1. 51.
    0
    bunu okiycak olsam liseyi bitirirdim
    ···
  2. 52.
    0
    reseved
    ···
  3. 53.
    0
    orada tek tavla oynayabildiğim insan "ileri düzeyde kişilik bozukluğu" olan biriydi.
    bin kurusu, kendi kendine, benim yerime, hayalinde ki 3. kişinin yerine konuşur dururdu.
    Bazı bazı, zar attıktan sonra çift çift oynar, bazen zar atıp oynar, tekrar atıp tekrar oynardı. Arada taşları kaydırırdı, oyun sırasında aniden renkleri değiştirmemizi isterdi.
    ilk başlarda ona tavla pullarını yutturup, tavlaya tekrar sıçana dek sükuta büründürmeyi bile düşündüm dıbına koyim..

    yine "tavla oynadığımız" günlerden birinde, hasta bakıcıyı çağırıp yerine oturttu ve beni işaret ederek; "bu kaypağın yönünden rüzgar bile esmesin göz kulak ol, tuvalete gidip hemen döneceğim." diyip, gitti. Hasta bakıcı da muallaklığına olsa gerek, zarları tavlanın sağ kanadından sol kanadına taşıdı, yüzünde ki tebessüm lise yıllarında yapılabilecek en büyük binliğe benzer birşeydi. Aradan bir kaç dakika geçip kapıda belirdiği zaman, bir şeyler sayıklayarak koşa koşa geldiğini farkettim. Beş metre kadar kala durmadığını görünce hızlıca ayağa kalkıp geriye doğru çekildim.O hızla avucunun içinde ki beyaz bir beze sardığı taş parçasıyla hasta bakıcının suratına yarı tokat yarı yumruk karışımı gibimsonik bir stille vurmasıyla hasta bakıcının yere düşmesi bir oldu. üstüne çıkıp suratını dağıtmaya başladığında bağırarak söylediği şeyleri duyunca, antartika da mayoyla gezen bir bin gibi dona kaldım.

    "Şerefsiz, haysiyetsiz züt! Tuvalete falan gittiğim yoktu! Tembihlediğim halde yapıp yapmayacağını merak etmiştim! Seni sınadım ve sınavı değil ruhunu kaybettin huur çocuğu." Bir yandan aniden kişiliği değişiyor, başka birinden ağzından konuşuyordu. Muhtemelen "melek" olan tarafıydı bu sözcüklerin sahibi; "yapma lütfen, yapma bırak onu!" diyordu.
    Silkelenip kendime geldiğimde hasta bakıcının yüzü kanlar içinde kalmıştı. Hızlı adımlarla ve sert bir şekilde onu tutmaya kalktım ki, omzumdan ittirmesiyle yere düşmem bir oldu. Yer çekimi kanununa karşı gelinemeyeceğini bir kez daha anladım binler. Görevli memurlar geldiğinde, kanlar içinde sadece silüeti belli olabilen hasta bakıcının hayati hiç bir belirtisi yoktu.
    On yedi, on sekiz gün kadar komada kaldığını, uyandığında ise beyinsel fonksiyonlarının bir kısmını yitirmiş olduğunu, iki çocuk babası ve ailesinin tek maddi kaynağı olduğunu öğrendim..

    Geriye kalan; her göz damlası, babasının içine kor gibi düşen çocuklar.. Bu da bir klişe.. Tek farklı yanı ise, insanlar klişelerini kendileri seçerler; bu çocuklar değil.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 54.
    0
    Gariptir hayat;
    Semtinde yalnızlığı ile saklambaç oynayan bir çocuğun, sobeleyecek kimsesi olmaması gibi.
    ···
  5. 55.
    0
    "Önemsiz bir ayrıntıydı kendimden vazgeçişim, tüm insanlıktan vazgeçer gibiydi O'nun benden vazgeçişi.."
    ···
  6. 56.
    0
    Başhekim ile süregelen görüşmelerimizden birinde biraz benden bahsettikten sonra,
    uyuşturucu bağımlısı, geçmişte popüleritisi olmayan, ciddi ruhsal problemleri olan ve bağışıklık sisteminin çökmesi üzerine hayatını kaybettiği bir şairin yazdığı son şiiri göstermişti, iliklerimde hissetmiştim o kalemin mürekkebini dıbına koyim. Eğer tekrar temin edebilirsem paylaşacağım sizinle binler.
    ···
  7. 57.
    0
    Bi' sigara molası.
    ···
  8. 58.
    0
    Anıları burada noktalıyorum.
    Hem başlığın giblenmemesinden hemde anlatırken tekrar yaşıyor olmanın verdiği rahatsızlıktan ötürü.

    Eyvallah.
    ···