklerin sahibi; "yapma lütfen, yapma bırak onu!" diyordu.
    Silkelenip kendime geldiğimde hasta bakıcının yüzü kanlar içinde kalmıştı. Hızlı adımlarla ve sert bir şekilde onu tutmaya kalktım ki, omzumdan ittirmesiyle yere düşmem bir oldu. Yer çekimi kanununa karşı gelinemeyeceğini bir kez daha anladım binler. Görevli memurlar geldiğinde, kanlar içinde sadece silüeti belli olabilen hasta bakıcının hayati hiç bir belirtisi yoktu.
    On yedi, on sekiz gün kadar komada kaldığını, uyandığında ise beyinsel fonksiyonlarının bir kısmını yitirmiş olduğunu, iki çocuk babası ve ailesinin tek maddi kaynağı olduğunu öğrendim..

    Geriye kalan; her göz damlası, babasının içine kor gibi düşen çocuklar.. Bu da bir klişe.. Tek farklı yanı ise, insanlar klişelerini kendileri seçerler; bu çocuklar değil.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 42.
    0
    reseved
    ···
  8. 41.
    0
    bunu okiycak olsam liseyi bitirirdim
    ···
  9. 40.
    0
    tek entry'de nakledeceğim için bir kaç dakikada olayı toparlar yazarım.
    ···
  10. 39.
    0
    Anlatmaya başlıyorum binler, orada tek tavla oynayabildiğim insan ile yaşadığımız olayı anlatacağım.
    ···
  11. 38.
    0
    binler gece yazmak istiyorum yine eğer bir problem olmazsa.

    şimdi, biraz dışarı çıkacağım.
    ···
  12. 37.
    0
    Başhekimin odasına girdiğimde bir gün,
    "diğerleri gibi değilsin evlat bunu ikimizde biliyoruz ama onlardan daha iyi gözükmüyorsun, neden?" diye sorduğunda; hiç bir cevap bulamamanın çaresizliği yeterince ağırdı.
    Ben - "bilmem, hiç düşünmedim" diyerek kestirip attım.
    B.Hekim - "Sana yardımcı olmamızı istediğini zannediyordum, yanılıyor muyum?"
    Ben - "şuan bunları istişare edecek durumda değilim, çünkü adlandırabildiğim bir durumda değilim."
    B.Hekim - "Bak evlat, burada yaşananlar gerçekten tüyler ürpetici olmasıyla birlikte aynı zamanda insanı yıpratan şeylerdir. Hiç kimse burada olmayı elbette kendi tercih etmez fakat yaşamanın güzelliğini, sağlığın önemini buraya bakıp algılayabiliyorsan her zaman bir umut vardır. Bu insanlar hastalıklı birer kişiliklere sahipler. Sende de var olan ruhsal problemler, ileri safhalara giderse ruhsal mekanizmanı hiç kontrol edemeyebilir, diğer hastalardan farkın kalmayabilir. ilaçlarını devamlı alıyor musun?"
    Ben - "Evet, alıyorum."
    B.Hekim - "Güzel.. Eğer ki intihar gibi düşüncelerin olursa mutlaka ve mutlaka buraya gel. Öfkenin seni kontrolü altına almasına izin verirsen, belki hep kazanamıyorsundur ama son kaybedişin olur.. Fazla yormak istemiyorum seni, cevap vermek zorunda hissetme kendini. Şimdi git biraz dinlen evlat."

    Nasıl ettim hatırlayamıyorum dıbına koyim teşekkür edip odadan ayrıldım.

    Yirmi senedir hücre hapsindeki bir mahkumun, bir fareyle arkadaşlığı gibidir yanlızlık; şehrin en kalabalık caddesinin en ücraa insanı olmak gibi.
    Söylenen son bir söz gibi; yutkunduğunda boğazından aşağı inip içerlediğin son bir söz.
    ···
  13. 36.
    0
    Kimine göre marifettir aşık etmek, kimine göre cinayet.
    Kimine göre gibimsonik bir fantezi, kimine göre dirayet.
    ···
  14. 35.
    0
    Bazı olaylar insanların başından geçmek zorundadır hani, bazı dudaklar masum değildir; öptüğünde çok geçtir geriye dönmek için, zehrini zerk etmiştir çoktan. Yanından ayrıldığın saniye değil, dudakları dudaklarından ayrıldığı saniye özlersin.. Öyle özlersin ki, özlem hissiyatı sanki sadece o an için vaat edilmiştir ruhlara. Yalnızlık, hissettiğin kadardır; hissedemediğinde birini, koyu bir karanlık hakimdir gecene hep.
    Aydınlığa yüz tutmuş bir gecenin en güzel noktasıdır gözleri.. Veyahut sen öyle zanneder, sen öyle farzedersin..
    ···
  15. 34.
    0
    Günaydın binler.

    @31 okuma zaten sen, rus falan yok hikayede.

    @32 - @33 eyvallah.
    ···
  16. 33.
    0
    geçmiş olsun panpa
    ···
  17. 32.
    0
    Takip şeyaptım güzel anlatıyosun
    ···
  18. 31.
    0
    ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yatırılmıştım okudum gerisini anladım zaten
    ···
  19. 30.
    0
    Uyku tutmadı dıbına koyim, şimdi yatıyorum akşamüstü görüşürüz binler.
    ···
  20. 29.
    0
    Orada insanlar kan gibidir, bir kez sıçradılar mı üstünüze şirazeniz kayar dıbına koyim.
    Orada istersen herşeyi bir kenara bırak, geride kalanları düşünmek insana sadece ve sadece acı verir.

    Bir süre düşündüm, varamadı aklımının uzuvları hiç bir yere. Bulunduğum süre boyunca kendiyle konuşan o muallaklar. Ve diğerleri.
    Yutkuna yutkuna yürüdüğünüz bir yolda, varabildiğiniz tek yerin, hayatın varış çizgisine varamamış insanlar olduğunun verdiği baş ağrısı..
    ···