beyler takip eden 3-4 kişi varsa bugün başlayıp yarına kadar bitireceğim.

beyler birazdan yazmaya başlıyorum. bu hikayeyi bitirdikten sonra bu hikayenin ikinci partına başlayacağım.

cemil abi, necdet ve ben duvara tırmanıp arkasında bulunan ormana atladık. ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başladık. daha doğrusu ilerlemeye çalıştık. ormanın içi aşırı sisliydi. cemil abi "çocuklar ben şuan çok yorgun hissediyorum." dedi ve ardından esnemeye başladı. necdet "baba ben de şuan öyleyim. uykum gelmeye başladı... " dengesini kaybetmeye başladı. onların hissettiklerini aynısını ben de hissediyordum amk. neler oluyordu burada? zar zor dengesiz bir şekilde yürümeye devam ettik. ilerdikçe korkunç ve dramatik bir müzik duymaya başladık. üçümüz de hareket edemeyecek durumdaydık. ben "cemil abi, necdet bir tek ben duymuyorum değil mi bunu?" dedim. cemil abi "şu korkunç müziği mi? ben de duyuyorum. Birden sislerin arasında bir adam belirdi. Buraya doğru geliyordu...

Adam daha da yaklaşmaya başladı. iki metre boyunda, takım elbiseli, uzun saçlı ve uzun sakallı bir adamdı. elinde de bir keman vardı ve sürekli onu çalıyordu. oysa bu dehşet müzik sesi ondan geliyormuş. bizim baktı ve şeytani bir şekilde gülerek "ne güzel bir gece değil mi saygıdeğer arkadaşlar!? müziğimi çok ninni seviyesinde buldunuz galiba ha? sanırım ölmeden önce bayılarak deneme yapıyorsunuz. iyi bir tecrübe olur sizin için." dedi. cemil abi sinirli ve sessiz bir şekilde "sen! seni... seni... pislik... " uzun boylu takım elbiseli adam keman çalmayı bıraktı. ardından cemil abiye bakarak "komiserim cemil bey. intikam vaktimin geldiğini düşünüyorum... ne dersiniz?" dedi. ardından necdet'e baktı. "bu da oğlun olmalı. iyi çocukmuş" dedi. necdet "kimsin? Allah aşkına bizden ne istiyorsun? lütfen bırak gidelim" dedi kısık ve güçsüz bir sesle. takım elbiseli adam "yakında herşeyi anlayacaksın. ve tabi sonra çok uzun ve sonsuz bir uykuya dalacaksın. ve sen... sen de deathburn olmalısın. canını yakarak alacağım. sonuçta üslerim seni intikam alarak ortadan kaldırmamı istiyor" dedi. bu adam ne demek istiyordu? benden intikam almak isteyen kimdi aq? cemil abi ve necdet'in gücü tükenmeye başladı ve yere düşüp bayıldılar. ben gücümü iyice kaybetmeye başladım, o uzun boylu muallakden kaçmak için hunharca koşmaya başladım. daha doğrusu hunharca koşmaya çalıştım. hızlı adımlarla oradan uzaklaşmaya çalıştım. ormanın derinliklerine kadar gittim. uzun boylu adam gözden kaybolsa da enerjim gittikçe tükendi ve ben de cemil abi ve necdet gibi bayıldım.

Okumadım

uyandığımda ormanın derinliklerindeydim. karşımda birkaç kişi ateş yakmış konuşuyordu. kim olduklarını başta çözemedim. telefona baktım. saat 4.30 civarıydı. ardından polis efe abinin bana doğru geldiğini gördüm. polis efe abi aynı zamanda bizim mert'in abisiydi. "çocuklar deathburn uyandı. sorun yok." dedi. mert, burak, cengiz, emre, kerim, batuhan uyandığım yere geldiler. kerim "deathburn sonunda uyandın." dedi. ben merakla "neler oluyor beyler?" dedim merak ederek. polis efe abi "deathburn, o nizam denen it karakola saldırdığında şansa ben ve birkaç polis arkadaşım görevdeydik. bizden önce de uğur abi ve babası emekli berber faruk amcayı da bayıltmış. diğer pencereden sizi izlerken olayları görmüş. sniperci, nizam ve maskeli adamlarla olan çekişmenizin ardından duvarın arkasından atlamanızdan sonra mert aradı ve bana haber verdi. bizde durumu merak ettik. eski suçlularımızdan birisinin olduğunu fark ettik. ayrıca orman bayağı da sisliydi. sizin bayılma sebebiniz ise o sisin bayıltıcı bir özel madde olmasıydı. ardından bir süre sonra seni burada bulduk. cemil abi ve necdet'i hala arıyoruz." dedi. ben merakla "cemil abi, necdet ve ben bayıldık ama peki niye o uzun boylu pekekent bayılmadı?" dedim. efe abi "maalesef herhangi bir bilgimiz yok deathburn. ama bulacağız." dedi. ardından 3-4 saat dinlendik ve mahalleye yola çıktık.

Part 1 final bölümü!

burak merak ederek efe abiye "efe abi, bu adamlar niye bizimle uğraşıyorlar? ayrıca intikam falan diyorlardı. bunların ne tak yediğini bir türlü çözemedik." dedi. efe abi "bizim de elimizde hiçbir sebep yok burak. maalesef hala araştırıyoruz. ama tahminim eskilerden bir durumun olduğu yönünde... " dedi. ardından mahalleye vardık. nasıl oluyorsa millet dışarıda rahat rahat dolaşıyordu amk. ulan milletin sanki dün olanlardan haberi yoktu aq. komiser haşim abi ve emekli komiser cemil abi geldiler. cemil abi "çocuklar mahallede neler döndüğü henüz bilinmiyor ama nizam ve ona hizmet eden şerefsizler şuanda ortalıkta değiller. nedendir bilmiyorum ama onlara dair şuan hiçbir iz bulunamıyor. mahallenin hala tehlike altında olduğunu düşünüyorum. mahallede şuan sıkı güvenlik var. tabi bu güvenliğe rağmen her an her şey olabilir. aileleriniz evde. şuan sizleri soruyorlar. evlerinize gidin. bir süre de kendinize çok dikkat edin. şimdilik tehlikeli bir durum yok" dedi. bu mahalleye saldıran pekekentler bizden ne istiyordu lan? intikam falan diyip bizi de iyice kıllandırdılar dıbına koyduklarım. neyse eve gittim. annem, babam, ablam da evdeydi. neler olduğunu sordular. olayları anlattım. beni gördüklerinde bir nebze de olsa da rahatladılar. Allah'tan bir süreliğine de olsa ortalıkta değillerdi. her neyse bilgisayarın başına oturdum. biraz face, twitter falan takıldıktan sonra vize sonuçlarına bakmak için maillere girdim. girmem ile beraber şok oldum amk. mesaj nizam bininden gelmişti. mesajda "deathburn şimdilik yırttın dostum. ama şimdilik tabi... geçmişteki olayların hesabı ardı ardına çevrendekilere sorulacak. bazı suya düşen planlarımız yüzünden şuan mahalleyi terketsek de bunun hesabını soracağız koçum. bunu bil." böyle bir şeyi gerçekten yapacak mıydı yoksa sadece bir göz korkutma mıydı bilmiyorum. ama yine de bu muallakler niye kaçtılar, nasıl oldu da planları suya düştü, amaçları neydi? maalesef hala yanıtlamayan soruların cevabı vardı. maili komiser haşim abinin e-posta adresine yolladım. gerisi onun işiydi. açtım defteri kitabı büte çalışmaya başladım...

devamı part 2'de...

Rezsjkdjsksjiss

bu hikayenin devamı;

http://www.incisozluk.com...7-olaylar-hikayem-part-2/

Okurum lann