-
5.
0isimler değiştirilerek ilahi bakış açısıyla anlattım
-
4.
0Ağlıyordu Rana. Kocasının aptal cin merakı
yüzünden katil olmuştu. Geçen sene bu vakitlerde
kulübeye gelmişti. Cin kocasını öldürmüştü. Tam
Rana ve biricik oğlunu öldürecekken Rana
yalvarmıştı. Kendilericanlı bırakması halinde ne
istediyse yapacağını söylemişti. Bu teklif cinin hoşuna gitmişti. Senden on tane yetişkin insanı
buraya getirmeni istiyorum demişti. Getirene dek
de çocuğunu esir alacağım demişti. Rana o günden
bugüne on kişi kaldırıp, cin'in öldürmesine izin
vermişti. -
3.
0Hayaletti o. Elim için geçti. Hayaletti o. diyeTümünü Göster
sayıklıyordu Fatih. Delirmiş gibi davranıyordu.
Oğuzhan ise bembeyazdı. Esma ise ağlıyordu. Rana
da korkmuştu ama kontrolü kaybetmemişti. Grubu
yönetmenin zamanı diye düşündü. Buradan
gitmeliyiz. Bize süre verdi dedi Rana. Kimse onu duymamış gibi davrandı. Sonra Esma ayağa
kalktı. Yürüyerek gidelim buradan dedi. Dışarısı
çok soğuk. Köye varana kadar ölürüz
dedi. Denemek zorundayız dedi Rana. Esma
birden eşyalarını toplayıp, Ben gidiyorum dedi.
Rana onu zar zor durdurdu. Beraber hareket etmeliyiz dedi. Esma ikna olmuştu. Gidelim lütfen
diye ağlamaya başladı. Esma'nın göz yaşları işe
yaramıştı. Grup yaya gitmeye karar verdi. Dağ
çantalarını alıp kulüben uzaklaşmaya başladılar.
Herkes sessizdi. Kimse konuşmuyordu. Temiz hava
Fatih'i az da olsa sakinleştirmişti. Yirmi dakika boyunca yürüdüler. Üşümeye başlamışlardı.
Nihayet bir kulübe görmüşlerdi. içeride bir köylü
varsa kurtulmuş demektiler. Esma dayanamadan
hızla koştu. Kulübeye yaklaşınca çığlık attı. Aynı
kulübe bu! diye ağlıyordu. Gerçekten de aynı
kulübeydi. Fatih ile Oğuzhan söylenmeye başlamışlardı. Sonra içeri girmek zorunda kaldılar.
içeride ısınmaya çalışıyordı. Birbirine sarılmıştı
çiftler. Uzun bir süre sessiz kaldıktan sonra Neydi o
sizce? diye sordu Oğuzhan. Hayalet ya da cin ne
fark eder. diye haykırdı Fatih. Sonra bir ses
duydular. Ses dışarıdan geliyordu. Tak. Tak. Tak. Sanki biri ormanda ağaç kesiyordu. Rana ayağa
kalktı. O ayağa kalkınca hepsi istemsiz olarak ayağa
kalktılar. Korku onları bu hale getirmişti. Rana
yavaşça kapıyı açtı. Dışarıda kimse yoktu ama ses
hala geliyordu. Ormanın daha ilerisinden geliyordu
sanki ses. Rana arkadaşlarına dönerek, Sese doğru gidelim. Belki köyden biridir dedi. Rana'nın
kendinden emin hali onları ikna etmişti. Dikkatli bir
şekilde ormanın içine doğru gittiler. Nihayet sesin
kaynağına gelmişlerdi. Adamın teki onlara sırtı dönük ağaç kesiyordu.
Elinde balta vardı. Yanında ise yine onlara sırtı
dönük bir kadın kesilen parçaları
topluyordu. Bunlar onlar mı? diye korkuyla
sordu Esma. Kaçmak üzereydi. Rana ise Pardon?
diye onlara seslendi. Rana'nın sesini duyunca odunca balta vurmayı kesti. Sonra kadınla beraber
arkalarına döndüler. Esma çığlık attı. Hem adamım
hem de kadının göz yuvaları boştu ve gözleri
yoktu. Rana ile grup hemen arkasını dönüp,
kulübeye doğru kaçacaktı ki oduncuyu diblerinde
buldular. Rana ses çıkaramadan odunca baltasını Rana'nın kafasına geçirmişti. Sonra da hiç vakit
kaybeden baltasını geri çekip, yine Rana'ya
vurmaya başladı. Ağaç keser gibi kızı parçalıyordu.
Ranasız kalan grup kulübeye doğru koşmaya
başladı. Kulübenin kapısı kapalıydı. Açtıklarında
Esma yine çığlık attı. Çünkü Rana'nın kafasını kulübenin ortasında asılı duruyordu. Gözleri
yuvaları boştu. Oduncu gibi gözleri yoktu. Sonra o
kafa konuşmaya başladı: Yuvamdan çıkın gidin.
Size iki saat müddet. Beni rahat bırakın. Size iki saat
müddet. Sonra da kafa yere düşüp una dönüştü.
Dışarı çıkmak için geriye dönmüştü grup ama oduncunun hızla onlara doğru geldiğini görünce
kulübeye girmek zorunda kaldılar. Kapıyı kapatıp,
karanlıkta korkuyla beraber oturdular. Oduncunun
karda çıkardığı ayak seslerini duyuyorlardı. Sonra
birden baltanın sesi duydular. Odunca baltasıyla
kulübeyi kesmeye başlamıştı. Fatih ağlıyordu. Oğuzhan'ın sesi içine kaçmıştı. Esma ise çığlık
atıyordu. Birden ses kesildi. Oduncu gitmişti. Rana öldü. Rana öldü. deyip sayıklıyordu. Hepsi
sizin yüzünüzden. Biz de öleceğiz diye diye
haykırdı Esma. Oğuzhan ses çıkarmaya ceserat
edemiyordu. Nedense birden konuştu: iki saat
verdi. Gitmemiz lazım. Bizi yuvasında istemiyor
dedi. Gitmeyi denedik ama gidemedik. dedi. Fatih ise hala Rana'yı sayıklıyordu. Dışarıda otursak.
Belki kızmaz. dedi Oğuzhan. Sonra da karar verip,
dışarı çıktılar. Etrafı kolaçan ettiler odunca var mı
diye ama iz yoktu onlardan. Kulübeden uzakta
oturuyorlardı. Sabah olunca her şey düzelecek.
dedi Oğuzhan Esma'ya. Bu lafı duyan Fatih sayıklamayı kesti. Bağırarak, Evleneceğim kadın
öldü. Rana öldü diye haykırdı. Sonra da hıçkırarak
ağlamaya başladı. Fatih yardım et. Fatih yardım et.
diye bir ses duydular. Sesin sahibini hemen
tanıdılar. Rana'ydı bu. Sesin hemen ileriden
geliyordu. Koşarak oraya gittiler. Kuyuya benzer derin bir çukur vardı. Çok derindi. Çukur sonunda
ise su vardı. Ay ışığı tüm gücüyle çukurun içindeki
suyu aydınlatıyordu. Su da ışığı güzelce
yansıtıyordu. Çukura baktılar. içinde kimse yoktu.
Birden suyun içinden Rana çıktı. Çıplaktı. Fatih.
Buraya düştüm. Yardım et diyordu. Fatih, Rana? iyi misin? diye haykırdı. Fatih. Rana öldü. Bu cinin
oyunu. dedi Esma. Oğuzhan, Gidelim buradan
dedi. Ama Fatih ağlayarak Rana'ya
bakıyordu. Yaşıyorsun yaşıyorsun diyordu.
Oğuzhan ile Esma, Hayır. Bu o değil. dedi. Neden
kurtarmıyorsunuz beni? Su çok soğuk dedi. Fatih çantasından hemen ip çıkararak ağacın teki
bağladı. Suya inmek üzereydi. Oğuzhan engel
olmaya çalışıyordu. Çekilde şuradan diye
Oğuzhan'a yumruk attı Fatih ve yavaşça kuyuya
inmeye başladı. Esma koşarak sevgilisinin yanına
gitti. Ne yaptın diye bağırmıştı Fatih'e. O ise çoktan inmiş kuyuya. Oğuzhan hemen ayağa
kalkmış, sevgilisiyle birlikte Fatih'i izliyordu. Fatih
elini uzattı Rana'ya. Rana ise onun elini tuttu. Sonra
gülümseyerek onu hızla suyun içine çekti. Fatih
suya düştü. Oğuzhan ile Esma çığlık atıyordu. Su
birden çamura dönüştü. Rana da çamurdan bir kadına dönüştü. Onun da gözleri yuvasında değildi.
Fatih'i çamurun içinde boğmaya çalışıyordu.
Oğuzhan ile Esma ise ne yapacağını bilmez halde
bağırıyordu. Fatih çoktan boğulmuştu çamurun
içinde. Çift hemen arkasını dönüp kaçacakken
karşılarında Fatih'i gördüler. Gözleri yuvasında değildi. Ağzından çamur akıyordu. Üstü başı
tamamen çamurdu. Yuvamdan çıkın gidin. Size bir
saat müddet. Beni rahat bırakın. Size bir saat
müddet dedi ve sonra çökerek çamur yığınına
dönüştü. Oğuzhan ile Esma bir oraya bir buraya hızlı hızlı
yürüyordu. Öldük biz. Biz de öleceğiz dedi Esma.
Oğuzhan birden Kulübeyi yakalım dedi. Belki
yok olursa kurtuluruz dedi. Esma, Filmde gördün
değil mi bunu? dedi. Oğuzhan sinirlenmişti. Ne
önemi var? diye bağırdı. Esma ise aynı sertlikte, Neyle yakmayı düşünüyorsun? dedi.
Oğuzhan çantaları karıştırmaya başladı. Rana'nın
çantasında gaz lambası bulmuşlardı. Gaz lambası
mı? Karanlıkta kalınca niye söylemedi bize? dedi
Oğuzhan. Korkudan gelmemiştir zavallının aklına
dedi Esma. Gaz lambasının sıvı yakıtını eve döktüler. Tam ateşe vereceklerdi ki evin penceresinde Fatih
ile Rana'yı gördüler. Lütfen yakmayın bizi. diye
yalvarıyorlardı. Oğuzhan ise Bir daha düşmeyiz o
numaraya deyip, evi ateşe verdiler. Ev hızla yandı.
Sanki uzun zamandan beri yanmayı bekliyorlardı.
Evin içindeki Fatih ile Rana ise birbirine sarılıp çığlık atıyordu. Alev evin içine iyice sardı derken aniden
tüm ateş söndü. Kulübe sanki hiç zarar görmemişti.
Oğuzhan ile Esma şaşkındı. Aniden arkalarında bir
hırlama sesi duydular. Hemen arkalarını döndüler.
Gölge karşılarında duruyordu. Yuvamdan çıkıp
gitmediniz. Zamanınız doldu. Beni rahat bırakmadınız. Zamanınız doldu dedi. Çift istemsiz
olarak kulübenin içine kaçtı. Oğuzhan kapıyı
kapattı. Ama gölge zaten kulübenin içindeydi.
Oğuzhan ve Esma'yı boyundan yalayarak havaya
kaldırdı ve onlara boğarak öldürdü. Cesetleri sonra
yere düştü. Gölgenin kan kırmızı dili ortaya çıktı. Bir metreydi neredeyse. Sonra da Oğuzhan ile Esma'nın
gözünü yemeye başladı. Garip bir ses çıkararak
yiyordu gözleri. Birden kulübenin kapısı açıldı.
içeriye giren Rana'ydı. iğrenerek gölgeyi
seyrediyordu. Toplamda on kişi getirdim sana.
Sözünü tut dedi. Gölge hızla ona döndü. Ağzından kan akıyordu gölgenin. Evet, evet, evet. Aferin cici
kız. Sözünü tuttun dedi. Sonra bir el hareketi yaptı
gölge. Kulübenin içinde bir kapı oluştu. Kapı kendi
kendine açıldı. içinde yedi yaşlarında bir çocuk
vardı. Rana koşarak çocuğa sarıldı. Her şey
düzeldi. Bir tanem. Gidiyoruz buradan dedi ağlayarak. Gölge, Çocuğunu da al, git buradan. Bir
daha gelirsen yerim sizi dedi. Rana kafa sallayarak
hızla kulübeden uzaklaştı. Fatih'in kiraladığı cip
kulübenin önün duruyordu. Rana çocuğunu alıp,
arabaya atladı ve oradan hızla uzaklaştı. -
2.
0Oğuzhan satın aldıkları şarjlı kamp lambalarınıTümünü Göster
kulübenin içine yerleştiriyordu. Kızlar ise eşyaları
düzenliyordu. Fatih ise arabayı kilitledikten sonra
eline kamerayı alıp, kulübeyi çekmeye başlamıştı.
Sonra telefonunu kontrol etti. 3G çekiyor
buradan. diye bağırdı. Bol bol tweet at o zaman diye tepki gösterdi Esma. Sonra da Rana'ya
dönerek, Doktorlar hepsi böyle mi? diye sordu.
Rana cevap vermedi. Üşüyordu. Ve korkuyordu.
Erkekler eğlendikten sonra yemek yemek için
kulübenin içine girdiler. Kızlar yemeği hazırlamıştı.
Paket aldıkları yemekler duruyordu. Afiyetle yemeye başladılar. Yemek bitince biraz muhabbet
ettiler. Sonra da yatmak için hazırlandılar. Bakalım
gece olacak doğaüstü olaylar diye güldü
Fatih. Olursa tanrıya inanmaya başlayacağım dedi
Oğuzhan. Esma ise Ha ha ha diye gülme taklidi
yaptı. Sonra da Küçük bir şey olsa bile buradan gidiyoruz. Anlaşma böyledi? dedi Esma. Erkekler
kafalarını sallayarak onayladılar. Herkes
tutumlarına girerek uyumaya çalıştı. Uzun bir süre sessizlik hakim olunca Rana herkesin
uyuduğunu düşündü. Ama hemen ardından
yanıldığını anladı çünkü Oğuzhan, Bööö diye ses
çıkarıyordu. Fatih de Oduncunun kulübesine
hoşgeldiniz! diye arkadaşına eşlik ediyordu. Esma
ise bu kez trip atmak yerine güldü. Böyle eğlenirlerken birden birisi kulübenin kapısını hızlı
hızlı çaldı. Tık tık tık. Herkes irkildi. Kim yaptı
bunu? diye sordu Esma. Sesinde korku vardı. Fatih
ise ses çıkarmadan hızla kapıyı açtı. Dışarıda kimse
yoktu. Dışarı çıkıp etrafına baktı. Araba olduğu
yerde duruyordu. Görünürde kimse yoktu. Kapıyı kapatıp ışıkları açtı. Ben yapmadım dedi Fatih
Esma'ya bakarak. Gülmüyordu. Esma sonra
Oğuzhan'a bakıyordu. O ise gülüyordu. Sen yaptın
değil mi? dedi. Oğuzhan gülmekten cevap
veremiyordu. Nihayet nefesini kontrol ederek
cevap verdi: Ben de yapmadım ama ağaçlardan bir şeyler düştüğü açık değil mi? diye sordu. Rana
ise Ses direk kapıdan geldi ama dedi. Fatih
arkadaşına hak verdi. Işıkları kapatmak üzereyken
ışıklardan birden kendi kendilerine söndü.
Oğuzhan, Ne oldu şimdi bunlara? dedi ışıkları
kontrol ederek. Fatih, Şarjı mı bitti? diye sordu. Hepsi aynı anda bitmiş olamaz herhalde
dedi Oğuzhan. Esma ise sinirlenmişti. Şaka
oyuncakları mı bunlar? diye sordu yüksek sesle.
Oğuzhan tam cevap verecekti. Aynı anda hepsinin
cep telefonu çalmaya başladı. Hepsi irkildi. Sonra
telefonlarına bakmak için ellerini ceplerine attılar. Telefonum kapandı. Lanet olsun dedi
Oğuzhan. Benim de dedi Esma ile Fatih aynı anda.
Sonra Rana da telefonu gösterdi onlara. Onun da
telefonu kendi kendine kapanmıştı. Erkekler bile
korkmaya başlamıştı şimdi. Korkuları titrek
seslerinden belli oluyordu. Fatih kamerayı ve laptopını kontrol etti. Onlar da çalışmıyordu. O
zaman gidiyoruz buradan. Söz vermiştiniz dedi
Rana. Esma hemen hak verdi ona. Bu kadar
eğlence yeter. Ne kadar harcadığınız umrumda
değil. Gidiyoruz. Hemen! diye bağırdı Esma.
Erkekler bir şeyden demeden arabaya doğru yönelmek için kapıyı açtılar. Araba yerinde yoktu. Köylüler şaka yapıyor olmalı dedi
Oğuzhan. Böyle şaka olmaz dedi Fatih. Resmen
arabayı çalmışlar dedi. Esma ise sinir krizi
geçiriyordu. Rana ise Fatih'e emir verdi: Teker izleri
var mı? dedi. Fatih ile Oğuzhan'a jeton düşmüştü.
ikisi de koşarak arabanın son olduğu yere baktı. Lanet olsun! diye bağırdı
Oğuzhan. Köylüler temizlemiş izleri dedi
Fatih. Çıldıracağım Allahım hala köyle diyorsunuz.
dedi Esma sinirli sinirli. işte size hayaletin oyunları
diye bağırdı. Rana ise erkeklerin yanına
yaklaşarak, Çok karanlık belki görmüyorsunuzdur. izleri temizleseler bile kendini
belli eder dedi. Etrafı ay ışığı anca aydınlatıyordu
ama kar açıkça görülüyordu. Eminiz dedi
Fatih. içeriye geçelim. Hava çok soğuk dedi Rana.
Herkes içeri geçti. Ne yapacağız şimdi. Telefonlar
çalışmıyor. Araba yok diye ağlamaya başladı Esma. Sonra birden kapı çaldı. Bu kez sanki biri tekme
atıyormuşcasına çalıyordu. Fatih koşarak kapıyı
açtı. Karşısında bir gölge duruyordu ya da ışık
ekgibliğinden onlara öyle gelmişti. Esma tiz bir çığlık
attı. Çünkü gölgenin gözleri kan kırmızısıydı. Ayrıca
bir kurdun hırlaması gibi bir ses çıkarıyordu. Fatih dona kalmıştı. Yuvamdan çıkın gidin. Size üç saat
müddet. Beni rahat bırakın. Size üç saat müddet.
diye hırlıyordu. Sesi hayvan sesine benziyordu.
Dedikleri zar zor anlaşıyordu. Fatih sinirlenerek, Bir
köylü için iyi numara dedi eve elini gölgeye doğru
uzattı. Eli gölgenin içinden geçmişti. Dumandan oluşuyordu sanki gölge. Fatih, elinin boşluğu
yakaladığını görünce çığlık atarak yere düştü. Yere
düşmesine rağmen hızla geriye doğru kaçıyordu.
Sonra gölge aniden yok oldu. -
1.
0Rana lüks bir cafenin tuvaletinde aynada kendineTümünü Göster
bakıyordu. Bembeyaz bir suratı vardı. Arkadaşları ona 'hayalet' lakabını takmıştı bu yüzden.
Çantasından çıkardığı fonda tenle yüzünün son
halini verdi. Siyah mini bir elbise giymişti. Küt siyah
saçlarıyla bir vampiri andırıyordu. Parmak ucunu
kurumuş dudağında gezdirdi. Dolgun dudağının
kıvrımlarını hissedebiliyordu. Çantasını ve paltosunu astığı yerden aldı. Aynada kendine son
bir kez daha baktıktan sonra arkadaşlarının yanına
gitti. Masada üç kişi gülerek bir anıyı paylaşıyorlardı. Biraz sesli gülerek dikkat çeken sarışın kızın ismi
Esma'ydı. Özel bir okulda ingilizce öğretmeniydi.
Beyaz tişört üstüne yeşil bir ceket giymişti. Altında
ise jeans vardı. Boynunda ise güzel bir fular
vardı. Burberry'dir kesin diye düşündü Rana.
Masaya yaklaşınca kumral saçlı yakışıklı genç, Prensesim de gelmiş diyerek ayağa kalktı.
Rana yanak yanağa öpüşmek için kafasını uzatmıştı
ki yakışıklı, Rana'nın dolgun dudağını yakaladı ve
ateşli bir şekilde öptü. Dudaklarını birbirinden
ayrılınca göz göze geldiler. Oğlan ateşli gözlerle
Rana'ya bakıyordu. Rana nefessiz kalmıştı. Gerçekten inanılmaz biri diye düşündü
Rana. Onu etkileyen ateşli genci ismi Fatih'ti. Tıp
fakültesinden daha yeni mezun olmuştu. TUS'ta
inanılmaz bir başarı gösterip, istanbul'un en iyi
yerinde uzmanlık eğitimi alıyordu. Önü açık, zengin
ve yakışıklı biriydi. Rana için bir hediye gibiydi. Sonra Fatih, Rana'nın çantasını ve paltosunu alarak
Rana'ya rahatça oturması için fırsat verdi. Rana ise
teşekkür edip oturdu. Selam Rana dedi Esma'nın
yanında oturan gözlüklü genç. Onun da ismi
Oğuzhan'dı. Esma'nın nişanlısıydı. O da doktordu.
Daha TUS'u iyi bir skorla geçememişti ama özel bir hastanenin acil servisinde çalışıyordu. Fatih ile aynı
tıp fakültesinden mezundu. Selam diye cevap
verdi Rana. Selam Esma. Fuların çok güzel dedi
heyecanla. Selam canım. Çok teşekkür ederim
dedi sevinerek Esma. Ne kadar doğal biri diye
düşündü Rana onun cana yakın gülüşünü görünce. Kız milleti. Hatrını sormadan kıyafetlere
saçlara övgü yapıyorlar dedi Oğzuhan. Fatih de
gülerek onayladı. Kızlar ise yan yana baktı. Sonra
kahve siparişi vererek harıl harıl konuşmaya
başladılar. Rana sıcak mochasını yudumlarken cafenin dışına
baktı. Kar yağıyordu. insanlar hızlı adımlarla
yürüyordu. Kimileri ise kar oynuyor ya da fotoğraf
çektiriyorlardı. istanbul gibi bir kent pek aşina
değildi kara. içini bir hüzün kapladı. Ağlamak
istiyordu nedense. Öyle değil mi Rana? diye sordu Fatih, Rana'nın dikkatini çekmek
için. Efendim? dedi muhabbetten kopan
kızcağız. Şu bana bahsettiğin ormandaki kulübeyi
anlatıyordum. Hani hayaletli olan. dedi Fatih. Rana
olayı kaparak hızla anlatmaya başladı. Evet.
Hayaletli olduğunu söylüyorlar. Eskiden orada bir oduncu yaşarmış. Köy halkını pek sevmezmiş.
Kestiği odunları satması için karısı yollarmış. Her
yolladığında ise ondan geri geleceğine dair söz
istermiş. Karısı da söz verirmiş ama bir vakit geri
dönmemiş. Oduncu çok endişelenmiş. Köye
istemeye istemeye gitmiş. Karısını köy meydanında bir adamla kırışırken görmüş. Sinirlenerek
kulübesine dönmüş. Karısının kendisi aldattığını
düşünerek intihat edecekmiş gibi kapı çalmış sonra.
Adam kapıyı açtığında karısını görmüş. Kadın
gülüyormuş. Oduncu bu gülüşe o kadar iğrenmiş ki
baltasını kaptığı gibi karısını öldürmüş orada. Sonra intihar etmiş. Köy halkı oduncunun karısının uzun
süredir gelmediği fark edip edişelenmişler.
Kulübeye gittiklerinde çürümüş cesetleri görmüşler.
Köy halkına göre cesetler zamanında kaldırılmadığı
için hayaletleri kulübeye yuva yapmış. işte o
kulübede şimdiler paranormal aktiviteler söz konusuymuş. Pencerelerden birden kapanıyormuş.
Tık tık sesleri geliyormuş diye hikayeyi tamamladı
Rana. Turist çekmek için iyi numara diye güldü
Oğuzhan. Fatih ise Ya gerçekse? diye sohbeti
kızıştırıyordu. Rana tepkisizdi. Esma ise korkmuşa
benziyordu. Hayalet değil de cin olabilir. Cinler
genelde kuytu yerlerde yaşar dedi tüm
ciddiyetiyle. Oğuzhan ile Fatih kahkahayı patlattı. Rana ise gerilmişti. Bebeğim benim inanıyor
musun hala öyle şeylere dedi Oğuzhan. Tıp
mezunu bu iki kişi ateist idi. Başta tanrı olmak üzere
birçok şeyin varlığı kesinlikle ret ederdi. Cin de
onlardan biriydi. Öyle deme Oğuzhan. Birçok
hikaye var böyle. Annanem mesela cinler tarafından kaçırılmaya çalışılmış. Kadıncağız her
anlattığında gözleri yaş gelir dedi Esma. Eskiden
eğlence araçları kısıtlı olduğu için insanlar böyle
eğleniyordu dedi Fatih. Oğuzhan da onları
onayladı. Sen ne düşünüyorsun Rana? Sen de
inanıyor musun? diye sordu. Rana hemen cevap vermedi. Düşündü. Sonra da inanıyorum ben
cinlerin varlığına ama o kulübeye dair hiçbir şeye
inanmıyorum dedi. Fatih ise yaramaz bir çocuğu
taklit eder gibi, Beraber kaldığımıza göre neden
bu hafta sonu o kulübeyi ziyaret etmiyoruz? diye
teklif attı ortaya. Bu teklif Oğuzhan'ı heyecanlandırmıştı. Evet, evet! Hem size kanıtlamış
oluruz paranormal aktivitelerin olmadığı. Rüzgar ve
ağaçtan düşen şeylerin nasıl yanlış yorumladığı
hakkında video blog bile yaparız orada dedi. Esma
kafasını sallıyordu. Bilemiyorum. Ben korkarım
öyle yerlerden dedi. Oğuzhan ile Fatih, Esma'nın korkusunu görünce heyecanlanarak
gülüyorlardı. Rana gitmek ister misin oraya?
dedi. Benim için farketmez diye cevap verdi Rana.
Biraz tartıştıktan sonra gitmeye karar verdiler. Cuma akşamı Fatih ile Oğuzhan kiraladıkları cip ile
Rana'nın evinin önüne gelmişlerdi. Rana çoktan
hazırdı. Dağ çantasını sırtına alarak zar zor cipin
yanına geldi. Bagaja koyduktan sonra çantasını
arka koltukta yerini aldı. Esma ile yanyana
oturuyorlardı. Arabayı Fatih kullanıyordu. Oğuzhan da öndeydi. Selamlaştıktan sonra kulübeye gitmek
için yola koyuldular. Muhabbet ederek dikkatli
dikkatli gidiyorlardı çünkü hala kar
yağıyordu. Cidden hastanedeki hayatlarınız çok
sıkıcı olmalı böyle eğlencelere deli para
harcadığınızı düşünce dedi Esma. Rana hak verdi. Böyle insanları anlamıyordu. Ancak Esma'yı
destekleyen hiçbir hareket yapmadı. Yapma Esma!
Söz yaz gelir gelmez Bodrum'a gideceğiz dedi.
Sarışın kızımız ise ses çıkarmadı. Yol yormuş olacak
ki uzun süre kimse konuşmadı. Nihayet köye
gelmişlerdi. Köy meydanında kimse yoktu. Bu soğuğu düşününce çok doğaldı. Ne yapacaklarını
şaşırmışlardı. Allah bilir kulübe köyün
neresindeydi. Şurada bir kahvehane olacaktı.
Oraya soralım dedi Rana. Herkes şaşırmıştı. Sen
daha önceden buraya geldin mi? diye sordu Esma.
Rana ise heyecanlanarak, Burası bizim köy dedi. Cafedeyken bahsetmedin dedi
Oğuzhan. Bahsetme gereği duymamıştık çünkü
kulübe hikayesini bildiğine göre anlarsınız diye
düşündük dedi Fatih. Kulübenin yerini bilirsin o
zaman? diye sordu Esma. Küçükken bilirdim ama
uzun zaman oldu. Karda kışta kaybolmayalım benim ekgib bilgilerim dedi. Herkes hak vermişti.
Bu havada kaybolmak ölüm demekti
neredeyse. Hayatım nerede o bahsettiğin yer?
diye sordu. Rana tarif etti. Kahvehanede ışık
yanıyordu. Ben sorayım dedi Fatih. Rana itiraz
eder gibi, Köy halkı muhafazakardır. Tek başına geldiğini söyle. Gazeteci falan olduğunu söyle.
Böyle iki kız iki erkek olduklarımızı görünce
sinirlenebilirler. dedi. Örümcek kafalılar demek
ki dedi Oğuzhan. Rana onu görmemezlikten
gelerek Fatih'e baktı. Tamamdır deyip
kahvehaneye doğru yöneldi Fatih. Beş dakika sonra geldiler. Tarifi aldım. Hadi gidelim dedi
Fatih. On beş dakika sonra nihayet gelmişlerdi. Cipin
farları kulübeyi aydınlatıyordu. Tamamen odun
yapılmıştı. Sadece iki penceresi vardı. Ne çok büyük
ne de çok küçüktü. Ormanın tam ortasındaydı.
Erkekler heyecanlanmıştı. Esma ise Şaka olmalı diyerek şikayet etmeye başladı. Kulübenin içine kar
pek uğramamıştı. Tertemiz duruyordu. Eşyaları hızla
içeri taşıdılar.
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 30 01 2025
-
sırtlancanlar toplandı
-
tyler dursunn bacınıı
-
ccrammsteinccc bıçaklarımı biledim geldim
-
google inci sozluk yazınca niye girmiyor
-
zalinazort kayrayı aşağılayıp ortama dahil olma
-
rammstein çıkış yapsana
-
insanın ama susadığı saatlerdeyiz
-
bu karadenizliler ne bicim millet la
-
adam alt tarafi rap yapti nerede
-
arkadaki zütten anal yapacak
-
şuku ver hemen
-
en az 41 numara
-
beyler askıda eskort kampanyası
-
ozgur ozelin kirmizi karti
-
bir incici doğuyor
-
zalinazurt yazılımcıymış
-
ameliyatla dana taşağı diktirsem
-
taşaklarımla beynimi ameliyatla
-
arkadan zorla osurtuldum
-
niyet ettim silik yemeye senin ananı
-
youtube video yükledimm
-
türkiyede ekonominin iyi olduğu gerçeği
-
makaras sen ne kadar
-
yilginhosgoru su karı gibi olsaydın
-
arka analımı yırtana kadar gibip
-
olum gibiş yorucu ha
- / 1