1. 1.
    0
    Öncelikli olarak bu seviye başlangıç yani ilkokul seviyesidir. rakamları, renkleri, ayları, günleri, mevsimleri ve temel cümle kurmayı öğrenmiş olacağız. bu seviyeyi bitirdikten sonra
    elementary seviye ingilizce
    pre ıntermediate orta altı seviye ingilizce
    ıntermediate orta seviye ingilizce
    advanced ileri düzey seviye ingilizce
    professional seviye ingilizce
    başlamadan önce ingilizce de en fazla kullanılan 1000 kelimeyi ezberlemenizi tavsiye ediyorum
    http://inci.ca/u8rrk98pe1
    1. ünite
    Bu üniteye, tanışma cümlelerini anlatarak başlıyoruz.

    "hello" "merhaba" demektir. Hello yerine kısaca "hi" da diyebiliriz.

    ingilizce öğrenirken atacağımız ilk adım, tanışma diyaloglarını öğrenmek olacak.

    Birisine ismini sormak için "What is your name?" deriz. "senin adın ne?" demektir.

    Kendimizi tanıtmak için
    "My name is" der, sonra ismimizi söyleriz.
    veya
    "I am" der, sonra ismimizi söyleriz.

    Birisi bize ismini söyleyince de "Nice to meet you" deriz. Yani "seninle tanıştığıma memnun oldum" demektir. Biri bize "Nice to meet you" deyince, biz de ona "Nice to meet you too" deriz. Sona eklenen "too" "ben de" anldıbına gelir.
    "Nice to meet you too" "ben de seninle tanıştığıma memnun oldum."

    Ayrılırken "Goodbye" yani "Güle Güle" deriz.

    -What is your name?
    -My name is Ceren.
    -Nice to meet you.
    -Nice to meet you too.
    -Goodbye.

    Bir arkadaşımızı başkasına tanıtırken ise "this is" diyip, sonra arkadaşımızın ismini söyleriz.
    -This is Mete
    -Nice to meet you Mete.

    "How are you?" "nasılsın?" demektir.
    "How are you?" sorusuna "I am fine, thanks?" diye cevap veririlir. Veya kısaca "I'm fine" da denebilir.
    "I am" ile "I'm" aynıdır, sadece kısaltma yapılmıştır. Bu tür kısaltmalar ile sık sık karşılaşacağız.

    "Siz nasılsınız?" diye sormak için, "I am fine, thanks" dedikten sonra "and you?" deriz.
    -How are you Ahmet?
    -I am fine, thanks, and you?
    -I am fine too.

    Birine, onun arkadaşının ismini sormak için
    ismini öğrenmek istediğimiz kişi erkekse "What is his name?"
    ismini öğrenmek istediğimiz kişi kız ise "what is her name?" diye sorarız.
    -What is her name?
    -Her name is Betty.

    Birine arkadaşımızın ismini söylemek için de
    arkadaşımız erkekse "his name is" diyip, sonra ismini söyleriz,
    kız ise "her name is" diyip, sonra ismini söyleriz.

    good morning günaydın
    good afternoon tünaydın
    good evening iyi akşamlar
    good night iyi geceler
    2. ünite
    "This" "bu" demektir.
    "That" "şu" veya "o" demektir. ingilizce'de şu veya o arasında fark yoktur.
    This is a book.
    That is a ruler.

    "Bu nedir?" demek için "What is this?"
    "Şu nedir?" demek için "What is that?" diye sorarız.

    Bu sorulara cevap vermek için "it is" diye başlarız. Sonra nesnenin ismini söyleriz.

    -What is this?
    -It is a desk.

    -What is that?
    -It is a pen

    "Is this" veya "Is that"diye başlayan sorulara, "yes-no questions" denir. Bu sorular Türkçe'deki "mi" sorusuna benzer. Cevap verirken evet veya hayır deyip, sonra nesnenin ne olduğunu söylemeliyiz.
    -Is this a notebook?
    -Yes, it is a nootebook.
    Veya kısaca
    -Yes, it is.

    -Is that a pencil sharpener?
    -Yes it is a pencil sharpener.

    -Is that a table?
    -No, it is a chair.

    "No" dedikten sonra "it isn't" dersek, "değildir" anldıbına gelir.
    -Is that a board?
    -No, it isn't. It is a dustbin.

    -What is this, Zuzu?
    -It is a ruler.

    -Is this a notebook Ahmet?
    -No it isn't. It is a book.

    Şimdiye kadar bahsettiğimiz şeyler hep tekti. Şimdi çokluklardan bahsetmeyi öğrenelim.

    "These" "bunlar" demektir.
    "Those" "şunlar" veya "onlar" demektir. ingilizce'de "şunlar" veya "onlar" arasında fark yoktur.

    Dikkat! "These" veya "those" kullanırsak "is" yerine "are" demeliyiz.

    -What are these?
    -They are chairs.

    -What are those?
    -They are pencils.

    -Are these pens?
    -No, they aren't. They are pencils.

    "or" "ya da" manasına gelir.

    -Are these notebooks or books?
    -They are books.

    -Are those tables or desks?
    -They are tables.
    Arkadaşımızdan bir nesne istemek için, önce nesneyi söyleriz, sonra nazik olmak için "please" deriz.
    istenen nesneyi verirken "here you are" diyebiliriz.
    -A pen please.
    -Here you are.
    Mesela bu öğrendiklerimizi alışveriş yaparken kullanabiliriz.

    -What are those?
    -They are bananas.
    -A banana please.
    -Here you are.
    Başkasına ingilizce olarak bir şey yapmasını söylerken kullanılan cümlelere bakalım:

    "Ayağa kalk" demek için "stand up"
    "otur" demek için "sit down"
    "kapıyı aç" demek için "open the door"
    "kapıyı kapat" demek için "close the door"
    "içeri gel" demek için "come in"
    "dışarı çık" demek için "go out"
    "defterini getir" demek için "bring your notebook"
    "tahtayı sil" demek için "clean the board"
    "dur" demek için "stop" demeliyiz.

    Open the window.
    Close the window.
    Bring your pen.
    3. ünite
    Bu ünitede isimlerin sayılarını ingilizce olarak söylemeyi öğreneceğiz.


    Önce sayıyı, sonra ismi söylemeliyiz. Eğer söylediğimiz isim, birden fazla sayıdaysa ismi çoğul yapmalıyız. Türkçe'deki "-ler, -lar" gibi, ingilizce'de de ismin sonuna "-s" eki getirilir.
    One cake
    Four books
    three notebooks
    seven cats
    ten chairs

    "What is this?" sorusunun, nesneler için kullanılan bir soru olduğunu öğrenmiştik. Şimdi de insanları sormayı öğreneceğiz. Yani "bu ne?" yerine "bu kim?" diye sormayı öğreneceğiz.
    -This is my picture.
    -Who is this?
    -This is my father.
    -Who is that?
    -That is my brother.

    "have got" "var" manasına gelir.
    ismi söyler,
    sonra "have got" der,
    sonra da bir nesne söylersek,
    O ismin, nesnenin sahibi olduğunu
    Yani o isimdeki kişide nesnenin var olduğunu söylemiş oluruz.
    I have got a bag
    I have got a desk.



    Aile üyelerimizi de bu şekilde anlatabiliriz.
    I have got a family.
    I have got a brother.
    I have got two sisters.



    "Var mı?" diye sormak için "have" kelimesini cümlenin başına alırız.
    -Have you got a brother?
    -Yes I have a brother.
    "No" dersek, yani cümleyi olumsuz yapmak istersek "have" yerine "haven't" kullanırız.
    -Have you got a pencil?
    -No I haven't got pencil. I have got a book.

    -Have you got seven brothers?
    -No I haven't. I have got two sisters.

    -Have you got a brothers?
    -No, I haven't got a brother.

    -Have you got ten chairs?
    -No I haven't got ten chairs. I have got 6 chairs.

    "Kaç tane" diye sormak için "how many" sorusunu sorarız.
    -How many brothers have you got?
    -I have got one brother.

    "How many" sorusundan sonra nesne, sonra "have" sonra isim ve en son da "got" gelir.
    -How many pencils have you got?
    -I have six pencils.

    -How many sisters have you got?
    -I have two sisters.

    "Have got" kalıbını hep "I" ve "you" ile kullandık. Şimdi başkaları için de kullanalım.
    "O" yani 3. tekil şahıs için kullanacağımız zaman, "have got" yerine "has got" deriz.





    Atatürk has got a father. His name is Ali Rıza Efendi.
    Atakan has got two sisters.
    Oğuz has got a book.
    "Nerede?" sorusunun ingilizce anlamı "Where is" dir. Kısaca "where's" diye de yazılabilir.
    -Where is Atakan?
    -He is in the kitchen.



    -Where's my father?
    -He is in the living room.




    -Is he in the bedroom?
    -No he isn't. He is in the living room
    in
    içinde manası verir.
    on
    üstünde manasını verir.
    at
    belli bir noktada manasını verir.
    under
    altında manasını verir.
    next to
    bitişik, yanında manalarını katar.


    Şimdi de bu sözcükleri nasıl kullanacağımızı görelim.




    My jacket is in the wardrobe.
    The book is on the table.
    Ali is at the park.
    The carpet is under the table.
    The chairs are next to the table.




    -Where is the cupboard?
    -It is in the kitchen.




    -Where is the refrigerator?
    -It is in the kitchen too.




    -Is the television next to the bed?
    -No, the bed is in the bedroom and the television is in the living room.

    Şu ana kadar hep tekil şeylerin yerini sorduk ve söyledik. Yaptığımız bütün örneklerde özne üçüncü tekil şahıstı, yani "o" idi. Diğer kişiler için, veya çoğul şeyler için "are" kullanmalıyız. Yani:
    -Where are the chairs?
    -They are next to the table.




    -Where are his books?
    -His books are on the desk.




    -Where are the pencils?
    -They are in the pencil case.



    Bu ünitede öğreneceğimiz çok önemli bir diğer kullanım da "there is, there are" kullanımlarıdır. Kuralları, daha önce öğrendiğimiz "this is. these are" ile çok benzerdir. Bir yerde birşeyin olduğunu söylemek için "there is, there are" kullanırız.
    Mesela çantamda bir kalem var demek için:
    "There is a pencil in my bag" deriz.
    There are two cars on the road.
    There is a tree in the garden.
    There is a hat on my head.
    There is a cooker next to the refrigirator.
    There are pencils under the table.
    There is a living room in the house. There is a bookcase in the living room.




    -Is there a sofa in your living room?
    -Yes, there is a sofa in our living room.
    ···
  1. 2.
    0
    uyduk bi deliye amk
    ···
  2. 3.
    0
    uyduk bi deliye amk
    ···
  3. 4.
    0
    uyduk bi deliye amk
    ···
  4. 5.
    0
    Days of the week:



    Pazar
    Sunday
    Pazartesi
    Monday
    Salı
    Tuesday
    Çarşamba
    Wednesday
    Perşembe
    Thursday
    Cuma
    Friday
    Cumartesi
    Saturday
    ingilizce 'de, haftanın ilk günü Pazar günüdür.

    There are seven days in a week.
    There are two days in the weekend.
    Dersler / Subjects
    Maths
    Science and Technology
    Art
    Social Sciences
    Music
    Turkish
    Chess
    P.E. (Physical Education)
    English
    Computer
    Traffic
    Matematik
    Bilim ve Teknoloji
    Sanat
    Sosyal Bilimler
    Müzik
    Türkçe
    Satranç
    Beden Eğitimi
    ingilizce
    Bilgisayar
    Trafik

    -What subjects have you got today?
    -I have got Turkish, Computer and Social Sciences today.
    -Have you got an exam today?
    -No, I haven't got an exam today.

    -How many subjects have you got today?
    -I have 6 subjects today. I have Art, Turkish, Social Sciences, Chess, Computer and P.E.

    Which subject do you like at school?
    I like Science and Technology
    ···
  5. 6.
    0
    "What time is it?" sorusunun ne manaya geldiğini tahmin edebilidiniz mi? "Saat kaç?" demektir. ingilizce 'de saati söylemek için önce sayıyı söyler sonra da "o'clock" deriz. Sayıları söylemeyi önceki ünitelerde öğrenmiştik.



    -What time is it?
    -It is two o'clock.




    It is ten o'clock.
    It is twelve o'clock.




    -Is it seven o'clock?
    -No it isn't.
    -What time is it?
    -It is eight o'clock.
    -Oh, I'm late









    Sayıları öğrenmeye devam edelim.
    20
    twenty
    21
    twenty-one
    30
    thirty
    22
    twenty-two
    40
    forty
    23
    twenty-three
    50
    fifty
    24
    twenty-four
    60
    sixty
    25
    twenty-five
    70
    seventy
    26
    twenty-six
    80
    eighty
    27
    twenty-seven
    90
    ninety
    28
    twenty-eight


    29
    twenty-nine

    Sayıları ingilizce olarak söylemek, Türkçe'deki gibi çok kolaydır.
    Önce "twenty, forty, fifty" gibi baştaki sayıyı söleriz, sonra da diğer sayıyı söyleriz.

    32
    eighty-two
    28
    twenty-eight
    55
    fifty-five
    45
    forty-five
    67
    sixty-seven






    "True" "doğru", "false" da "yanlış" demektir.




    -Is that a table or a desk?
    -It is a table






    Bir olayın saatini söylerken "at" kullanmalıyız.
    I have got Art at eleven o'clock.
    Ayşe has got Music at nine o'clock





    Bir olayın gününü söylerken ise "on" kullanmalıyız.
    Mete has got English on Monday at 2 o'clock.
    Joe has got Science and Technlogy on Thursday at 5 o'clock.
    ···
  6. 7.
    0
    uyduk bi deliye amk
    ···
  7. 8.
    0
    Bir şeyin bir kişiye ait olduğunu söylemek istersek, O kişinin adının yanına "-s" harfi getiririz. Şimdi aşağıdaki ingilizce cümleleri inceleyelim.

    My father's birthday is on Saturday.
    Betty's birthday party is on Friday at 3 o'clock
    "'s" ekleyince cümleye nasıl bir anlam eklemiş olduk, anladınız mı?
    "My father's" diyince "babamın"
    "Betty's" diyince "Betty'nin" demiş olduk.
    Asking about the age: yaş sorma

    -My father is thirty-eight years old.
    -How old are you?
    -I am eleven years old.


    -How old is Tolga?
    -Ali is nineteen years old.




    -How old is he?
    -He is sixteen years old.
    ···
  8. 9.
    0
    "Favourite" kelimesi "en sevdiğin" anlamındadır. Yani "What is your favourite food?" diyince, "En sevdiğin yemek nedir?" diye sormuş oluruz.



    -What is your favourite food?

    -My favourite food is chicken.


    Mete's favourite food is pizza.
    Dikkatinizi çekti mi, cümlelere tek birşeyden bahsetmek (tek kalem gibi) için kelimeden önce "a" harfi ekledik.
    Birden fazla şeyden bahsettiğimizde de kelimenin sonuna "-s" ekini ekledik.
    Bu iki yöntemle bahsettiğimiz ingilizce bir kelimenin tekil mi çoğul mu olduğunu anlatmış oluyoruz. Şimdi bunları biraz daha yakından inceleyelim.









    "a" bir tane manasına gelir.
    a teacher
    a cup
    a building
    a car
    a tree









    -What is that?
    -It is a book.





    Sesli bir harf ile başlayan kelimeler için "a" yerine "an" kullanırız.
    an orange
    an apple
    an egg
    an elephant





    There is an apple in the refrigerator.
    There is an elephant and a bird in the picture.





    içecekleri, sayamayacağımız için, içine koyduğumuz kaplarla birlikte söyleriz.
    a bottle of milk
    a cup of tea
    a cup of coffee
    a glass of water





    Bir şeyin miktarını sayısını söylemeden anlatmak için "some" veya "a lot of" kullanabiliriz.
    "some" "biraz" demektir.
    "A lot of" "çok" demektir.





    Some apples.
    A lot of apples.





    There are some oranges in the bag.
    There are a lot of oranges in the tree.





    -How many cars are there in the garage?
    -There are seven cars in the garage.





    Adjectives - Sıfatlar:

    hungry aç
    thirsty susamış
    bored sıkılmış
    tired yorulmuş
    cold soğuk, üşümüş
    hot sıcak, sıcaklamış


    I am hungry.
    My friend is thirsty.
    Ali isn't bored.
    Joe is tired.
    ···
  9. 10.
    0
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum

    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    ingilizce çalışmanıza ara verip yannanımın tadına bakmak isteyen çılgın dulları özel mesaja bekliyorum
    Tümünü Göster
    ···
  10. 11.
    0
    Şimdiki ingilizce dersimizde mevsimler ve her mevsime ait hava durumlarını öğreneceğiz.



    How many seasons are there in a year?

    There are four seasons in a year.



    summer
    yaz
    spring
    ilkbahar
    fall
    sonbahar
    autumn
    sonbahar
    winter
    kış
    in the morning
    at noon
    in the afternoon
    at night





    Hava durumu / weather
    sunny : güneşli
    cloudy : bulutlu
    rainy : yağmurlu
    foggy : sisli
    hot : sıcak
    windy : rüzgarlı
    stormy : fırtınalı
    snowy : karlı
    cold : soğuk







    In summer:

    It is sunny




    It is cloudy
    It is hot
    In spring:
    It is windy







    It is rainy
    It is sunny
    It is cloudy
    In winter:
    It is windy










    It is rainy
    It is snowy
    It is cloudy
    It is cold






    Hava durumunu birisine sormak için "What's the weather like today?" deriz.
    -What's the weather like today Tuğçe?
    -It is sunny. It is very hot.



    -I am hot.
    -Take off your coat.

    take off: çıkart


    -I am cold.
    Put on your sweater

    put on: giyin


    -What's the weather like today dad?
    -It is rainy. Put on your raincoat and take an umbrella.
    -Where is my coat?
    -It is in the wardrobe.
    -Where is the umbrella?
    -It is in the bathroom.




    -Look, Joe! It is snowy. Put on your gloves.
    -OK. Is it windy?
    -No it isn't.




    It is rainy in Ankara.
    It is snowy in Erzurum.
    It is sunny in Antalya.




    "Favourite" kelimesini burada da kullanabiliriz.
    My favourite season is spring. It isn't hot. It isn't snowy. It is rainy.




    There is some snow in the garden.
    There isn't a lot of snow in the street.
    ···
  11. 12.
    0
    ingilizce Toys - Oyuncaklar

    ball: top plane: uçak car: araba bcycle: bigiblet teddy bear: peluş ayı

    doll: oyuncak bebek kite: uçurtma rubber duck: plastik ördek

    -I have got a ball, a car, a plane and a bicycle. I haven't got a doll or a kite.
    -What is your favourite toy?
    -My favourite toy is my black ball.





    -Have you got a robot Aykut?
    -No, I haven't got a robot. I have got a rubber duck.
    -What colour is your rubber duck?
    -My rubber duck is green.





    -Is there a doll in your room Aygün?
    -Yes, there is. I have got three dolls.
    -What colour is your favourite doll Aygün?
    -My favourite doll is pink.









    60
    sixty
    70
    seventy
    80
    eighty
    90
    ninety
    100
    One hundred




    -Where are your clothes?
    -They are on the bed.
    -Put your clothes in the wardrobe.



    -Where is the dustbin?
    -It is next to the chair.




    -Is your teddy bear brown?
    -Yes it is.
    -Is it tall?
    -No it isn't. My robot is tall.




    -Have you got a big yellow bike?
    -No, I have got a small red bike.
    ···
  12. 13.
    +2
    Aşağıdaki tabloda sol tarafta ülke adları vee sağ tarafta da uyruk adları göreceksiniz.

    Kendimizi ingilizce ifade ederken, "Ben Türk'üm" demek için "I am Turkish" deriz.

    "Türkiye'liyim" demek için "I am from Turkey" deriz.





    Ülke adı
    Uyruğun söylenişi
    Turkey
    Turkish
    Spain
    Spanish
    Japan
    Japanese
    Britain
    British (English)
    Germany
    German
    Italy
    Italian
    the USA
    American
    Joe is American.
    Bill is English.
    Hans is German.
    Franc is French.
    Yoko is Japanese.







    Surname veya "last name" soyadı anldıbına geliyor.



    Name:
    Michael
    What is his name?
    His name is Michael.
    Surname:
    Schumacher
    What is his surname?
    His surname is Schumacher.
    Age:
    36
    How old is he?
    He is thirty-six years old.
    Nationality:
    German
    What is his nationality?
    He is German.










    beautiful
    ugly
    fat
    thin
    tall
    short
    old
    young
    happy
    sad




    Bu kavramlar zıt anlamlıdır.
    -Is John tall or short?
    -John is tall.



    -Is your mother old?
    -No she isn't.
    -How old is she?
    -She's forty years old.




    Katty is tall.
    Katty is thin.
    She is young.
    She has got black eyes and blonde hair.
    She has got pink trousers.
    She has got a blue blouse.




    George is very tall and very fat. He has got brown eyes and very short black hair. He has got a white shirt. He has got yellow shorts and yellow shoes.
    ···
  13. 14.
    0
    asssssssssssssssssssssssss
    ···
  14. 15.
    0
    yuh dıbına koduğumun işsizi
    edit : şukunu verdim
    ···
  15. 16.
    0
    i don't want to see back, i want to see front.
    ···
  16. 17.
    0
    @1 mr. brown
    ···
  17. 18.
    0
    adamsın amk tam bana lazım olan
    ···
  18. 19.
    0
    eyvallah panpa
    ···
  19. 20.
    0
    @1 mr and mrs smith çifti.
    ···